Doç. Dr. Gökçe: ABD ve İsrail ‘Büyük Kürdistan’ peşinde
‘Kamışlı toplantısı Suriye’nin bölünmesini amaçlıyor’
“Burada öncelikle bu konferans neden toplandı ondan bahsetmek lazım. Buna sebep olan kim? Bu şekilde bölgedeki tüm Kürtleri, Irak Kürtleri, Barzani’ye yakın grupları ve Suriye Kürtlerini bir araya getirme çabasının bir amacı var. Bu amaç İsrail’in Genelkurmay İkinci Başkanının yapmış olduğu açıklamayla örtüşüyor mu? Bunu da düşünmek lazım. Ne demişti? “Biz Büyük Kürdistan kuracağız” demişti. Önce Irak’ta bir Kürt devleti, ardından Suriye… Çok külfetli bir olayı bütün halinde yapmak zor olsa da, parça parça gerçekleştirip bir bütün haline getirmek belki daha kolay olabilir. Ki şu an bu taktiği izliyorlar. Dolayısıyla Barzani grubuyla, Suriye’deki Kürtleri bir araya getirmek gelecekteki politikalarına yön verecek bir strateji.
O toplantıda alınan kararların demokratiklik, insan hakları, siyasal katılım, ifade özgürlüğü açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Ama bunu bireysel haklar üzerinden düşündüğümüzde doğru. Ardından ne diyorlar? Özerklik, otonom bir yapı. Federalizme giden bir süreçten bahsediyor, adem-i merkeziyetçi bir yapıdan bahsediyor. Tehlikeli olan bu. Yoksa bir ulus devlet formatında Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı konusunda, siyasal hakların, özgürlüklerin verilmesinde hiçbir sakınca yok. Bunlar tabii ki Anayasal bir güvence altına alınsın. İfade, düşünce, inanç hürriyeti çok önemli hususlar. Ama siz bunları bir ulus devlet formatı altında yapamaz mısınız? Gayet tabii yaparsınız. İş böyle olunca neden adem-i merkeziyetçi bir yapı istiyorsunuz? O zaman biz de bu soruyu soruyoruz. Neden altına imza attığınız metni uygulamıyorsunuz? Şam hükümeti ile SDG Amerika’nın o dönem baskısıyla Türkiye’yi yatıştırmak adına 3 gün sonra gidip bir metne imza attı. Ama hala sahada uygulaması yok. ‘Neden bunu yapmıyorsunuz?’ diye sormak bizim hakkımız. Adem-i merkeziyet uzun vadede tehlikeli. Bu bizim coğrafyada olmaz. İsviçre’de olabilir; 3 bölge var ama kimse ‘Ben ayrılayım’ demez. Almanya federal bir devlettir, ama hiçbir zaman Almanya’da bölünme çabası göremezsiniz. Amerika aynı şekilde. Çeşitli sebepleri var; coğrafi, ekonomik faktörleri var. Yeraltı kaynakları açısından etki eden hususlar var. İsviçre’de hangi emperyal ülkenin güç mücadelesi var?”
‘Suriye’de üniter devlet yapısı olmadığı takdirde emperyalist ülkelerin ‘böl, parçala, yönet’ stratejisi başarıya ulaşır’
“Emperyalist ülkelerin emellerini gerçekleştirmeleri için müsait bir alan. Hidrokarbon enerjilerin, doğal kaynakların olduğu; etnik ve mezhepsel farklılıkların oldukça fazla olduğu bir coğrafyadan bahsediyorsunuz ve burada da federalizmden bahsediyorsunuz. Her etnik grup, her mezhepsel grup bir devlet oluşturmaya kalkarsa o zaman burada tam da emperyalist ülkelerin istediği böl, parçala, yönet hususu karşımıza çıkar. O nedenle bu bölgede temel haklar verilsin ama üniter devlet yapısı içinde olması şartıyla.”
‘ABD Suriye’den çekilmeye niyetli değil’
“ABD çekilmiyor, asker azaltıyor. Orada kalan askerlerin niteliği ve görevi önemli. Bana göre 2 bin Amerikan askeri ile 2 Amerikan askeri aynı. O iki askerin görevine bakmak lazım. Hadi diyelim ki 500’e düşüreceğiz dediler. Bu 500 askerin içerisinde 5 tanesi istihbarat elemanı olsa bile yeterli. Tarihte bunun örnekleri çok. İngiliz ajanlarının Ortadoğu coğrafyasında bir, iki, üç kişiyle neleri becerdiğini biliyoruz. Dolayısıyla ben Amerika’nın bölgeden çekilmeyeceğini söyledim, asker azaltabilir. İki sebeple; siyasi ve ekonomik sebep. Batılı petrol şirketlerinin petrol kuyularının işletilmesi ile ilgili yapmış olduğu anlaşmalar var, o anlaşmaların devamını sağlayabilmek, koruyabilmek adına belli bir miktar asker kalır. Siyasi sebep de bölgedeki ‘havucun’ tekrar tencereye konması için çaba sarf edeceklerdir diye düşünüyorum.”
‘Yapılan Öcalan'ın çağrısına sabotaj’
“Türkiye’deki süreç iyi gidiyor. KCK Anayasasına baktığımızda üst çatı olarak KCK’nın olduğunu ve alt yapılar olarak Suriye’de PYD’nin, Türkiye’de PKK’nın olduğunu ve Kuzey Irak’ı da kapsadığını, İran’da da PEJAK olduğunu biliyoruz. Abdullah Öcalan da bu örgütün kurucusuysa yaptığı çağrı hepsini kapsaması lazım. Ama ‘Bu çağrıya uymayacak olanlar çıkabilir mi?’ demiştim. Onların düşüncesi Abdullah Öcalan’ın tecritte olduğu, yapmış olduğu açıklamaları baskı ile yapıldığı varsayımından hareket ederek bunu kabul etmek istemiyorlar. Bir de o bölgede siyasi ve askeri açıdan belli bir seviyede olduklarını düşünüyorlar. Bu onlara göre bir fırsat. O yüzden Abdullah Öcalan’ın çağrısını gündeme getirmiyorlar ve kendilerine göre bir politika izlemeye çalışıyorlar.”