Prof. Dr. Oygür: Televizyonlar kadına şiddeti normalleştiriyor

“Toplumun kadına yönelik şiddet konusunda medyadan çok ciddi şikâyeti var. Bir anket yaptırdık; toplumun medyadaki şiddeti algılama biçimini ölçen bir anket yaptırdık. Anketin bazı sonuçları maalesef vahim diyebileceğimiz düzeyde. 1211 kişi ile yapıldı. ‘Medyada kadına yönelik şiddete rastlıyor musunuz?’ sorusuna ‘rastlıyorum’ diyen oran yüzde 90. Çok sık rastlıyorum diyenlerin oranı ise yüzde 74. Cevaplar özellikle televizyon ağırlıklı geliyor. ‘En çok nerede rastlıyorsunuz?’ sorusuna ‘Haberler, gündüz kuşağı programları ve yerli diziler’ diyorlar. Haberlerde kadın cinayetleri öyle bir veriliyor ki izleyen haber gibi algılamıyor. Vaka gibi verildiği için vatandaş ‘kadına yönelik şiddet izliyorum ben’ diyor. Bu cevaplar yüzde 90, yüzde 74 gibi gelince arkadan sorduğumuz bir soruya yüzde 80 evet dedi. ‘Televizyonlarda kadına yönelik şiddetin bu kadar gösterilmesi şiddeti körükler mi, sıradanlaştırır mı?’ yüzde 80 ‘normalleştirdi’ diyor.”

“Bu programlar izleniyor da. Biz bu ankette sorduk; ‘Neden izliyorsunuz?’ dedik. Yüzde 39’u ‘Başka seyredecek bir şey olmadığı için izliyorum’ demiş. Bir kısmı ‘izlemiyorum aslında, televizyon açık duruyor’ demiş. Bütün küresel anlamda yaşanan insandaki çürüme. İnsanlık bütün değerleri birer birer yitirdi. Bunun çözümü çok ciddi sarsıntılar gerektiriyor. Medya arz ediyor. Neoliberal çürümüşlüğün temsilcisi olduğu için yapımcılar bütün çürümeyi yapımlarının içine yerleştiriyor. Bu arzı biraz temizlemek lazım. Medya kar etmeyi bu çürüme üzerinden görmemeli.”

“Bizim ana sloganımız ‘Sahte kadın, sahte aile, sahte yaşam kuşatmasına son verin’ İnsanlar bu yazıyı okuyup geldiler. Yani o sahteliği herkes görüyor.”

“Biz kadın yoksulluğu diye ayrıca bir şey tarif ediyoruz. Aileler yoksul, kadın daha da yoksul. O bakımdan işler kadın lehine gitmiyor. Kanun yönünden güzel, 6284. Ama bunlarla bitmez, ülkenin ekonomik refaha çıkması lazım. Bunun için de üretim yapması lazım.”