00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
7 dk
HABERLER
11:00
9 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
90 SANİYE
13:28
2 dk
HABERLER
15:00
6 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
62 dk
HABERLER
19:00
12 dk
BÖLGENİN KALBİ
19:14
76 dk
HABERLER
08:00
10 dk
HABERLER
09:00
10 dk
HABERLER
10:00
11 dk
HABERLER
11:00
10 dk
HABERLER
12:00
10 dk
HABERLER
13:00
12 dk
HABERLER
14:00
14 dk
HABERLER
15:00
19 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
20:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
21:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
22:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘ABD Somaliland’a üs kurarsa, Çin’in Kızıldeniz taşımacılığı kırılgan bir hal alacak’

EKSEN 20 MART
Abone ol
Savunma ve dış politika uzmanı Suat Delgen'e göre ABD'nin artan Yemen saldırılarının arkasında, hem bölgesel hem de Çin'e karşı küresel jeopolitik amaçlar yatıyor. ABD'nin Somaliland açılımına da değinen Delgen, orada kurulacak bir askeri üssün Çin için Babülmendep'i kırılgan hale getirebileceğini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın "Husilerin attığı tek bir kurşunun dahi hesabını İran'dan soracağız. Husilere istihbarat ve lojistik desteği veren ülke İran'dır ve gemilerimize saldıran doğrudan iran'dır" açıklamasının ardından, ABD uçak gemilerinden Yemen'e yapılan saldırıların dozu arttı.
İngiltere'nin de hava gücüyle destek verdiği bombardımanlarda, kimi iddialara göre 50 ile 150 arasında sivil öldü. Pentagon, Husilerin lider kadrosundan onlarca kişinin de saldırılarda öldüğünü ve komuta merkezlerinin imha edildiğini açıkladı.
Diğer yandan İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanları devam etti. 400 kişinin öldüğü katliamın ardından İsrail dün de 20'den fazla Gazzeli sivili hedef aldı. İsrail kaynakları, saldırılarda Hamas'ın üst düzey 20 isminin öldürüldüğünü açıklasa da, 400'den fazla sivilin hayatını kaybetmesi küresel çapta tepki çekti.
Somali'den ayrılmaya çalışan Somaliland ise, bağımsızlığının tanınması halinde sürgün edilecek Gazzelilere ev sahipliği yapacağını duyurdu. Amerika Birleşik Devletleri, Kızıldeniz krizi alevlenirken, Somaliland'da askeri üs kurmaya sıcak baktığının sinyallerini verdi.
ABD’nin Yemen saldırılarını, Trump’ın Somali-Yemen-İran politikasını, Gazzelilerin Somaliland’a sürülmesi planını ve gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarını, savunma ve dış politika uzmanı Suat Delgen ile konuştuk.

‘Trump, Biden’ın aksine doğrudan Husi lider kadrosunu hedef alıyor’

Önceki ABD Başkanı Joe Biden’ın aksine Donald Trump’ın doğrudan Husi lider kadrosunu hedef aldığını vurgulayan Suat Delgen, bu harekatlar ile İran’a yönelik Amerikan baskısının da arttığını kaydetti:

“Arka planda Refah Muhafızı Harekatı da, Aspides Harekatı da devam etti. Harekatların sonlandırıldığına dair herhangi bir açıklama olmadı. Avrupa Birliği’nin Aspides misyonu sürüyor. Şubat ayında komuta, İtalya’dan Yunanistan’a geçti. Fakat bu harekatlarda bir değişiklik oldu. Harekat başladığında biz bir ‘kural temelli uluslararası sistem’den bahsediyorduk. Bu sistemin en temel kurallarından birisi de seyrüsefer serbestisiydi. Bu da tehlikede olduğu için küresel güç olan ABD’nin bu kuralın uygulanmasını sağlama zorunluluğundan bahsediyorduk. Ama tabii navlun fiyatları ve risk faktörü artınca, uluslararası deniz ticaret taşımacılığı da yönünü Ümit Burnu’na doğru değiştirdi. Dolayısıyla saldırıların sıklığı azaldı ve ister istemez uluslararası toplumun da bölgeye ve harekatlara ilgisi azaldı. Gazze’de de 16 Ocak’ta bir ateşkese varılınca, Husiler saldırılarını durdurdu. 16 Ocak’tan günümüze kadar yapılmış herhangi bir saldırı yok. Fakat o tarihten sonra bölgeye yönelik deniz ticaretinde bir artış da yok. 2025 yılı Şubat ayı deniz trafiği rakamları, 2023 Şubat ayına göre yüzde 73 azalmış durumda.

Bölgede istikrarın sağlandığı veya Gazze’deki ateşkesin sürekli olacağına dair bir güven oluşmadığı için, uluslararası deniz ticaret filosu bu riski göze almadı. Donald Trump, bu Refah Muhafızı Operasyonu başladığında şöyle bir ifade kullanmıştı: ‘Buradan geçen gemiler daha çok Asya ülkelerine petrol taşıyan gemiler. Onların masrafı üstlenmesi lazım. Biz niye böyle bir harekat icra ediyoruz?’ demişti. Bir de çatışmaları durdurmak üzerine gelen bir başkan, çatışmaları alevlendirmiş oldu. Neler olup bittiğini anlamak için daha kapsamlı bakmak gerekiyor. ABD’nin, İran’a yönelik net bir pozisyonu var. Geçen haftadan beri Yemen’e yönelik Amerikan harekatlarına bakarsak, ABD Başkanı Trump doğrudan İran’ı hedef alıyor. İran’ın Husilere istihbarat ve lojistik desteği verdiğini, ABD gemilerine yapılan saldırılardan doğrudan İran’ın sorumlu olduğunu söylüyor. CENTCOM da ‘Daha önceki harekatlardan farklı olarak şu anda farklı bir harekat tasarımı içindeyiz. Bunu kamuoyu ile paylaşamayız. Husileri, kendi gemilerimize saldırmaktan caydırana kadar harekata devam edeceğiz’ diyor.

Bu harekat, bu şekilde başarılı olur mu? ABD’nin bu bölgede istihbarat kabiliyeti sınırlı. Bunu da şuradan anlıyoruz: Geçen günlerde bir MQ-9 Reaper İHA daha düşürüldü. Kayıtlarıma göre bugüne kadar toplam 16 tane düşmüş. Normalde bu İHA’lar çok alçak uçmaz. Demek ki insan istihbaratına yönelik birtakım bilgiler elde edebilmek için alçak irtifa uçuyorlar, istihbarat elde etmeye çalışıyorlar ve düşüyorlar. Biden döneminde yapılan Yemen saldırılarında Husi lider kadrosu hedef alınmıyordu. Fakat Trump döneminde Husi lider kadrosu hedef alınıyor. Bu da ciddi bir istihbarat ihtiyacı doğuruyor. Bölgede istihbarat kaynakları sınırlı. Husiler bölgeye gayet hakim. Kullandıkları radarlar ve füze sistemleri mobilite sahibi yani hızlıca hareket edip yeraltı sığınaklarına çekilebiliyor. Çok yoğun bir harekat icra edilebilmesi gerekiyor.”

‘ABD hem Gazzelileri Somaliland’a sürmek, hem Berbera’ya üs kurmak, hem de Körfez’e silah satmak istiyor’

Delgen’e göre ABD’nin Husilere yönelik yeni tip harekatının arka planında jeopolitik hedefler yatıyor. İsrail’in Gazze saldırıları ile Husilere yönelik saldırı arasında stratejik bir arka plan bulunduğunu aktaran Suat Delgen, ABD’nin Somaliland’a üs kurması ve Gazzelilerin Somaliland’a sürgününün de bu planın bir parçası olduğunu dile getirdi:
“ABD, harekatı uçak gemisi üzerinden icra ediyor. Kullandıkları mühimmatlar çok pahalı mühimmatlar. Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan da gördük ki mühimmat stokları çabucak tükeniyor ve yerlerine yenilerini koymak çok kolay değil. ABD, Asya-Pasifik bölgesinde kullanabileceği mühimmatları kullanıyor. Bu bölgedeki gerilim sürdükçe, bir uçak gemisi filosunu sürekli burada konuşlandırmak gerekiyor. Peki Husiler bu kadar önemli mi ki ABD, bu kadar askeri gücünü sürekli burada tutuyor? Baktığım zaman birkaç husus tespit ettim. Dün Somaliland Dışişleri Bakanı, ‘Eğer bağımsızlığımız tanınırsa, Gazze’deki Filistinlileri topraklarımızda muhafaza edebiliriz’ dedi. Jerusalem Post’ta gördüm bu haberi. Somaliland’ın bağımsızlığı tanınırsa, ABD’nin Somaliland’da Berbera Limanı’na bir askeri üs kurması gündeme geliyor. Bu da deniz stratejisinde düğüm noktalarından birisi olan Babülmendep Boğazı’nın girişini otomatik olarak ABD’nin kontrol etmesi anlamına gelir. Böyle bir üs kurabilmeniz için, bölgede bir güvenlik tehdidi oluşturmanız gerekiyor. İkincisi, Gazzelilerin Somaliland’a gelebilmesi içni, oradaki yaşam ümitlerini kaybetmeleri gerekiyor. Dolayısıyla İsrail’in başlayan saldırılarını da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. İnsanların bir yerdeki ümitlerini kırarsanız, önlerine koyduğunuz seçenekleri daha kolay kabul ederler. Donald Trump’ın bir açıklaması olmuştu. Suudi Arabistan’la 1 trilyon dolarlık bir anlaşma yapabileceğini ve silah satabileceğini söyledi. Tüm bölgenin stabil olduğu, İran-Körfez normalleşmesinin yaşandığı bir ortamda ABD, Suudi Arabistan’a nasıl silah satacak? Talebi oluşturmak lazım ki arzı karşılayacaksınız. Bu husus, ABD silah sanayisi için çok önemli. Dün Avrupa Birliği bir belge yayınladı. AB artık kendi silah sistemlerini kendileri üretmek ve Amerika’dan satın almak istemiyor. Ta ki ABD ve AB arasında savunma işbirliği anlaşması imzalanana kadar. Dolayısıyla yeni silah pazarları yaratılması veya mevcut pazarların büyütülmesi de önem arz ediyor.”

‘ABD’nin Yemen’i işgal edeceğini düşünmüyorum’

Amerika Birleşik Devletleri’nin Yemen’i işgal etmeye kalkışmayacağı değerlendirmesinde bulunan Suat Delgen, şunları kaydetti:
“ABD’nin işgal ölçeğinde bir askeri gücü bölgeye bağlayacağını düşünmüyorum. İhtiyacı da yok. Husileri vurarak, İran’ın üstünde diplomatik bir baskı da kuruyor. Devrim Muhafızları Komutanı, ‘Husiler bağımsız hareket ediyor. Kendi politikalarını belirliyorlar. Bizim bir etkimiz yok’ diyorlar. Önümüzdeki günlerde birkaç hava harekatı daha olabilir, söylemler sertleşebilir ve bir güvenlik algısı oluşturulabilir. Kasım 2023 tarihinde Husiler, ticari gemilere saldırmaya başladığında ABD ve Avrupa Birliği arasında bir uyum ve ortak bakış açısı vardı. Trump’ın ve J.D. Vance’in Münih Konferansı’ndaki açıklamalarından sonra iki aktör çok farklı hareket etmeye başladı. Dolayısıyla şu anda Husiler için ABD ve İsrail gemileri tehdit. Fransız veya İtalyan gemileri tehdit değil. Macron da Gazze saldırılarını kınadı. Avrupa Birliği de bu konuda daha nötr veya insani yönü öne çıkaran bir tutum sergilerse, AB gemileri için de herhangi bir problem olmayacak. Dolayısıyla ABD, daha fazla yük üstlenmek zorunda kalacak. Yükü oraklarıyla bölüşebiliyordu önceden. Uzun soluklu bir güç bağlamasının çok mümkün olduğunu düşünmüyorum. Bu ölçekte devam edecektir.”

‘ABD Somaliland’a üs kurarsa, Çin’in Kızıldeniz taşımacılığı kırılgan bir hal alacak’

ABD’nin Somaliland’a üs kurmasının Çin’e yönelik büyük bir jeopolitik hamle olacağını ifade eden Delgen, şu ifadeleri kullandı:
“Çin de önemli bir faktör. Çin’in Cibuti’de bir üssü var. ABD’nin Somaliland’a bir üs kurması, giriş noktasını kontrol etmeleri anlamına gelir. O zaman da Çin’in ticareti oradan sürdüğü sürece kırılgan bir hal alacak. ABD istediği zaman o bölgede örtülü veya açık faaliyetler geliştirebilecek opsiyonu ellerinde tutmuş olacaklar. Küresel bir vizyonunuz varsa ve deniz gücünü kullanıyorsanız, boğazları kontrol etmek zorundasınız. Burada da Süveyş Kanalı ve Babülmendep çok önemli noktalar.”

‘ABD’nin Husilere yönelik saldırıları, Körfez ülkelerinin hoşuna gidiyor’

Suat Delgen’e göre Körfez ülkeleri, ABD’nin Yemen saldırılarından ve Somali hamlesinden memnun:
“Afrika Boynuzu dediğimiz bölgede ABD’nin ortak hareket ettiği ülke, BAE. Hatta Somali Savunma Bakanı, Türkiye yanlısı tutumundan dolayı ABD baskısıyla görevden alındı. Somali’nin kara sularını korumak, balıkçılık faaliyeti ve sondaj faaliyeti için Türkiye ile yapılan anlaşmaya bu görevden alınan savunma bakanı ön ayak olmuştu. Öte yandan BAE’nin Somaliland faaliyetlerini de sekteye uğratmıştı. Dolayısıyla ABD baskı yaptı ve bakan görevden alınmazsa, terörle mücadele konusunda gerekli desteği vermeyeceğini söyledi. Savunma bakanı da görevden alındı ve limanlardan sorumlu bakan oldu. Körfez ülkeleri her ne kadar Husilerin kendilerine saldırmalarına sebep olabilecek bir söylem için girmese de, ABD’nin Husilere yönelik askeri harekat da hoşlarına gidiyor. Husi tehdidi biraz daha artmaya başlarsa, kendi petrol rafinelerini korumak için İsrail’in Demir Kubbe benzeri bir savunma sistemine ihtiyaç duyacaklar. Bu da tabii ABD ve İsrail ile işbirliğini geliştirecek. 2019’da Suudi rafinerilerine bu tür saldırılar yapıldı ve ciddi hasar gördüler. Üretim kapasitesindeki açığı kapatmakta hala daha zorlanıyorlar.”

‘ABD bir ülkeye F-35 veriyorsa, Amerika onları stratejik ortak olarak görüyordur. Yani tehdit algısı ortaktır’

Türkiye’nin Somali ile ilişkilerinin, savunma bakanının görevden alınmasına rağmen kesintisiz sürdüğünü aktaran Delgen, diğer yandan Türkiye’nin F-35’e yönelik ilgisinin, ABD ile stratejik ortaklığı geliştirme kapsamında olduğunu belirtti:
“Türkiye’nin Somali ile ilişkileri devam ediyor. Somali savunma bakanı görevden alınınca Türkiye, terörle mücadele için iki adet Akıncı SİHA gönderdi. Somali ile ilişkilerin kişisel değil, kurumsal olduğu denildi. Yani Türkiye’nin oradaki varlığının ana eksenini, Somali’nin kendisi oluşturuyor. Ama Somaliland bağımsızlık ilan eder, ABD tanır, Gazzeliler de oraya giderse, Türkiye’nin Somaliland ile ilişkileri olsa da İsrail hakkındaki esnemez sert tavrı ile ne kadar sürdürebileceği tartışmalı. Avrupa Birliği ile ilişkilerden bahsettiniz. Savunma sanayisinde ortak işbirliğine gidilir mi? Bu, karşılıklı anlaşmalara bağlı. Burada muhtemelen Avrupalılar, Türkiye’den ön şartlar talep edecektir. Eurofighter konusunda, ‘Ege’de it dalaşında veya belirli adaların üzerindeki uçuşlarda kullanılmaması kaydıyla’ şeklinde ön şartlar öne sürüldüğü haberlere yansıdı. Bunlar resmi olarak yalanlandı ama hiç talep olmayacağını söyleyebilir miyiz? Günün sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde ‘Biz F-35’e dönmek istiyoruz’ demesini, ABD ile stratejik ilişkilerin sürdürülmesinin arzulandığı şeklinde yorumladım. F-35, gelişmiş bir savaş uçağı. ABD bir ülkeye F-35 veriyorsa, Amerika onları stratejik ortak olarak görüyordur. Amerikan literatüründe stratejik ortak ne demek? Tehdit algıları ortak olan ülke yani aynı şeyleri tehdit olarak algılayan ortaklar anlamına geliyor. Türkiye, Amerika’nın politikalarını dikkate alacak, ABD politikalarıyla uyumlu hareket edecek ve etki alanını artırmaya çalışacak diye tahmin ediyorum. Birkaç gün önce ABD Hazine Bakanı, Maliye Bakanı Şimşek ile görüştü. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlardaki kararlılığı konusunda Türk Maliye Bakanı’nı bilgilendirdiği yönünde dış basında haberler çıktı. Türkiye bu noktada yavaş yavaş ABD ile işbirliği içine girecek diyebiliriz.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала