- Sputnik Türkiye, 1920
ANKARA FARKI
Türkiye’nin iç ve dış politikasında yaşanan gelişmelerin özel konuklarla birlikte masaya yatırıldığı ve Ankara’nın nabzının tutulduğu İsmet Özçelik’le Ankara Farkı, her salı ve perşembe Radyo Sputnik’te.

CHP’li Oğuz Kaan Salıcı: CHP Türkiye’nin siyasi atık merkezi değil

Abone ol
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ‘28 Mayıs'ta Tayyip Bey'e oy verdim. Başka aday mı vardı?’ sözleriyle gündeme gelen ve İYİ Parti’den istifa ederek CHP’ye katılan Adnan Beker’in CHP Milletvekili olmasının yanlış olduğunu savundu. Salıcı, “CHP Türkiye’nin siyasi atık merkezi değildir” dedi.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı konuk oldu. Programda Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısı ve CHP’de son dönemde yaşananları değerlendiren Salıcı, şu mesajları verdi:

‘Adnan Beker’in CHP Milletvekili olması yanlış’

“Adnan Beyi çok tanımam, şahsen bir sorunum da yok. Ama şu benim için büyük bir sorun; eğer siz Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra 6’lı masanın bir üyesi olan bir partinin mensubuysanız, önemli bir mensubuysanız, 6’lı masada İYİ Parti önemli bir yer alıyorsa, o zamanki lideri Meral Akşener ortak mutabakat metnine imza attıysa, sonra da bir aday konusunda mutabakat sağladıysa, sonra siz ‘Ben 14 Mayıs’ta Milletvekili oldum, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermedim. Sonra da gittim Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdim’ deyip bunu da gururla ‘Başka aday mı vardı?’ diye televizyonda gururla anlatırsanız, sonra insanların sizden beklentisi sizin Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gitmeniz gerektiği olur. Tam tersi bir durum söz konusu olur, siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelirseniz o zaman size ‘Hayırdır kardeşim’ derler. Gelmesi yanlıştır. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili oluyor olması yanlıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’ni hak etmediği bir şey ile karşı karşıya bırakıyoruz. Adnan Beyin katılımına ön ayak olunması, rozet takılması da yanlıştır.

Adnan Beker şunu yapmalıdır; eğer o günkü görüşleri ile bugünkü görüşleri arasında bir fark varsa biz sosyal demokrat bir partisiyiz, çıkarsınız kamuoyu önünde ‘Ben böyle düşünmüyorum. Başka adam mı vardı, başka aday mı vardı derken ben çok büyük bir yanlışın içindeymişim. Bugün başka bir kanaatteyim. Hatta bu kanaatim de bir gecede oluşmadı. Süreç içinde ben böyle düşündüm’ derseniz. Bu açıklamadan sonra Cumhuriyet Halk Partisi size rozet takıp, takmamayı tartışır, kabul eder.

Sadece sayısal olarak partimizin milletvekili sayısını artıralım diye düşünüyorsak Milliyetçi Hareket Partisi’nden istifa ettirilen 3 milletvekili var. Altın kaçakçılığı iddiası ile istifa ettirildiler. Eğer mesele siyasi bir mesele değilse o zaman o arkadaşlarımızın günahı ne? Onlar da gelsinler Cumhuriyet Halk Partisi’ne. Onlara da rozet takalım. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin siyasi atık merkezi değil. Cumhuriyet Halk Partisi iktidardayken de muhalefetteyken de önemli bir siyasi parti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Hükmî Şahsiyetini, programını, tarihini kimse küçümsemesin.”

‘CHP seri saldırı altında’

“Sadece Kurultay meselesi değil. Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Kongresi’ne de bir soruşturma açıldığı haberi düştü birkaç gün önce. Onun dışında Cumhuriyet Halk Partili aktörler ile ilgili; mesela İstanbul İl Başkanımızla ilgili açıldı, Gençlik Kolları Genel Başkanımız ile ilgili açıldı, Ekrem İmamoğlu ile ilgili seri halde var, Mansur Bey’in konserler ile ilgili bir soruşturma vardı, birçok yerden hamle yapıyor. Bunların siyasetten bağımsız, aslında bağımsız yargının gördüğü, buna yönelik hamleler olduğunu söylemek safdillik olur. Türkiye’de son 22 yıldır her şey AK Parti tarafından yönlendiriliyor. Son zamanlarda çok daha yoğunlaştı. AK Parti tarafından Cumhuriyet Halk Partisi’nin kimliğine ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nin aktörlerine yönelik seri saldırılar var. İşin içinde bireysel olarak işlenmiş bir suç varsa onu ayırıyorum. Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yapmış olduğu saldırının karşısında kendi partisini yalnız bırakmaz. Bu konularla ilgili bir eksik varsa genel merkez ya da ilgili arkadaşlar uyarılır, onlar da gerekli çalışmaları yaparlar. Kimse bundan kendi bireysel duruşuna dair bir şey beklemez. Ama bunların boşa çıkarılması için partimizin doğru bir strateji izlemesi gerektiğini söylemek de bizim hakkımızdır.”

‘İmamoğlu’na süreç doğru yürütülmüyor diye imza vermedim’

“Bütün milletvekili arkadaşlarımız doğal olarak aynı perspektiften bakarak bir süreç yürütmüyorlar. Örneğin ben imza vermedim. İmza vermeyen 17 milletvekilinden bir tanesi benim. Ben ‘Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmasın’ diye değil, bu yürüyen süreç doğru yürütülmüyor diye imza vermedim. Sayın Dursun Çiçek o sıra eşinin rahatsızlığından dolayı adaylık çalışmasını devam ettirmedi, ama Sayın Dursun Çiçek’e de imza vermedim. Bunu doğru bulmadım. Sayın Mansur Yavaş tek aday olarak ön seçime giriyor olsaydı Sayın Mansur Yavaş’a da imza vermezdim. Bizim adayımızı çok uzun bir zaman öncesinden belirleyip iktidarın karşısına çıkardığımız zaman iktidarın karşısında o arkadaşımıza iyilik değil, kötülük yapma ihtimalimizin de ortada olduğunu düşündüğüm için imza vermedim. Ama birçok başka arkadaşımız başka nedenlerle de imza vermemiş olabilir. Daha önce birçok konuda ortak düşündüğümüz bazı arkadaşlar da farklı gerekçelerle imza vermiş olabilir. Burada kimse özel bir çalışma yürütmedi. Özel bir kutuplaşma, kamplaşma içinde olmadı. Milletvekilleri kendi vicdanlarıyla, kendi siyasi pozisyonları ile baktı.”

‘Öcalan’ın çağrısı kıymetli’

“Bir silah bırakma çağrısı var ve ben örgütü lağvetme çağrısı yapıyorum’ diyen bir Abdullah Öcalan var. Bu kıymetli. Kimse bunu önemsiz ya da sıradan, her zaman olabilecek bir şey gibi görmesin. Örgütü lağvetme çağrısı ilk defa yapılıyor ve yapılan bazı açıklamalar da bu çağrıya uyulacağını gösteriyor. Bu çok kıymetli. Silahın olmadığı, kimsenin ölmediği, terörün olmadığı bir ortamda siyaset çok daha rahat bir şekilde farklı meseleleri konuşup çözme imkanına sahip olabiliyor. Bu açıdan önemli. Bunu küçümsemeye çalışan kesimler var. Ben onu çok anlamıyorum. Çünkü bunu küçümsemek ‘hayır devam etsin’ demek, bir yandan da buna yol açmak. ‘Silah bırakmak iyidir, örgütün kendini lağvetmesi iyidir. Hadi buyurun görelim’ demek başka bir şey. Biraz daha temkinli duralım demek. Ama bunu küçümsemeye çalışmak ‘Böyle iyiydik işte’ anlamına gelir. Ki biz böyle iyi değiliz. İnsanımızın öldüğü, terörün olduğu bir ortamda Türkiye iyi olamaz. Onun için ben bunu önemsedim, bundan memnuniyet de duydum. Tabii devamının nasıl geleceğine dair soru işaretleri var. Geçmişte yaşanmış olan deneyimler var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişte yaşanmış olan deneyimlere karşı almış olduğu pozisyonlar var, ki bugün itibariyle aslında geçmişte almış olduğumuz pozisyonların doğruluğunu teyit eden bir süreç yürüyor ve bu sürecin samimi, şeffaf bir şekilde yürümesine yönelik bizim taleplerimiz var. Tabii süreci Cumhur İttifakı yürütüyor. Hatta Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ile başlayan, Tayyip Erdoğan’ın da biraz kenarında durduğu bir süreç yaşanıyor. Onu iktidarın temsilcileri ile daha derinlemesine konuşmakta fayda var. Bir yandan da nasıl giderse doğru olur, nasıl giderse gerçekten Türkiye’nin toplumsal barışına katkı sunar bunun üzerinden fikir jimnastiği yapmakta fayda var.”

‘Provokasyon olabilir uyanık olmalı’

“Açıklamadan sonra sıklıkla provokasyon uyarısı yapılıyor. Tarihinden biliyoruz, bu tür zamanlarda eğer bir yakınlaşma, bir barış ihtimali, bir silah bırakma ihtimali, örgütün diliyle ateşkes ortaya çıkıyorsa bundan rahatsız olan kesimler ortaya çıkıyor. Bunlar sadece dış faktörler olmak zorunda değil, örgütün kendi içinde de gruplar, yapılar ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla bundan rahatsız olan birileri olabilir, bunlar provokasyon yapabilirler. Eğer biz halishane niyetlerle Türkiye’de Kürt meselesinin çözülmesini, terörün bitmesini istiyorsak bu provokasyonlara karşı uyarı yapmak zorundayız. Bunların gerçekleşmemesi için de güvenlik güçlerinin, iktidarın elinden gelen çabayı göstermesi lazım.”

‘Dışarıdan devreye girenlere dikkat etmeli’

“Kürt meselesi bizim sorunumuz. Bir kere bunu kabul etmemiz lazım. Yıllarca ‘yok’ dendi, kabul edilmedi, gelmiş olduğumuz nokta bambaşka. Bu sorunu çözmek için samimi, iyi niyetli çaba gösteriyor olmamız lazım. Yoksa dış faktörler devreye giriyor zaten. Sizin bünyenizde bir sorun varsa, o sorunu siz çözemiyorsanız dışarıdan birileri ‘Ben çözerim’ ya da ‘Ben bunu çözüyormuş gibi yaparım ama daha da büyütürüm’ diye devreye girer. Dışarıda bütün ülkeler kendi çıkarına bakıyor. Bu çıkarına bakan ülkelerin işine gelmiyor olabilir. Bizim üzerimize düşen bizim için doğru mu değil mi diye bakmamız lazım, Türkiye’nin geleceği, bölgenin geleceği açısından bakıyor olmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dış tehditleri bertaraf etmesi açısından uyanık olması, bu istenmeyen durumların ortaya çıkmasına engel olacak bir çalışma içinde olması gerekiyor. Ben meselenin toplumsal barış tarafına bakıyorum, Türkiye’nin iç huzuru tarafına bakıyorum, terörün bitmesi tarafından bakıyorum. Türkiye’yi daha ileriye götürmek için zenginleşmek açısından da, sosyal haklarımız açısından nereye götürülebilir tarafından bakıyorum.”

‘Vatandaşlık tartışması talihsiz bir tartışma’

“Vatandaşlık tartışması talihsiz bir tartışma. Öcalan bir açıklama yapmış ‘Örgüte silah bırak, kongreni topla, kendini lağvet’ demiş. Bu açıklamanın muhatabı ne siyasi partiler ne de Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Örgütün bizzat kendisi. Örgüt burada bir adım atacak, ondan sonraki süreçlerle ilgili ne olur, ne biter konuşma imkanı olacak. DEM heyetinin gelip partileri dolaşıyor, bilgi veriyor olması kıymetlidir. Ama süreç DEM’in değil, iktidarın yürüttüğü bir süreçtir. Dolayısıyla iktidarın da bu konuda adım atıyor olması gerekir.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала