00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
9 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
11 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
7 dk
HABERLER
12:00
5 dk
90 SANİYE
13:28
2 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
6 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
6 dk
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
7 dk
HABERLER
10:00
6 dk
HABERLER
11:00
8 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
10 dk
HABERLER
12:00
6 dk
90 SANİYE
13:28
2 dk
HABERLER
16:00
5 dk
TARİHTE BUGÜN
16:10
6 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
12 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Trump’ın ‘barış yapıcı’ söylemi Filistinliler lehine işlemeyecek’

‘Trump’ın ‘barış yapıcı’ söylemi Filistinliler lehine işlemeyecek’
Abone ol
Umur Tugay Yücel’e göre, Trump’ın ‘dünyada savaşları bitireceğim’ söylemi Gazze’de Filistinlilerin lehine işlemeyecek. Trump’ın İsrail’i ‘güvenceye almayı’ hedeflediğini belirten Yücel’e göre, ABD Başkanı’nın Arap ülkelerini ikna etme olasılığı ‘düşük ihtimal de olsa var’
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte Ortadoğu’daki kaotik gidişat merak konusu. Trump’ın ilk ve en net hamlesi Gazze Şeridi’nde ateşkes ve takas anlaşmasının sağlanması oldu. Trump, özel temsilcisi Steve Witkoff aracılığıyla ‘masaya yumruğunu’ vurarak bunu sağladı; İsrail yönetimi açısından hedefleri başaramayarak ‘mağlubiyet görüntüsü’ ortaya çıkmasına aldırmadı. Ancak resmin diğer ayağı Gazze’deki Filistinlilerin akıbeti açısından sorunlu.
Ateşkesle birlikte evlerinin yolunu tutan Gazzeliler başlarını sokacak yer bulmakta zorlanırken, Trump ‘geçici’ ve haa ‘kalıcı olabilir’ diye sunduğu tehcir planı için düğmeye basmış görünüyor. Trump ‘Gazze’de yeniden inşa’ başlığı altında Filistinlilerin Mısır ve Ürdün’e gönderilmesi için alenen bastırıyor. Geçen hafta Ürdün Kralı II. Abdullah’la yerinden edilen Filistinlilerin alınmasını konuştu. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi’yle de gündemi de aynı.
Trump, bu iki ülkeden yükselen itirazlar sorulduğunda, “Bunu yapacaklar... Bunu yapacaklar. Yapacaklar, tamam mı... Biz onlar için çok şey yapıyoruz ve onlar da bunu yapacaklar” diye yanıt verdi.
7 Ekim 2023’un hemen ardından Biden yönetiminin aynı yöndeki girişimi geri tepmişken, Trump ‘tehcir planını’ uygulayabilir mi?
‘Gazze’de tehcir planı’nı, Gazze ateşkesiyle bağlantılı Lübnan ateşkesi ve Suriye’de rejim değişikliğinin yaratığı Ortadoğu manzarasını siyasi analist Umur Tugay Yücel ile konuştuk.

‘Trump İsrail’i güvence altına almak istiyor’

Umur Tugay Yücel’e göre, Trump’ın ‘barış yapıcılık’ iddiası manidar. ABD Başkanı’nın Gazze için amacının Arap ülkelerine maksimum sayıda Filistinlinin gönderilmesi olduğunu belirten Yücel, bunun Biden yönetimi politikalarının da devamı niteliğinde olduğunu vurguladı:

“Trump’ın bir önceki dönemine bakalım. Trump’ın İsrail politikasının oldukça sert ve İsrail yanlısı politikası olduğunu görüyoruz. 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyor, Tel Aviv’deki büyükelçiliği Kudüs’e taşıyor, ardından 2020’de Filistin-İsrail çatışmasını çözümlemeyi amaçlayan, kendi deyimiyle ‘yüzyılın anlaşmalarını’ yapıyor. Tabii burada yine İsrail’in güvenliğini öncelik tutuyor, Filistin’e sınırlı bir özerklik vadediyor. Bundan sonra bir de İsrail ile Arap ülkelerinin normalleşme anlaşmalarının mimarı kendisi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas gibi. Suudi Arabistan’ı da bu torbaya katmak istedi ama Gazze olayları ile bir erteleme yaşadı. Bunun dışında Filistin yardımlarının kesilmesinden tutun da en son imzaladığı kararnameye baktığımızda Yahudi yerleşimcilerin yaptırımları kaldırdı. Ardından eş zamanlı olarak İsrail’in Batı Şeria’daki 20 yılın en büyük operasyonları başladı. Yine öldürülenler, tutuklananlar var.

Şimdi elimizde böyle bir Trump politikası varken Trump’a umutlu bakmak bence çok manidar olur. Çünkü açıkçası Trump israil’i güvence altına almak istiyor ve Filistinliler üzerindeki baskıyı maksimumumda tutmaya çalışıyor.”

‘Trump’ın Arap ülkelerini ikna etme olasılığı düşük ihtimal de olsa var’

Trump’ın ilk döneminde attığı adımları Arap dünyasının kınamakla yetindiğini anımsatan Yücel, ‘ticaret kafası’ taşıyan yeni ABD Başkanı’yla ilgili “Bu konuda Mısır’a ya da Ürdün’e ne sunacak” sorusunu dile getirdi:

“Aslında sorun Netanyahu da değil, sorun İsrail’e bakış açısı. Buradaki sürgün, tehcir ya da temizlik planında Trump’ın amacı ilk olarak Gazze’yi bir daha Hamas’ın yönetmemesi, ikinci olarak Gazze’nin İsrail’e bir daha tehdit oluşturmayacak şekilde dizayn edilmesi, üçüncüsü ise tehcir 2 milyon insanı kapsamasa da diğer Arap ülkelerine maksimum sayıda mültecinin gönderilmesi ve buradaki etkiyi azaltmak.

Trump’ın Arap ülkelerini ikna etme olasılığı düşük ihtimal de olsa var. Bunu Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasında gördük. Arap dünyası kınadı, tepkiler verdi ama başka bir şey yapamadı. Ki Mısır ve Ürdün Amerika’nın yoğun bir şekilde güvenlik, ekonomik, askeri iş birliği içinde olduğu ülkelerden biri. O yüzden bu verecekleri tepki, reddetme, kınama oldukça sınırlı olacak diye düşünüyorum. Tabii Trump’ın iyi bir ticari kafası var. Bu konuda Mısır’a ya da Ürdün’e ne sunacak? İran, Suriye’deki yeni hükümet, Rusya’nın durumu bu süreci nasıl etkileyecek, hangi pazarlıklar masada olacak gibi çok sayıda konu başlığı var. Trump buradan maksimum şekilde kârlı çıkmayı istiyor. Ama İsrail’in güvenliğini inşa etmek birinci öncelik olacak."

‘Ortadoğu’da, Asya Pasifik’te, İran’da oldukça keskin hamleler yapacağını düşünüyorum’

Yücel, Trump’ın pek çok bölgede ‘agresif’ hamlelerde bulunmasını bekliyor:

"Trump’la Netanyahu’nun arası değil, Trump Netanyahu’ya desteğini çekti’ gibi yorumlar okuyorum. Ancak sorun Netanyahu değil, İsrail politikaları. Trump Netanyahu gittiğinde yine aynı şekilde sert, agresif İsrail yanlısı politikalarını devam ettirecek ve buna kimse karşı koyamayacak. İran’a maksimum baskıdan tutun da Filistinlilerin ötelenmesi, iki devletli çözümün ertlenmesi konularında Trump elinden geleni yapacaktır. Trump Biden’ın devamı. Bu süreç sadece Gazze ya da Filistin’e özel de değil. Çin’de de gördük bunu, yerli malı kullanmasından tutun da Amerikan şirketleri çağrısına kadar garip bir şekilde Biden Trump’ın devamı gibi gözüktü. Şimdi de Trump geldi, kendine göre son seçimi olduğu için Ortadoğu’da, Asya Pasifik’te, İran’da oldukça keskin hamleler yapacağını düşünüyorum. Ama Trump’tan Filistin ya da Gazze konusunda Filistin yanlısı bir çözüm beklemenin çok boş olduğunu düşünüyorum.”

‘Kazananın ‘gri’ olduğu bir durum mevcut’

Umur Tugay Yücel, Gazze ateşkesi sonrası takas sürecinde Hamas’ın ‘gövde gösterileri’ ile kaybetmediğini ortaya koyduğunu belirtirken, yine de ‘kazananın gri olduğu’ bir sürece atıfta bulundu:

“Çok fazla belirsizlik var. En son Batı Şeria’daki İsrail’in saldırılarında Hamas yönetimi Filistin yönetimini etkisiz kalmasından dolayı kınadı. Filistinlilerin kendi aralarında da tekdüze bir Filistin politikası olmadığı için sorunlu bir hikâye var. Hamas’ı kesinlikle yok etmek isteyen bir İsrail yönetimi var. Muhalefet de dahil İsrail’deki bütün hükümet yetkilileri kesinlikle Hamas’ın temizlenmesi istiyor. ‘Trumpgiller familyası’ diyebileceğimiz Trump’ın ekibinin Trump’tan daha çok İsrail yanlısı ve bu konuda radikal olduğunu biliyoruz. Bu destek kesinlikle gelecektir. Ki biliyorsunuz bu yer altındaki sığınakları vuracak şekilde kısıtlanan bazı silahlar da İsrail’e verildi. Belki de daha sert bir saldırı gelebilir. İsrail bu ateşkes sürecinde hala Hamas’ın askeri kabiliyetlerini gözlemliyor.

Evet bir yönden Hamas gövde gösterisi yapıyor, silahlı araçlar, 7 Ekim’de ele geçirdiği İsrail’in silahlarını da sergiliyor, gücünü de sergiliyor ama şu da var; İsrail Hamas’ın askeri kabiliyetini ve moral-motivasyonunu da ölçüyor ve ona göre yeni bir strateji hazırlıyor, bunu da gözden kaçırmamak gerek.”

‘Uçsuz bucaksız bir Suriye alanı İsrail’e açık’

Yücel, İsrail yönetiminin Trump sayesinde sadece Gazze Şeridi değil Suriye dahil bölgede ‘fırsatlar’ ortaya çıkan bir konuma gelebileceğine de dikkat çekti:
“Netanyahu Trump sayesinde İsrail bütün politikalarını gerçekleştirebilir. Bunu Suriye’de görüyoruz; Hermon Dağı’na askeri üsler inşa ediyor, Şam’a yaklaşıyor, istediği yeri bombalıyor. Uçsuz bucaksız bir Suriye alanı İsrail’e açık. Bir tarafta Rumlarla askeri üs inşası haberleri duyuyoruz, Lübnan’a girmiş bir İsrail’den bahsediyoruz. Kazananın çok gri olduğu bir alan var. Sadece avantajlı konumlarda bulunan aktörlerden bahsedebiliriz. Artık bugün kazanmak o kadar kolay değil. Görüyorsunuz Hamas kazandı diyoruz ama 50 bin Filistinli maalesef öldürüldü, yüz bin yaralı var, 10 binden fazla Filistinli kayıp, evlerinin yüzde 90’ı yıkılmış bir Gazze şeridi var. Burası nasıl ayağa kaldırılacak? İsrail ‘Ben inşa edeyim’ diyor. Çünkü her şeyi kendisine göre yapacak. Türkiye’yi, Katar’ı, Körfez’i bile istemiyor. BAE ve Suudi Arabistan’ı da istemeyen bir İsrail görüyoruz. Bunu Amerikan desteği olmadan kesinlikle tek başına yapamayacağını görüyoruz. Sorular yumağı içinde bir konudan bahsediyoruz.”

‘Türkiye-İsrail normalleşmesi fikri hayaller yumağının parçası’

Diğer yandan İsrail’de Maariv Gazetesi Trump’ın ‘Suriye planlarına’ dair iddiaları gündeme taşıdı. En dikkat çekeni, Trump’ın Suriye’den ABD’yi çekmek için Türkiye-İsrail normalleşmesi şartı koşması. Yücel’e göre bu çok mümkün görünmüyor:

“Ben Türkiye ile İsrail’in iş birliği içinde olabileceğini, birlikte çalışabileceğini tahmin etmiyorum. Trump’ın bu tarz hayalleri çok fazla. Kendi coğrafyasından Çin’e kadar bir hayaller yumağında. Özellikle Suriye’de gördüğümüz kadarıyla Türk istihbaratı bölgede oldukça etkin. Hamas yetkilileri ateşkesten sonra ilk defa Ankara’ya geldiler ve Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştüler. Bu tarz şeylerde tabii ki Türk istihbaratı çalışıyordur, ateşkeste de Katar bir numaralı aktör ama sonuçta Türkiye’nin verdiği desteği de görmek gerekiyor. Ancak Trump tabii ki Suriye sahasından çekildikten sonra İsrail ile Türkiye’nin işbirliği yapmasının ne kadar olacağı tartışmalı. Çünkü İsrail işgal ediyor. Lübnan’da, Suriye’de, Gazze ve Filistin’de işgal sürecini devam ettiriyor, çekilmiyor.

Böyle bir süreçte Türkiye’nin İsrail ile ortak çalışması hem bizim söylemlerimize ters düşer hem de uluslararası toplumda ters düşecek bir şey olur. Böyle bir durumu mümkün görmüyorum.”

‘Yeni Suriye yönetimi Esad’ın durumuna düşmemek için birçok ülkeye ‘yeşil ışık’ yakıyor’

Suriye’nin hala büyük bir ‘oyun sahası’ olduğunu dile getiren Yücel, ayrıca yeni Suriye yönetiminin Suriye halkına kendini kabul ettirebilmesi için toplumsal refahı ön planda tutması gerektiğini, aksi halde sonunun Esad gibi olabileceğini ifade etti:

“Sahada hala Suriye topraklarında Amerikan, Türk, Rus üsleri var. Bir de buna İsrail üsleri eklendi. Dürziler var, Kürtler var.. O kadar çok parçalı, çok aktörlü, çok senaryolu bir durum var ki kestirmek zor. Herkes bir avantaj artırma, stratejik hedeflerini maksimuma çıkartma amacında. Bugün İsrail istediği yeri bombalıyor, Suriye’nin askeri kapasitesinin yüzde 80’ini yok etmiş ve önünde kocaman bir alan var. Rusya’ya bakıyorsunuz hala üsleri duruyor. El Şara’nın ‘Biz Rusya ile stratejik ortaklığımıza devam etmek istiyoruz’ açıklamaları var. Bunun dışında El Şara’nın Cumhurbaşkanı seçildiği toplantıya bakıyoruz Kürtlerin ve Dürzilerin katılmadığını görüyoruz. SMO liderlerine rütbelerin verilmediğini görüyoruz. Yani ortada çok sıkıntılı bir süreç var.

Bu durum birçok senaryoya yol açabilir. Şu an her açıdan avantajlı Türkiye ve İsrail diye gözüküyor. Ama yeni yönetimin kendini kabul ettirmesi için de Suriyelilerin sosyal, ekonomik ihtiyaçlarının bir an önce karşılanması gerekiyor ki Esad’ı da başta götüren buydu zaten. Esad bile yıllardır toplumun sosyal refahını genişletemediği için maalesef bugünlere geldi. Şimdi yeni yönetim aynı duruma düşmemek için Rusya’ya da, Avrupa Birliği’ne de, İngilizlere de, Amerikalılara da yeşil ışık yaktığını görüyoruz. Bir tek İranlılara karşı sert tutum takındıklarını görüyoruz. Bu İsrail için de geçerli ama İsrail’in bütün askeri kapasitesi istediği zaman Suriye’ye girip çıkıyor ve buna karşı da sert açıklamalar yok.

Ortadaki denklem bize her an Suriye’nin parçalanabileceği, Suriye’nin hala büyük bir oyun sahası olduğunu gösteriyor ki ikinci en büyük grup olan Türkmenleri de unutmayalım. Onlar da ayrı bir sürecin parçası diye düşünüyorum.”

‘ABD ile sorunların çözümü zor görünüyor’

ABD ve İsrail destekli SDG, YPG ve PKK’nın Türkiye ile ABD arasında yıllardır çözülemeyen konu başlıkları arasında olduğunu belirten Yücel, Trump’ın ‘öngörülemezliğini’ de göz önünde bulundurarak Türkiye’nin her türlü senaryoya hazır olması gerektiği görüşünde:
“Biz Amerikalılarla hala SDG problemini çözmeye çalışıyoruz. Ki SDG/YPG Suriye yönetiminin altına girmezse bunun çözümü çok zor görünüyor. Ki onlar da girmek istemiyorlar. Onların elinde 70-80 bin silahlı adam var, PKK’nın yöneticilerinin başında olması gibi durumlar varken onlardan önce Dürziler gibi daha küçük bir topluluk hala Şam yönetimini tanımıyor, özerklik istiyor. Böyle bir durum var. Daha Dürziler halledilmemiş ki ben SDG’nin daha büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Türkiye bu süreçte yıllardır iş birliği yaptığı Batılı eski partnerleri ile bu süreci götürmek isteyebilir ama Trump’ın yeni yönetiminde açıklamalarını da görüyoruz. Amerikalı Dışişleri Bakanı’ndan da duyduğumuz, devam etmek isteyen bir SDG/YPG süreci var, devletleştirmeye çalıştıkları bir süreç var. Bu en büyük sorunların başında gelecek. Ben bu konunun kısa bir zaman içinde çözüleceğini düşünmüyorum. Yıllardır Amerikalılarla sorun başlıklarımız o kadar çoğaldı ki bir anda çözülmesi çok zor. Yeni yönetimi ortak tanıma sürecinde şu an olumlu bir hava var ama Trump’ın öngörülemezliği bizim için sahada her türlü senaryoya hazır olmamız gerektiğini düşündürüyor. Bunu Suriye Milli Ordusu ile de götürebiliriz, askeri bir operasyonla da. Ama Türkiye süreci tabii ki en az zararla ve diplomasi ile çözmeye çalışıyor, onu da bize zaman gösterecek diye düşünüyorum.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала