https://anlatilaninotesi.com.tr/20250128/1093140366.html
'Liberal Avrupa'nın sonu geldi'
'Liberal Avrupa'nın sonu geldi'
Sputnik Türkiye
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal'a göre, ABD başkanlık koltuğuna ikinci kez oturan Trump Avrupalıların ABD'nin parasını yediğini düşünüyor... 28.01.2025, Sputnik Türkiye
2025-01-28T16:05+0300
2025-01-28T16:05+0300
2025-01-30T02:36+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
radyo
haberler
abd
keir starmer
elon musk
nigel farage
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e9/01/1e/1093182636_0:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_91bd8476c19b54c552e8814fe90c309a.jpg
Ceyda Karan'la Eksen
Sputnik Türkiye
Ceyda Karan'la Eksen
ABD Başkanı Donald Trump, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İngiliz Financial Times'ın haberine göre Trump, görüşme esnasında "Grönland'ı alacağım" ifadelerini kullandı. Trump'ın keskin tavrı sonrasında Danimarka hükümetinin "kriz moduna girdiği" iddia edildi.Daha sonra İskandinav ülkelerinin Başbakanları bir araya gelerek Grönland meselesini konuştu. Danimarka Dışişleri Bakanlığı, Grönland'ı "rızası dışında ABD'ye vermeyeceklerini" belirtti.Diğer yandan Gazze'de ikinci esir takasının gerçekleştirilmesinin ardından üçüncü esir takası gündeme geldi. Donald Trump, Gazzelilerin Mısır'a adeta "tehcir edilmesini" gündeme getirdi.X sosyal medya platformu, SpaceX ve Tesla şirketlerinin CEO'su milyarder Elon Musk ise Almanya'da Avrupa basını tarafından "aşırı sağ" olmakla itham edilen AFD'nin (Almanya İçin Alternatif) partisinin mitingine video konferans yöntemiyle katıldı. Musk'ın AFD mitinginde ilettiği mesajlar, Avrupa basını ve siyasileri tarafından hedef alındı.Donald Trump'ın "Donroe Doktrini'ni, Avrupa-Trump kapışmasını, Grönland gerginliğini, Çin ile ticaret savaşı politikasını ve Avrupa'daki politik çalkantıları, Prof. Dr. Hasan Ünal ile konuştuk.'Trump 'kolektif Batı'yı ciddiye almıyor'Prof. Dr. Hasan Ünal ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupalıların ABD'nin 'parasını yediğini' düşündüğünü dile getirdi. Trump'ın yeni yıl dilek listesine dahi eklediği Grönland ve Kanada gibi merkezlerin ABD'ye dahil olması fikrinin Monroe Doktrini ile benzerlikler taşıdığını da sözlerine ekleyen Ünal, ancak ABD'nin daha saldırgan bir politika izleyerek kendi etrafının da dışına çıktığını belirtti:'Liberal Avrupa'nın sonu geldi'Trump'ın ikinci kez Amerikan başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte ABD'nin Rusya ve Çin'le hasmane ilişkiler yürütmeyeceğini, söz konusu ilişkilerin ticaret savaşından öteye gitmeyeceğini ifade eden Ünal, neoliberal ekonomik yapıların her yerde çöktüğünü ve liberal Avrupa'nın sonunun geldiğini söyledi:'Liberaller ve solcular ezberden demokrasi ile Rusya'ya karşı savaşı kışkırtıyor'Sistem karşıtı partilerin 'aşırı sağ' olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını dile getiren Ünal, liberaller ve solcuların kendi ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmeyerek Rusya'ya karşı savaşı körüklediğini kaydetti:'ABD Çin'e saldırırsa 1 günde yüz binlerce askerini kaybedebilir'Hasan Ünal'a göre Çin'in yapay zeka şirketi DeepSeek'in gündeme gelişi ile birlikte ABD'nin Çin ile rekabet edemeyeceği ortaya çıktı:
çin
amerika
abd
grönland
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e9/01/1e/1093182636_909:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_37c135b6fbcd5a4cf976ad3ca636e21b.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, haberler, abd, keir starmer, elon musk, nigel farage, çin, amerika, abd, muhafazakar parti, grönland, donald trump, avrupa, hasan ünal
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, haberler, abd, keir starmer, elon musk, nigel farage, çin, amerika, abd, muhafazakar parti, grönland, donald trump, avrupa, hasan ünal
'Liberal Avrupa'nın sonu geldi'
16:05 28.01.2025 (güncellendi: 02:36 30.01.2025) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal'a göre, ABD başkanlık koltuğuna ikinci kez oturan Trump Avrupalıların ABD'nin parasını yediğini düşünüyor. ABD'nin Rusya ve Çin'le hasmane ilişkiler yürütmeyeceğini, söz konusu ilişkilerin ticaret savaşından öteye gitmeyeceğini dile getiren Ünal, liberal Avrupa'nın sonunun geldiği görüşünde.
ABD Başkanı Donald Trump, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İngiliz Financial Times'ın haberine göre Trump, görüşme esnasında "Grönland'ı alacağım" ifadelerini kullandı. Trump'ın keskin tavrı sonrasında Danimarka hükümetinin "kriz moduna girdiği" iddia edildi.
Daha sonra İskandinav ülkelerinin Başbakanları bir araya gelerek Grönland meselesini konuştu. Danimarka Dışişleri Bakanlığı, Grönland'ı "rızası dışında ABD'ye vermeyeceklerini" belirtti.
Diğer yandan Gazze'de ikinci esir takasının gerçekleştirilmesinin ardından üçüncü esir takası gündeme geldi. Donald Trump, Gazzelilerin Mısır'a adeta "tehcir edilmesini" gündeme getirdi.
X sosyal medya platformu, SpaceX ve Tesla şirketlerinin CEO'su milyarder Elon Musk ise Almanya'da Avrupa basını tarafından "aşırı sağ" olmakla itham edilen AFD'nin (Almanya İçin Alternatif) partisinin mitingine video konferans yöntemiyle katıldı. Musk'ın AFD mitinginde ilettiği mesajlar, Avrupa basını ve siyasileri tarafından hedef alındı.
Donald Trump'ın "Donroe Doktrini'ni, Avrupa-Trump kapışmasını, Grönland gerginliğini, Çin ile ticaret savaşı politikasını ve Avrupa'daki politik çalkantıları, Prof. Dr. Hasan Ünal ile konuştuk.
'Trump 'kolektif Batı'yı ciddiye almıyor'
Prof. Dr. Hasan Ünal ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupalıların ABD'nin 'parasını yediğini' düşündüğünü dile getirdi. Trump'ın yeni yıl dilek listesine dahi eklediği Grönland ve Kanada gibi merkezlerin ABD'ye dahil olması fikrinin Monroe Doktrini ile benzerlikler taşıdığını da sözlerine ekleyen Ünal, ancak ABD'nin daha saldırgan bir politika izleyerek kendi etrafının da dışına çıktığını belirtti:
“Trump’ın dış politikasını ve olup bitenleri birebir Monroe Doktrini ile ilişkilendirmek yerine başka şekilde okumak daha faydalı olacaktır. Tarihi olaylar, birbirlerine tamamen benzemez. Arada benzerlikler bulunabilir. O yüzden Washington Post’un ‘Donroe Doktrini’ demesi şaşırtıcı değil. ABD’nin kendi etrafında hakimiyet kurması, Monroe Doktrini ile benzeşiyor. Fakat Trump burada sadece kendi etrafını hedef almıyor. Mesela Danimarka’nın bir adasını istiyor. Tabii ona da Amerika’nın dibinde olduğu söylenebilir. Ama belki Amerika’ya da biraz uzaktır. ABD’ye giden bazı uçuşlar Grönland’dan geçer zira. Amerika veya aslında Trump, bu ‘Kolektif Batı’ dediğimiz bütünlüğü ciddiye almıyor. Bunu ciddiye almaması, birinci başkanlık döneminde yapmaya çalıştığı veya yaptırılmayan birçok şeyde de görülebiliyor. Trump, ABD’nin ulusal çıkarlarına odaklanmak istiyor ve bu açıdan Avrupalıları pek sevmiyor. Avrupa’nın, Amerika’nın parasını yediğini düşünüyor ve Trump kendi açısından pek de haksız sayılmaz. Trump şimdi Grönland’ı istiyor, Kanada’nın kendisine bağlanmasını talep ediyor. Panama apayrı bir konu. Amerika’yı tekrar büyük yapabilmek için bunlara ihtiyacı olduğu teziyle hareket ediyor.
Dolayısıyla aslında kendisi açısından mantıklı bir şey yapıyor. Ama aynı zamanda dünyanın çok kutuplu olduğunu da kabul etmiş oluyor. Kolektif Batı denilen bütünlüğün olmadığını veya çok da önemli olmadığını ifade etmiş oluyor. Sömürgecilik tarihi açısından düşünürsek, 1500’lerden itibaren sömürgeci ülkeler hiçbir zaman, sömürgecilik amacında ortak paydaları olmakla beraber hiçbir zaman tamamı ortak müttefik halinde hareket etmemişti. Tabii o zaman kendilerine karşı gruplar da yoktu. Yeni kıtalar, yeni deniz yolları keşfediyorlardı ve buralar Batılı ülkelerin sömürgeleri haline getiriliyordu. Bütün bu süreç boyunca Batılı ülkeler birbirlerinin rakibiydi ve şiddetli şekilde savaşıyorlardı. İlk defa 2. Dünya Savaşı sonrası sömürgecilik şekli değişti. Artık işgal etmiyorlardı; tam tersine eski sömürgeler bağımsız oldu. Bu yeni düzende büyük ölçüde bu ülkelerin kaynaklarına çökme gibi bir çabayla sömürgeciliği sürdürmeyi denediler. 2. Dünya Savaşı sonrası Komünizm yayılmacılığı, Sovyet genişlemeciliği vs. gibi sebeplerle ideolojik bir Batı kampı ortaya çıktı. Hepsi birlikte hareket etti. ‘Hür Dünya’ denilen o kamp, dünya çok kutupluluğa evrilirken ideolojisini de ABD iyice pekiştirdi. Özgürlerin, iyilerin kampı dediler buna. Diğer tarafa da kötülerin ve otokrasilerin kampı dediler. Bu söylem 30-40 yıl kullanıldı. Fakat artık Trump’ın söylemleri ve hamleleri ile bunun sonuna gelindiğini görüyoruz. Yani bu kamptakilerin bütünlüğünün büyük ölçüde kırılacağını ve hatta yarılacağını görebiliriz. Dolayısıyla bence dünya açısından kötü bir şey değil bu.”
'Liberal Avrupa'nın sonu geldi'
Trump'ın ikinci kez Amerikan başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte ABD'nin Rusya ve Çin'le hasmane ilişkiler yürütmeyeceğini, söz konusu ilişkilerin ticaret savaşından öteye gitmeyeceğini ifade eden Ünal, neoliberal ekonomik yapıların her yerde çöktüğünü ve liberal Avrupa'nın sonunun geldiğini söyledi:
“Trump’ın Biden yönetimi gibi Çin ile hibrit veya vekalet savaşına girişme yönünde bir niyeti yok. Çin ile ilişkileri çok hasmane şekilde gerginleştirme niyeti de yok. Sonuçta ABD’yi tekrar büyük yapmak istiyor. Çin de Çin’i büyük yapmak istiyor. Rekabet kaçınılmaz. Bu rekabet akıllı uslu mu olacak, hasmane mi olacak, içinde savaş unsurlarını da içerecek mi? Bunu göreceğiz. Bana öyle geliyor ki Trump’ın tutumu, ticaret savaşından öteye gitmeyecek. Avrupa’ya gelirsek Trump, Avrupalıları çok önemsemiyor. Grönland’ı istiyorken stratejik ayağına da bakmak gerekiyor. Türkiye’nin dört katı bir ada ve dünyanın en büyük adası. Kuzey Deniz Yolu kısa bir süre sonra trafiğe açılacak. ABD, orada Rusya ile komşu olacak deniz yetki alanlarıyla.
Trump çok rahatlıkla dönüp Rusya ile işbirliği yaparak, Rus kaynakları ile ABD’nin teknolojisini birleştirerek Amerika’yı tekrar büyük yapmaya yönelebilir. Avrupalılar’ı Trump adeta ‘lüzumsuz yaratıklar’ olarak görüyor. Bu denklemde Avrupa ne olacak? Bana kalırsa liberal Avrupa’nın sonu geldi. Son 30-40 yılda fena halde bu liberal ezbere kendini kaptırmış olan entelektüel çevreler, onların temsilcisi olan elitler ve yönetimler mevcut şartlarda tutunamaz. Bu liberal grupların ekonomik altyapısı da kalmadı ayrıca. Neoliberal ekonomik yapılar her yerde çöktü. Ukrayna krizinden dolayı kendi ekonomilerini de bozdular. Mesela AFD Almanya’da seçilirse, Le Pen hareketi Fransa’da iktidara gelirse, ki bunlar artık çok uzak ihtimaller değil, o zaman bu partiler rahatlıkla yeni yönlere dönebilir. Ben Avrupa olsam, Amerika’ya atacağım en büyük kazık şu olur: ‘Rusya ile enerji işbirliğini yeniden oluşturacağım’ derdim.”
'Liberaller ve solcular ezberden demokrasi ile Rusya'ya karşı savaşı kışkırtıyor'
Sistem karşıtı partilerin 'aşırı sağ' olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını dile getiren Ünal, liberaller ve solcuların kendi ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmeyerek Rusya'ya karşı savaşı körüklediğini kaydetti:
“Bu liberallerin, yükselen sistem karşıtı partileri ‘aşırı sağ’ diye adlandırmalarını doğru bulmuyorum ve kabul etmiyorum. Bu hareketlerin neticede hepsi birden, vatansever hareketler. Kendi ülkelerinde aynen Amerika’da Trump gibi, kendileri de istenmeyen göçmenlere ve kitlesel göçe karşı çıkıyor. Birçoğu neoliberal ekonomilere ve savaşlara karşı. Liberaller ve solcular bazen saçma sapan şekilde argümanlar sunuyor. Bunlara bazen kafayı yemişler gibi bakası geliyor insanın. Çünkü kendi ulusal çıkarlarını hiçe sayıyorlar, demokrasi kelimesinin etrafında toplanan bir ezberle Rusya’ya karşı savaşı kışkırtıyorlar. Ama aynı zamanda kendi ekonomilerine zarar veriyorlar. Daha da ilginci bu demokrasi ve insan hakları laflarını, İsrail Gazze’de soykırım yaparken hatırlamak istemiyorlar. Bunların ne solculuğu var ne bilmem nesi var. Bunlardan Türkiye’de de vardı. Kendi ülkelerinin çıkarlarını isteyip istemedikleri meçhuldü. Amerika’da da böyleydi ve muhtemelen Amerika’nın yardımıyla ayakta duruyorlardı. Artık bunları besleyecek bir yapı Avrupa’da kalmadı. Siyasal olarak yeni oluşumlar da bunları desteklemiyor. Avrupa halkları da destek vermiyor. Polonya, Avrupa’nın diğer büyük ülkelerine daha küçük bir balık. Büyük balık değil. Avrupa’da gruplaşma olursa Almanya-Fransa olur. Rusya ile anlaşırsa İtalya olur, Hollanda olur.
İngiltere ne yapar meçhul. Çünkü Trump yönetimi neredeyse onlara 52. Eyalet der gibi şimdiki davranışlarıyla. İngiltere bunu kabul eder mi, etmez mi göreceğiz. Oradaki mevcut başbakana ‘çekil git’ diyorlar adeta. Keir Starmer hem ekonomiyi batırıyor hem de azgın bir savaş kışkırtıcısı. Mesela yakın zamanda iktidar olmasına muhtemel gözüyle bakılan bir Reform UK partisi var. Onun liderine de Elon Musk kafayı takmış durumda. Nigel Farage adı. Farage şeytan tüylü. Britanya halkı çok beğeniyor onu. Şu ana kadar hiç seçim kaybetmedi. Son seçime son birkaç haftada katıldı. Hem kendisi seçildi, hem Muhafazakar Parti’ye yakın oy aldı. Ya onu Muhafazakar Parti’ye aday yapacaklar ya da Muhafazakar Parti ortadan kalkacak. Avrupa tabii ki kalacak ama yeni oluşumlar olacak. Mesela Almanya, Fransa ve İtalya, Rusya ile Amerikasız kendi meselesini konuşabilir. Yanlarına neden zaman zaman Türkiye’yi de almasınlar? Avrupa’dan böyle liderlikler çıkabilir. Ulusal çıkarlar bazen bazı şeylere mecbur eder liderleri. Mesela dikkat edin: Trump’ın Grönland çıkışlarıyla birlikte von der Leyen gibi liberaller bile Çin’e karşı tavırlarını değiştirdiler. Çin ile işbirliği söylemleri yaptılar. Bunlara ‘Guten Tag’ demek lazım.”
'ABD Çin'e saldırırsa 1 günde yüz binlerce askerini kaybedebilir'
Hasan Ünal'a göre Çin'in yapay zeka şirketi DeepSeek'in gündeme gelişi ile birlikte ABD'nin Çin ile rekabet edemeyeceği ortaya çıktı:
“Trump’ın ticaret savaşı dışına çıkmaması senaryosu daha muhtemel. Çin öyle bir devlet ki, sadece teknolojik ve ekonomik olarak muazzam bir güç değil; aynı zamanda büyük bir askeri güç. Çin’in elinde hangi yapay zeka destekli askeri teknolojiler var bunu bilmiyoruz bile. Birçok aklı başında askeri uzman, Amerika Çin ile savaşa tutuşursa tüm ABD donanmasının ilk haftada kaybedileceği riski olduğunu söylüyor. Üstelik Çin’e saldırıda elbette Çin’e zarar verilir ama Amerika bir anda yüz binlerce nüfusunu kaybedebilir. Yani nüfus açısından ABD’nin sürdürebileceği bir savaş değil. Tayvan üzerinden vekalet savaşını da sürdüremez. Ukrayna’da gördük bunu. Nükleer silahların kullanılmadığı bir savaşta Tayvan’ı Çin’e karşı kullanırlarsa neler olur? Tayvan halkı böyle bir zokayı yutar mı? Tayvan ayrıca şunu görüyor olabilir. Trump’ın söylediklerinden savaş sonucu çıkmıyor zaten. Biden bunu söylemeye çalışıyordu. ABD derin devleti buna hazırlık yapıyordu. Bir de derin devletin en büyük bileşeni olan silah sanayisi de Tayvan üzerinden Çin ile 2027’de savaşılacağı yönünde söylentiler ile askeri harcamayı 1 trilyon dolara çıkarttı. Trump bunu yapar mı yapmaz mı bilemiyorum. 1 trilyon dolarlık askeri harcamayı aşağı çekmeyebilir ama önceki dönemler gibi savaşa hazırlık yapma ihtimali zayıf. Bunun yerine bir ticaret savaşını öngörmek daha makul geliyor bana. Öte yandan bu DeepSeek’in ortaya çıkışı bize bir gerçeği daha gösterdi: Çin, son 30 yıldır gerçek ekonomiye ve inovasyona yatırım yapmıştı. Bunun sonuçlarını görüyor. Bugüne kadar ABD’deki laflar, tüm inovasyonların ABD’den çıktığı ve Çin’in bu konuda yarışamayacağı yönündeydi. Şimdi bir anda Çin ile yarışılmasının mümkün olmadığı bir noktaya gelinmiş oldu.”