00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:06
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:20
17 dk
HABERLER
12:01
5 dk
90 SANİYE
13:28
1 dk
FUTBOL SAATİ
Uzman gazetecilerin ağzından Beşiktaş'ta neler oluyor?
14:05
55 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
6 dk
HABERLER
18:00
10 dk
MÜZİĞİN EFSANELERİ
18:22
4 dk
HABERLER
19:00
16 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
YERİ VE ZAMANI
Yenidoğan Çetesi davasında yeni tutuklama talepleri
09:06
114 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
DÜNYA HABERİ
Dünyadan öne çıkan başlıklar
11:06
22 dk
PARANIN HAREKETİ
Ekonomide neler oluyor?
11:21
20 dk
ENERJİNİN SEYRİ
Enerji sektöründe öne çıkan başlıklar
11:45
20 dk
GÜN ORTASI
Güney Kore’de sıkı yönetim ilan edildi
12:05
83 dk
90 SANİYE
Türkiye ve dünya gündemi
13:28
1 dk
HABER MASASI
Selin Yazıcı, Ebru Dönmez ve Serkan Baştımar'la Haber Masası
13:30
35 dk
YENİ ŞEYLER REHBERİ
Serhat Ayan'la Yeni Seyler Rehberi
14:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
EKONOMİ PANORAMA
Erdal Kaplanseren'le Ekonomi Panorama
15:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
BÖLGENİN KALBİ
Ceyhun Bozkurt'la Bölgenin Kalbi
19:05
84 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Kürtlerin de Suriye ordusuna yönelik saldırılar yapıyor olması ilginç ve not düşülmesi gereken bir şey’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Gazeteci ve yazar Musa Özuğurlu'ya göre Kürt grupların HTŞ'ye paralel olarak Suriye ordusunu hedef alması dikkat çekici bir gelişme. Arap dünyasının artık İhvancı gruplara destek vermekten kaçındığına dikkat çeken Özuğurlu, Suriye'deki gelişmeler sonucunda Arap Birliği'nin, Türkiye'ye karşı tavır alabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Terör örgütü Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), Suriye’nin Halep kentine saldırarak ele geçirdi. Suriye ordusu, düzenli savunma hatları kurmak için Hama şehrine taktiksel olarak geri çekildi.
HTŞ ve örgüte bağlı cihatçı gruplar, saldırılarını Hama ekseninde yoğunlaştırdı. Terör örgütü Heyet Tahrir El Şam’ın, Ukrayna tipi kamikaze FPV dronlar ve bomba bırakan dronlar kullanması dikkat çekti.
Diğer yandan YPG ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Deyrizor’un Fırat Nehri’nin doğusunda kalan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı Suriye Ordusu tarafından kontrol edilen yedi köye yönelik saldırı girişiminde bulundu. Saldırı sırasında ABD’nin taarruz uçaklarının bombardıman yaptığı, bölgedeki kişiler tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.
Suriye’deki çatışmaların şiddeti artarken, Türkiye’nin desteklediği muhalif grup Suriye Milli Ordusu (SMO), YPG’nin kontrolündeki Tel Rıfat’a girdi. Çatışmalar sırasında birçok YPG üyesi ölü veya esir olarak ele geçirildi. Çatışmaların şiddetlenmemesi için yapılan mutabakat sonucunda YPG, bölgedeki sivillerle birlikte Tel Rıfat’ı terk etti. Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat’ın altında örgüt tarafından kullanılan tünel ağında arama tarama faaliyetlerine başladı.
Terör örgtülerinin kalkışması sırasında özellikle HTŞ üyesi teröristlerin nizami üniformaları, kullandıkları askeri teçhizat, silahlarındaki dürbünler, gece görüş gözlükleri, dronlar ve savaş alanı taktikleri dikkat çekti. Çatışma sahalarından haberler paylaşan çeşitli Telegram kanalları, HTŞ’nin kullandığı savaş taktiklerinin, Ukrayna ordusunun Rusya Federasyonu’nun Kursk bölgesine yaptığı işgal girişiminde kullanılan taktiklere benzediğine işaret etti.
Rus basını daha önceleri Ukraynalı askeri uzmanların İdlib’te Heyet Tahrir El Şam teröristlerine ileri savaş teknikleri konusunda eğitim verdiğini aktarmıştı.
Terör örgütü Heyet Tahrir El Şam’ın Suriye’nin Halep ve Hama şehirlerine gerçekleştirdiği saldırıları, İsrail’in Lübnan’da yürüttüğü savaşın Suriye’ye etkisini, Arap dünyasının tavrını ve Suriye’deki Kürt grupların Suriye ordusuna yönelik saldırılarını gazeteci ve yazar Musa Özuğurlu ile konuştuk.
‘Saldırıyı biz sürpriz olarak değerlendiriyoruz fakat devletler bazında beklenen bir durum olabilir’
Heyet Tahrir El Şam terör örgütünün Halep’i ele geçirmesini ve Hama’ya yürüyerek Suriye’deki iç savaşı tekrar kızıştırmasının sahayı inceleyenler açısından beklenmedik bir gelişme olduğunu ifade eden Musa Özuğurlu, diğer yandan devletlerin soğukkanlı tepkisi sebebiyle böyle bir gelişme yaşanacağının devletler bazında beklenen bir durum olduğu değerlendirmesinde bulundu. Özuğurlu’ya göre terör örgütlerinin hedefi, Hizbullah’ın ve İran yanlısı silahlı grupların zayıfladığı bir ortamda Şam’dak iyönetimi devirmek olabilir:

“Doğrusu ben de HTŞ’nin saldırısını sürpriz olarak değerlendiriyorum. Halep’in ilk işgali de bu şekilde sürpriz olmuştu. Kimsenin beklemediği bir anda Halep’te bunların olması, geçmişin tekrarı gibi. Bizim için sürpriz ama görünen o ki devletler bazında pek de sürpriz değil. Beşar Esad’ın geçen hafta Moskova’ya yaptığı seyahatin bu sebepten dolayı olduğu ifade ediliyor. Birtakım etmenleri düşünecek olursak, havanın hazır olduğu sonucuna varılabilir. Tabii şu anki değerlendirmelerden varıyoruz. Şii-Sünni dengesi veya Direniş Ekseni dediğimiz grupta bir dengesizlik oluştu. İyice zayıfladılar. Bu, kendilerini operasyonel anlamda gelecekte toparlayamayacağı anlamına gelmiyor. Fakat şu anda durum bu. İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a ciddi bir darbe vurdu.

Kamuoyunda pek zikredilmedi. Halep civarında HTŞ’nin saldırısıyla alınan Nubul ve Zehra’ya çok fazla cenaze gittiği ifade ediliyor. Hizbullah her taraftan zayıflamış durumda. Bu, havayı HTŞ ve diğer oluşumlar için olumlu kılan etmenlerden birisi. İran’ın da gerileme içerisinde olduğunu görüyoruz. Eskiden İran daha cesaretliydi fakat şu anda geri çekilme ihtiyacı hissediyorlar anladığım kadarıyla. Suriye zaten kırılgan durumda. Tüm bunlar bir araya gelince, örgütlerin harekete geçmesi için uygun bir zemin ortaya çıkmış oluyor. Diğer taraftan bakarsak, Rusya bir buçuk ay önce İdlib’e hava harekatı yapmıştı. Bu gruplar yine hareketlenmişti. Sanırım o dönem bir hazırlık olduğu devletler bazında biliniyordu. Bu örgütler bence son bir darbe vurmak istedi. Tabii şunu da göz ardı etmemek lazım: Şu anda böyle bir şeyin meydana gelmesi çok daha sert bir karşılaşmaya neden olabilir. Örneğin Türkiye, daha önce o bölgede çok problemle karşılaşmadan istediği politikaları uygulayabiliyordu. Özellikle Suriye Milli Ordusu adlı oluşumla beraber bunu yapabiliyordu. El-Nusra’ya ise kimse dokunmuyordu. Kendi bölgelerindeydi. Şunu da unutmamak lazım: Türkiye’nin hassasiyetleri sebebiyle Rusya, Suriye’nin oraya harekat yapmasına izin vermiyordu.

Bir de Astana ile ateşkes anlaşması yapılmıştı ve bu durum Türkiye’nin kontrolüne bırakılmıştı. Şimdi ise bunun hiçbir şekilde geçerli olmadığı ve olamayacağı görüldü. İran açısından bakarsak, Suriye’de böyle bir alanın kaybedilmiş olması, İran için kabul edibelir değil. Zaten bir varlık savaşı veriyorlar ve eğer Suriye’de böyle bir cephe kaybedilirse sıra kesinlikle İran’a gelecek. İran bunu kabullenemez. Rusya açısından da aynı durum söz konusu. Rusya da Suriye’yi hiçbir şekilde kaybetmek istemez. Eğer bu yapılan saldırılar başarılı olursa devamı getirilmek istenecektir. Hama mesela denendi, olmadı ama çatışmalar sürüyor. Daha sonrasında sahil kentlerine doğru yönelebilir HTŞ. Böyle bir tehlike söz konusu. Dolayısıyla Rusya, Akdeniz’deki en önemli müttefikini kaybedebilir. Bu yüzden verilecek karşılığın sert olacağını zannediyorum. Suriye ordusunun hazırlıklarına bakarsak önümüzdeki günlerde bir ‘kemikkıran’ savaş olacak gibi görünüyor.”

‘Kürtlerin de Suriye ordusuna yönelik saldırılar yapıyor olması ilginç ve not düşülmesi gereken bir şey’

Musa Özuğurlu’ya göre Suriye’de yaşanan gelişmeleri fırsata çevirmek isteyen Kürt gruplarının Suriye ordusuna yönelik yaptığı saldırılar dikkatle incelenmeli:
“Şu anda Kürtler, eskisinden daha önemli bir fırsat yakaladığını düşünüyor. Yıllar içerisinde devam eden süreçte çok daha müsait bir zemine gidildiği düşünülüyor. Tabii işte Kürtlerin son olarak kaybettiği Tel-Rıfat bölgesi, Kürtler için gerçek bir kayıp. Halep içerisinde Kürtlerin yaşadığı iki semt vardı. Buradan çekilmeleri kayıp olarak düşünülebilir. Fakat sanırsam asıl hedefleri Fırat’ın doğusu. ABD’nin de Fırat’ın batısına çok eğildiğini daha önce görmedim. Kürtler açısından çok müsait bir durum doğuyor gibi ve bunu fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Muhtemelen ABD’yi de araya sokup, bu cihatçı gruplarla karşı karşıya gelmemeye veya cihatçı grupların YPG’ye/SDG’ye saldırıda bulunmaması için girişimde bulunmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin de tabii YPG ve SDG ile hesabı var dolayısıyla bu girişim ne kadar başarılı olur bilmiyorum. Fakat şu anki konjonktürde cihatçıların Suriye’deki saldırılar sürerken, Kürtlerin de Suriye ordusuna yönelik saldırılar yapıyor olması ilginç ve not düşülmesi gereken bir şey. Bugün Al Mayaaden haber sitesi, Deyrizor civarında Suriye ordusunun, Kürt saldırısını püskürttüğünü söyledi. İleriki günlerde Kürtlerin daha cesaretli hamleler yapacağı öngörülebilir.”

‘Türkiye’nin Esad’a yönelik ajandasının değişmediğini görüyoruz’

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in geçen ay yaptığı açıklamalara atıfta bulunan Musa Özuğurlu, Türk devletinin diyaloga paralel olarak silahlı opsiyonları da ilerlettiğini kaydetti. Özuğurlu’ya göre ABD devreye girerse, Suriye sahasındaki cihatçılar ve Kürt gruplar arasında bir uzlaşı söz konusu olabilir:
“İslamcılar ile YPG arasında ittifak olma ihtimali mevcut. Bunu daha önce yaptılar. Hatta cihatçılar ile YPG de ittifak yaptı. Şu anda Beşar Esad çok zayıfladı onların gözünde. Herkes bu durumdan bir parça kopartmaya çalışıyor. Burada tabii İran ve Rusya’nın ne yapacağı çok önemli. Esad’ın karşı koyup koyamayacağı konusunda bu önemli. Zannediyorsam bir şeyler olacak. Fakat Kürt cenahı da buradan bir parça kopartmaya çalışıyor. Devlet Bahçeli’nin Beşar Esad’a yönelik sözleri, devlet aklının bir yansıması olarak görülmeli. Bir süre önce Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ‘Bu, Esad’ın son şansı. Suriye Milli Ordusu ileride Suriye Cumhuriyeti’nin ordusu haline gelecek’ demişti. Çok ilginç bir açıklamadır o. Aslında belki de bugünlere yönelik bir uyarıydı. Diğer taraftan zaten Devlet Bahçeli’nin Türkiye içerisinde yaptığı, özellikle iç barışla ilgili çağrılar da bugünlere yönelik bir uyarı olarak görülebilir. Bahçeli son açıklamasında çağrıda bulunmak yerine DEM Parti ile ilgili ‘Gerekirse derdest edilir’ dedi. Türkiye paralel olarak aynı anda hem görüşmeleri hem de karşı tarafa yönelik saldırıları yapabileceği çalışmasını yaptığını gösteriyor. O günlere gelmiş olabiliriz. Ayrıca Türkiye’nin Esad’a yönelik ajandasının değişmediğini görüyoruz. Suriye’ye ilişkin Türkiye’nin tüm görüşlerinin durduğunu görüyoruz. Tabii ortada bir Amerikan faktörü var ne olursa olsun. Eğer ABD, Türkiye ve Kürtleri bir zeminde buluşturabilirse orada bir işbirliği gerçekleşebilir. Ben, bu cenahların her daim böyle olasılıklara açık olduğunu düşünüyorum açıkçası.”

‘Suriye halkı da tıpkı Türkler gibi laik karakteristiğe sahiptir’

Suriye’deki radikal ve cihatçı kitlelerin esasında Suriye halkının çoğunu yansıtmadığının altını çizen Özuğurlu, Suriyelilerin laik kimliğine değindi:
“Suriye halkı, Arapça konuşan Türk halkı gibidir. Yani demek istediğim şu: Biz, iyi kötü laik bir anlayış içerisindeyiz şu anda. Halkta bir laik karakteristik var. Suriye halkında da aynı şey var. Suriye halkına İhvancı veya din tandanslı herhangi bir yönetimin hakim olabilmesi mümkün değil. Bunlar, Türkiye’ye gelmiş olanlar için de geçerli. Esad karşıtlığını bir ölçüt olarak ele almıyorum. İdlib’te görünen sakallı cihatçılar var. Aslında halk bu saikle hareket etmiyor fakat zamanın ruhu bunu gerektiriyor. Bu tür potansiyelleri dışarıdaki güçler bu şekilde kullanmaya çalışıyor. Yarın bu etki ortadan kalktığında insanlar normal hayatlarına dönecek. Suriye’de sadece yüzde 10’luk bir azınlık ülkeyi yönetmiyor. 1900’lerin başlarında oluşan bir anlayış söz konusu. İşte Suriye halkını şekillendiren bu anlayıştır. Orada öyle bir Sünnilik var ki laikliğe daha yakın, Sufilik ile yoğrulmuş bir Sünnilik. İdlib’te o görüntüleri sergileyen cihatçı kesimlerin tutunabilmesi mümkün değil. IŞİD de tutunamadı Suriye’de. IŞİD’in en hakim olduğu zamanlarda bile insanlar şehirlerden kaçtı. Dolayısıyla Suriye halkı için birtakım dayatmaların hiçbir zaman için bu dayatmalardan medet uman devletler için umut taşımaması gerektiğini belirtmem lazım. Bu, Türkiye için de geçerli, başkaları için de geçerli. Belki belirli dönemlerde belirli konjonktür içinde böyle davranışlar sergilenebilir ama Suriye halkı böyle bir halk değil.”

‘Suudi Arabistan ve BAE, bu İhanvcılara geçmişteki gibi destek vermez’

BAE ve Suudi Arabistan liderlerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a destek mesajı iletmesini değerlendiren Özuğurlu, Körfez ülkelerinin artık İhvan’a karşı daha mesafeli duracağını ve Suriye’ye yönelik diplomatik destek sağlayabileceklerini belirtti:
“Suudiler ve BAE, bu İhanvcılara geçmişteki gibi destek vermez. Hatta bu konuda daha da ilerisini şöyle söyleyebiliriz: İhvancılar bu iki ülkenin düşmanı. Suudi Arabistan ve BAE’nin arasının Katar ve Türkiye ile bozulmasının sebebi İhvancılardı zaten. BAE, Suudi Arabistan’dan çok daha önce kendisini bu takım angajmanlardan kurtardı. Ülkenin laik olarak devam edebileceğini görüp ülkeyi bu yönde inşa etmeye başlamışlar. Suudiler şu anda büyük bir atılım içerisinde. Suudi Arabistan için devrim sayılabilecek adımlar atıyorlar ve kendilerini bu tür görüntülerden kurtarmaya çalışıyorlar. Artık Ortadoğu’da bu tür örgütlerin filizlenmesi, kendileri için de ciddi bir tehdit oluşturacak. Şu anda Suriye’den bahsediyoruz ama bu işin geleceğinin nereye varacağı kestirilemez. Bu ülkeler Suriye’den bağımsız olarak bu örgütlere karşı hareket edecekti günümüzde. Esad ile de araları düzeldi zaten, Beşar Esad yönetimiyle devam etmeyi kararlaştırdılar. Esad yönetiminin yanında yer alacaklarını düşünüyorum. Tabii bu bir İran gibi veya Rusya gibi olmayacaktır. Fakat bu ülkelerin Beşar Esad’ın yanında yer aldıklarını söylemeleri hem Batı nezdinde hem de kamuoyu açısından önemli mesajlar içerir. Ben, bunun bile yeterli olduğunu düşünüyorum.”

‘Türkiye’nin Arap dünyası nezdinde son yıllarda oluşturduğu imaja bakarsak, Suriye’deki mevcut durumun Arapların Türkiye’ye karşı daha net bir tavır alması sonucunu doğuracağını düşünüyorum’

Musa Özuğurlu’ya göre Suriye’deki gelişmeler, Arap dünyasının Türkiye’ye karşı bir tavır almasına sebep olabilir:
“Suriye’de yaşanan yeni tablo, Arap Birliği’ni etkileyecektir. Araplarda şöyle bir refleks var: Kendi aralarındaki anlaşmazlık ne olursa olsun dışarıdan gelenleri istemiyorlar. Türkler de İranlılar da bu şekilde karşılanıyor. 1940’lı, 1950’li yıllarda Suriye üzerinde ihtilaflar olduğu zaman, Suudi Arabistan’ın, Irak’ın veya diğer Arap ülkelerinin burada Arap ülkeleri yanında taraf olduğunu gördüm. Bunun tekrar etmemesi için sebep yok. Türkiye’nin Arap dünyası nezdinde son yıllarda oluşturduğu imaja bakarsak, Suriye’deki mevcut durumun Arapların Türkiye’ye karşı daha net bir tavır alması sonucunu doğuracağını düşünüyorum. Arap Birliği’nin Suriye’nin kuzeyindeki bu olaylar hakkında Suriye’nin birliğine vurgu yapılan fakat dış müdahalenin de kınanacağı bir açıklama yapılabileceğini düşünüyorum.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала