İngiltere protestoları: Süreç nasıl başladı ve nereye gelindi?
16:21 13.08.2024 (güncellendi: 16:38 13.08.2024)
© Fotoğrafİngiltere Başbakanlık Binası
© Fotoğraf
Abone ol
Düzensiz göçmenlere karşı önceki hükümet tarafından sert tedbirler getirilmesiyle ve göçmen sorunuyla iyice gerilen İngiltere’de, 3 çocuğun öldürüldüğü Southport saldırısı bardağı taşıran son nokta oldu. Ruanda kökenli İngiliz gencin bıçaklı saldırısı ülkeyi, göçmenleri ve Müslümanları hedef alan grupların şiddet olaylarına sürükledi.
Göçmen politikalarının sonuçlarıyla yine karşı karşıya kalan İngiltere'de son yılların en şiddetli olayları meydana geldi. Hazırlıksız yakalanan polis, müdahalede de yetersiz kaldı. Olaylar hızlıca Kuzey İrlanda bölgesine Londra ve Manchester kentlerine sıçradı. Araçlar ateşe verildi, polise taş ve havai fişeklerle saldırılar gerçekleşti ve düzensiz göçmenlerin kaldığı otele saldırılar yapıldı. 30’dan fazla polis ve acil durum ekibi şiddet olaylarının ilk günlerinde yaralandı.
Geçen hafta market ve iş yerlerinin yağmalanmaya başlamasıyla kendilerini korumak isteyen gruplar, karşı saldırılara başladı ve tansiyon daha da yükseldi. Yeni göreve başlayan İşçi Partili hükümet, olayların şiddetlenmesinde sosyal medya paylaşımlarını suçlarken ‘konuşma özgürlüğünü’ savunanların eleştirilerinin hedefinde yer aldı.
Başbakan Starmer’in ifade ettiği gibi Nazi selamı verdikleri görülen grupların eylemlerine karşılık başkent Londra’da geniş katılımlı ırkçılık ve nefret söylemi karşıtı protestolar yapıldı.
12 yaşındaki çocuk dahil eylemciler hızlıca mahkemeye çıkartılıyor
Olayları kontrol altına almaya çalışan polis, sahadaki varlığını takviye ekiplerle artırdı ve geçen hafta boyunca özellikle sosyal medya görüntülerinden yararlanarak yüzlerce eylemciyi gözaltına almaya başladı. İngiltere Kraliyet Savcılığı’nın gözaltına alınanları hızlıca mahkemeye çıkarması ve peş peşe mahkumiyetlerin verilmesi olayların tansiyonunu düşürdü. Dün itibariyle aralarında 12 yaşındaki bir çocuk bulunan 273 şüpheli mahkemeye çıkartıldı.
A 12-year-old youth has been charged with violent disorder and will appear at Manchester City Magistrates Court.
— Crown Prosecution Service (@CPSUK) August 12, 2024
Sosyal medya paylaşımından hüküm giydi
İngiltere hükümeti, şiddet olaylarının başlaması konusunda sosyal medyadaki gönderilerin büyük payı olduğunu ifade ederken Kraliyet Savcılığı, 9 Ağustos’ta Galler bölgesinde bir kişinin sosyal medya gönderisinde ‘kışkırtıcılık’ yaptığı için mahkum olduğunu duyurmuştu.
Açıklamada “Galler, Flintshire'dan 34 yaşındaki Richard David Williams, bir isyana katılmakla ilgili coşkulu paylaşımlarda bulundu ve ayrıca protestolara adanmış yerel bir Facebook grubunda göçmenlerle ilgili aşağılayıcı bir ‘memes’ paylaştı” denildi.
Ozzie Cush has been jailed for 10 months for assaulting an emergency worker. The footage shows him kicking one of our officers as they cleared Whitehall following last Wednesday's disorder.
— Metropolitan Police (@metpoliceuk) August 9, 2024
Our message is clear - anyone thinking of causing disorder will be brought to justice. pic.twitter.com/43QLNjk7Ns
Solcu Başbakan Starmer, Musk ile karşı karşıya geldi
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, geçen hafta olayların önde gelen sorumlusunun sosyal medya olduğunu vurgulayarak şirketlere seslendi:
“İki büyük sosyal medya şirketine ve onu yönetenlere sesleniyorum. Şiddet olayları internet ortamında körükleniyor. Bu bir suçtur ve sizin platformlarınızda yapılıyor. Hukuk her yerde geçerli olmalıdır.”
Düzensiz göçmen karşıtlığını sık sık ifade eden X sosyal medya platformunun sahibi Elon Musk ise İngiltere’deki olayları “İç savaş kaçınılmaz” mesajıyla nitelendirmiş ve İngiltere Başbakanı Starmer’i ‘konuşma özgürlüğünü’ engellemekle suçlamıştı.
Öte yandan İngiltere İçişleri Bakanlığı, dün itibariyle ibadet yerlerinin güvenliğini artırmak için ‘ibadet yerleri için hızlı koruyucu güvenlik’ uygulamasını başlattı. Uygulama göre yakın gelecekte şiddet içeren bir olay yaşanması riski altında olan veya böyle bir olayın meydana geldiği ibadethaneler bakanlığa başvurarak güvenlik talep edebilecek.
© Fotoğrafİngiltere Başbakanı Starmer
İngiltere Başbakanı Starmer
© Fotoğraf
Southport'ta ne oldu?
Southport kentinde 29 Temmuz’da meydana gelen olayda 17 yaşındaki Ruanda kökenli İngiliz Axel Rudakubana, yaşları 6-11 arasında değişen kız çocuklarının katıldığı bir dans kursunu basmış ve bıçakla 11 çocuk ile 2 yetişkine karşı toplu saldırı gerçekleştirmişti. Olay sonrasında Bebe King (6), Elsie Dot Stancombe (7) ve Alice da Silva Aguiar (9), aldıkları bıçak yaraları sebebiyle hayatını kaybetti.
30 Temmuz akşamı sağcı eylemciler, başta Müslümanlara ve göçmenlere karşı şiddet olayları ve yağmalama gerçekleştirmeye başladı ve hızlıca yükselen tansiyona hazırlıksız yakalanan polis, olayların büyümesini durduramadı. Karşı saldırıların da gerçekleştiği olaylarda 17 yaşındaki saldırganın ismi yetkililer tarafından yaşı küçük olduğu için ilk başta gizlendi ancak olayların büyümesi sonucu 1 Ağustos tarihinde açıklandı. 8 Ağustos itibariyle tüm yaralı çocuklar hastaneden taburcu oldu.
İngiltere'nin düzensiz göçmen politikaları
İngiltere’nin düzensiz göçmen sorunu, önceki yönetimin çeşitli planlarıyla giderilmeye çalışılmış, eski iktidar o sırada muhalefette olan İşçi Partisi’nin şiddetli eleştirilerine maruz kalmıştı. Ülkeye Manş Denizi üzerinden botlarla gelen düzensiz göçmenlerin ilk etapta Orta Afrika ülkesi Ruanda’ya gönderilmesi planı, 2022’de iktidarda olan Muhafazakar Parti tarafından hazırlandı ve Ruanda’ya gidecek düzensiz göçmenlerle dolu ilk uçak, kalkışa saatler kala çeşitli mahkemeler tarafından durduruldu. Sonuç olarak İngiltere yüksek mahkemesi, planı kanuna aykırı buldu.
Önceki İngiliz hükümetinin eleştirilere maruz kalan bir başka göçmen politikası ise düzensiz göçmenleri yüzer otelde tutma planları oldu. Bibby Stockholm adı verilen yüzer mavna otelde tutulan göçmenlerden bir tanesi geçen yıl hayatını kaybetti. Bu olay, 3 katlı 222 odalı yüzer otelin insani barınma sağlamadığı yönünde eleştirileri beraberinde getirdi.
Genel seçimler sonrası iktidara gelen İşçi Parti’nin İçişleri Bakanı Yvette Cooper, 23 Temmuz’da önceki hükümetin Ruanda planına yaklaşık 700 milyon sterlin harcadığına dikkat çekerek Paris’teki Ritz Oteli’nin satın alınmasının bile daha ucuza gelebileceğini belirtti. Yeni hükümet, düzensiz göçmenler politikalarının sınırların güçlendirilmesi olduğunu açıkladı.