Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Çanakkale depremini değerlendirdi: Marmara ile hiçbir ilgisi yoktur

“Bu depremin ana nedeni Kuzey Anadolu kırığı üzerinde biriken gerginlik. Yani Kuzey Anadolu kırığı dediğimiz zaman bunun en kuzey kolu yani Adalar kolu, Tekirdağ kolu ve Saros Körfezi’ne giden kol aklımıza geliyor. Oysa Kuzey Anadolu kırığının ana üç tane kolu var. Bu kollardan bir tanesi 1999 Gölcük Depremi’ni yapan Gölcük kolu. Ki bu Yalova’nın üzerinden tamamen İmralı Adası’na doğru gidiyor. Bir de güneyden gelen bir kol var, İznik Gölü’ne gidiyor. Kuzey Anadolu kırığı bu koldur. Orayı kıra kıra İznik Gölü’nü yapıyor. O kol Gemlik’e giriyor. Orada bir çukur var, o çukuru yapan Kuzey Anadolu kırığıdır. Daha sonra Mudanya üzerinden Bandırma’ya geliyor. Kapıdağ Yarımadası’nı Erdek ile Bandırma arasından koparmaya çalışıyor. Bunu günün birinde yapacak ve Kapıdağ Yarımadası bir ada biçimine dönüşecek. Sonra buradan ilerliyor, Biga’nın bulunduğu yerden Edremit’e doğru dönüyor. Bu dönüşle birlikte Biga üzerinden Çan, Bayramiç ve Ezine’ye giriyor. Burada çok büyük vadiler vardır. Bu vadiler ilerde Karadeniz’de birleşecek yeni boğazın belirteçleridir. Yani bu boğaz Edremit körfezinden başlayacaktır, Bursa’nın güneyinden Karadeniz’de birleşecektir. Bir tarafında Karasu, bir tarafında Bursa, bir tarafında da Edremit körfezi.”

“Dünkü deprem çok büyük bir deprem değil. 2-3 ay önce daha kuzeyde, Çan’da bu büyüklükte bir deprem olmuştu. Bu, buradaki gerginliğin Marmara’dan Ege’ye, Edremit körfezine doğru aktığını gösteriyor. Hemen Marmara Denizi ile ilintilendiren bazı talihsiz açıklamalar oldu. Her şeyin İstanbul’a, Marmara’ya asılsız olarak, bilimsel hiçbir gerçeği olmadan bağlanması bizi üzüyor. Dolayısıyla bu depremin Marmara ile hiçbir ilgisi yoktur. Kaldı ki bu güneybatı koldur, Marmara’daki ise en kuzey koldur. Hiçbir ilintisi yoktur.”

“Bu işin bir siyasi bacağı var. Siyasi bacak deprem önlemlerini alacak olandır. Biz deprem bilimciler sadece uyarırız, eylemde yokuz. Önlem alacak kişiler siyasi bacaktır. Onlar devletin yönetimidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim erkidir. Ekonomiyi geliştirmek gerekir. Evini yönetmen için yeterli gelirinin olması gerekiyor. Yeterli gelirinin olması için üretmen gerekiyor. Sanayi ve tarım üretimini yaparak ülkeyi hem doyurman, hem de artanını satman gerekiyor ki bir artı değer üretebilesin. Demek ki bir ekonomin güçlü olacak, iki halkın geçim sıkıntısı olmayacak. Depremin bir kader olduğu halkın beynine kazınmayacak, depremde ölenlere şehit denmeyecek. Çünkü şehitlik mertebesi insanları yüreklendirmek için, üzüntülerini azaltmak için söylenen bir şeydir. Son olarak da eğitim. Eğitim düzeyi arttıkça algı artar.”