00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:07
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
16 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
4 dk
HABERLER
19:00
5 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:30
15 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
4 dk
HABERLER
12:01
5 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
3 dk
YOL ARKADAŞI
MHP neden mıntıka temizliği yapıyor
17:33
87 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
ÖZEL HABER
İBB’nin Sayıştay raporundan çıktı: 642 araç nerede?
19:10
3 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Yeni bir Asya-Pasifik önümüzdedir. ABD'nin Hint-Pasifik tezi bitti’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Rusya lideri Putin’in Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretleri Avrasya denklemini değiştirici nitelikte. Rusya’nın iki ülkeyle ilişkilerindeki tarihsel derinliğe işaret eden Adıbelli, ABD’nin son yıllarda bölgede ‘paktlar çöplüğü’ yaratırken, asıl Avrasya düzeni ve güvenlik mimarisini Rusya ile Çin’in tesis ettiği görüşünde.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mayıs ayında yeni dönemine başlamasıyla birlikte Çin ile başlayan ve giderek hız kazanan yurtdışı ziyaretlerinin en dikkat çekici ayağı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ile Vietnam’a gerçekleştirildi. Putin, Kuzey Kore’de Devlet Başkanı Kim Yong-Un tarafından el üstünde ağırlanırken, iki ülkenin imza koyduğu kapsamlı stratejik anlaşma dikkatleri üzerinde topladı. Anlaşma, iki ülke arasında karşılıklı savunma yardımını içerirken, ortaya konun stratejinin de Çin Halk Cumhuriyeti ile eşgüdüm içerisinde yeni bir Avrasya savunma mimarisi oluşturulmasıyla alakalı olduğu görüşleri öne çıkıyor.
Rusya lideri Vietnam’da da hem ekonomik ilişkileri güçlendirmeyi hem de savunma işbirliğinin öne çıktığı bir ziyaret gerçekleştirdi.
Rusya Federasyonu’nun Kore ve Vietnam ile tarihsel yakınlıkları bağlamında Avrasya coğrafyasına yansımaları eşliğinde Putin’in son ziyaretlerini Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘İki ülke arasındaki ilişki seviyesi müttefikliğe yükseltildi’

Dr. Barış Adıbelli, Rusya Federasyon ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) arasındaki tarihsel ilişkilere dikkat çekerken, 1990’larda duraksayan ilişkilerin Putin’in ziyaretiyle yeniden müttefiklik seviyesine yükseldiğini vurguladı:

“Kuzey Kore’yi 1948’de kuranlar Ruslardır. Kim Jong Un bugün o koltukta oturuyorsa, 1948’de onun dedesini de Ruslar getirdiği için. Ondan sonra ülkenin gelişiminde, ayakta durmasında Sovyet Rusya’nın desteği ve katkısı vardır. Önce bunu tespit edelim. Bunu niye söylüyoruz? Sanki Kuzey Kore uzakta, Rusya tarafından bilinmeyen bir ülke gibi anlatıldı. Özellikle Türkiye’de böyle anlatıldı. Halbuki Kuzey Kore ve Rusya arasındaki ilişki oldukça tarihseldir. 1948 de bizim modern anlamda tanımladığımız yıl. Kore halkı ile Rusların ilişkisi 1700’lere kadar uzanıyor değilse. Tarihçesi uzun. Dolayısıyla Asya’daki ilk komünistler de Korelilerdir. Çinliler diye bilinir fakat ilk temas Koreliler ile başlar. Özellikle Mançurya’daki Koreli göçmenlerde bunu görüyoruz.

Günümüze gelirsek, Kore’nin hem SSCB hem de Rusya için ayrı bir yeri var. Boris Yeltsin döneminde yani Rusya Federasyonu’nun ilk yıllarında, Kuzey Kore çok fazla merkezde değildi çünkü Batı ile olan ilişkilerin bozulmasını istemiyorlardı. Putin’in de ilk dönemlerinde sınırlı bir ilişki vardı. Fakat 2014’ten sonra Rusya, yönünü Asya-Pasifik’e çevirdi. Özellikle Kim Jong Un ile ilişkiler farklı bir seviyeye yükseltildi. Fakat bugün bambaşka bir şey var. Dün, kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması imzalandı ve iki ülke arasındaki ilişki seviyesi müttefikliğe yükseltildi. Bu sabahtan itibaren Kuzey Kore, Rusya’nın hem stratejik ortağı hem de müttefiki.”

‘Bugünkü anlaşma 1961’dekinin canlandırılmasıdır’

Adıbelli, Putin’in Pyongyang ziyaretinde imzalanan kapsamlı anlaşmanın, mayıs ayında Çin ile imzalanan bildirideki Asya-Pasifik güvenlik mimarisine paralellik teşkil etmesine dikkat çekti
“Anlaşmanın dördüncü maddesi, taraflardan birine yapılan saldırının bir diğerine yapılmış sayılacağını belirterek yardımda bulunulacağını taahhüt ediyor. 1961 yılında SSCB ve Kuzey Kore anlaşması aynıdır. Bugünkü anlaşma, 1961’dekinin canlandırılmasıdır. Bu bir pakt olarak da nitelendiriliyor ama hemen mayıs ayına dönelim. Putin, Pekin’e gitmişti. Putin-Şi görüşmesinde, Asya-Pasifik güvenliğinin Rusya ve Çin tarafından sağlanacağı belirtilmiş ve Tayvan özelinde de açıklamalar yapılmıştı. Buradan yola çıkarak artık Asya-Pasifik’te bir ittifakın olduğundan bahsedebiliriz. Bu ittifakın üçüncü halkası da Kuzey Kore oldu. Sonrasında Vietnam gelir mi? Bilmiyoruz. Ama Putin’in ayak izlerini takip edin: Çin, Kuzey Kore, Vietnam. Bunların üçü de komünist. Kamboçya gelebilir bundan sonra. Orası da kalan son komünist ülkelerden birisi. Eğer Putin orayı da halkaya ekleyebilirse, Soğuk Savaş dönemindeki Sovyet ortaklıklarını yeniden canlandırma arayışında olduğunu söyleyebiliriz.”

‘Asya’daki bütün ziyaretlerde bu kucaklaşma moda olacak’

Rusya-Kuzey Kore ortaklığında Batılıların nükleer, balistik füze ve turizm gibi alanlara yoğunlaştığını ifade eden Adıbelli, bilhassa uzay çalışmaları kapsamında işbirliğine atıfta bulundu. Adıbelli’ye göre Putin’in Şi Cinping ve Kim Jong Un ile yaptığı kucaklaşma, Asya-Pasifik bölgesindeki diplomatik temaslarda yeni bir moda oluşturacak:

“Peki bu gezi neden önemli? Putin niye gitti Kuzey Kore gezisine? ‘Kahraman Kuzey Kore halkı, savaşta bize yardım ediyor’ dedi Putin. Savaşta destekledikleri için gitti. Batı’nın iddiasına göre, Kuzey Kore bir yıldır top mermisi sağlıyor. Ancak Putin bir şey söyledi. ‘Batı, Ukrayna’ya bize karşı savaşmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. O zaman ben de Kuzey Kore ile savunma anlaşması imzalarım’ dedi. Yani ‘sen yapıyorsan, ben de yaparım ve bu meşrudur’ dedi. Kuzey Kore ile yeni dönemde bu ilişkinin adını koyuyorlar ve meşru zeminde savunma alanındaki ilişkileri yürütecekler. Ayrıca Putin, hiç kimsenin Kuzey Kore’ye yaptırım dayatamayacağını ve Kuzey Kore’yi kimsenin işgal edemeyeceğini belirtti. Burada ABD’yi, Güney Kore’yi ve Japonya’yı kastediyor. Kuzey Kore’yi koruyacağının taahhüdünü verdi.

Şimdi Batı’daki en büyük korku şu: Rusya, Kuzey Kore’yi kanatları altına aldı. Acaba Rusya, Kuzey Kore’yi nükleer şemsiyesi altına alacak mı? Rusya, Kuzey Kore’nin nükleer gücüne katkıda bulunacak mı? Bence bulunacak. Uzay çalışmaları kapsamında balistik füze geliştirme ortaklığı? Evet, başladı. Turizmde, ticarette vs. de zaten işbirliği yapılacak. Kuzey Kore sahillerindeki oteller tespit edilecek, tadilatlar yapılacak ve yeni tesisler inşa edilecek. Rus turistler buraya yönlendirilecek. Bizim kıyılarımız pahalı olduğu için Rus turistler ülkeyi terk ediyor. Belki ileride Kuzey Kore’deki tesislere yönlenecekler. Tabii asıl önemli olan Rusya’nın, savunma alanında Asya-Pasifik’te ‘Biz varız’ demesi. Soru şu: Çin bundan rahatsız mı veya Çin’in bundan haberi var mı? Elbette haberi var. Biliyorsunuz Putin ve Şi Cinping bir kucaklaştı orada. Ondan sonra Kim Jong Un ile kucaklaştı. Sonra Vietnam Komünist Partisi Başkanı ile kucaklaştı. Bu artık bir gelenek haline geldi. Asya’daki bütün ziyaretlerde bu kucaklaşma moda olacak.”

‘Bölge son dönemde ittifaklar çöplüğüne döndü’

Dr. Adıbelli, Rusya ve Çin’in inisiyatiflerine karşılık ABD’nin bölgeyi son dönemde ‘ittifaklar çöplüğüne’ dönüştürmesine dikkat çekti. Adıbelli’ye göre Rusya ve Çin’in işbirliği oluşumuna Kuzey Kore’den sonra Vietnam da dahil edilirse, ABD’nin AUKUS gibi yapılanmaları boşa çıkacak:

“Asya’da bir NATO mu kuruluyor’ diyenler var. Bu anlaşmadaki dördüncü maddeyi, NATO’nun beşinci maddesine benzetenler var. Burada bir ittifak var tabii ama bölgesel bir pakt bence yok. Çünkü Çin, askeri paktlara karşı. Çin şöyle diyor: ‘Ekonomi, ticaret, teknoloji bana ait. Rusya, sen bu işin savunma boyutuna bak. Askeri olarak sen koru.’ Çünkü Rusya’nın elinde Kolektif Güvenlik Anlaşma Örgütü var. Rusya daha önce bu konularda deneyimli. Sovyet ve Varşova Paktı geçmişi var. Dolayısıyla Rusya, bölge ülkelerine gidecek ve ‘Amerika’nın zorladığı, sıkıştırdığı ve Amerika’dan bunalan Asya-Pasifik ülkeleri için Rusya, yeni bir hava alma, yeni bir nefes alma yeri açtı’ diyecek. Bu Kuzey Kore olur bugün. Ama Vietnam’a da benzer teklifi var. ‘Seni sıkıştırıyorlarsa yanıma gel, nükleer koruma şemsiyemin altına gir’ diyebilir. Yavaş yavaş Asya’daki uluslar Rusya’ya yaklaşmaya başlayabilir. Mesela Çin’in bölgesel hırsları var. Bazı ülkeler tarihsel süreçte buna şahitlik ettiği için Çin’e pek yanaşmıyor. Ama Rusya ile Vietnam halkı arasında bambaşka bir ilişki var. Çünkü Vietnam Savaşı boyunca Sovyetler Birliği’nin inanılmaz bir yardımı var. Şimdi Batılı gözlemciler de ‘Sıra Vietnam halkında. Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın desteğe ihtiyacı var’ diyorlar. Vietnam Komünist Partisi de ‘Borcumuzu ödeme zamanı’ diyor. Ziyaret biraz ekonomik gibi gözüküyor fakat Vietnam ile savunma alanında Hindistan ve Rusya’nın ayrı ilişkileri var. Vietnam’daki füze sistemlerinde Rusya’nın katkısı var. Vietnam tabii şu anda savaş alanında pek katkı yapamaz. Savunma sanayi üreticisi değil. Ama Rusya’nın savunma sanayisinin önemli bir müşterisi olup, Amerikan merkezli Hint-Pasifik ekseninden kayarak Rusya merkezli Asya-Pasifik oluşumuna yanaşabilir. Yani mesela Rusya, çok cesur bir şekilde ‘Ben nükleer korumamın altına alırım’ diyor. Bunu Çin yapmaz. Çin’in böyle bir uygulaması yok. Çin daha ziyade ekonomik yardımdan, fonlardan vs. söz ediyor.

Çin’den eksik kalanı Rusya tamamlıyor. Mayıs ayında ne demişlerdi? ‘Asya-Pasifik güvenliğini birlikte sağlayacağız’ demişlerdi. Yani Asya-Pasifik’i, Japonya’ya ve ABD’ye bırakmayacaklarını belirttiler. Japonya’nın altını çiziyorum. Bölge, ittifaklar çöplüğüne döndü son dönemde. Son üç yıldan beri AUKUS kuruldu, Japonya-ABD-Güney Kore, yok ABD-Filipinler vs. ittifak çöplüğüne döndü Asya-Pasifik. Her yıl hatta altı ayda bir ittifak kuruluyor. Biden yönetimi, her altı ayda bir ittifak kuruyor. Filipinler görevini yerine getiremezse Mikronezya ile, Brunei ile ittifak kurar artık.”

‘ŞİÖ zirvesinde Erdoğan da bulunacak. Bakalım ne sürprizler çıkacak?’

Vladmir Putin ve Kim Jong Un arasında imzalanan anlaşma ile Asya-Pasifik’te yeni bir döneme girildiğini vurgulayan Dr. Barış Adıbelli, Rusya’nın Pasifik filosuna yatırım yapacağı görüşünde. Öte yandan Adıbelli’ye göre, Putin’in Belarus ve Astana ziyaretlerinde de önemli görüşmeler olacak ve bunlardan birisi de Erdoğan’la yapılabilir:
“Bugünden itibaren Asya-Pasifik’te yeni bir dönem başladı. Rusya, Asya-Pasifik’e yöneldi, Rusya bölgede ikili ilişkilerini geliştirecek, Asya-Pasifik gücü olacak demiştik. Ama bugünden itibaren Rusya artık Asya-Pasifik’te var. ABD’nin Hint-Pasifik dediği şeyin tam ortasında. ABD, Çin’i kuşatıp boğmaya çalışırken başına bir de Rusya belasını aldı. Vladivostok’u, Pasifik filosunu güçlendirecekler şimdi. Çin ile askeri, siyasi ve ekonomik anlamda bölgedeler. Bir de Asya’nın iç kısımları, Rusya’nın yabancı olduğu yerler değil. Geçmişte burada Rusya’nın etkisi biliniyor. Şimdi Vietnam tamamlandıktan sonra Belarus ziyareti ve Astana’da Şangay İşbirliği Örgütü zirvesi var. Orada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da bulunacak. Bakalım ne sürprizler çıkacak? Dolayısıyla bence Rusya’nın bu hamlesini, G-7’nin Rusya’ya ait 50 milyar doları gasp etmesi tetikledi. Putin ‘Hırsızlar’ diye suçladı. Tabii daha da önemlisi, ABD, Ukrayna ile 10 yıllığına savunma anlaşması imzaladı. Yani niyetleri, savaşı 10 yıl daha sürdürmek.”

‘Tüm Asya-Pasifik coğrafyasını ve oradaki yeni düzeni Avrasya olarak adlandırıyorlar’

Adıbelli’ye göre, Rusya ve Çin, Asya-Pasifik ve Avrasya güvenlik mimarisine Kuzey Kore’yi dahil etmiş oldu. Kuzey Kore’nin ileride BRICS dahil birçok opsiyona sahip olacağının altını çizen Dr. Adıbelli, öte yandan Putin’in kaleme aldığı makalenin de mühim mesajlar taşıdığını vurguladı:
“Çin ve Rusya gerçekten de sizin dediğiniz gibi adımlarını ritmik atıyor. Bir önemli detay daha var. Putin, Kuzey Kore’nin gazetesine bir makale yazdı. Putin orada ‘Kuzey Kore ile birlikte, Avrasya güvenlik mimarisini oluşturacağız’ diyor. Yani Kuzey Kore de yer alacak. Yani Asya-Pasifik’te Kuzey Kore’nin yerini biliyoruz zaten. Demek ki tüm Asya-Pasifik coğrafyasını ve oradaki yeni düzeni, yeni dünyayı Çin de dahil olmak üzere hep beraber ‘Avrasya’ olarak adlandırıyorlar. Hatırlarsanız Rusya ve Çin, ortaklıklarını ‘Büyük Avrasya Ortaklığı’ olarak adlandırmıştı. Bu da çok önemli. Putin, bizzat makalesinde de Avrasya güvenliğinden bahsetti. Kuzey Kore kimdir? ABD’nin ‘Küresel sisteme tehdit’ olarak anlattığı bir ülkedir. Putin ise ‘Kuzey Kore ile Avrasya güvenlik mimarisini birlikte kuracağız’ diyor. Soru şu: Kuzey Kore, Şangay İşbirliği Örgütü’ne mi girecek? Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne mi girecek? BRICS’e mi girecek? Yoksa bambaşka bir şey mi olacak? Ama Putin ‘Kafanıza göre Kuzey Kore’ye yaptırım uygulayamazsınız, bunu engelleyeceğiz’ diyor. ABD’yi de ‘yeni sömürgeci imparatorluk’ olarak adlandırıyor Vladimir Putin bu yaptırımlar üzerinden. Bu makale çok önemli. Muazzam tanımlamalar var. Ritmik olarak Çin ile adımlar atıyor Rusya ve Şi Cinping’in değerlendirmelerine de benziyor bu.”

‘Çin’i Filipinler ile kuşatmaya çalışan ABD şimdi ne yapacak?

Vietnam’ın kurtuluş mücadelesinde SSCB’den aldığı desteği ve Vietnam mücadelesinin lideri Ho Chi Minh’in ÇKP ile yakınlığını hatırlatan Barış Adıbelli, Vietnam’ın Rusya-Çin ekseni ile yakınlaşmasının ABD’yi paniğe sürükleyebileceği görüşünde. Adıbelli’ye göre ABD’nin yaşayacağı bir panikte en ileri felaket senaryolarının başında, Japonya’nın nükleer silahlanmasına izin verilmesi yer alıyor:

“Vietnam’ı önemsiyorum. Geçtiğimiz kasım gibi Şi Cinping de Vietnam’ı ziyaret etti. Orada anlaşma imzalandı. Şimdi Rusya. Duble bir yaklaşım var. Vietnam baktığı zaman bakacak, bir tarafta Biden’ın ABD’si var. Diğer tarafta ise Vietnam’ın eski dostları var. Ho Chi Minh, Çin Komünist Partisi’nde yetişmiş birisi. Onun desteğiyle Vietnam’a geldiler. Çin ile tarihsel ilişkiler var. Öte yandan Vietnam’ın mücadelesinde de Sovyet Rusya rol oynadı. İki taraftan da dostları. Bu yeni dönem heyecan verici. Bakalım Çin’i Filipinler ile kuşatmaya çalışan ABD şimdi ne yapacak?

Tabii bir endişem var. ABD bu panikle, Japonya’yı nükleer silahlara erişebilen bir ülke statüsüne getirirse bu tehlikeli olur. Japonya’nın taleplerine onay verir, engelleri kaldırırsa, Japonya nükleer başlıklar üretmeye başlar. O zaman ne olacak? 2. Dünya Savaşı öncesi askeri imparatorluk olan Japonya’yı tekrar Pasifik’te göreceğiz. Tabii ABD kendi Frankeistein canavarını yaratmış olur. Bu Japonya, Nagazaki’nin hesabını sorar. Kişida’nın Time dergisine bir röportajı vardı. ‘Memleketim Hiroşima. Babaannem, çocukluğumuzda orada atom bombası yüzünden yaşanan vahşeti anlattı. Bizim çocukluğumuz, o hikayeleri dinlemekle geçti’ diyor. ABD’nin müttefiki bu. Ortalama her Japon, atalarından bunu dinledi. Gün gelir bunun hesabını ABD’den sorarlar. Japonya’ya dikkat edelim diyoruz o yüzden.”

‘Güney Kore mermileri bedelsiz Ukrayna’ya hibe ediyor, bu sorun olmuyor ama Rusya alınca sorun oluyor’

Dr. Adıbelli’ye göre Rusya, Kuzey Kore ile yaptığı anlaşmanın neticesinde, yaptırımları tanımayacağını resmen ilan etti. Güney Kore’nin yüzbinlerce top mermisini bedelsiz Kiev’e sunduğunu ancak Rusya’nın Kuzey’den mermi aldığı iddialarının sorun yapıldığını vurgulayan Adıbelli, çifte standartlara dikkat çekti. Adıbelli’ye göre ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi bitmiş durumda:

“Putin’in yaptırımlar meselesiyle ilgili açıklamasında şu mesaj var: Bundan sonra Kuzey Kore’ye karşı alınacak yaptırım kararlarını Rusya dinlemeyecek. Her türlü yardımı yapacak. Yani Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımlarını tanımayacağını belirtti. Bir tarafta Çin’in ekonomik yardımı, diğer yandan da Rusya’nın karşılıklı askeri işbirliği var.

Bu mühimmat iddiasını da ortaya atan Güney Kore. Sen gidiyorsun yüz binlerce top mühimmatını, bedelsiz Ukrayna’ya hibe ediyorsun. Bu sorun olmuyor ama Rusya gidip top mermisi alınca sorun oluyor. İşte, uluslararası sistemdeki dengesizlik ortada. Savaş olsa da adil olacak. Her iki taraf da yapacak yapacağını. Ama bu bile adil değil. Terazi tek bir tarafa ağır basıyor. İsrail’i görüyorsunuz. Gazze’yi, Refah’ı gördük. Adam BM Güvenlik Konseyi’ne, Adalet Divanı’na uymuyor. Rusya da şimdi diyor ki ‘Madem onlar uymuyor, bu da benim Uzakdoğu’daki müttefikim’ diyor. Yoldaşlık, kardeşlik bitti. Artık müttefiklik var. Diledikleri kadar silah alıp vereceklerini söylüyorlar. Bugünden itibaren yeni bir Asya-Pasifik önümüzdedir. Hint-Pasifik falan bitti. Rusya ve Çin ele ele verip, Kuzey Kore ile üçlü bir ittifak kurabilir. Bu, ABD-Japonya-Filipinler gibi üçlülere karşı olabilir. ABD her yıl bir ülkeyle üçlü ittifak kuruyor. İşte bunlara karşı Rusya, Çin ve Kuzey Kore. Biri zaten dünyanın en büyük ekonomisi, diğeri en büyük askeri güçlerinden birisi. Kuzey Kore’nin de nükleer gücü var. Baş edebilirseniz edin.”

‘Trump’ın ikinci dönemi olsaydı, Kim Jong Un’u Beyaz Saray’da bile görebilirdik’

ABD’nin Hint-Pasifik doktrininin çöktüğünü kaydeden Adıbelli, öte yandan Putin’in bu anlaşma vesilesiyle Donald Trump’ın olası ikinci başkanlık döneminde ABD ile Kuzey Kore yakınlaşmasının önüne geçilmiş olabileceğini de dile getirdi:
“ABD hem Avrupa’da hem burada ne yapacak? Ben Trump’ı merak ediyorum. Acaba 2025’te Trump iktidara gelirse, ‘Küçük roket adam’ falan diyerek Kim Jong Un’un aklını çelebilecek mi? Bence Putin çok akıllı bir adım attı ve stratejik ortaklık anlaşmasıyla, Kuzey Kore’yi bağladı. Kim Jong Un’un bu ‘Macera dolu Amerika’ girişimlerini de engellemiş oldu. Çünkü Trump, ‘Ben tekrar kaldığım yerden Kuzey Kore ile devam edeceğim’ demişti. Dolayısıyla eğer Trump’ın ikinci dönemi olsaydı, Kim Jong Un’u Beyaz Saray’da bile görebilirdik. O kadar ilginç bir dünyaya doğru gidebiliyoruz ki… Bu Kurban Bayramı, bunları izlemekle, yorumlamakla geçti. Şimdi de Vietnam ziyareti var. O bitecek Şangay başlayacak. O bitecek NATO başlayacak. İzleyip göreceğiz.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала