80 ülkeye ihracat yapan Türk şirketi: Kötü kokuların ve atıkların üstüne gitme yöntemi

“1971’de İstanbul’da doğdum. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Oldukça uzun ve detaylı yaptığım bu işletme eğitimi, 7 yıl sürdü. Bu sürecin sonunda da Kazancı Çevre Tekniği’ni kurdum. Şirketi kurduğumda bugünkü vizyonum yoktu. Amcam, Hannover’daki meşhur sanayi fuarına gitmem konusunda çok ısrarcı olmuştu. ‘Git, dünyada neler olup bitiyor, iş kolunda neler olduğunu gör’ dedi. Oraya gittim ve işe, sanayiye, yapmak istediğim işe bakış açım tamamen değişti. Türkiye’de yaptığımız işin dünyaya kıyasla nerede olduğunu, Türkiye’de bu işin nereye evrileceğini gördüm. Sanayi içerisinde nerede yer alacağımızı gördüm. Orada tanıştığım bazı şirketlerle sonunda çevre sektörüne girmeye karar verdim. Sonuçta 1994 yılında mikroorganizmalarla atık sorunlarını çözmeyi, atık su arıtma tesislerinin verimliliğini artıran işler yapmaya başladım. Otuz yıl geçti. Bugün 80 ülkeye ihracat yapan, gelirinin yarısını ihracattan elde eden, atık suyun geri kazanımı, koku giderimi, mikroorganizmalarla atık giderimi ve deniz suyundan içme suyu üretimi gibi konularda kendince uzmanlaşmış bir şirkete dönüştük.”

“2013 yılında bunun yasal altyapısı oluştu. Avrupa standartlarının Türkiye’ye uyarlanmasıyla, koku yayan emisyonların kontrolü yönetmeliği çıktı. Çevre Bakanlığı yayınladı. Bu yönetmelik çerçevesinde, herhangi bir ortamdaki atık gazların tamamı dahi limit değerlerin altında olsa bile, onların bileşiminden ortaya çıkabilecek güzel veya kötü kokunun rahatsız edici olduğu ve çevre kirliliği parametresi oluşturduğu kabul etti. Önemli olan bir limitin altında olması. Hala daha en geçerli yöntem bunu insan burnunun ölçmesi. Laboratuvar ortamında 5-6 denek bir araya geliyor. Belirli ortamlardan alınan hava numunelerinin ölçüp değerlendirmelerde bulunması sonucunda hesaplamalar yapılıyor. Koku ölçüm birimi var. Bin birimin altı kokusuz, temiz hava olarak kabul ediliyor. Dünyada elektronik burun teknolojileri de kullanılıyor. Biz de ar-ge çalışmalarımızda kullanıyoruz.”

“Bizim koku gidermede uyguladığımız iki çözüm var. Bir tanesi kokunun kaynağını yani buna neden olan çürüme reaksiyonlarını, mikroorganizmalarla değiştiriyoruz. Örnek verecek olursam, atıklarla kirlenmiş bir göleti veya foseptik çukur haline gelmiş su birikintilerini ele alalım. Buraya birtakım mikroorganizmalar veriyoruz. Bunlar zaten doğal ortamda var olan mikroorganizmalar. Genetiğiyle oynanmış değil. Sadece onların sayısını artırıyoruz. Kokulu olabilecek bir reaksiyonu, kokusuz bir çürümeye dönüştürüp kokunun kaynağını yok ediyoruz. İkinci yapabildiğimiz şey ise, baca gazından veya çöp depo tesisi gibi atık dolu bir ortamdan havaya karışmış kokuları dengelemek. Bunun için dengeleyici, nötralize edici moleküller kullanıyoruz.”

“Hemen hemen her tür koku için geçerli bu çözümler. Bizim için de bir ar-ge konusu. Çok basit ortadan kaldırabildiğimiz kokular var. Mesela deri sanayisinden gelen amonyaklı, sülfürlü kokular, atık su kokuları vs. var. Tabii sanayi bacalarından gelen daha karmaşık kokular oldukça, bizim de ar-ge çalışmalarımız devreye giriyor. Yıllar içinde çok farklı sanayinin; petro-kimya kollarının, polyesterin, gıda işleme gibi sanayilerin kokularını yok edebilecek farklı bileşikler geliştirdik. Yeni bir koku çıktığında da ar-ge çalışmasıyla o yeni kokuyu da ortadan kaldırabilecek moleküller elde edebiliyoruz.”