https://anlatilaninotesi.com.tr/20240506/1083539471.html
‘Türkiye ciddi bir belge ve arşiv gücü bulunduğu için soykırım davasına müdahil oldu’
‘Türkiye ciddi bir belge ve arşiv gücü bulunduğu için soykırım davasına müdahil oldu’
Sputnik Türkiye
Dr. Ali Semin’e göre, İsrail’in Refah operasyonu Gazze sınırlarının dışında tüm bölgeyi etkileyecek gelişmelere neden olacak. Hamas’ın Arap ülkeleri nezdinde... 06.05.2024, Sputnik Türkiye
2024-05-06T16:05+0300
2024-05-06T16:05+0300
2024-05-07T17:35+0300
eksen
radyo
radyo
israil
israil-filistin
gazze
gazze şeridi
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e8/05/07/1083564387_0:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_26389d07ad378dc69c5a7928e4ae49bc.jpg
Ceyda Karan'la Eksen
Sputnik Türkiye
Ceyda Karan'la Eksen
İsrail’deki Netanyahu hükümeti, ABD’nin ‘hata olur’ söylemleri ve Batı dünyası ile Arap ve İslam dünyasının tepkilerini dinlemeden Refah konusunda harekete geçiyor. İsrail ordusu Refah operasyonunun işaretlerini verirken, 1.3 milyon civarında Gazzelinin sığındığı Refah’a tam bir kara harekatının olası sonuçları tartışılıyor.Diğer yandan Türkiye yönetimi yedi ayın sonunda İsrail ile tüm ticari ilişkileri keserken, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin BM’ye bağlı en üst mahkeme olan Uluslararası Adalet Divanı’nda BM Soykırım Sözleşmesi uyarınca açtığı davaya müdahil olma kararı aldı. İsrail yönetimi bu karara sert tepki gösterdi.Gelişmeleri Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Platformu Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin ile konuştuk.‘İsrail uluslararası topluma karşı bir savaş ilan etmiş olacak’Dr. Ali Semin’e göre, İsrail’in Refah operasyonu, Netanyahu’nun Gazze sınırlarını aşarak bölgeyi savaşa sürükleyebilecek bir hamle. Semin, bunun bölgede ‘son damla’ olacağını söyledi:‘Netanyahu, Refah’ı işgal ederse bunu kendisi için bir zafer adımı olarak görecek’İsrail’in bugün dahi hiçbir yaptırıma tabi tutulmadığının altını çizen Semin, Netanyahu’nun Refah’ı ele geçirmesi durumunda zafer ilan edebileceği yorumunda bulundu:‘İsrail’in hedefi sadece toprak kazanmak değil, aynı zamanda Filistin’de demografik yapıyı da değiştirmek’İsrail’in Gazzelileri Mısır’a sürerek hem demografik yapıyı değiştirmek hem de Sina Çölü’nü askeri operasyon düzenlenecek karışık bir alana dönüştürmeyi hedeflediğini öne süren Dr. Semin, İsrail’in 1982 Lübnan işgalini anımsattı:‘Gazzeliler çok ciddi bir katliama terk edilmiş durumdalar’Arap dünyasının yeterli diplomatik girişimde bulunmadığını vurgulayan Semin, Hamas’ın bölgeden çıkması durumunda İsrail’in operasyonları durduracağına dair hiçbir güvence verilmediğini hatırlattı:‘Bu süreç, İsrail ile Suudi Arabistan normalleşmesini kolaylaştıracak’ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın son haftalarda sıkça gündeme getirdiği İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesine değinen Dr. Semin’e göre, Suudiler gözünü Gazze’yi yeniden imar etme projesine dikmiş durumda:‘İsrail Hamas ile değil, suçsuz, silahsız çocuklar ve bebeklerle mücadele ediyor’Önceki ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı İsrail-Arap dünyası normalleşmesinde halihazırda BAE’nin ve Bahreyn’in bu adımı attığını hatırlatan Ali Semin, Suudi Arabistan’la yapılacak normalleşmenin, Suudilerin sembolik konumu sebebiyle fazlasıyla önemsendiğini belirtti. Dr. Semin’e göre İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama rağmen, Körfez basını için olayların sorumlularının başında 7 Ekim saldırılarını yapan Hamas geliyor:‘İsrail’in bu stratejisi hala işliyor diye düşünüyorum’Dr. Semin, Amerikan üniversitelerindeki isyan halinin Gazze’deki olayların artık sadece Arap ve İslam dünyasının sorunu olmadığını ortaya koyduğu görüşünde. Ancak Semin, tüm tepkilere rağmen İsrail’in Gazze’yi yaşanmaz bir bölgeye çevirme stratejisinin işlediğini gösterdiğini belirtti:‘Umarım Türkiye’nin bu adımı atması, İslam dünyası için bir örnek teşkil eder’Türkiye’nin İsrail ile ticareti tamamen durdurma kararını değerlendiren Semin, dünyadaki Yahudi iş insanlarının etkin gücü sebebiyle bu tutumun Türkiye’ye olumsuz geri dönüşü riski yarattığını belirtti. Öte yandan Türkiye’nin Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında taraf olmasını olumlu karşıladığını aktaran Dr. Semin, Türkiye’nin ciddi bir belge ve arşiv gücü olduğunu vurguladı:
israil
gazze
gazze şeridi
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rosiya Segodnya“
2024
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rosiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e8/05/07/1083564387_909:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_c8ff1b2f0fe8f54bd3746739454557d6.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rosiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo, radyo, israil, israil-filistin, gazze, gazze şeridi
аудио, radyo, radyo, israil, israil-filistin, gazze, gazze şeridi
‘Türkiye ciddi bir belge ve arşiv gücü bulunduğu için soykırım davasına müdahil oldu’
16:05 06.05.2024 (güncellendi: 17:35 07.05.2024) Dr. Ali Semin’e göre, İsrail’in Refah operasyonu Gazze sınırlarının dışında tüm bölgeyi etkileyecek gelişmelere neden olacak. Hamas’ın Arap ülkeleri nezdinde kabul görmemesinin İsrail’e yaradığını dile getiren Semin, Ankara’nın İsrail ile ticari ilişkileri kesme ve ‘soykırım davasına’ müdahillik kararının örnek olması umudunu dile getirdi.
İsrail’deki Netanyahu hükümeti, ABD’nin ‘hata olur’ söylemleri ve Batı dünyası ile Arap ve İslam dünyasının tepkilerini dinlemeden Refah konusunda harekete geçiyor. İsrail ordusu Refah operasyonunun işaretlerini verirken, 1.3 milyon civarında Gazzelinin sığındığı Refah’a tam bir kara harekatının olası sonuçları tartışılıyor.
Diğer yandan Türkiye yönetimi yedi ayın sonunda İsrail ile tüm ticari ilişkileri keserken, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin BM’ye bağlı en üst mahkeme olan Uluslararası Adalet Divanı’nda BM Soykırım Sözleşmesi uyarınca açtığı davaya müdahil olma kararı aldı. İsrail yönetimi bu karara sert tepki gösterdi.
Gelişmeleri Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Platformu Kurucu Direktörü Dr. Ali Semin ile konuştuk.
‘İsrail uluslararası topluma karşı bir savaş ilan etmiş olacak’
Dr. Ali Semin’e göre, İsrail’in Refah operasyonu, Netanyahu’nun Gazze sınırlarını aşarak bölgeyi savaşa sürükleyebilecek bir hamle. Semin, bunun bölgede ‘son damla’ olacağını söyledi:
“Şimdi İsrail ‘Refah’ı boşaltın’ diyor Gazzelilere. Peki Refah’ı nereye boşaltacaklar? Nereye gidecek bu insanlar? Bunun için henüz bir yer belirlenmiş değil. Daha önce Gazzelilerin Sina Çölü’ne gitmelerini istiyorlardı. Birinci nokta bu. İkincisi de şu: Hamas ve İsrail arasında bir müzakere var. Henüz bir sonuç alınamadı. Mısır ve Katar’ın girişimleri ile oluyor bu müzakereler ama daha çok Mısır bunu üstlenmiş durumda. Ancak geldiğimiz noktaya bakarsak, buradan herhangi bir sonuç çıkmadığından dolayı Netanyahu hükümeti özellikle Refah saldırısını bir baskı unsuru olarak kullanmaya çalışıyor. Refah’a saldırı demek, çok net bir şekilde Gazze sınırını aşar. Bana göre bu bir son damladır bölgesel anlamda. İsrail artık bölgeye bir savaş ilan etmiş gibi olacak. Uluslararası topluma karşı bir savaş ilan etmiş olacak. ABD’nin her ne kadar girişimleri olsa da sonuç itibarıyla burada ciddi bir baskı unsuru oluşturmaya çalışıyor Netanyahu. Bunu yapar mı? Bana göre yapar.”
‘Netanyahu, Refah’ı işgal ederse bunu kendisi için bir zafer adımı olarak görecek’
İsrail’in bugün dahi hiçbir yaptırıma tabi tutulmadığının altını çizen Semin, Netanyahu’nun Refah’ı ele geçirmesi durumunda zafer ilan edebileceği yorumunda bulundu:
“İsrail 7 Ekim’den bu yana maalesef bütün dünyanın gözü önünde her türlü insanlık dışı yönteme başvurdu ve buna da devam etti. Bugün Refah’ta 1 milyon 450 bin insan var. 64 kilometrelik bir alanda sıkışmış durumdalar. Bunlara da aynı şeyi yapacak. Daha önce nasıl 364 kilometrelik bir alana yerleştirdiyse Gazzelileri, şimdi aynı şeyi yapacak. Bunun tek bir sebebi var: İsrail’in bugüne kadar yaptığı hiçbir şeyin faturasını ödemedi. Bunu hem İslam dünyası, hem uluslararası toplum hem de Arap dünyası çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. Herhangi bir yaptırım yok. BM Güvenlik Konseyi’nin 25 Mart’ta aldığı bir karar vardı ateşkes için. İsrail bunu takmadı. Bağlayıcıdır halbuki BMGK kararları.
Peki Refah harekatı kapsamlı mı olacak? Tartışılır. Ama bana göre Netanyahu’nun yaptığı açıklamalar, İsrail yetkililerinden gelen açıklamalar, bu konuda ısrarcı olduklarını gösteriyorlar. Hamas’la mücadeleden ziyade Refah meselesi artık Netanyahu için zafer olarak görülüyor. Gazze konusunda Hamas’a karşı henüz net bir zafer ilan edemedi. Ama Refah’ı işgal ederse bunu kendisi için bir zafer adımı olarak görecek. Bununla da kendi iç kamuoyunu ikna etmeye çalışacak gibi görüyorum.”
‘İsrail’in hedefi sadece toprak kazanmak değil, aynı zamanda Filistin’de demografik yapıyı da değiştirmek’
İsrail’in Gazzelileri Mısır’a sürerek hem demografik yapıyı değiştirmek hem de Sina Çölü’nü askeri operasyon düzenlenecek karışık bir alana dönüştürmeyi hedeflediğini öne süren Dr. Semin, İsrail’in 1982 Lübnan işgalini anımsattı:
“Bana kalırsa Netanyahu, Refah’taki Gazzelilerin Mısır’a gitmesini sağlamak istiyor. Bunu neden istiyor? 7 Ekim’den beri bunu her yayında dile getirdim. Bugün Hamas gidip İsrail’e ‘Gazze’den çıkıyoruz, Filistin hükümeti gelsin’ teklifinde bulunsun. O vakit İsrail askerlerini çekecek mi? Bu tartışılmıyor. Bana göre olay Hamas’tan daha ötede. Mısır niye başından beri Gazzelilerin gelmesine karşı çıkıyor? Neden ‘Gazzeliler toprağınızı terk etmeyin’ diyor? Bugün Refah’a saldırı demek ciddi bir soykırım ve katliam demektir.
Bugüne kadar Filistinliler herhangi bir bölgeyi terk ettikleri zaman bir daha hiç dönemediler. 1948’den beri hep öyle maalesef. İşgal gücünün zorlamasıyla göç etmek zorunda kaldılar. İsrail’in hedefi sadece toprak kazanmak değil, aynı zamanda Filistin’de demografik yapıyı da değiştirmek. Şunun da altını çizmek lazım: Gazze bugün Mısır için tam bir kalkan olarak kullanılıyor. Eğer Gazzelileri Sina Çölü’ne gönderirlerse, orada çadır kent kurarlarsa, orada Lübnan senaryosunun bir tekrarı yaşanacak. İsrail neden 1982 yılında Lübnan’ın güneyini neden işgal etti? ‘Burada FKÖ var. Mülteci kamplarından saldırı düzenleniyor’ demişti. Bugün Sina Yarımadası’nda aynı şey olursa, İsrail ne diyecek? Orada Hamasçılar olduğunu iddia ederek Sina’yı da işgal etmeye başlar. Biliyorsunuz 1967’de Sina’yı işgal ettiler. 1979 Camp David anlaşması ile Mısır’a geri iade ettiler. Bana kalırsa Mısır da, Ürdün de bunu görüyor. Yani İsrail, sınırını sadece Gazze ile sınırlandırmayacak. Gazze işgal edildikten sonra Sina’ya ve belli bölgelere göz dikecektir. Zaten hedef o. Elinde gerekçeyle gidiyorlar.”
‘Gazzeliler çok ciddi bir katliama terk edilmiş durumdalar’
Arap dünyasının yeterli diplomatik girişimde bulunmadığını vurgulayan Semin, Hamas’ın bölgeden çıkması durumunda İsrail’in operasyonları durduracağına dair hiçbir güvence verilmediğini hatırlattı:
“Arap dünyasında bir girişimde bulunulmadı. Diyelim sorun Hamas. Hamas’ı ikna edip bölgeden çekilmesi karşılığında İsrail’in kalıcı bir ateşkese onay verip vermeyeceği tartışılmadı. Gerçekten de 2 devletli çözüm gibi böyle İsrail’in eline kozlar, fırsatlar vererek, bugün Gazzeliler çok ciddi bir katliama terk edilmiş durumdalar. Eğer Refah’a saldırı olursa, Refah’taki 1 milyon 450 bin sivilin Han Yunus’a geri dönebilecekler mi? Dönebilseler kalacak yer bulabilecekler mi? Bugün Gazze’nin kuzeyinin yüzde 90’ı harabeye dönmüş durumda. Buraya dönmeleri mümkün değil. Bugüne kadar Gazze’de 1.9 milyon insan evini terk etmiş durumda. Maalesef durum böyle. Bunun durdurulması gerekiyor. Biden yönetiminden de çok uzun zamandır açıklamalar geliyor. Amerika’nın mesajı şu: ‘Refah’a saldırı düzenle ama dikkatli ol, çok geniş bir saldırı yapma’ diyor. Yani ‘Yapma’ demiyor. Bu çok ilginç.”
‘Bu süreç, İsrail ile Suudi Arabistan normalleşmesini kolaylaştıracak’
ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın son haftalarda sıkça gündeme getirdiği İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesine değinen Dr. Semin’e göre, Suudiler gözünü Gazze’yi yeniden imar etme projesine dikmiş durumda:
“7 Ekim’de şunu söylemiştim: Bu süreç, İsrail ile Suudi Arabistan normalleşmesini kolaylaştıracak. Suudilerin elinde şöyle bir gerekçe olacak: İsrail Hamas’ı bölgeden çıkaracak ve Gazze’de imar projeleri başlayacak. Normalleşme ile bunu yapacaklar. Bu aslında uzun bir süreydi. Geçen aralık ayında Netanyahu, Suudiler ile normalleşmeye çok yaklaştıklarını söyledi. Suud Muhammed bin Selman, ilk kez İngilizce demeç verdi ve çok yakın olduklarını ifade edip ‘ama’ dedi. O ‘ama’ da şuydu: İsrail’in 2 devletli çözümü kabul etmesi. Şimdi bu şartı kaldırmanın yolunu 7 Ekim’den sonraki süreç gösterdi. Bu şart, İsrail ve Suudiler arasında rafa kaldırılmış durumda. Odak noktası neresi şu anda? İsrail’in saldırılarını durdurması, Gazze’yi Suudilere bırakması ve Suudilerin Gazze’yi yeniden inşa etmesi. Bu, Suudiler için önemli bir gerekçe oluşturur. Belki de oluştu bile. İsrail açısından bakarsak Suudi Arabistan sadece bir Arap ülkesi değil. Aynı zamanda Mekke’nin ve Medine’nin orada bulunması, İslam dünyasının sembolü olması da önemli. Bu açıdan bakarsak, Blinken normalleşme sürecine bu yüzden son zamanlarda sık sık vurgu yapıyor.”
‘İsrail Hamas ile değil, suçsuz, silahsız çocuklar ve bebeklerle mücadele ediyor’
Önceki ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı İsrail-Arap dünyası normalleşmesinde halihazırda BAE’nin ve Bahreyn’in bu adımı attığını hatırlatan Ali Semin, Suudi Arabistan’la yapılacak normalleşmenin, Suudilerin sembolik konumu sebebiyle fazlasıyla önemsendiğini belirtti. Dr. Semin’e göre İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama rağmen, Körfez basını için olayların sorumlularının başında 7 Ekim saldırılarını yapan Hamas geliyor:
“İsrail ile Arap dünyasındaki normalleşme daha önce de oldu. Biden’dan önce Trump ne yaptı? Seçimlerden hemen önce girişimde bulundu. Fas, Sudan, BAE ve Bahreyn ile İsrail’i normalleştirdi. Bir baktık ki, bu seçim sonuçlarına pek fazla etki etmedi. Biden kazandı. Tabii buradaki durum daha farklı şu an. Suudi Arabistan daha sembolik ve etkili olduğu için bana göre Biden yönetimi, özellikle Suudi Arabistan ile İsrail’in normalleşmesini istiyor. Bunu nasıl yapacaklar? Gazze üzerinden yapılacak. İki devletli çözüm mümkün değil çünkü İsrail istemiyor. Elde ne var? Gazze var. Zaten Suudi Arabistan da Hamas’ı istemiyor. Onların da Hamas ile ilişkisi yok. Hamas ile Müslüman Kardeşler arasında ilişki olduğu için Katar hariç bütün Arap dünyası bunları cezalandırmış durumda. Suudi Arabistan da başlangıçta Hamas’tan rahatsız olduklarını ifade etmişti. Körfez basınında yazarların çoğu Hamas’ı suçluyor. Ve şunu diyorlar: ‘Bir müzakere masası yoktu, Hamas bu 7 Ekim’i neden yaptı?’ Bu soruyla Hamas’ı eleştiren bir tarafları var. Ama şu da var: İsrail aslında bu süreci çok ciddi anlamda canice soykırım yaparak devam ettirdiği için Arap dünyası Hamas’a pek fazla şey demiyor.
‘İsrail’in bu stratejisi hala işliyor diye düşünüyorum’
Dr. Semin, Amerikan üniversitelerindeki isyan halinin Gazze’deki olayların artık sadece Arap ve İslam dünyasının sorunu olmadığını ortaya koyduğu görüşünde. Ancak Semin, tüm tepkilere rağmen İsrail’in Gazze’yi yaşanmaz bir bölgeye çevirme stratejisinin işlediğini gösterdiğini belirtti:
“Gazze’deki olaylar artık ne İslam dünyasının sorunudur, ne de sadece Arap dünyasının sorunudur. Bu artık bir uluslararası insani krizdir. ABD üniversitelerindeki tepkiler de bize bunu gösteriyor. Burada insanlar ölüyor, siviller ölüyor. Hamas’la mücadele değil bu. Bu tamamen suçsuz, silahsız bebeklerle yapılan bir mücadele. İsrail’in karşısında nizami bir ordu yok. İsrail maalesef bu şeyleri Hamas’la mücadele bahanesi adı altında yapıyor. Amaçları, yaşanmaz hale gelen bir Gazze oluşturmak ve sonrasında burayı askerlerle işgal etmek. Sonra da Netanyahu ‘Burası inşa olmayacak, yıkılıp kalacak’ demişti. Kimse de giremeyecek buraya. Gazze ile Tel-Aviv arası 70 kilometre. Kendi güvenlik perspektifinden bakıyor İsrail. Riski azaltmak için Hamas’ı ulaştırmak, bunun için de Gazze’yi yaşanmaz bir askeri bölge haline getirmek istiyor. Bugün de aynı şey geçerli. İsrail’in bu stratejisi hala işliyor diye düşünüyorum.”
‘Umarım Türkiye’nin bu adımı atması, İslam dünyası için bir örnek teşkil eder’
Türkiye’nin İsrail ile ticareti tamamen durdurma kararını değerlendiren Semin, dünyadaki Yahudi iş insanlarının etkin gücü sebebiyle bu tutumun Türkiye’ye olumsuz geri dönüşü riski yarattığını belirtti. Öte yandan Türkiye’nin Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında taraf olmasını olumlu karşıladığını aktaran Dr. Semin, Türkiye’nin ciddi bir belge ve arşiv gücü olduğunu vurguladı:
“Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği rakamın üstünden gitmek faydalı olur. Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmine bakarsanız, 9.5 milyar dolar olduğunu görebiliriz. Bu belki Türkiye açısından çok büyük bir ticari rakam değil. Bunun, Türkiye’nin Avrupa ve diğer ülkelerle yaptığı ticari hacme ve yatırımlarına etki edebileceğini düşünüyorum açıkçası. Türkiye neden bu kararı aldı? Dava konusuna neden dahil oldu? Çünkü Güney Afrika’nın elinde yeterli bir belge yoktu. Bu adımı kendisi attı. Türkiye kadar Filistin’i ve Gazze’yi bilmiyorlar. Türkiye, 7 Ekim’den bu yana ciddi anlamda medya olarak da, Hamas ile yapılan temaslar olarak da bölgede bulundu. Türkiye’nin elinde ciddi bir arşiv var bu konuda. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu başlangıçta söylemişti. ‘3 Bin avukat ile bu davayı takip ediyoruz’ demişti. Güney Afrika’nın verdiği gerekçeler var. Zaten 51 ülke savunma yaptı. Hatta Dışişleri Bakan Yardımcısı, şimdi BM Daimi Temsilcisi oldu. Ahmet Yıldız da dava sırasında sunum yapmıştı. Gelinen nokta şu: Uluslararası toplumda, özellikle ABD ve Avrupa’da birçok tepki var. Türkiye sadece tanık değil, elinde ciddi belgeler var. Bu yüzden Türkiye’nin davacı olması gerekiyor ki, bu dava sürecini hızlandırsın. Türkiye böyle bir karar aldı. Bana göre doğru bir karardır bu. Tanık olacağınıza bu davanın bir parçası olmak önemli. Filistin meselesi, bir iç politika kadar önemseniyor. Mitingler bile yapıldı. Türkiye müdahil oldu yani. Ticaret konusunda ise aşamalı yaptılar. İlk önce 54 maddelik bir kısıtlamaya gidildi. Şu anda ticareti kestiğini söylüyor. Bu önümüzdeki süreçte görülecektir.
Türkiye’ye ekonomik anlamda nasıl bir etkisi olacak? İsrail dediğimizde biz İsrail’in arkasındakileri çok net gördük. İngiltere, ABD, Almanya... Zaten Türkiye’nin dış ticaretinde, Almanya ilk sıradadır. Bütün bunları değerlendirirken, biz İsrail’le 9,5 milyar dolarlık ticarete önemli değil desek de, bunun arkasındaki şirketler güçlü ve dünyayı neredeyse Yahudi lobisi ve Yahudi tüccarlar yönetiyor. Bu, Türkiye’ye ciddi anlamda etki edecektir. Türkiye’nin de böyle bir karar alması gerekiyordu. Türkiye için ne olacak? Bu belki bir örnek oluşturur. Katar ve Suudi Arabistan böyle kararlar almadı. Suudilerin ciddi yatırımları var. Umarım Türkiye’nin bu adımı atması, İslam dünyası için bir örnek teşkil eder.”