‘İran ilk defa İsrail’i vuruyor, bunlar paradigma değiştirici adımlar’
‘İran ilk defa İsrail’i vuruyor, bunlar paradigma değiştirici adımlar’
“Tehlike bir parça azalmış olabilir ama geçmedi. Kilit noktası, İsrail’in ne tür bir karşılık vereceği… İran’ın taarruzu, askeri olarak başarısız oldu. İsrail’in söylediği doğruysa, gelen füzelerin ve dronların yüzde 99’u vurulmuş ve bir çocuk yaralanmış. Bir de bir üs sınırlı şekilde zarar görmüş. Tabii dedikleri doğruysa... Hep söyleniyor ama tekrar edelim: İran ilk defa İsrail’i vuruyor, kendi ülkesinden vuruyor ve kendisi vuruyor. Bunlar hep paradigma değiştirici adımlar. Askeri olarak yıkım ve kayıp yaratmadı.
Ama benim bildiğim İsrail bunu kabullenmez. Çünkü bunun devamının olabileceğini düşünür. Yani İran’ın beyninde ‘Ben böyle bir şey yapıyorum ve ileride tekrar yapabilirim’ şeklinde bir düşünce oluşabilir. İsrail’in stratejik geninde bunu silmek var. Karşı tarafı, bunu düşünemeyecek hale getirmek istiyor. Bunu yaptılar daha önce. Hizbullah’a yaptılar mesela. Orada bir sınır çatışması var ama Hizbullah, Hamas’a önemli ölçüde destek olmadı. İran taarruzuna da katılmadı veya çok sınırlı katıldı. Anladığım kadarıyla Hizbullah’ın ve Ensarullah’ın rolü kısıtlı. Esas saldırıyı yapan İran.”
‘İsrail’in vereceği cevaba göre durum değişir’
“İsrail’in vereceği karşılık şu anda çok önemli. Amerika ‘Yapma. Sen dövdün, sefasını sür. Uzatma’ diyor. Uzarsa çünkü petrol fiyatları fırlar. ABD Çin’e yönelmek istiyor ama bir türlü yapamıyor. Kendi seçimi yaklaşıyor. Dediğim nedenlerle İsrail’in bunu kabullenmesi düşük ihtimal. Ama vereceği cevap nasıl olacak? Birkaç kriter belirledim. Zamanlama, şiddet, yer, hedef ve kimlerle yapacağı…
Zamanlamaya bakalım. Hemen vurabilir; mesela önümüzdeki hafta içinde. Ama Avrupalılar da, ABD de, Arap ülkeleri de ‘yapma’ diyor. Bu düşük ihtimal. İkinci ihtimal, vurma hakkını saklı tuttuğunu söyleyebilir ve ileride vurabilir. Hamas ve Hizbullah var, fırsatını bulunca karşılık verebilir. Üçüncü ihtimal, sürekli İran’ı vuracakmış görüntüsü yaratıp İran’ı diken üstünde tutmak isteyebilirler. İran içinde millet tedirgin olabilir, bankalara ve marketlere hücum edilebilir. Rejimin istikrarı sarsılabilir. Bu yol denenebilir. İran da bunu deneyebilirdi. İran da İsrail’i sürekli vuracakmış gibi davransaydı belki İsrail’in ekonomisini etkileyebilirdi. Bir parantez daha açalım. İran saldırının sinyalini Mısır’a, Ürdün’e ve ABD’ye de vermiş. Tekrarlarsak İsrail, hemen vurabilir, sonra vurabilir veya belirsizlik yaratabilir. Veya şimdi vazgeçip, bir sonraki yanlışta anında vurabilir. Buradaki yanlışı tanımlar veya tanımlamaz. Mesela bir daha Hizbullah’a silah sevkiyatı yapılırsa bunu vurmak için sebep sayabilir.
Saldırının şiddetine bakalım. Orta, büyük veya küçük olabilir.
Yer parametresine bakalım. İran’ın kendisini mi vuracak, dışarıdaki hedeflerini mi? İran, İsrail’in kendisini vurdu. İran’ın dışarıdaki hedeflerinin, İsrail’i tatmin etmemesi lazım. Ama tatmin de edebilir. Amerika’nın baskısı sonucu Suriye’de, Lübnan’da bir karşılık olabilir. İstanbul’da da, New York’ta da, insanların gidemediği veya gitmekten çekindiği mahalleler vardır. Lübnan’a, Suriye’ye her gün tuvalete gider gibi gidip vurup çıkıyorlar, kayıp da vermiyorlar. Peki İsrail nasıl bir hedefi vuracak? Yani sembolik bir hedef mi vurulacak? Devrim Muhafızları mı vurulacak? Çünkü asıl mesele onlarla... Nükleer hedefleri vurabilir mi? Bu iyice tansiyonu yükseltir. Rejimin kalbini vurur mu? Hamaney’i? Veya füzelerin üretildiği tesisleri vurabilir. Bunları saydık ama, İsrail bunların hiçbirini de yapmayabilir.”
‘ABD’nin dediği arkasında durmayacağım anlamına gelmiyor’
“Bir başka kriter de İsrail’in tek başına mı saldırı yapacağı yoksa ABD ile birlikte mi? Amerika anladığımız kadarıyla bu işin içinde olmak istemiyor. Ama burada kritik bir nokta var. Bana göre en kritik nokta. Bugün Türkiye’de bazı yazılar gördüm, olayı kavramadıklarını fark ettim. Bazı yorumcular Biden’ın ‘Ben bunun arkasında durmayacağım’ şeklinde yorumlamış. Aslında Biden burada ‘Ben bu operasyonun içinde durmayacağım’ diyor. Yani İsrail gitti vurdu, İran karşılık verince Amerika korumayacak gibi bir anlam çıkmıyor, ‘Arkasında durmayacağım’ ifadesiyle. Ama Biden ‘Sonuçlarına kendin katlanırsın’ derse bu hem İsrail’in kararını hem Netanyahu’nun geleceğini etkiler. Amerikalılardan böyle bir şeyi hiçbir zaman duymadık. Genel olarak İsrail’in verebileceği cevap bu şekilde olacak.
İran askeri olarak başarılı olamadı ama paradigmayı değiştirdi. Rubicon’u geçti. Denklemi değiştirdi. Sonuç alamaması ayrı. Eminim ki kendi halklarına şunu diyorlardır: ‘Bugün 300 yüz tane attık ama başka zaman 5 bin atabiliriz’ diyebilir. Veya bir sonraki sefer Hizbullah atabilir. Binlerce füze olduğu söyleniyor. Hangi birini yakalayacak İsrail? İş o zaman bir savaşa doğru gidebilir. Ortadoğu savaşı çıkabilir. İnşallah oraya gitmez.”
‘İran 1100 km öteden havaalanını vurabiliyor. Bu, bizim sahip olduğumuz bir şey değil’
‘Burada ikiyüzlülük var’
‘Krizin Türkiye’ye yansımaları üzerinde düşünülmeli’
“Bizim burada çok köşeli bir taraf olmamıza gerek yok. Akıllıca da olmaz. Fazla konuşmak da doğru olmaz. Bence itidal çağrısı yeterli. Ama bu krizin Türkiye’ye doğrudan veya dolaylı yansımaları olabilir. İsrail karşılık verirse bu Suriye, Irak’ın dışında Akdeniz’den gelip, bizim sınırımıza bile olabilir. Ürdün üstünden gider zaten bizim sınırımıza da gelebilirler. Buna karşı bir açıklama yapmak, belki hava savunma sistemleri koymak gerekebilir. Ama onu atlatabilirler. İki tarafı da uyarmak lazım. ‘Bana mermi sıçramasın, sınırlarımı ihlal etmeyi aklınızdan geçirmeyin’ demek gerekli olabilir. Çünkü böyle bir şey olursa karşı taraf da göz yumulduğunu iddia edebilir.
İkincisi bu iş uzarsa, petrol fiyatları artabilir. Bizim cari açığımızın en önemli kalemlerinden birisi. Varil fiyatı 10-20 dolar artsa bize 5-10 milyar dolar maliyeti olur. Üçüncüsü belki çok uzak bir senaryo gibi geliyor ama uzarsa İran’ın içi karışabilir. Rejiminin uyguladığı dış politikayı tasvip etmeyen, ‘paralar çarçur ediliyor, biz ne kazanıyoruz’ diyen bir kitle var. İran’ın içi de karışabilir. Zaten sığınmacı problemimiz var. Oraya ek bir şey olabilir.
Azerbaycan var. Uçuk bir senaryo ama bunlara kafa yormak lazım. İsrail Azerbaycan ile plan yapabilir, İran-Azerbaycan gerginliği olabilir. Bizim Azerbaycan ile özel bir ilişkimiz var. İstemeden işe dahil oluruz. Bilmiyorum Türkiye’nin Azerbaycan’a telkinde bulunma ihtimali var mı? Kibar bir şekilde söylenebilir. Bunun bize de yansıması olacak.
Yine bir başka uçuk ihtimal, İsrail ve İsrail lobisi Irak ve Suriye’den Kürt devleti çıkarma çabalarını artabilir. Irak’ın kuzeyindeki yapı giderek zayıflıyor; hem birbirlerine düşüyorlar, hem ekonomik sorunlar var, hem de Bağdat bastırıyor. 10-15 yıl önce bir sabah kalkınca Kürtlerin devleti ilan edeceğine inanmazdım. Denediler biliyorsunuz ama başaramadılar. Şu anda Amerika da bölgeden ‘çekilme’ modunda ama çekilemiyorlar bir türlü. Bu gerilimden tekrar bir Kürdistan denemesi ihtimali doğabilir. Bize olumsuz yansımaları olabilir.
Tabii en önemlisi şu: İranlılar da ‘Biz burada birçok şey yapıyoruz, Kasım Süleymani’yi öldürdüler. Fizikçilerimizi öldürüyorlar. Tek çıkış yolumuz nükleer silah sahibi olmak. Yoksa bizi hep tokatlayacaklar’ diyebilirler. Zaten çok uzak olmadıkları söyleniyor. Nükleer silah yaparlarsa bunu İsrail’e karşı kullanamazlar. İsrail’in iki yüz civarı nükleer silahı var; çoğu denizaltılarda, vurulması zor. İsrail’e bomba atamazsın çünkü kendini de yok etmiş olacaksın. Bizim gibi ülkelere bu nükleer silahların nasıl bir yansıması olur?
Yani çatışmanın uzaması durumda petrol fiyatları, sınır, sığınmacılar, Kürt devleti, Azerbaycan ve İran’ın nükleere yüklenmesi, benim aklıma gelen Türkiye’ye olası yansımalar arasında. Ben bunların çok azının Türkiye’de konuşulduğunu görüyorum. Bunların üzerine şimdiden düşünülmesi ve önlem alınması iyi olur. Sınır konusunda hemen açıklama yapılmalı. Yanlışlıkların kabul edilemeyeceği söylenmeli. İsrail uçakları mesela gider, vurulmuştur veya petrolü bitmiştir. İnmek isteyebilir Türkiye’ye. Bunların önü alınmalı.”