Prof. Dr. İkiz: ‘100 yıl geçmesine rağmen en önemli malzeme Rorschach testi’
17:05 14.04.2024 (güncellendi: 18:18 15.04.2024)
Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı
Abone ol
Prof. Dr Tevfika İkiz ve psikanalitik psikoterapist Hülya Ergün Taşdemir, Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
Prof. Dr Tevfika İkiz ve psikanalitik psikoterapist Hülya Ergün Taşdemir, Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
Psikiyatri dünyasındaki tartışmalara değinen Prof. Dr. İkiz şunları kaydetti:
“Psikanaliz ve araştırma kavramlarının yan yana gelmesi uzun süre psikanalistler arasında hararetli tartışmalara yol açmıştır. Bugün gelinen noktada yaşanan gelişmeleri Psikanaliz Araştırmaları serisinde göstermeyi hedeflemekteyiz. Araştırmadan kasıt psikanalizin diğer bilgi ve kültür alanlarıyla etkileşimlerinin hem kuramsal-klinik hem de disiplinler arası düzeyde özgün bir şekilde araştırılmasıdır.”
Klinik Psikolog Hülya Ergün Taşdemir, yürüttükleri araştırmaya değindi ve şu ifadeleri kullandı:
“Araştırmamız, yolculuk boyunca 4 ana nokta üzerinde şekillenmeye başladı: İlki geçmiş yıllarda üniversitelerde yapılan akademik çalışmaların incelenmesiydi. İkincisi Türkiye'deki belli başlı ruh sağlığı hastanelerinin ve genel hastanelerin psikiyatri birimlerinin arşivlerindeki hasta dosyalarının taranmasıydı. Üçüncü aşamada dosyalardaki psikiyatrist teşhisleri ve Rorschach raporlarındaki teşhisleri karşılaştırarak bu dosyalardan elde edilen verilerin incelenmesiydi. Sonuncusu ise bahsi geçen hastanelerin psikiyatri birimlerinde Rorschach ve diğer projektif testleri uygulamış psikologlarla sözlü tarih görüşmelerinin yapılmasıydı. Sözlü tarih görüşmelerine giden yolun taşlarını Çapa, Erenköy ve Bakırköy’ün arşivlerinde karşılaştığımız manzaralar oluşturdu. Bu hastanelerin arşivlerine gidip hasta dosyalarını inceleyerek protokollere ulaşmayı amaçlamıştık fakat bu hiç de kolay olmadı.”
100 yıl geçmesine rağmen Rorschach testinin hala önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. İkiz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizler, Hermann Rorschach’nın yayımladığı kitaptan kısa bir süre sonra ülkemizde kullanılmaya başlayan testin, uygulanmaya başlanmasının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen hevesle ruhsal dünyanın aydınlatılmasındaki en önemli malzemenin Rorschach testi olduğuna, her an kliniklerimizde tanıklık etmekteyiz. Bu kitapta sadece testin uygulanması ile ilintili bilgiler değil Türkiye’nin sosyal, politik ve kültürel atmosferi de var. Psikologlar, artık testleri kullanmasalar da testin büyülü dünyasını hâlâ derinden yaşamakta olduklarını bu görüşmelerde bize hissettirdiler. Aktarımın nesillerarasıgeçişinin önemine bir kez daha tanıklık ettiğiniz bu satırların arasında dolaşmak duygusal anlar yaşamamıza neden oldu; bazen çok güldük bazen gözyaşlarımıza hâkim olamadık. Çalışmanın bence en kayda değer yanlarından biri de bu çalışmaya İstanbul Üniversitesi’ndeki çok genç lisans, psikoloji öğrencilerimizle, şimdilerde onlar da alanda çalışan meslektaşlarımız artık, meslekten uzun yıllar önce emekliolmuş veya çalışmaya devam eden tecrübeli psikologların biraradalığıydı. Geleceğin genç meslektaşları önceki nesillerinkendilerine sağladığı güven duygusundan hareketle, araştırmanın diğer ayağı olan veri toplamada büyük bir şevkle çalıştılar ve bizlere yolumuzun ne denli sağlam oluşturulduğunu gösterdiler.”
Hasta dosyalarını incelerken bir protokele ulaşamadıklarını kaydeden Klinik Psikolog Taşdemir, şunları söyledi:
“Hasta dosyalarını tararken yukarıda bahsettiğim gibi ne yazık ki hastaların yanıtlarını içeren tek bir protokole dahi ulaşamadık fakat birtakım kısa Rorschach raporlarıyla karşılaştık. Birden kendimizi bu raporları yazan insanları merak ederken buluverdik. Acaba ellerinde hiç protokol kalmış mıydı, nerelerden mezunlardı, o zamanlar nasıl koşullarda çalışmışlardı, nelere tanıklık etmişlerdi ve şimdi neler yapıyorlardı? Sorular soruları doğurdukça biz de hayallere dalmaya başladık. Acaba onlara ulaşıp bunları sorsa mıydık? Tam da bu noktada Doç. Dr. Fatih Artvinli devreye girdi. Kendisi içine daldığımız bu eski, büyülü dünyada bize rehberlik etti ve sözlü tarih çalışmasının aslında amacımıza ne kadar uygun bir yöntem olduğunu bizlere açıkladı. Psikanalizle hemhâl olan bizler için bu yöntemin pek de uzak olmadığını fark ettik. Neticede hepimiz incelikli dinlemeyi kendine düstur edinen hikâye toplayıcılarıydık.”