Prof. Dr. Doğan Perinçek: Marmara depremi ‘geliyorum’ diyor
‘Şubat depremlerinden önce de aynı durumu gözlemledim’
“Kandilli’nin Marmara için son 4 yıllık toplam deprem sayısına baktım. Deprem sayısı 2021’de 633; daha önceki yılda daha az 500 civarında. 2022’de 823. Yani bir yıl içinde 3’te 1 kadar artmış. 2023’te daha da fazla deprem sayısı var. Depremlerin büyüklüğüne de bakıyoruz. 2020’de 2 civarında büyüklüğü olan depremlerin sayısı daha fazla. Ama 2021, 2022, 2023’e baktığımızda 3 ve 4 civarındaki depremlerin sayısının giderek arttığını görüyoruz. Deprem bize ‘geliyorum’ diyor. Bu elle tutulur bir veri. Şubat depremlerinden önce de Pazarcık, Gölbaşı’na işaret etmiştim. Çünkü Pazarcık civarında son 2 sene içindeki deprem sayısının Pazarcık civarında arttığını gördüğüm için bu uyarıda bulundum. İstanbul için çok geç kaldık. Bugün İstanbul için ne yaparsak yapalım önümüzdeki 5 yıl içinde deprem olursa oradaki insan kaybımızı inanın yüz binler civarında yaşayacağız.”
‘Marmara şeytan üçgeninde risk arttı’
“Özellikle Marmara adası civarında Bandırma-Biga üçgeni içinde sık sık normalin üstünde daha büyük depremler oluyordu. Bunu günlük, haftalık ve aylık bazda inceliyorum. Marmara adası civarında şeytan üçgeninin olduğu yerde sürekli bir deprem artışı var. Tekirdağ’ın güneyi, Marmara adası dolayı, Kapıdağ yarımadası, Bandırma-Erdek-Biga-Çan-Bayramiç hattındaki bir üçgen düşünün. Bu üçgen içinde normalden daha fazla sayıda deprem oluyor. Bunların büyüklüğü 4.5 civarında çıkabiliyor. Ama sayısının artması beni endişeye götürdü.”
‘Afet yönetimine değil, risk yönetimine öncelik verilmeli’
“Depremi konuşuyoruz, bilim insanlarını çağırıyoruz, raporu hazırlıyoruz ama rafa koyuyoruz ve gerekli adımları atmıyoruz. Yani risk yönetimi bizde neredeyse sıfıra yakın. Ama afet yönetimini başarıyla yapıyoruz.”
‘6 Şubat depremi olan yerlerde yeni büyük deprem olmaz’
“Etkilenen 11 il civarındaki faylarda yeni bir 7, 7.2, 7.7 büyüklüğündeki depremin olacağını imkânsız olarak görüyorum. 5.5’e kadar artçı depremi biz burada bekleriz. Bunları zaten yaşıyoruz. Elazığ, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay civarında herhangi bir şekilde büyük bir deprem olması için minimum 100-200-300 sene geçmesi lazım. Çünkü oradaki faylar enerjisini boşalttı, artık orada 4’lük 5'lik depremler yaratacak kadar enerji kaldı.”
‘Kiralık diplomalarla imza attırılıyor’
“Bazı müteahhitlerimiz çok genç, tecrübesiz inşaat mühendislerini sadece imzalarını almak için kullanıyor. Kiralık diplomalar var müteahhitlerin elinde, çok acı bir gerçek. Eğer denetim olsa böyle bir şey olabilir mi?”
‘Fay yasası acilen çıkarılmalı’
“Jeoloji Mühendisleri Odası fay yasası çıkaralım diyor. Bunu Meclis’e götürüyor ama henüz bu konuda bir adım atılmadı. Meslektaşlar olarak biz dedik ki ’Fayın iki tarafında 60 metrelik bir zone boş bırakılsın’ Hatay’da bunu 100 metreye çıkardı bakanlık. Tabii güzel bir şey. Bunu Hatay’da söylüyoruz, ama afetten sonra söylüyoruz. Çanakkale’de risk var diye uyarıuyoruz. Risk denetimi yapmak için bunu Çanakkale’de uyguluyor muyuz? Şubat depremlerinden sonra bizim odamızın sözleri daha fazla dinlenir oldu. Umarım dediklerimiz kısa sürede yapılır. Acilen Fay yasası çıkarmamız lazım, Müteahhitlik yasası çıkarmamız lazım. Bunları yapmazsak Çanakkale ve Marmara depreminden sonra da aynı şeyleri konuşuyor olacağız.”
‘Yapı denetimlerini kamu yapmalı’
“Yapı denetimlerini kamu yapmalı. Çanakkale’de ben dilekçe verdim, evimin müteahhitliğini kendim yapıyorum. O müteahhitlik sırasında yapı denetim de olması lazım, onlarla da gittim anlaştım. Yapı denetiminin zemin etüdü ile ilgili bir kısmı var. Ben jeoloğum ama imza yetkim yok. İmza yetkisi olan birisine zemin etüdü yaptırmam lazım’ İnanın öyle bir zemin etüdü geldi ki inanın şaşkına döndüm. Bunu özel sektör yaptı. Bir jeoloğun başına geleni düşünebiliyor musunuz? Zemin etüdü yapıyor, bana geliyor, ben şaşkına dönüyorum. Zeminle ilgisi olmayan bir rapor elime geçiyor. O bakımdan bunu devlet elinde kontrol edilmesi lazım. Özel sektörde ahbap-çavuş ilişkisi ile bazı şeyler yapılıyor.”