Aşk bir psikiyatrik hastalık mıdır? Kadınlar mı daha çok aşık olur yoksa erkekler mi?
14:04 03.01.2024 (güncellendi: 12:32 04.01.2024)
Serhat Ayan'la Yeni Seyler Rehberi
Abone ol
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, aşkın bir psikiyatrik hastalık olup olmadığını anlattı.
Psikiyatri uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, insan doğasında eskiden beri aşkın var olduğunu, aşkın belirtilerinin hastalık bulgularına benzediğini fakat yine de aşkın bir hastalık olmadığını ifade etti:
“Binlerce yıldır insanın doğasında aşk var. İlk insandan beri böyle olduğundan söz edebiliriz. Edebiyatın da ilgi odağı olmuştur aşk. Fakat son 40-50 yıldır ilk defa bilimsel olarak inceleniyor bu süreçler. Tarihte bazı kişiler aşkı tarif ederken görme kusuru, hissetme kusuru vb. ifadeleri kullanmıştır. Yani gerçek bir psikiyatrik hastalıkta olabilecek her türlü belirtileri gösterir aşk. Bir aşk sürecindeyken gerçeği değerlendirme süreci bozulur. Örneğin işler yolunda gitmezse, intihar riskiniz yükselir. Veya bir anda çok mutlu veya çok depresif olunabilir. Fakat tüm bunları barındırdığı halde hastalık olarak değerlendiremiyoruz çünkü kişiye genel anlamda iyi hissettiriyor. Yaşanabilecek en güçlü ve aynı zamanda en kırılgan duygu aşk.”
‘Sevgi öğrenilen bir ilişki sürecidir, paylaşmak, vakit geçirmek gerekir’
Aşk ve sevginin karşılaştırmasını yapan Dr. Bingöl’e göre sevgi öğrenilen ve daha değerli bir duygu:
“Aşkın hem fizyolojk, hem psikiyatrik hem de sosyal bir karşılığı var. O yüzden bu kadar güçlü bir duygu. Hayatın tüm alanlarını etkilediği için. Fakat bu tarz durumlarda aşk ile sevgi çok karşılaştırılır. Biz aşk derken, tutkulu aşkı kastediyoruz. Erken dönemde her saniye karşı dönemi düşünme dönemini kastediyoruz. Zaten ileriki süreçte bunun azaldığını görüyoruz. Eğer bu yoğunluğun bir altyapısı varsa, aşk sevgiye dönüşüyor. Ama altyapısı sağlam değilse o zaman da bir boşluğa dönüşebiliyor. O yüzden tutkulu başlayan aşklar bir süre sonra ya bir hayal kırıklığına yol açıyor ya da kişilerin sevgiyle yoğurduğu güvenli bir limana dönüşüyor. Hiç tanımadığınız birini görüp aşık olabilirsiniz fakat sevgi için vakit geçirmek, paylaşmak, tanımak gerekir. Sevgi öğrenilen bir ilişki sürecidir, aşktan temel farkı bu. Ve daha değerli gibi duruyor.”
Kadınlar mı daha çok aşık olur yoksa erkekler mi?
Kadınların duygusal yönü ile tanındığını hatırlatan Dr. Mert Sinan Bingöl, yine de testosteron hormonu daha fazla olan ve bu sebeple daha girişken olan erkeklerin, daha çok aşık olduğunun gözlemlendiğini aktardı:
“Farklı çalışmalar var ama erkeklerin daha çok aşık olduğunu görüyoruz. Kadınların duygusal yönü daha çok biliniyor ama aşkta kovalayan ve daha çok deşen erkek oluyor genelde. Tabii amigdala ile alakalı süreçler de var. Kadınlarda ve erkeklerde farklı amigdala yapısı. Hormonal süreçler de farklı. Erkekte testosteron daha fazladır. Testosteron, kişiyi daha saldırgan, daha girişimsel yapar. Kadında daha az olduğu için kadın daha temkinli yaklaşır. Erkek daha girişken yaklaşır ilişkide.”