AP raporuna AK Partili Usta’dan tepki: 'AP'nin Türkiye’nin içişlerine karışma yetkisi yok'
© AA
Abone ol
Özel
Avrupa Parlamentosu'nda kabul edilen 2022 Türkiye raporuna tepkiler gelmeye devam ediyor. Raporun çelişkilerle dolu olduğuna dikkat çeken AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, AP’nin Türkiye’nin içişlerine müdahale yetkisinin olmadığını ifade etti.
AP'nin Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor'un hazırladığı 2022 Türkiye Raporu, AP Genel Kurulu'nda yapılan oylamada 18'e karşı 434 oyla kabul edildi. 152 milletvekili çekimser oy kullandı. Türkiye'ye yönelik haksız eleştirilerin yer aldığı rapora ilişkin sert tepkiler de gelmeye devam ediyor.
Raporu Sputnik’e değerlendiren AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta şu ifadeleri kullandı:
“Rapora bakınca, önce ‘Avrupa Parlamentosu nedir?’ diye gözden geçirmek gerekiyor. Avrupa Parlamentosu aslında Avrupa ülkelerinin standartlarına tüm aday ülkelerin ulaşması ve bu ülkelerle ilgili gelişmelerin kaydedilmesi noktasında görev üstlenmiştir. 2022 raporuna baktığımızda diğer yıllardan farklı durum dikkat çekiyor. AP raporunun üsttenci, Türkiye'nin içindeki idaresine, yapısına, yönetimine, hükümetin kararlarına varana kadar amir hüküm koyar tarzda yazılmıştır. Bu tabii ki doğru bir yaklaşım değil. Avrupa Parlamentosu'nun bu kadar yaptırım uygulayacak şekilde ve kendisini de seçilmiş hükümetin üzerinde yetki ile donanmış bir şekilde görmesi Avrupa Parlamentosu’nun ruhuna uygun değil. Avrupa parlamentosu temel olarak; özgürlüklerin, temel insan haklarının, dünya ülkelerinde, Avrupa ülkelerinde yaygınlaştırılması çabası içerisinde olmalı. Bu raporu maalesef çok taraflı yazılmış bir rapor olarak görüyorum ve Türkiye'nin bölgedeki sağlamış olduğu barış ve huzur ortamından duyulan rahatsızlıkla yazılmış olduğunu söyleyebilirim.”
‘Kendi ülkelerinde azalan demokrasiyi görmüyorlar’
Raporda Avrupa ülkelerini Türkiye’nin terör ile mücadelesine eleştirmesine de dikkat çeken Usta “İlginç olan şu kendi ülkelerinde azalan demokrasiyi, özgülükleri, hak ihlallerini, artan ırkçılığı, İslam düşmanlığını, insanların kısıtlanan yaşam haklarını, hiç konuşmuyorlar. Bunlardan hiç bahsedilmiyor. Sanki Türkiye'de kötüye giden bir tablo varmış gibi rapor yazılmış. Basın özgürlüğü, sivil toplum kuruluşlarının özgürlükleri üzerinden birtakım değerlendirmeler yapılmış. Ama hiçbiri tarafsız ve doğru değil. Raporda bizim güney sınırımızdaki, Suriye'de, Irak'ta yaşanan terör olaylarıyla ilgili hala PKK'nın etkin olduğunu ve PKK'nın bir terör örgütü olduğunu vurgulamışlar. Ama Türkiye'nin o bölgede yaptığı askeri operasyonları da güvenlik sebebiyle değil, bizim oradaki ülkelerin içişlerine müdahalemiz gibi değerlendirmişler. Bizim kaç tane insanımız atılan füzelerle hayatını kaybetti. Masum insanlarımız öldü. Bunların hiçbirini görmezden geliyorlar. Kendi sınırlarında böyle güvenlik sorunu olsa ne yaparlardı acaba? Biz Avrupa Parlamentosu üyesi bir ülkeyiz, biz sınırlarımızı korumayacağız, teröristler gelsin, benim masum insanlarımı öldürsünler diyecekler miydi? Elbette ki demeyecekler. Bırakın sınırlarını korumayı kendi ülkelerinin içinde en ufak bir terör unsuru olabilecek faaliyeti gördükleri anda ister basın olsun, ister bir sivil toplum kuruluşu olsun, ister bir ibadethane olsun anında baskın yapıp, oradaki herkesi apar topar sorgulamadan gözaltında günlerce tutaklarını çok iyi biliyoruz. O yüzden Türkiye'nin terörle vermiş olduğu mücadeleyi görmeyip, güvenlik sorunlarını görmeyip, işi sadece kendi açılarından eleştirel bir gözle bakarak Türkiye'de özgürlükler kısıtlanıyor, güvenlikle ilgili aşırı operasyonlar yapılıyor, şeklinde yorumlara ve ifadeleri yer veriliyor. Bu ifadelerin hiçbirinin haklı olmadığını biliyoruz. Kendi ülkelerinde böyle bir sorun yaşansa inanın çok daha acımasız ve katı şekilde güvenlik tedbirlerinin uygulandığını yaşadık ve gördük” değerlendirmesini yaptı.
‘Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyorlar’
AP raporunun oylanması sırasında söz alan milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef aldıklarının altını çizen Usta şu ifadeleri kullandı:
“Rapor çok çelişki içeriyor. Türkiye olmasaydı bugün belki dünyada çok daha büyük ve sıcak bir savaşın yaşandığını görecektik. Belki de 3. dünya savaşı döneminden geçecektik. Türkiye bulunduğu coğrafi yapısına göre ve şartlarına göre dış politikasını kazan kazan üzerine kuruyor. Avrupa Parlamentosu üye ülkelerde aynısını yapıyor. Biz savaşın bir tarafı değiliz. Ukrayna'daki sivillere de yardım ediyoruz. Ukrayna'nın yardıma ihtiyacı olduğu konularda da destek sağlıyoruz. Bir taraftan da dünyanın ihtiyacı olan tahıl koridorunun açılması için çaba gösteriyoruz. Dünyada hem Rusya ile hem de Ukrayna ile iletişim kurabilen tek lider var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Bence asıl dile getirmekten çekindikleri, söyleyemedikleri ve inanılmaz derecede kıskandıkları mevzunun başında da bu geliyor. Çünkü Avrupa Parlamentosu’nda siyasi parti temsilcisi milletvekillerinin yaptığı konuşmalara da baktım. Konuşmalarında Türkiye’nin genelinden değil, direkt Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismini, sıfatını ve görevini anarak eleştiriyorlar. İçerideki muhalefetin seçim öncesindeki ‘Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun’ propagandasının parçasıymış gibi görüyorum ben bu raporu.”
‘Rapor çelişkiler ile dolu’
AP’nin raporundan çok sayıda çelişki olduğuna dikkat çeken AK Parti Grup Başkanvekili Usta, “Raporda sadece Türkiye'nin Rusya-Ukrayna üzerinden yaptığı çalışmalardan değil, düzensiz göçmenler konusunda da yaptığı işlerden dolayı da takdir ediyoruz diyor. Ama bu konuda çokta temkinli açıkçası. Dünyanın hiçbir ülkesinin yapmadığı işi biz yaparken, bu noktada hak ettiğimiz takdiri de vermiyorlar. Vadettikleri 6 milyar euroluk yardımın, dört, dört buçuk milyarlık kısmının gönderildiğini veya gönderileceği noktasında kendilerine bir pay çıkarıyorlar. Raporda kendi kendilerini çürütüyorlar” dedi.
‘AP özeleştiri yapmalı’
AP’nin ve raporu hazırlayanların taraflı şekilde yorum yaptıklarına dikkat çeken Usta, “Avrupa Parlamentosu, Parlamento'nun raportörleri, Avrupa Konseyi, bu yapıların hepsinin iç işleyişi ve düzenlerini tekrar sorgulamaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Keşke gerçekten tarafsız ve Avrupa'nın, Türkiye'nin ve dünyanın geleceği ile ilgili olarak neler yapmalıyız, neleri konuşmalıyız çabasında olup da gerçekten bizim de değer vereceğimiz raporları yazsalar. Yeniden bu yapıların hepsinin gözden geçirilmesi ve tarafsız bir şekilde gerçekten görevlerini yapar hale gelmesi için ben de bunları özeleştiriye davet ediyorum” ifadesini kullandı.
