Putin, 8. Doğu Ekonomi Forumu'nda konuştu: 'ABD'de başkanın kim olacağı hiçbir şey değiştirmiyor'
09:15 12.09.2023 (güncellendi: 16:00 12.09.2023)
© Sputnik
Abone ol
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın Vladivostok kentinde düzenlenen 8. Doğu Ekonomi Forumu'nun panel oturumunda konuştu, "Dolarla ödemelerin sınırlandırılması nedeniyle Batı'ya güven sarsılıyor" dedi.
Putin, konuşmasının başında Uzakdoğu'nun Rusya için 21. yüzyıldaki stratejik önceliklerden biri olduğunu ve bundan asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Küresel ekonominin değişmeye devam ettiğinin ve bunun en başta Batı'nın finansal ilişkiler sistemini yıkmasından kaynaklandığının altını çizen Putin, bu gelişme ışığında Batı'nın şablonlarına göre değil, tüm insanlık için işbirliğine hazır olan ülkelerin listesinin genişlediğini belirtti. Konuşmasına devam eden Putin, şunları aktardı:
"Küresel ekonominin son yıllarda nasıl değiştiğini ve değişmeye devam ettiğini çok iyi biliyor ve görüyoruz. Buna başta Batılı ülkeler olmak üzere bazı ülkelerin birçok açıdan bizzat oluşturdukları ve geliştirdikleri finansal, ticari ve ekonomik ilişkiler sistemini kendi elleriyle yok etmeleri yol açtı. Böyle bir süreçte hiçbir dış baskıya boyun eğmeyen, kendi çıkarlarını esas alan ülkeler arasındaki gerçek ticari işbirliği alanının genişlemesi çok önemlidir."
'Uzakdoğu Bölgesi'ne yapılan yatırımlar, ülke genelindeki yatırımlara kıyasla 3 kat daha hızlı artıyor'
Rusya'nın Uzakdoğu Bölgesi'ne yapılan yatırımların, ülke genelindeki yatırımlara kıyasla 3 kat daha hızlı arttığını söyleyen Putin, 2014-2022 döneminde tüm ülkede ana sermayeye yapılan yatırımlar yüzde 13 artarken aynı dönemde Uzakdoğu Bölgesi'nde bu oranın yüzde 39 olarak kaydedildiği bilgisini paylaştı.
'Asya-Pasifik ülkeleriyle ticaret hacmi yüzde 18.3 arttı'
Rusya'nın Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerle ticaret hacmine değinen Putin, 2022 yılında yüzde 13.7'lik artış kaydedilirken bu yılın ilk yarısında ticaret hacminin yüzde 18.3 arttığının altını çizdi.
Rusya'nın söz konusu ülkelerle ticareti geliştirmeye devam etme niyetinde olduğunu kaydeden Putin, zira bu işbirliğinin gelişim potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu tahmin etmenin imkansız olduğunu vurguladı.
Rusya'nın söz konusu ülkelerle ticareti geliştirmeye devam etme niyetinde olduğunu kaydeden Putin, zira bu işbirliğinin gelişim potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu tahmin etmenin imkansız olduğunu vurguladı.
'Uzakdoğu Federal Bölgesi'nin Rusya'nın geleceği açısından rolü ve çok kutuplu dünyadaki konumu son derece büyük'
Uzakdoğu Federal Bölgesi'nin Rusya'nın geleceği açısından rolünün ve çok kutuplu dünyadaki konumunun son derece büyük olduğunu belirten Putin, "Uzakdoğu Federal Bölgesi, Rusya topraklarının yüzde 40'ını oluşturuyor. Ormanlarımızın ve altın rezervlerimizin neredeyse yarısı, balık ve elmasın yüzde 70'ten fazlası, titanyum ve bakırın yüzde 30'dan fazlası ve diğerleri burada bulunuyor. Önemli stratejik işletmeler, limanlar, demiryolları çalışıyor" ifadelerini kullandı.
'Dolarla ödemelerin sınırlandırılması nedeniyle Batı'ya güven sarsılıyor'
Dolarla ödemelerin sınırlandırılması sonucunda tüm ülkelerin ulusal para birimleriyle ödeme yapmayı ve birikimlerini ABD dışında tutmayı düşünmeye başladığını söyleyen Putin, Batı'ya güvenin sarsıldığı bir süreç içinde olduklarını vurguladı.
"Dolarla ödemelerin sınırlandırılmasını ele alalım. Bu neye yol açıyor? Tüm ülkelerin kendi enstrümanlarını kurmayı, yeni ödeme sistemleri geliştirmeyi düşünmeye başlamasına, birikimlerini ABD'de veya Avrupa'da herhangi bir yerde tutmanın, bu ülkelerin hisselerine yatırım yapmanın iyi olup olmadığını düşünmeye başlamasına yol açıyor" diye devam eden Putin, bu nedenle Batı'ya olan güvenin sarsıldığının altını çizdi.
© Sputnik
'Ruble kurunda sorun görmüyorum, tüm faktörler yönetilebilir durumda'
Rublenin son dönemde dolar karşısında değer kaybetmesiyle ilgili bir soru karşısında Putin, bunun Rusya Merkez Bankası'nın, hükümetin ve finans kurumlarının yoğun çalışma yapmasını gerektiren bir konu olduğunu belirterek "Genel olarak, burada aşılamayacak sorunlar, zorluklar görmüyorum. Bu, en büyük ihracatçıların döviz cinsinden cirolarının geri ödenmesi veya kısmen geri ödenmemesi de dahil birçok faktörle bağlantılı. Doların 60 ruble olduğu dönemde, ithalata yönelik lojistik zincirlerin kurulmamış olmasıyla da bağlantılı. Artık Rusya'ya giderek daha fazla miktarda ithalat giriyor, bu da dövize talebin giderek artması anlamına geliyor. Başka faktörler de var ancak genel olarak bunlar yönetilebilir faktörler. Biz bunları görüyoruz, anlıyoruz, Merkez Bankası da görüyor" dedi.
'Afrika, Batı'nın Afrikalıları kafeslerde taşıdığı günleri unutmayacak'
Rusya lideri, Afrika'da hiç kimsenin Batılı ülkelerin insanları kafeslerde taşıdığı günleri unutmayacağını vurguladı.
Putin, "Eski sömürgeciler ne yaptı? Kısa süre önce bana fotoğrafları gösterdiler, daha 1957 yılında insanları Afrika'dan Belçika'ya kafesler içinde getirdiler. Bunlara gözyaşı dökmeden bakmak imkansız. Bu insanları aileleri ve çocuklarıyla birlikte kafeslerde sergilediler. Bu nasıl mümkün olabilir? Afrika'dan hiç kimse bunu unutmayacak" diye konuştu.
Putin, "Eski sömürgeciler ne yaptı? Kısa süre önce bana fotoğrafları gösterdiler, daha 1957 yılında insanları Afrika'dan Belçika'ya kafesler içinde getirdiler. Bunlara gözyaşı dökmeden bakmak imkansız. Bu insanları aileleri ve çocuklarıyla birlikte kafeslerde sergilediler. Bu nasıl mümkün olabilir? Afrika'dan hiç kimse bunu unutmayacak" diye konuştu.
Bugün ise Batı'nın Afrika'da neo-kolonici politikayı dayatmaya çalıştığını anımsatan Putin, "Tüm Afrika ülkelerine borç yüklediler, bu ülkelerin dolar cinsinden trilyonlarca borcu var. Yani Afrika ülkeleriyle öyle bir kredi ve finans sistemi oluşturdular ki, Afrika ülkeleri kendilerine verilen kredileri hiçbir şekilde geri ödeyemiyor. Bu bir kredi ilişkisi bile değil, bir tür tazminata benziyor" diye konuştu.
'Rusya hiçbir zaman sömürgeci olmadı'
Rusya'nın hiçbir zaman hiçbir yerde sömürgeci olmadığını söyleyen Putin, "Rusya'nın işbirliği, her zaman eşit temelde veya yardım etme ve destek olma arzusuyla inşa edildi. Şu anda bizimle rekabet etmeye çalışan ülkeler ise tamamen farklı bir politika izledi. İnsanlar geçmişte Rusya, o zamanki adıyla SSCB ve diğer ülkelerle işbirliğinde olanları karşılaştırdıklarında, elbette her şey Rusya'nın lehine çıkıyor. Elbette bugün bunu dikkate almalı ve aklımızda tutmalıyız" ifadelerini kullandı.
Putin'den 2024'teki devlet başkanlığı seçimlerine katılımıyla ilgili açıklama
Putin'e 2024 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçimlerine katılıp katılmayacağı soruldu.
Rusya lideri, "Yasalar uyarınca parlamentonun yıl sonunda seçim kararını alması gerekiyor. Parlamento seçim tarihini belirlediğinde konuşuruz" yanıtını verdi.
Rusya lideri, "Yasalar uyarınca parlamentonun yıl sonunda seçim kararını alması gerekiyor. Parlamento seçim tarihini belirlediğinde konuşuruz" yanıtını verdi.
'ABD'de kimin başkan seçileceğini bilmiyoruz ancak hiçbir şey değişmeyecek'
2024 yılında ABD'de yapılacak seçimler hakkında da konuşan Putin, ABD'de kimin başkan seçileceğini bilmediklerini ancak kim seçilirse seçilsin hiçbir şeyin değişmeyeceğini vurguladı. Putin, "Kim seçilirse seçilsin ABD dış politikasında Rusya'yla ilgili ilkesel değişiklikler olmayacağını düşünüyorum" dedi.
'Trump'ın başına gelen her şey, siyasi saikli soruşturma'
Eski ABD Başkanı Donald Trump hakkındaki soruşturma sürecini değerlendiren Putin, "Günümüz koşullarında yaşananlar, bence bizim için iyi. Zira bu, başkalarına demokrasiyi öğretme iddiasında bulunamayacak olan Amerikan siyasi sisteminin çürümüşlüğünü gösteriyor. Trump'ın başına gelen her şey, bir siyasi rakibe siyasi saiklerle yapılan soruşturmadır. ABD, bununla iç sorunlarını açığa çıkarıyor. Bu iyi, zira kimin bizimle mücadele ettiğini gösteriyor" dedi.
Trump'a Rusya'yla özel ilişkileri bulunduğu konusunda yöneltilen suçlamaların tamamen saçma olduğunu kaydeden Putin, "Ancak Trump, başkanlığı döneminde Rusya'ya herkesten daha fazla yaptırım uyguladı. Bu nedenle kim seçilirse seçilsin, yeni bir gelecek beklenebileceğini söylemek bizim için zor. Köklü bir değişiklik olması pek mümkün değil, çünkü mevcut ABD yönetimi, Amerikan toplumunu Rusya karşıtı bir çizgiye ve ruh haline getirdi" yorumunda bulundu.
'Ukrayna'ya F-16 sevkiyatı hiçbir şeyi değiştirmeyecek, sadece çatışmayı uzatacak'
ABD ve Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya F-16 savaş uçakları gönderme planlarını eleştiren Putin, F-16'ların hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini, sadece çatışmayı uzatacağını vurguladı.
Seyreltilmiş uranyumlu mermilerin tedarik edilmesinin de cephedeki durumu değiştirmeyeceğini ve yalnızca mermilerin kullanıldığı bölgede kontaminasyona yol açacağını belirten Putin, "Kötü, çok kötü. Seyreltilmiş uranyumlu mermilerin tedariki bir suçtur. Çok kısa süre önce ABD yönetimi misket bombalarının kullanılmasını savaş suçu sayıyordu. Bunun suç olduğunu kamuoyu önünde ilan ettiler. Şimdi de kendileri bu suçu işliyor. 155 mm kalibreli mühimmatlar tükendiği ve onları Avrupa'da ve ABD'de üretmek zor olduğunu için, cephaneliklerinde me varsa onu tedarik ediyorlar. Seyreltilmiş uranyumlu misket bombaları da gönderildi. Tüm bunlar, benim değil kendilerinin söylediği suçlardır. Suç olduğunu söylediler ancak bunu bizzat kendileri yapıyorlar" dedi.
'Ukrayna, karşı saldırıda hiçbir sonuç elde edemedi, 71 bin askerini yitirdi'
Ukrayna ordusunun haziran başında başlattığı karşı saldırıda hiçbir sonuç elde edemediğine dikkat çeken Putin, karşı saldırının başından beri Kiev'in 71 bin askerini kaybettiğinin altını çizdi.
Putin, Ukrayna ordusunun karşı saldırının başından bu yana 543 tank ile çeşitli sınıflarda 18 bin zırhlı araç kaybettiğini de belirtti.
‘Ukrayna'nın geleceğinin imajı bağımlılıkla ilişkilidir, makamları savaşa ihtiyaç duyuyor’
Rus lider, Ukrayna yönetiminin savaşı sürdürme ihtiyacı duyduğunu, aksi halde ülkenin sosyal ve ekonomik durumu nedeniyle halka hesap vermek zorunda kalacağını ifade etti.
Putin, Kiev rejiminin geleceğe yönelik önerdiği ‘Ukrayna NATO'da’ ya da ‘Ukrayna Avrupa Birliği’nde’ imajının liderlerin savunma, ekonomi vb. alanlarda birilerine tamamen bağımlı olma arzusunda olduklarını ortaya koyduğunu ifade ederek, Rusya’nın geleceğe yönelik imajının Ukrayna’dan farklı olduğunu şu sözlerle vurguladı:
“Bizim geleceğimiz bize bağlıdır.”
'Ukrayna karşı saldırı yürütürken, biz ateşkes yaptığımızı mı söyleyelim?
Arabulucu olmak isteyen birçok kişinin kendisine silahlı faaliyetlere son vermeye hazır olup olmadığını sorduğunu anlatan Putin, "Diğer taraf karşı saldırı yürütürken biz silahlı faaliyetlere nasıl son verebiliriz? Ne yapmamız gerekiyor? Onlar karşı saldırı yürütürken, biz ateşkes yaptığımızı mı söyleyelim? Biz Troçkist değiliz; 'Eylem her şey, nihai amaç hiçbir şeydir' teorisi, bu kötü bir teori" dedi.
'Ukrayna müzakerelere hazırsa, bunu kendi söylesin'
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Ukrayna'nın Rusya'yla müzakerelere hazır olduğu ancak Moskova'nın inisiyatif alması halinde masaya oturacağı şeklindeki açıklaması da Rusya liderine soruldu.
Putin, "Eğer Kiev müzakerelere hazırsa, bunu kendi söylesin. Eğer ABD Ukrayna'nın müzakerelere hazır olduğunu düşünüyorsa, o zaman Ukrayna Devlet Başkanı'nın müzakereleri yasaklayan kararnamesini iptal etsinler. Blinken hazır olduklarını söylüyorlar. Pekala, o zaman ilk adım olarak bunu iptal etsinler" yanıtını verdi.
Putin, "Eğer Kiev müzakerelere hazırsa, bunu kendi söylesin. Eğer ABD Ukrayna'nın müzakerelere hazır olduğunu düşünüyorsa, o zaman Ukrayna Devlet Başkanı'nın müzakereleri yasaklayan kararnamesini iptal etsinler. Blinken hazır olduklarını söylüyorlar. Pekala, o zaman ilk adım olarak bunu iptal etsinler" yanıtını verdi.
Kiev'in müzakere konusunu silahlı faaliyetleri durdurmak ve ordusunun muharebe kabiliyetini pekiştirmek için kullanmak istediğini dışlamadığını da söyleyen Rusya lideri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ukrayna'nın, Batılı hamilerinin onları zorladığı gibi, mümkün olduğu kadar çok şey koparmak istediği izlenimi oluşuyor. Daha sonra tüm insani kaynaklar, teknik kaynaklar, mühimmat sıfıra yaklaştığında, silahlı faaliyetlerin durmasını isteyip uzun süredir müzakere istediklerini söyleyecekler. Bu müzakereleri kaynaklarını doldurmak ve birliklerinin muharebe kabiliyetini eski haline getirmek için başlatma niyetindeler. Böyle bir taktik mümkün. Her halükarda, seçeneklerden biri bu."
'Paşinyan'la sürekli irtibattayım, hiçbir sorun yok'
Dağlık Karabağ'da son dönemde tırmanan gerilim ve Ermenistan'ın ABD'yle ortak tatbikat yapması nedeniyle 'Erivan'da eksen kayması yaşandığına' dair yorumlara yanıt veren Putin, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'la sürekli temas halinde olduğunu ve hiçbir sorun bulunmadığını söyledi.
Putin, "Paşinyan bana detaylı bir yazı gönderdi. Kendisiyle temas halindeyim, burada Ermenistan ve Başbakan Paşinyan'la hiçbir sorun yok. Herhangi bir 'eksen kayması' olduğunu düşünmüyorum. Yaşananları görüyoruz, anlıyoruz" dedi.
Putin, "Paşinyan bana detaylı bir yazı gönderdi. Kendisiyle temas halindeyim, burada Ermenistan ve Başbakan Paşinyan'la hiçbir sorun yok. Herhangi bir 'eksen kayması' olduğunu düşünmüyorum. Yaşananları görüyoruz, anlıyoruz" dedi.
‘Erivan fiilen Bakü'nün Karabağ üzerindeki egemenliğini tanıdı’
Ermenistan yönetiminin Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu fiilen tanıdığını vurgulayan Putin, “Mesele sadece son çatışmanın sonuçları değil, mesele Ermeni liderliğinin Azerbaycan'ın Karabağ üzerindeki egemenliğini esasen tanımış olmasıdır” diye konuştu.
Karabağ’daki Rus barış gücünün varlığı konusuna da değinen Putin, Rus birliklerin görev süresinin hala yürürlükte olduğunu, ayrıca insani konuların da geçerliliğini koruduğunu ifade etti.
Rus lider, “Görev süresi hala devam ediyor, her türlü ‘etnik temizliğin’ engellenmesi gibi insani nitelikli konular ise elbette ortadan kalkmış değil. Ve ben buna tamamen katılıyorum. Azerbaycan liderliğinin, bize her zaman söylediği ve söylemeye devam ettiği gibi, herhangi bir ‘etnik temizlik’ istemediğini, hatta tam tersine bu sürecin yumuşak bir şekilde geçmesini istediğini umuyorum” ifadelerini kullandı.
‘Sabotajcıların Rus nükleer santraline saldırma girişiminde İngiliz istihbarat servislerinin parmağı var’
Rusya topraklarında yer alan bir nükleer güç santraline saldırı planlayan Ukraynalı sabotajcıların İngiliz eğitmenlerden bahsettiklerine dikkat çeken Putin, İngiltere liderliğinin bu tür bir saldırıyı planlayan sabotajcıları hazırlamanın sorumluluğunun farkında olduklarından şüpheli olduğunu ifade etti.
“Neyle oynadıklarının farkındalar mı? Bizi Ukrayna nükleer tesislerine ve enerji santrallerine yönelik bir tür misilleme eylemi yapmaya mı kışkırtıyorlar? İngiliz liderliği ve başbakan, istihbarat servislerinin Ukrayna'da ne yaptığını biliyor mu? Ya da belki hiç bilmiyor? İngiliz istihbarat servislerinin Amerikalıların yönetimi altında hareket ettiğini de dışlamıyorum” diyen Putin, bu provokatörlerin ‘uçları hissetmediklerini ve ciddi sonuçlara yol açabileceklerini’ vurguladı.
'Rusya'nın çıkarları her şeyin üstünde'
Rusya'nın kendi kendine yetmesi gerektiğini ancak bunun ülkenin tecrite gireceği anlamına gelmediğini kaydeden Putin, "Ülkemizi geliştirecek ve çok daha güçlü yapacağız. Rusya'nın çıkarları her şeyin üstünde ve bundan utanmıyoruz" dedi.
Rusya Savunma Bakanlığı'nın geçen yıl kısmi seferberlik ilan ettiğini ve 300 bin kişiyi orduya katılmaya çağırdığını anımsatan Putin, son 6-7 ayda 270 bin kişinin silahlı kuvvetlere ve gönüllü birliklere katıldığını, cesur Rus erkeklerin bu göreve bilinçli bir şekilde, anavatanı korumak için gittiğini vurguladı.
'Rusya, Orta Çağlardan beri 'kötülük imparatorluğu' olarak görülüyor'
Orta Çağlardan, belki de daha eski tarihlerden itibaren Rusya geliştiğinde ve daha güçlü hale geldiğinde ülkesinin 'kötülük imparatorluğu' olarak görülmeye başladığını anlatan Putin, Rusya'nın gerçek bir jeopolitik bir rakip olarak görüldüğünün ve her zaman Rusya'yı dizginleme politikası izlendiğinin altını çizdi.
‘Rusya'ya yönelik saldırılar Batı'nın jeopolitik zıtlaşmasının devamıdır’
Rusya'ya her yönde yapılan saldırıların Batı'nın jeopolitik zıtlaşmasının devamı olduğunu söyleyen Putin, “Rusya ile Batı arasındaki ilişkiler ile ilgili her şey Batılı ülkelerin jeopolitik çıkarlarıyla ilgilidir. Ve manevi alan da dahil olmak üzere her yönde yapılan saldırılar bu jeopolitik zıtlaşmanın devamıdır. Elbette Batı uzun zamandır Rusya'yı ‘katolikleştirmeye’, onu Vatikan'a sürüklemeye çalışıyor” diye konuştu.