Güvercin tutkusu engel tanımıyor: Binlerce güvercin otelde konaklıyor
Güvercin tutkusu engel tanımıyor: Binlerce güvercin otelde konaklıyor
Sputnik Türkiye
Diyarbakır’da, geçmişi çok eskilere dayanan güvercin tutkusu sınır tanımıyor. Kentsel dönüşüme rağmen güvercin sevdasından vazgeçmeyenler, dünyada ilk olma... 03.08.2023, Sputnik Türkiye
Güvercin besiciliğinin önemli bir yer tuttuğu Diyarbakır’da, şartlar değişse de güvercin sevgisi değişmiyor. Özellikle merkez Bağlar ve Sur ilçelerinde müstakil ve apartmanların çatılarında güvercin pinlerini (güvercin yuvası) yoğunca görmek mümkün. Zamanla bağımlılığa dönüşen ve kentte ‘kuşbaz’ olarak bilinen güvercin besicileri, kentsel dönüşüm ve değişen hayat şartları karşısında güvercin sevdasından vazgeçmiyor. Şehir hayatı, site ve apartman kültürü derken güvercin yetiştirenlerin alanı giderek daraldı. Bu sevdadan vazgeçmeyen güvercin besicileri 2014 yılında dünyada ilk olan Güvercin Oteli açtı.100 odalı, 10 bin güvercin besleyecek kapasiteye sahipDiyarbakır’a özgü 21 güvercin türü bulunuyor. Ciğeri, Kekme Yusufi, Atlas, Külrenk, Zeytuni, Narinci, Bozak, Kekme Atlas ve Gökela bunlardan en ünlüleri. Bağlar Dörtyol’da bulunan Güvercin Oteli, bu türlere ev sahipliği yapıyor. Üç blok ve 100 odadan oluşan otel, 10 bin güvercin besleyecek kapasiteye sahip. Aralarında doktor, mühendis, öğretmen, avukat ve işçilerin olduğu güvercin tutkunları kiraladıkları odalarda güvercinlerini besliyor. Özel odalarda bakımı yapılan güvercinler, veteriner hekim eşliğinde hem sağlığıyla ilgileniliyor, hem de iyi beslenmeleri sağlanıyor. Yoğun ilgi nedeniyle otelde yer bulmak bir hayli zor.‘Besleyecek alan kalmayınca otel açtık’Sputnik’e konuşan otel işletmecisi Mehmet Batmaz, Güvercin Oteli’nin dünyada bir ilk olduğunu söylüyor. Batmaz “Dünyada güvercinler için bir otel yok. Kedi, köpek için var ama güvercin için yok. Kentte şartlar değiştiği için güvercin beslemek bir hayli zorlaşmıştı. Eski damlar yok, besleyecek alan kalmadı. Meraklılar olarak bir araya gelip tartıştık ve bu oteli açmaya karar verdik. Avrupa’da nasıl kedi, köpek oteli varsa Diyarbakır’da da Güvercin Oteli var. Oteli açtıktan sonra yoğun ilgi gördü. Hatta bizim gibi arkadaşlar da 1-2 Güvercin Oteli daha açtı. Bu otel insanların ihtiyaçları olan bir şeydir” dedi.
Diyarbakır’da, geçmişi çok eskilere dayanan güvercin tutkusu sınır tanımıyor. Kentsel dönüşüme rağmen güvercin sevdasından vazgeçmeyenler, dünyada ilk olma özelliğine sahip Güvercin Oteli’nde besiciliğe devam ediyor. Otelde düzenlenen ihalelere Rusya, İngiltere, Amerika, İran olmak üzere dünyanın dört bir yanından güvercin meraklıları katılıyor.
Güvercin besiciliğinin önemli bir yer tuttuğu Diyarbakır’da, şartlar değişse de güvercin sevgisi değişmiyor. Özellikle merkez Bağlar ve Sur ilçelerinde müstakil ve apartmanların çatılarında güvercin pinlerini (güvercin yuvası) yoğunca görmek mümkün. Zamanla bağımlılığa dönüşen ve kentte ‘kuşbaz’ olarak bilinen güvercin besicileri, kentsel dönüşüm ve değişen hayat şartları karşısında güvercin sevdasından vazgeçmiyor. Şehir hayatı, site ve apartman kültürü derken güvercin yetiştirenlerin alanı giderek daraldı. Bu sevdadan vazgeçmeyen güvercin besicileri 2014 yılında dünyada ilk olan Güvercin Oteli açtı.
100 odalı, 10 bin güvercin besleyecek kapasiteye sahip
Diyarbakır’a özgü 21 güvercin türü bulunuyor. Ciğeri, Kekme Yusufi, Atlas, Külrenk, Zeytuni, Narinci, Bozak, Kekme Atlas ve Gökela bunlardan en ünlüleri. Bağlar Dörtyol’da bulunan Güvercin Oteli, bu türlere ev sahipliği yapıyor. Üç blok ve 100 odadan oluşan otel, 10 bin güvercin besleyecek kapasiteye sahip. Aralarında doktor, mühendis, öğretmen, avukat ve işçilerin olduğu güvercin tutkunları kiraladıkları odalarda güvercinlerini besliyor. Özel odalarda bakımı yapılan güvercinler, veteriner hekim eşliğinde hem sağlığıyla ilgileniliyor, hem de iyi beslenmeleri sağlanıyor. Yoğun ilgi nedeniyle otelde yer bulmak bir hayli zor.
Sputnik’e konuşan otel işletmecisi Mehmet Batmaz, Güvercin Oteli’nin dünyada bir ilk olduğunu söylüyor. Batmaz “Dünyada güvercinler için bir otel yok. Kedi, köpek için var ama güvercin için yok. Kentte şartlar değiştiği için güvercin beslemek bir hayli zorlaşmıştı. Eski damlar yok, besleyecek alan kalmadı. Meraklılar olarak bir araya gelip tartıştık ve bu oteli açmaya karar verdik. Avrupa’da nasıl kedi, köpek oteli varsa Diyarbakır’da da Güvercin Oteli var. Oteli açtıktan sonra yoğun ilgi gördü. Hatta bizim gibi arkadaşlar da 1-2 Güvercin Oteli daha açtı. Bu otel insanların ihtiyaçları olan bir şeydir” dedi.
‘Otelde, dünyanın bütün ırklarının en güzelleri var’
Otelde çok değerli güvercin türlerinin olduğunu kaydeden Batmaz şunları söyledi: “Şuan otelde dünyanın bütün ırklarının en güzelleri var. En orijinali, safkan olanları elimizden geldiğince her ülkeden getirmişiz. Burada hem üretiyoruz hem de onların görsel olarak bakımını yapıyoruz. Özelikle Türkiye’deki yerli güvercin türlerini, yerli ırklarını üretiyoruz.”
Dört gözle beklenen güvercin mezatı
Otelde haftanın 4 günü güvercin mezatı (ihale) yapılıyor. Akşam saatlerinde otelin çatısında toplanan güvercin tutkunları dört gözle yapılacak mezatı bekliyor. Mezatlar sosyal medya hesapları üzerinden canlı veriliyor. Rusya, Fransa, İngiltere, Amerika, Dubai, Suudi Arabistan, Irak, İran olmak üzere dünyanın dört bir yanından güvercin tutkunları canlı verilen mezata katılarak güvercin alıyor.
‘İhaleye, dünyanın dört bir tarafından katılım oluyor’
Rusya’dan da alıcıların olduğunu kaydeden Batmaz “İhalelerimize dünyanın dört bir yanından güvercin meraklıları katılıp güvercin alıyor. Özellikle Rusya, Almanya, Amerika, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan, Dubai, Irak yani dünyanın dört bir yanından canlı yayınla katılım oluyor. Satın alan arkadaşlarımıza buradan gönderiyoruz. Çok değerli türler var. Çifti 500 bin, 300 bin, 200 bin liraya gidiyor. Yerli güvercinlerimiz çok değerlidir. Dünyanın her yerine gönderiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Dünyanın en cana yakın hayvanı güvercindir’
“Güvercin sıradan bir kuş değil” diyen Batmaz şöyle devam etti: “Dünyanın en cana yakın hayvanı güvercindir. Güvecin aynı zamanda insanları bir araya getiren dünyanın en güzel hayvandır. Zararsızdır. Meraklılar her kesimden var. Memur, avukat, öğretmen, seyyar satıcı, esnafına kadar her kesimden insanın bir araya gelip kaynaşmasını sağlayan en güzel faktördür. İnsanlar bir arada duramıyor ama burada bütün fikirler güvercinler için bir araya geliyor. Aramızda hiçbir sıkıntı kalmıyor.”
‘Güvercinle ilgilenirken hastalığımı unuttum’
Otelde tuttuğu odada güvercinlerini besleyen Halit Koçyiğit, öğretmen aynı zamanda mimar. Güvercin merakının çocukluğunda başladığını söyleyen Koçyiğit “Hastalanmıştım, annem akrabalardan bir güvercin eve getirmişti. Ben de onunla ilgilenirken hastalığımı unuttum, iyileştim. O ara güvercin ilgisi oldukça gelişti. İyileştikten sonra balkonda yer yaptım. Hatta mutfağın alt kapağını annem bana ayırmıştı. Alt kapak gözünde beslemeye başladım. Evde de güvercinlerim var. Irklar fazla olduğu için fazla olanları buraya getirdim. bir oda tutmuştum, şimdi 3 odaya çıktı. Üretim fazlalaştıkça ben de ‘bu kalsın, şu kalsın’ derken sayı baya arttı. Şuan burada 300 tane kuş var. 30 ırka yakın da bir nesil var. Haftanın 3 günü iş çıkışı geliyorum. Hastalık varsa tedavilerini yapıyorum. Bakımını yapıyorum, yemlerini kontrol ediyorum” dedi.
7 yaşından beri güvercin besleyen Mehmet Şirin Yakut da otelin müşterilerinden. Aylık 500 liraya tuttuğu odada yaklaşık 40 güvercin besleyen Yakut şunları söyledi: “Eskiden insanlar güvercine önyargılı yaklaşırdı. Hırsızlık yapıldığı için kötü gözle bakılırdı. Ama şuan güvercin sevgisi yaygınlaştı ve besicilerin de sayısı arttı. İnsanlar sevmeye ve beslemeye başladı. Yaklaşık 10 senedir otelde besliyorum. Evde beslemek zordur. Onun için otelde besliyorum. Giderleri ve ilaçları çok pahalı.”
Diyarbakır’a özgü güvercin türleri 600 yıllık bir geçmişe sahip
Diyarbakır’da ayrıca düzenlenen festivaller ile güvercin meraklıları biraraya geliyor. Festivallere dünyanın dört bir yanından güvercin meraklıları katılıyor. Kente özgü yerli güvercin ırklarının 600 yıllık bir geçmişe sahip olduğu biliniyor. Dünyada ilk güvercin festivalinin Diyarbakır’da yapıldığı söyleniyor ancak bununla ilgili net bir bilgi yok.
