00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
SESLİ HABER
07:30
9 dk
SESLİ HABER
08:29
2 dk
HABERLER
11:00
6 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
7 dk
HABERLER
18:00
8 dk
SESLİ HABER
10:27
9 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
6 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
6 dk
SESLİ HABER
21:51
2 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'Türkiye'nin Batı eksenine dönüşüne karşın yükselen Asya gerçekliği var'

'Türkiye'nin Batı eksenine dönüşüne karşın yükselen Asya gerçekliği var'
Abone ol
Gökhun Göçmen’e göre, BRICS zirvesi önce Vang Yi’nin Türkiye ziyareti önemli. Türkiye’nin Orta Koridor’daki konumuna, Ankara’nın da yatırım beklentisine atıf yapan Göçmen, giderek çekicileşen BRICS’in de gündeme geleceğini söyledi. Göçmen Çin dünyada ve Ortadoğu’da ‘sorumlu aktör’ olarak devreye girerken, Türkiye’yi göz ardı edemeyeceği görüşünde
Türk dış politikası, büyük ekonomik kriz eşliğinde 28 Mayıs seçimleri sonrası Batı’ya meylederken, önemli bir konuk ağırladı. Ankara’nın daveti üzerine Çin Dışişleri Bakanı ve ÇKP Merkez Komitesi Politbüro Üyesi ve Dışişleri Merkez Komisyonu Direktörü Vang Yi, BRICS zirvesine hazırlık toplantısının ardından Türkiye’ye geldi. Vang Yi, mevkidaşı Hakan Fidan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edildi.
Temaslarda Türkiye-Çin ilişkileri, ekonomik yatırım konularının yanı sıra küresel ve bölgesel meseleler ele alındı, daha yoğun işbirliği temennisi dile getirildi. Kuşak ve Yol ile Orta Koridor girişimlerinin uyumlaştırılmasının yanı sıra nükleer enerji, tarım, sivil havacılık, kültür ve turizm konuları vurgulandı. Vang Yi’nin açıklamalarında ‘Çin’in, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası arenada önemli rol oynamasını desteklediği’ ve ‘Türkiye'nin iç işlerine herhangi bir dış gücün müdahale etmesine karşı çıktığı’ vurguları dikkat çekti.
Vang Yi’nin ziyareti vesilesiyle Türkiye-Çin ilişkilerini dış politika yazarı, gazeteci Gökhun Göçmen’le konuştuk

‘Hem zamanlama hem Türkiye-Çin ilişkileri itibarıyla oldukça önemli’

Gökhun Göçmen’e göre Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin Ankara’nın daveti üzerine yaptığı Türkiye ziyareti önemli. Ziyaretin BRICS zirvesine hazırlık toplantısı sonrası gerçekleştiğini belirten Göçmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmesine de dikkat çekti:
“Zamanlama önemli, çünkü BRICS zirvesi için yapılan hazırlık toplantısından dönüşte Afrika ülkelerini ziyaret ettikten sonra Türkiye’ye geldi. Vang Yi’nin Türkiye’nin daveti üzerine geldiği basında yer aldı. Bu ziyaret hem zamanlama hem Türkiye-Çin ilişkileri itibarıyla oldukça önemli. Türkiye-Çin ilişkilerinde yeni bir denklemi beraberinde getirebilir. Önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü, daha sonra heyetler arası görüşme oldu. Ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmesi de aslında ilişkilere verilen değeri de ortaya koyuyor ya da bu görüşmeden çıkacak sonuçların önemini bizlere anlatıyor. Türkiye-Çin ilişkileri ekonomi merkezli olmaya devam edecek. Siyaseten de önemli gelişmelere tanıklık edebiliriz.”

‘Türkiye, Orta Asya devletleriyle birlikte orta koridorda ön plana çıkmaya başladı’

Göçmen, Türkiye-Çin ilişkilerinin ekonomi merkezli olduğunu ancak siyaseten de gelişmelere tanıklık edilebileceği görüşünde. Özellikle Ukrayna kriziyle kuzey rotası kapanan Çin açısından Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle birlikte yer aldığı Orta Koridor’a dikkat çeken Göçmen, Ankara’nın bu süreçte artan önemine atıfta bulundu:
“Türkiye’nin beklentisi Kuşak ve Yol’da ve orta koridor bağlamında öne çıkması. Özetle Çin’den çıkan trenler Avrupa’ya gidiyor ve oradan Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nden Çin’e giriş yapıyorlar. Çin’in Avrupa’ya ulaşırken izlediği temel 3 yol var. Ukrayna krizine kadar en önemlisi Rusya’nın merkezinde yer aldığı kuzey koridordu. Çin Kuşak ve Yol bağlamında kuzey koridoru sıklıkla kullanıyordu. Ancak Ukrayna kriziyle yaptırımlar da devreye girdikçe Avrupa kuzey koridoru kullanmamakta ısrar eder hale geldi. Bu talihsiz kriz Türkiye’ye de bir fırsat sunmuş gibi oldu. Çünkü Türkiye’nin Kuşak Yol’u Orta Asya devletleriyle birlikte orta koridorda. Bir de İran’ın yer aldığı güney koridoru var. O deniz yolu üzerinden de geçiyor, çok tercih edilmiyor. Türkiye, Orta Asya devletleriyle birlikte orta koridorda ön plana çıkmaya, Çin’in dikkatini çekmeye başladı. Türkiye bir taraftan Ukrayna meselesiyle ön plana çıkarken, diğer taraftan orta koridordaki sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyor. Türkiye ile Çin arasında 2015’te imzalanan mutabakat zaptı var ve Türkiye adımlarını hızlandırdı; tren raylarını uyumlulaştırıyor, gümrük süreçlerini uyumlulaştırıyor. Türkiye’yi Çin açısından cazibeli kılacak bir diğer nokta Orta Asya devletleriyle siyasi ilişkilerinin giderek derinleşmesi. Japonya’da G7 toplantısı olurken Çin lideri Şi Jinping, bütün Orta Asya liderlerini, Çin’in Şian kentinde toplamıştı. Aslında tarihi İpek Yolu’nun başlangıç noktası kabul edilir, böyle de bir mesaj vermişti. Hem teknik meselelerin halledilmesi hem de Orta Asya ile kurulan ilişkiler Türkiye’yi daha cazip hale getiriyor olabilir.”

‘Türkiye’nin en büyük beklentisi Çin’den gelecek yatırımlar. Savunma sanayine ilgi dikkat çekici’

Göçmen, Türkiye’nin Çin’den en büyük beklentisinin de yatırımlar ve karşılıklı ticaretin artması olduğunu vurguladı. Vang Yi ile temaslarıyla eşzamanl olarak Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliğinin yatırım etkinliğine atıf yapan Göçmen, savunma alanındaki imkanlara da atıf yaptı. Göçmen, İstanbul’daki savunma sanayi fuarına ABD’den 5 şirkete karşılık Çin’den 73 şirketin katıldığının altını çizdi:
“Türkiye’nin en büyük beklentisi Çin’den gelecek yatırımlar, karşılıklı ticaretin artması. Türkiye ve Çin arasındaki ticaret açığı çok fazla, bunun yapılabilmesi için Türkiye’nin üretmesi ve Çin pazarına girmesi gerekiyor. Bu bir anda olacak bir şey değil. Çin devasa nüfusu, üretim, teknoloji ve diğer kalemlerdeki üstünlüğüyle dikkat çeken bir ülke. Ticaret açığını kapatmak için kısa vadede atılabilecek bazı adımlar var. Ama en önemlisi Çin’den gelecek yatırımlar. Türkiye de bunun peşinde. Vang Yi ile görüşmede gündeme gelen konulardan biri buydu. Görüşme haftasında Türkiye’nin Pekin Büyükelçiliği, ‘Türkiye; 100 yüzyılı yatırım rotası’ diye bir yatırım etkinliği düzenledi. Çin’deki iş insanlarını Türkiye’ye çekmek için... Bu da karşılıklı yatırımların artması için bir adım. Savunma sanayi işbirliği temaları arasında. İstanbul’daki savunma fuarına Çin’in ilgisi büyük oldu. ABD’den bu fuara 5 ülke katılırken Çin’den 73 şirket katıldı. Bu da Çin’in istekli olduğunu gösteriyor.”

‘BRICS artık o kadar çekici hale geliyor ki gündeme gelmesi sürpriz olmayacaktır’

Vang Yi’nin Türkiye’ye BRICS zirvesi hazırlık toplantısından geldiğini anımsatan Göçmen, Türkiy’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’deki katıldığı zirveden beri bu yapılanmaya ilgisi olduğunu anımsattı. Putin’in geçen yıl bu konuyu üstü kapalı da olsa dile getirdiğini ancak Türk hükümetinden tepki gelmediğini belirten Göçmen, aynı şekilde yeni dönemde Hazine ve Maliye Bakanı atanan Mehmet Şimşek’in de 2017’deki olumlu açıklamalarına atıfta bulundu. Göçmen, Şimşek’in Batı odaklı yönelimi bilinse de giderek daha çekici hale gelen BRICS’in Türkiye’de yeniden gündeme geleceği görüşünde:
“Bir de BRICS var. Vang Yi, BRICS hazırlık toplantısından geldi. Türkiye’nin uzunca bir süredir BRICS’e ilgisini biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de BRICS zirvesine katılmış, İslam Devletleri Başkanı sıfatıyla yer almıştı. O dönemin dönem başkanı Hindistan bir açıklamada bulunmuştu; ‘Suudi Arabistan, Meksika ve Türkiye, BRICS’e katılmak istiyorlar ve bu son derece olumludur’ diye. Geçen sene de Putin’den üstü kapalı bir teklif gelmişti. ‘Türkiye ile yılın ilk 4 ayında yaptığımız ticaret yüzde 230 arttı. Bu muazzam bir rakam, Türkiye ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Türk lirasındaki değer kaybı her ne kadar görünür olsa da Türkiye’nin kendisine göre çekici noktaları var. Bunu BRICS çerçevesinde değerlendirebiliriz’ mesajı vermişti. Rusya, BRICS’in önde gelen aktörü. İlginçtir, hükümet kanadından bu teklife yanıt gelmedi, Türk medyası da çok ilgi göstermedi. Ama şu anda ekonominin başında bulunan Mehmet Şimşek, 2017’de Türkiye’nin BRICS’e katılması gerektiğini söylemişti. O zaman başbakan yardımcısı idi. Şimdi de ekonominin başında. BRICS’e nasıl bakacak? Elbette Şimşek’in Batı angajmanının çok yüksek olduğunu, dünyayı oralardan okuduğunu, Ortodoks politikalarda ısrar edeceğini biliyoruz. Ama Türkiye’nin öyle büyük mecburiyetleri var ve BRICS de artık o kadar çekici hale geliyor ki BRICS’in gündeme gelmesi benim nazarımda sürpriz olmayacaktır. Ekim ayında yine Kuşak Yol forumu yapılacak. Putin ile Şi de orada görüşecek. Türkiye de bir katılım gösterir mi, bu da dikkatle izlenmesi gereken bir konu olur.”

‘Yükselen Asya gerçekliği konusunda çok da fazla manevra alanı bulunmuyor’

Türkiye’nin Batı eksenli dış politikaya dönüşünün atılan adımlara yansıdığını teslim eden Göçmen, yine de ‘tarih sarkacının Asya’ya kaydığı bir ortamda meselenin yeniden gündeme taşınacağı değerlendirmesinde bulundu:
“Bu konuyu tartışırken şu örnek gösteriliyor; Türkiye’nin Batı eksenli dış politikaya dönüşünden bahsediliyor. Atılan adımlara bakacak olursak yabana atılır bir tez olmadığını kabul etmek zorundayız. ‘Tarihin sarkacı Asya’ya kayıyor’ diyoruz, BRICS gibi kurullar da artık reddedilemeyecek düzeyde bir olgunluğa erişmiş durumda. Değil Mehmet Şimşek, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ağustostaki BRICS zirvesine davet edilmek için girişimlerde bulunuyor. Aslında bu artık nesnel gerçeklik ve her ne kadar Türkiye’deki bazı bürokratlar ve bakanların Batı eğilimi kuvvetli olsa da, yükselen Asya gerçekliği konusunda çok da fazla manevra alanı bulunmuyor, özellikle Türkiye’nin ekonomik şartlarını göz önüne aldığımızda...”

‘Çin sadece Ortadoğu’da değil genel anlamda dünyaya güvenlik mimarisi örneği sunmak istiyor’

Göçmen, Çin’in ekonominin ötesinde küresel siyasette özellikle Ortadoğu’da yükselen varlığına da atıf yaptı. ‘Sorumlu güç statüsü’ eşliğinde Çin’in ‘küresel kalkınma, küresel güvenlik ve küresel medeniyet’ inisiyatiflerini anımsatan Göçmen, güvenlik ayağında bunun İran-Suudi anlaşmasıyla sonuçlanmasının önemine dikkat çekti. Göçmen yine Ukrayna krizine yönelik çözüm girişimlerini de vurguladı:
“Çin artık uluslararası siyasette sadece ekonomi eksenli yaklaşmak istemiyor. Dünyaya yepyeni bir söylem getirmek istiyor. ‘Sorumlu güç’ statüsünü kuvvetlendirmek istiyor. 2020 yılından bu yana da çeşitli inisiyatifler duyurdu. Sırasıyla ‘küresel kalkınma, küresel güvenlik ve küresel medeniyet’ inisiyatifleri. En çok duyduğumuz küresel güvenlik inisiyatifi oldu; Suudi Arabistan ile İran’ı barıştırarak aslında rüştünü ispat etti. Çin bu iki ülkenin normalleşme sürecini başlatmış oldu. Çin sadece Ortadoğu’da değil genel anlamda dünyaya güvenlik mimarisi örneği sunmak istiyor. Yani istikrar nasıl sağlanabilir ya da ülkeler savaşlardan nasıl kaçınabilir? Bunun için güvenlik inisiyatifini ilan etti. Bunun birkaç nüansı var, güvenliğin bölünemezliğinden bahsediyor, askeri paktların başka ülkelerin güvenliğine karşın kendisini genişletemeyeceğinden bahsediyor. Rusya-Ukrayna krizi bağlamında oldukça önemli. Çin’in birkaç amacı var. İlki küresel güvenlik inisiyatifi çatısı altında Rusya-Ukrayna ihtilafına çözüm sağlamak. Rusya’nın operasyonlarını başlattığı birinci yılında 12 maddelik çözüm önerisi açıkladı, özel elçi atadı.”

‘Netanyahu Pekin’e gidemedi ama sosyal medyasında ilginç bir fotoğraf paylaştı’

Pekin yönetiminin Filistin-İsrail sorununda da arabuluculuk hamlelerine atıfta bulunan Göçmen, Mahmut Abbas’ın ağırlanmasının ardından beklenen Netanyahu henüz Çin’e gidememiş olsa da yaptığı paylaşıma dikkat çekti:
“Çin, Filistin-İsrail sorununda da ev sahipliği yapmak, krizlere çözüm bulan ülke olmak istiyor. Bu yüzden Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ı ağırladı. Çin ile Filistin ilişkileri stratejik ortaklık düzeyine çıkarıldı. Şi, üç maddelik bir çözüm çağrısında bulundu. Bu çözüm çağrısının temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen bir Filistin devletinin kurulması yer alıyor. Çin 2017’de ‘Gelin bu görüşmelere Çin’de ev sahipliği yapalım’ demişti ama çeşitli nedenlerden akamete uğramıştı. Çin’in ekonomik gücü yükseldikçe diplomatik güç de yükseliyor. Yine hemen ardından İsrail lideri Netanyahu gidecekti ancak olmadı. Kalp rahatsızlığı nedeniyle, İsrail’deki yargı reformu protestoları da bunun gerekçesi olabilir. Netanyahu sosyal medyasında ilginç bir fotoğraf paylaştı. İsrail başbakanlık ofisi, karşısında Çinli bir yetkili var, Netanyahu da Şi’nin kitabını okuyor. Gerçekten artık dikkat çekici büyüyen gücü göz ardı edilemeyecek ve hem söylem hem anlaşmalar düzeyinde çeşitli noktalarda da alternatif oluşturabilen ve kimi noktalarda da başarı kazanan bir Çin’den bahsediyoruz.”

‘Türkiye’nin büyük ekonomik zorluklar içinde olsa da bölgede güçlü bir aktör olduğu Çin tarafından teslim edilmekte’

Çin’in Ortadoğu’daki çözüm arayışlarında Türkiye’yi gözardı edemeyeceği görüşündeki Göçmen, son dönemdeki diplomatik trafiğin de durumun göstergesi olduğunu söyledi:
“Çin bu sorunlara çözüm bulacaksa Türkiye’yi göz ardı edebilir mi? Ben bunun pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Vang Yi geldiğinde Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası rolünü desteklediklerini söyledi. Çünkü Türkiye aynı zamanda Ukrayna krizinde öyle ya da böyle Batı bloku içerisinde olmasına rağmen görece bir denge politikası yürütmeye çalıştı. Uluslararası toplumun takdir ettiği kimi anlaşmalara vardı. Bunlardan en önemlisi tahıl anlaşmasıydı. Dolayısıyla Türkiye’nin büyük ekonomik zorluklar içinde olsa da bölgede güçlü bir aktör olduğu Çin tarafından teslim edilmekte. Filistin meselesinde de öyle… Mahmud Abbas, Çin’den Türkiye’ye geldi. Hamas’ın siyasi büro şefi ağırlandı. Yine Netanyahu’nun Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Büyük resmi tamamladığımızda Vang Yi’nin ziyaretinden sonra hem siyasi hem ekonomik olarak yeni bir döneme girilmesi için koşulların mümkün olduğunu söyleyebilirim.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала