MHP Genel Başkanı Bahçeli'den '15 Temmuz' mesajı
© İHAMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
© İHA
Abone ol
MHP lideri Bahçeli, "Türkiye'mizin dayandığı zemin milli ve manevi ilkelere, tartışılmaz anayasal esaslara bağlıdır. Hiçbir çete, hiçbir paralel yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir darbe ve dağılma heveslisi mihrak bu zemini imha edemeyecek, nitekim huzur cellatlarının sonu her daim hüsran olacaktır" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü" dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti:
"15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasına iman ve iradeleriyle direnen, direndikçe devleşen, nihayet kanlarıyla destan yazan, aynı zamanda terörle mücadele esnasında şehadet şerbetinden içen kahraman şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum. O meşum ve zulmet dolu gecede hiçbir tereddüt ve tedirginliğe kapılmadan ağır silahlara ve sağanak gibi yağan mermilere meydan okuyan ve bu vesileyle de yaralanıp gazilik unvanı alan kardeşlerimize huzurlu, sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum."
Bahçeli, 15 Temmuz'un, sadece ve sıradan bir darbe teşebbüsü veya zaman içinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde habis ur gibi üreyen bir cuntanın, dar kadrolu bir avuç satılmış üniformalı alçağın başıbozuk saldırı ve suikast mekaniği olmadığının altını çizerek, bunun yüzeysel ele alınacak bir konu olmadığını vurguladı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "15 Temmuz'da Türk milletine karşı yüzyıllara sari kapanmamış bir hesabın görülmesi hedeflenmiş, stratejik rotası kin, nefret ve öfkeyle çizilmiş tarihi nitelikli husumet ve huşunetin ölümcül vuruşu projelendirilmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Türk milletinin son iki asrın en vahim, en vahşi, en vandal saldırı dalgasına maruz kaldığına işaret eden Bahçeli, bu saldırının başta TSK olmak üzere, hayatın her alanına, toplumun her kesimine zalim ve zehirli bir plan dahilinde yuvalanmış emperyalizmin kiralık maşaları eliyle yapıldığına dikkati çekti.
Zaman içinde palazlanan FETÖ'nün, en sonunda Türk milletine silah çektiğini belirten Bahçeli, Anadolu'nun işgal ve istilası için adım adım yürüyen ve yürütülen hain bir projeyle Türk milletinin kendi yurdunda boğulmasının kurgulandığını ifade etti.
'İhtilaleler, muhtıralar, cunta devirleri tarihin çöplüğüne çoktan atılmış ve üzeri küllenmiştir'
Bahçeli, 15 Temmuz'da jet ve helikopterlerin teröristlerce gasbedilerek kanunsuz şekilde uçurulduğunu, özellikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM, emniyet ve MİT binalarının bombalandığını, vatandaşların üzerine ateş açıldığını anımsattı.
İmanla dolu kalplerin ihanetle bezenmiş, çürümüş bedenleri ülkenin her yerinde cesaretle engellediğini ve nihayet etkisiz hale getirdiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türk milletinin istiklal ve irade gücü, FETÖ'cü canilere 15 Temmuz'u zindana çevirmiştir. Milletimiz kendi kaderine, kendi geleceğine, kendi varlığına hamdolsun can pahasına sahip çıkmıştır. 251 vatan evladının kanı aziz vatan topraklarıyla karışmış ve hıyanete karşı inancın azametiyle adeta sur örmüştür. 15 Temmuz'da millet, zilleti mahvı perişan etmiştir. Milli iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletimizin azim ve kararlığıyla temizlenmiş, küresel komplo ve kumpas kahramanca ezilmiştir. Unutmayalım ki, Halaskar Zabitanlar dönemi çok geride kalmıştır. İhtilaleler, muhtıralar, cunta devirleri tarihin çöplüğüne çoktan atılmış ve üzeri küllenmiştir."
'Muzaffer bir millete hezimet yaşatmaya hiçbir melunun nefesi yetmeyecektir'
Türk milletinin ortak geleceğinin temelinin, "kardeşlik, milli birlik, hukukun üstünlüğü ve demokratik onur" olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye'mizin dayandığı zemin milli ve manevi ilkelere, tartışılmaz anayasal esaslara bağlıdır. Hiçbir çete, hiçbir paralel yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir darbe ve dağılma heveslisi mihrak bu zemini imha edemeyecek, nitekim huzur cellatlarının sonu her daim hüsran olacaktır. Parti aidiyetimiz ne olursa olsun, siyasi, ideolojik ve dünya görüşümüzün pusulası nereyi işaret ederse etsin, hepimiz Türk milletinin mensubuyuz ve hepimiz bu cennet vatanın sahibiyiz. Bizim müştereklerimiz zaman zaman bahse konu olan farklılıklardan çok daha fazladır. Anıda birsek, atide bir ve beraber olacağız. Tarihimiz birse talihimiz de bir olacaktır. Çünkü biz büyük Türk milletiyiz. Başka bir Türkiye yoktur. Ne yapacaksak, neyi başaracaksak, nereye varacaksak demokrasinin sınır ve tahammül çemberinde kalarak bunları yapacak ve Allah'ın izniyle de başaracağız. Muzaffer bir millete hezimet yaşatmaya hiçbir melunun nefesi yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti her musibeti defedecek kararlılık, yeterlilik ve kuvvettedir.
15 Temmuz 2016'da, Gazi Meclis'e bomba atacak kadar gözü dönen şerefsizler, TSK'nın bir parçası, bir üyesi ahlaken ve esasen asla olamayacaklardır. Bundan sonra da ülkemize kasteden vatan hainlerinden hesap sormak, bunların yediğini içtiğini burunlarından fitil fitil getirmek hepimizin namus borcudur."
'Millete kastetmekle eşdeğer bir cürümdür'
Türk milletinin demokrasiye sahip çıkarak büyüyeceğini vurgulayan Bahçeli, "Türk milleti müsterih olmalıdır, kötü, melanet ve şer emellere karşı tam bir kenetlenmeyle huzurlu, güvenli ve parlak bir geleceğe günbegün ulaşacağız. Yanılıp yenilip bu iradeyi baltalamaya yeltenenlerin elbette acıklı akıbetlerine katlanmaktan başka seçenekleri de olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin muazzam bir mücadele, muhteşem bir diriliş sürecinin eseri ve neticesi olduğunun altını çizen Bahçeli, "Bu tarihi gerçeğin hiçe sayılması, yıpratılması veya inkar edilmesi vatana ve millete kastetmekle eşdeğer bir cürümdür" ifadesini kullandı.
'Seçimle gelen muhakkak surette seçimle gitmelidir'
Bahçeli, Türk milletinin 30 Ekim 1918'den 9 Eylül 1922'ye kadar nice badire ve belaları yenerek bağımsızlığını elde ettiğini, tarihsel yolculuğunu inançla sürdürdüğünü vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye Cumhuriyeti korsan bir devlet değildir. Türkiye Cumhuriyeti rüştünü ispat edememiş, hukukun ayaklar altında süründüğü yeni yetme çadır ve çukur devleti de değildir. Kaldı ki tam tersi bir eylem veya teşebbüse sessiz kalmamız, hepsinden mühimi büyük Türk milletinin müsaade etmesi akla ziyan, milli müktesebata aykırı bir haldir. Yürürlükteki Anayasa'nın 2. maddesinde ifade edildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Milli ve üniter devlet yapımızın temelleri 1923'te atılmıştır. Egemenlik ise kayıtsız şartsız millete aittir. Bunun hilafına, buna aykırı her girişim, her düşünce, her hazırlık, her plan gayrimeşru, gayriahlaki, gayri hukukidir.
Milli varlığımızın çatısı tarihin, kültürün ve demokrasinin erdem ve emanetleriyle örülmüştür. Geleceğimizin yol haritası milli iradenin şaşmaz, değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez demokratik telif haklarıyla çizilmiştir. Hiçbir bahane, hiçbir gerekçe demokrasiden kopuşa, silahlı müdahale ve ara rejim özlemlerine dayanak teşkil edemeyecektir. Postal sesleri, tank paletlerinin gürültüleri demokrasinin sesini bastıramayacak, milli özlem ve tercihe üstünlük kuramayacaktır. Türk milleti demokraside karar kılmış, meşruiyet dairesinde kalarak iktidar değişiminin nasıl olacağını yıllar evvel belirlemiştir. Şunu hatırdan çıkarmayalım ki, seçimle gelen muhakkak surette seçimle gitmelidir. Milletin getirdiğini yine millet götürecektir. Başka bir yol, başka bir seçenek yoktur, olamayacaktır."
'Türkiye darbelerin ceremesini çok çekmiş, ağır faturalarına katlanmak durumunda kalmıştır'
Devlet Bahçeli, darbe denemeleri, darbeci hevesler, muhtıracı odaklar, cunta arayış ve çabalarının ülkeye yapılacak en büyük kötülük ve düşmanlık olduğunu belirterek, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Erken kalkanın darbe yaptığı, elinde silah olanın yönetime el koyduğu dönemler artık geride kalmıştır. Daha doğru bir ifadeyle kalmak zorundadır. Türkiye darbelerin ceremesini çok çekmiş, acı ve ağır faturalarına belirli aralıklarla katlanmak durumunda kalmıştır. Demokrasi dışı müdahaleler her defasında yıkım getirmiştir. İhtilaller Türkiye'yi tarihin gerisine sürüklemiş, on yıllarımızı kaybettirmiştir. Demokrasiye ket vuran söylem, eylem ve her türlü girişim bu ülkenin hem önünü kapatmış, hem de ufkunu karartmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünde tertemiz bir sayfa açarak yeni yüzyıla Türk milletinin mührünü vurmanın, çağın alnına milli birlik ve kardeşliğimizi altın harflerle yazmanın arayış ve amacıyla bütünleşmek yegane arzumuzdur. Bunu başarırsak bizi hiç kimse tutamaz. Bunu başarırsak Türkiye'nin önüne hiç kimse geçemez."
Bahçeli, 15 Temmuz'da vatan, millet ve devletin kurtulmasının yanında demokrasiyle milli birliğin de uçurumun kenarından döndüğüne işaret ederek, bu nedenle 15 Temmuz'un hem demokrasinin hem de milli birliğin günü olduğunu ve muhafaza edileceğini kaydetti.
'Devlet-i ebed müddet ile millet-i ebed müddet namus gibi korunmalıdır'
Sanal ayrılıkların, bayağı kutuplaşmaların, demokrasiyi tahrip eden sakat ve sancılı teşebbüslerin raf ömrünü artık doldurduğunu belirten Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Kardeşliğimize hançer vurdurmayacağız, kaldı ki bu sorumluluk hepimizindir. Demokrasimizi istismar ve ihanetle yıkmayı hedefleyenlere izin vermeyeceğiz, nitekim bu görev herkesindir. Bilhassa devlet içine sızan, hukuk dışı hiyerarşik bağlantı içinde olan hiçbir grup, oluşum, yapı ve organizasyona fırsat verilmemeli, devlet-i ebed müddet ile millet-i ebed müddet namus gibi korunmalıdır. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü her türlü siyasi veya ideolojik mülahazanın üstünde görülmelidir. Anayasal düzeni zor kullanarak ve silah yoluyla değiştirmeye heves edenlerin senaryolarını tamamen yırtıp atmak için bir olmak, beraber olmak, doğudan batıya, güneyden kuzeye büyük bir millet olduğumuzu dosta da düşmana da göstermek ihmali düşünülemeyecek bir sorumluluktur.
Bahçeli, mesajında birlik ve beraberlik vurgusu yaparak, şunları kaydetti:
"Türkiye bizimdir, herkes eşittir, Türkiye'dir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen, kutlu varlığının bedelini kanla, irfanla, fedakarlıkla ödemiş büyük bir kudrettir. Türkiye Cumhuriyet'i var olacak, Türk milleti beşeriyetin incisi ve itibarı olmayı sürdürecektir. Gün büyük düşünme, istiklalimize, istikbalimize sahip çıkma, küçük hesap yapanları, bölünmemizi ve dağılmamızı gözleyenleri mağlup etme günüdür. Cenab-ı Allah'tan niyazım Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti'ni musibet ve felaketlerden sonsuza kadar koruyup kollamasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle aziz Türk milletine, nerede yaşarsa yaşasın her vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Devlet ve millet dayanışmasıyla, milli ve manevi ortak paydada kucaklaşmayla her çetin imtihandan alnımızın akıyla çıkacağımıza gönülden inanıyorum."