OMSD Genel Sekreteri Yılmaz: Yeşil mutabakatın olmadığı bir dünyadan korkmalıyız
15:00 14.06.2023 (güncellendi: 12:12 15.06.2023)
OMSD Genel Sekreteri Yılmaz: Yeşil mutabakatın olmadığı bir dünyadan korkmalıyız
Abone ol
OMSD Genel Sekreteri Umay Yılmaz, “Biz yeşil mutabakattan değil, yeşil mutabakatın olmadığı bir dünyadan korkmalıyız” dedi.
Radyo Sputnik’te yayınlanan Meliha Okur’la Anlat Bana programında bu hafta Avrupa’nın karbon salımını azaltarak iklim değişikliği ile mücadele etmeyi amaçlayan Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı ekseninde oluklu mukavva sanayisinin faaliyetleri ele alındı.
Programa telefonla bağlanan Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMSD) Genel Sekreteri Umay Yılmaz, şunları söyledi:
“Biz Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği olarak 35 yılık bir derneğiz. Günlük hayatta çok kullanılan, özellikle internet alışverişlerle daha çok tüketiciye dokunan nakliye kolisini üreten sektörüz. Yaptığımız şey bütün ürünlerin tüketiciye ulaşması için onları ambalajlamak. Oluklu mukavva deyince bildiğimiz pizza, ayakkabı kutuları, taşınırken kullanılan koliler ve binlercesi bizim sektörümüzün üretimi. Bu kutu 150 yıl önce ABD’de icat edilmiş ve dünyaya yayılmış. Özellikle 1980’lerde, Türkiye’nin ihracat atılımı yaptığı dönemde sektör kendisini çok daha geliştirmiş, dernekleşmiş, yatırımlar artmış. Türkiye’deki öncü sektörler ürünlerini yurt dışına göndermek için bizim kutularımızı kullanmış. Ondan sonra da ivmelenerek devam etmiş. Şu anda 3.6 milyon tonluk üretim kapasitesiyle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
‘Yeşil mutabakat AB’nin iklim kriziyle mücadelede reform planı’
AB Yeşil Mutabakatı’na ilişkin bilgilendirmelerde bulunan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Yeşil mutabakat Avrupa Birliği’nin iklim kriziyle mücadele etmek için kendi kendine oluşturduğu reform paketi. Sanayiden ulaşıma kadar her şeyi etkileyecek, üretimimizi ve tüketimimizi değiştirecek bir reform paketi bu. AB bunu kendine çekidüzen vermek, iş yapış şeklini değiştirmek için üretti ama diğer taraftan da kendisiyle işbirliği yapmak isteyen tüm ülkelere de yansıttı. Çünkü AB, iklim değişikliğiyle mücadele ya da doğal kaynakların verimli kullanımıyla ilgili aldığı önlemleri kendi bünyesinde tuttuğu zaman, AB ülkelerinde fabrikası bulunan markalar fabrikalarını 3. dünya ülkelerine taşıdılar. Çünkü bu düzenlemeler ek maliyet ve belli başlı kurallar getirerek işleri zorlaştırdı. AB’de buna karşılık bir adım attı. Kendisine herhangi bir şey ihraç etmek isteyen bütün ülkelerden yeşil mutabakat kapsamına alınan şeyleri istedi. Dolayısıyla biz de ihracatının yüzde 50’sini AB’ye yapan bir ülke olarak bu konuyla çok yakından ilgiliyiz.”
Yeşil mutabakatın değişim demek olduğunu kaydeden Yılmaz, şunları kaydetti:
“Yeşil mutabakat birçok şeyde değişiklik söylüyor. Dünya tehdit altında, iklim krizi kritik bir noktaya geldi, doğal kaynaklar tükeniyor, biz bugün bununla ilgili bir önlem almazsak yarın çok çaresiz kalarak başka önlemler almak zorunda kalacağız. Yani bu bir erken akıl. Daha doğrusu daha çok geç kalmadan her şeyimizi değiştirmemiz gereken bir sinyal. Sanayiyi, üretimi, ulaşımı, inşaatı, tarımı her şeyi baştan aşağı değiştirecek bir şey. Biz Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın amacına bakmadan parça parça duyup öğrenirsek, alt başlıklarıyla bilgilenirsek, bu bir maliyet mi, dayatma mı, kurallar bütünü mü, siyasi mi her yere çekebiliriz. Ben hep şunu söylüyorum, yeşil mutabakat ya da iklim değişikliğiyle mücadele etmemizi sağlayacak başka bir çözüm. Bunlar dayatma da maliyet de olsa şu anda kurtarıcı olduğu için böyleler. Biz yeşil mutabakattan değil yeşil mutabakatın olmadığı bir dünyadan korkmalıyız. Dolayısıyla bu konuları anladıkça ve hizmet ettiği amaca iyi bir bakışla baktığımızda bu maliyetlere hep beraber katlanmak zorundayız.”