Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhalefete: Bunlar yalanı kabak çekirdeği gibi yiyorlar
20:31 26.05.2023 (güncellendi: 22:56 26.05.2023)
© AACumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
© AA
Abone ol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletim bu yapay milliyetçilikle ilgili kararını verdi. Bunlar yalanı kabak çekirdeği gibi yiyorlar, çok rahat yalan söylüyorlar. Yalan dersi almak istiyorsanız Bay bay Kemal'e gidin" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV-A Haber'de yayınlanan "Gündem Özel" ortak canlı yayınında Banu El ve Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'Kendine 'Demokrat dede' dedirtmekle demokrat olunmuyor'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin bir siyasi lince maruz kalarak adaylıktan çekildiği, ardından ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın ikinci turda Cumhur İttifakı'na destek vereceğini açıklayınca benzeri bir tabloyla karşılaştığı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in de altılı masadan kalktığında siyasi lince tabi tutulduğu ve geri dönmek zorunda kaldığı belirtilerek, muhalefetin "Ya benimsin ya da değilsin." şeklindeki anlayışını nasıl yorumladığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bir defa kendinden olmayana tahammül göstermeyen Kılıçdaroğlu'nun linç kampanyaları artık rutinleşti. Yeni bir şey değil bunlar. Başından itibaren bunlara hep şahit oluyoruz. Bu, Kılıçdaroğlu'nun demokrasiden ne anladığını da gösteriyor. Kişilerin kararlarına, tercihlerine saygısı olmayanların ki bunu CHP her zaman yapıyor, ilk başvurdukları yöntem linç kampanyasıdır. Bunu 14 Mayıs'tan sonra depremzedelerimiz için de yaptılar. Depremzedelerimize gerçekten çok çok insani olmayan saldırılar yapıldı. Kendilerine oy vermedi diye vatandaşlarımıza etmedikleri hakaret kalmadı. Oysa iyiliğin karşılığını bekleyen tefecidir. Nasıl elle kalp yapmakla kalpler kazanılmıyorsa, gönüller inşa edilmiyorsa, kendine 'Demokrat dede.' dedirtmekle de demokrat olunmuyor. Kendinden olmayana adeta yaşam hakkı tanımayan bir zihniyete sahipler. Allah bu zihniyete fırsat vermesin."
Bugün Muharrem İnce ile ilgili bir haberin gündeme geldiği aktarılarak, İnce'nin annesi rahatsızlandığında kendisinin onu arayıp bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorduğu, Kılıçdaroğlu'nun ise ertesi gün Tandoğan mitingine katılması için İnce'yi aradığı dile getirilip değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın İnce'yi adaylıktan çekilmesi sonrasında aramıştım ilk. Bunu daha önce zaten açıklamıştım. Adaylıktan çekilmesine üzüldüğümü de ifade ettim. Çünkü 4'lü bu yarışa girdik, keşke böyle devam etseydik. Hem de bu arada hastalanan validesi için geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Daha sonra Sayın İnce'nin rahatsızlandığını duydum. Yine ben kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi yine ilettim. Birincide olduğu gibi 'Bize düşen herhangi bir şey varsa elimizden geleni yapalım.' dedik. 'Zaten ben de şimdi hastaneden çıktım. Evde istirahatteyim.' dedi. Biz de tabii insani görevimiz olarak Allah'tan şifalar diledik."
'Milleti kandırmaya çalışarak siyaset yapılmaz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Millet İttifakı'na desteğini açıkladığı gün, Twitter hesabından İçişleri Bakanı olacağını ima ettiği paylaşımı ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın "Ümit Özdağ ile protokol imzalamış olabilirler. Bizim için esas olan Kılıçdaroğlu'nun bize vermiş olduğu sözlerdir." açıklamasına yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Bunlar, Kılıçdaroğlu'nun başından beri ilkesiz siyaset yaptığının bir yerde resmidir. Siyaseti hizmet yarışına değil adeta kusura bakmayın, at pazarlığına çevirdiler. Ortada böyle bir durum var. Oy oranına bakmadan siyasi parti tabelası olan herkes CHP'den ya bir bakanlık ya da cumhurbaşkanı yardımcılığı kopardı. Toplam oyu yüzde 1'i bile bulmayan partiler, düşünün 40'a yakın vekil kopardı. Bunun bir orantılamasını alsak sormazlar mı adama, 'Ey CHP, peki sana şimdi ne kalıyor?' Sen hem 'Hesap uzmanıyım.' diyorsun. 'Hesap uzmanıyım.' diyen sen 40'ını bu ufak partilere verdikten sonra, sana ne kalıyor? Ama bizim böyle bir siyaset anlayışımız yok. Çünkü böyle bir siyaset olmaz. Milleti kandırmaya çalışarak siyaset yapılmaz. Milletim, millete karşı oynadıkları oyunlar, yaptıkları pazarlıkları biliyor, görüyor ve sandıkta da bunlara gereken cevabı benim milletim muhakkak verecek. Kılıçdaroğlu birbirine bu kadar zıt, birbirine bu kadar benzemez bir şüreka ile işin içinden nasıl çıkacak, doğrusu ben de merak ediyorum. Çıkılmaz. Kaldı ki burada çok enteresan bir şey var. PKK uzantısı Yeşil Sol Parti'nin bir milletvekili Kılıçdaroğlu'nun HDP ile bir mutabakat yaptığını açıkladı. O mutabakatta neler olduğunu HDP'lilerin açıklamalarından anlıyoruz zaten. 'Teröristbaşını ve Demirtaş'ı hapisten çıkarma.' Şimdi bu Selo, Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Şu anda cezasını çekiyor. Kılıçdaroğlu ne diyor? 'Eğer onu çıkarmak istiyorsanız, oyunuzu bana vereceksiniz.' diyor. Böyle bir siyaset olabilir mi? Böyle bir hukuk olur mu? Hani sen 'Hak, hukuk, adalet.' diyordun. İstanbul'a böyle yürümüştün. Nerede kaldı hak, nerede kaldı hukuk, nerede kaldı adalet? Terörle mücadele operasyonlarını durdurmaktan bahsediyorsun. Nasıl oluyor bu terörle mücadeledeki operasyonlar veya onlara karşı durma? Öbür taraftan kalkıyorsun 'özerk yönetim ilan etme'. Bunlar zaten HDP'lilerin talepleri, bunları biliyoruz. 'Sen bunlarla ne mutabakatına vardın Kılıçdaroğlu, bunu açıkla?' diye sorarlar. Bütün bunlarla beraber CHP Genel Başkanı bunlara niye cevap vermiyor. Ver cevabını."
Sunucu Müderrisoğlu'nun "HDP'nin desteğini tabii ciddi bir şekilde birinci turda belki aldığı için de bu cevap çok net bir şekilde..." yorumu üzerine Erdoğan, "Aldın ama şimdi ikinci turda neyin desteğini alacaksın? Bu da var. Onu şimdi pazar günü göreceğiz. Bir de burada bu hani Yeşil Sol vesaire, bunlar da garip garip oluşumlar. Bütün mesele şimdi sandıkta her yönüyle inşallah ikinci turda belli olacak." dedi.
'Eğer yalanın dersini almak istiyorsan bay bay Kemal'e git'
Müderrisoğlu'nun "Gerek birinci turda gerek ikinci turda hem HDP-Yeşil Sol Parti kimliği hem de Kandil açık bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu'ndan yana tavır sergilediklerini yüksek sesle ifade ettiler. Bunu Kandil'deki terör baronları bugün de ifade etmeye devam ediyorlar." ifadelerinin ardından, buna yönelik hazırlanan video izlenildi.
Video sona erdiğinde, bu görüntülerin kendisine neler hissettirdiği ve Kılıçdaroğlu'nun "milliyetçilik" söyleminin ikinci turda tutup tutmayacağı sorularını Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Zaten milletim benim bu yapay milliyetçilikle ilgili, teröre yaklaşım noktasında veya onlarla işbirliği noktasında öyle zannediyorum ki kararını verdi. Ama biz yine de 'Et-tekrarü ahsen velev kane yüz seksen.' diyeceğiz. Tekrarda fayda var. Çünkü bu adamların söylediklerine inanılmıyor. Bunlar çünkü yalanı böyle kabak çekirdeği gibi yiyorlar. Çok rahat yalan söylüyorlar. Çünkü bay bay Kemal bir defa yalanın piri, yalancının piri. Eğer yalanın dersini almak istiyorsan bay bay Kemal'e git. İki hafta öncesine kadar 'Helalleşme.' diyordu. Şimdi önüne gelene nefret kusuyor. Depremzedeler de buna dahil. Aynı şekilde insanın siyasette ilkesi olmayınca sonuç hep böyle olur. Düne kadar 'Sosyal demokratız.' diyorlardı. Bugün Nazileri mumla aratacak dil kullanıyorlar. Bu kadar ileri gittiler. Bölücü örgütün uzantılarıyla olan işbirliklerini de bu arada rahatlıkla devam ettiriyorlar. 'Ne şiş yansın ne kebap.' politikasıdır bunun adı."
Bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığını yaptığı CHP zihniyetinin yasaklarla, baskılarla Kürtler'e yaşattığı acılara, zulümlere kendilerinin son verdiğini kaydeden Erdoğan, "Onların dillerinden, kimliklerinden dolayı yaşadıkları sorunları çözüme kavuşturan biz olduk. İnşallah bundan sonra da Kürt kardeşlerimizle yol yürümeye devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, şu an çatısı altında bulundukları Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nin özellikle çözüm sürecinde çok şeylere tanık olduğunu belirterek, "Biz bu konuda neler yaptık? Neleri çözmeye çalıştık? Burada onların akillerle beraber çok tartışmalarını yaptık." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir tarafta İYİ Parti, Gelecek, Deva, Saadet, Demokrat Parti. Sonra CHP çatısı altında birbirine yakınlaşan uçtaki Zafer Partisi'yle bu taraftaki Yeşil Sol Parti, HDP. Hepsi sadece size karşı bir araya gelmiş oluyorlar. Yani bu sizin herhalde liderliğinizin ve bunun üstesinden gelmenin başka çaresi olmadığının göstergesi mi?" şeklindeki soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu söylediğiniz kişilerle ilgili, bunlara başbakanlıksa başbakanlık verdik. Bakanlıksa Dışişleri Bakanlığı, ekonomi bunları verdik. Ama insanoğlu doymuyor. İnsanoğlu öyle doyumsuz ki. Rabbimin de buyurduğu gibi 'Hem zalimdir, hem cahildir.' diyor. Bunu bizzat biz yaşadık. Mesela başbakanlık görevi verdiğimiz zat, ayrılışında bir veda konuşması yapmıştı. Ankara Kapalı Spor Salonu'nda. Ne demişti? 'Pazara kadar değil, mezara kadar beraberiz.' demişti. Diğeri bana istifasını getirdiği zaman benim yanımdaki arkadaşların, yani kifayetsiz olduğundan bahsetmişti. Senin yanındakiler ne kadar kifayetli diye sorduğumda o zaman bana cevap da verememişti. Ama ben onların gramajını biliyordum. Yani başbakanlık yapanın da diğerinin de. Onlarla beraber attığımız adımlar, yaşadıklarımızı biliyorduk."
'Kılıçdaroğlu o kadar güçlü bir hesap uzmanı ki bunlara 40 tane milletvekilliğini verdi'
Erdoğan, HDP'den Zafer Partisi'ne ve diğer partilere kadar bu kadar unsurun kendisine karşı konsolide olmasını nasıl bulduğu sorusuna karşılık ise, şunları söyledi:
"Tabii biraz Sayın Kılıçdaroğlu'nun koltuğu kapmak için ihtiyacı var. Bunu garantiye almak için böyle yarım puan, bir puan ki bunları da yakalayamıyorlar. Hepsi yarım puan civarında toplanıyorlar. Hepsini toplasan zaten biri de yapmıyor. Yani böyle bir durumdalar. Burada Kılıçdaroğlu'nun derdi nedir? Bir defa 'Ne yapıp yapıp ben cumhurbaşkanlığı koltuğunu nasıl kaparım?'. Şimdi birinci turdaki durumu gördük. Burada zaten İYİ Parti, öbür tarafta HDP. Biraz ağırlıklı olan bu iki parti. O diğerleri onlar zaten bir puanı ile sağlayamıyorlar. Ama Kılıçdaroğlu o kadar güçlü bir hesap uzmanı ki bunlara 40 tane milletvekilliğini verdi."
"Şimdi bir grup kurmaya çalışıyorlarmış haberiniz var mı?" sorusuna Erdoğan, "Dedikodularını duyuyoruz." yanıtını verdi. Karşılarında olan koalisyonun tek başına olmadığını kaydeden Erdoğan, bir de dışarıda hamileri, akıl hocaları bulunduğunu aktardı.
Dış müdahaleyle ülkenin büyüme ve kalkınma hamlesini, muhalefetin aynı zamanda durdurmaya da çalıştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz büyük, bağımsız ve güçlü Türkiye'yi kurmaya çalışırken onlar bölünmüş ve küçülmüş bir Türkiye istiyorlar. Biz 'İstikrar.' diyoruz. Onlar kaos vadediyorlar. Bütün bunlarla beraber pazar günü bizim bu seçimi almamız halinde onların bu hesapları da zaten ne yapacak? Yerle yeksan olacak, tutmayacak. Bir de tabii işin en ilginç yanı bunlar paramparça olacaklar. Duman olacaklar. Hep söylüyorum. Bunların bir kısmı emekliye ayrılacak, belki tamamı emekliye ayrılacak. Böyle bir durum var. Niye? Bu iş çok ciddi bir tecrübe istiyor. Bunların şu anda uluslararası platformdaki ağırlığı ne? Buna baktığınız zaman bunu göremezsin."
'Şu anda zatımızı dünyadaki liderler yoğun bir şekilde arıyorlar'
Kendisini dünyada liderlerinin yoğun şekilde "Ben önce geleyim", "Ben törene katılmak istiyorum." diye aradığını aktaran Erdoğan, "Bu tür şeyler şimdiden başladı. Çünkü onlar da bütün kamuoyu araştırmalarını takip ediyorlar. Biz de diyoruz ki inşallah yani bu törenle ilgili pazar gününü bir görelim. Pazar gününü gördükten sonra da sizlerle irtibatlarımızı inşallah kurar, bu yeni atacağımız adımı sizin de katılımlarınızla beraber atarız." diye konuştu.
Deva Partisi ile Gelecek Partisi'nden istifa haberleri geldiğini belirtilen Erdoğan, "En son AK Parti rozetlerini takan Van'daki siyasetçileri de gördük. Bir süre Deva Partisi'yle, Gelecek Partisi'yle yol yürümüş siyasetçilere, genç siyasetçilere anladığımız kadarıyla yuvanın kapıları açık. Öyle değil mi?" şeklinde yöneltilen soruyu, şöyle yanıtladı:
"Bu konuda bazı şeyleri hemen konuşursak yanlış olur. Ama partimize oradan istifa edip de ayrılma durumunda olanlara, 'bunları sabıkası olanlar olarak söylemiyorum' ama partiden ayrılıp bize katılmak isteyenlere biz şu ana kadar kapımızı kapatmadık. Ama sabıkası olanlar ayrı bir konu. Onu tabii ki değerlendirmemiz lazım. Çünkü o bizim tabanımızı da üzer. 'Bu kadar ihanetten sonra bunlara kapıyı nasıl açıyorsunuz?' derler. Onun için sabırlı olmakta fayda var. Çünkü ihtiyaç olarak da onların birçoğuna ihtiyacımız da yok."
'Topluma sürekli bunlar karamsarlık yüklüyorlar'
Muhalefet cephesinden toplumu korkutmaya yönelik yapılan "İktidar değişmezse bir daha gençler için bu ülkede konserler olmayacak.", "Genç kızlar tek başına sokağa çıkamayacak.", "Bankalardan paranızı ayın 29'unda çekemeyeceksiniz." gibi yapılan açıklamalara ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Bunlardan siz hiçbir zaman doğru bir söz duydunuz mu? Ben duymadım. Yani benim belediye başkanlığımda da bunlar aynı şeyleri söylediler. Trenden aşağı atarlar, otobüsleri ikiye bölerler. Kadın kısmı, erkek kısmı. Bunların işi gücü yalan. Yani bu konserler, bütün belediyelerde, bizim belediyelerimiz de dahil olmak üzere festivaller her zaman yapılmıştır. Yapılmaya devam ediyor. Topluma sürekli bunlar karamsarlık yüklüyorlar. Kendi seçmenlerini yalanla zehirliyorlar. 21 yılda kim bankadan parasını çekemedi bana söyler misiniz? Bu sahtekarlık. Bu tam bir fitnedir, fesattır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, böyle bir şeyin bankalarda hiçbir zaman cereyan etmediğini kaydederek, "Yani bankaya gidip parasını alamayan kim var? Ben böyle bir şeyi bugüne kadar duymadım. Ama bunu duymak istiyorsanız bunlara müracaat edeceksiniz. Bunlarda çünkü her numara var. Bölücü faaliyetlere hizmet etmediği sürece hangi konser bugüne kadar engellendi? Salgında sokağa çıkma kısıtlaması zamanlarında bile online konserler organize edildi. Bir siyasi parti, insanları ikna etmek istiyorsa önce doğru bilgi vermeli. Yalandan kaçınmalı, samimi olmalı. Vatandaşım bu ülkede böyle bir muhalefet görmek istemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun korku senaryolarıyla korku imparatorluğu kurarak insanları kandırmaktan vazgeçmediğini belirten Erdoğan, "Dün bir de vatandaşlara SMS göndermiş. Kendisi seçilirse vatandaşın kredi kartı borçlarını Hazine devralacakmış. Böyle bir şeye inanıyor musunuz ya? Yani bu nasıl bir yalan ya? Yani bu zat yalan vaatleriyle milleti aldatmaktan vazgeçmiyor. Sen şu anda neyin hesabını yapıyorsun ya? Bir defa bütçeyi nerenin onayıyla çıkaracaksın? Parlamentonun onayı gerekmiyor mu? Şu anda Meclis'te 323 nerede? Cumhur İttifakı'nda." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun korku senaryolarıyla korku imparatorluğu kurarak insanları kandırmaktan vazgeçmediğini belirten Erdoğan, "Dün bir de vatandaşlara SMS göndermiş. Kendisi seçilirse vatandaşın kredi kartı borçlarını Hazine devralacakmış. Böyle bir şeye inanıyor musunuz ya? Yani bu nasıl bir yalan ya? Yani bu zat yalan vaatleriyle milleti aldatmaktan vazgeçmiyor. Sen şu anda neyin hesabını yapıyorsun ya? Bir defa bütçeyi nerenin onayıyla çıkaracaksın? Parlamentonun onayı gerekmiyor mu? Şu anda Meclis'te 323 nerede? Cumhur İttifakı'nda." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, komisyonların da ağırlıklı olarak Cumhur İttifakı'nda olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun yalan söylediğini, Plan Bütçe Komisyonu'ndan bunu geçiremeyeceğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu'nun milleti aldattığını dile getiren Erdoğan, "Borçların Hazine'ye yüklenmesi, yapılandırılması konularında, düzenleme yapma yetkisi Meclis'e aittir, Plan Bütçe Komisyonlarına aittir. Buralardan bunu geçirmen lazım, burada Cumhur İttifakı hakim olduktan sonra bunu nasıl yapacaksın? Ya önce bunu öğren ya. Milletimize yalan söyleme, milletimizi aldatmaya kalkma. 'Ben bunların hepsini halledeceğim.' diyor. Bol keseden atıyorsun. Neymiş ondan sonra? Hesap uzmanıymış. Senin her yerin hesap uzmanı olsa ne yazar ya?" diye konuştu.
Erdoğan, geçmişte AK Parti olarak kredi kartı borçlarına dair düzenlemeleri hep komisyondan ve Meclis'ten geçirdiklerini, ihtiyaç halinde bankacılık sektörünün 'Düzenlemeye ihtiyaç var.' dediği yerde kendilerinin yine gerekli yasal düzenlemeleri Meclis'ten geçireceklerini anlattı.
- "Bu ülkede bir sorun varsa onu da yine biz çözeriz"
Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sisteminde bu işi yapmasının zor olduğuna değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Başkanlık sisteminde bunu hiç yapamazsın. Niye? Çünkü başkanlık sisteminde buralardaki özellikle cumhurbaşkanının geçirdiği bir bu noktadaki kararname gidecek Meclis'e, Meclis Genel Kurulu'ndan geçmesi lazım. Meclis Genel Kurulu'ndan geçmedikten sonra sen bu işi yapamazsın. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de yetmiyor bu yeni sistemde. Bu ülkede bir sorun varsa onu da yine biz çözeriz. Biz başkan olduğumuzda Meclis çoğunluğu kimde olacak? Bizde olacak, 323'le. Dolayısıyla 323'le de bunu çözme yetkisi bizde. Ben milletime diyorum ki bu tür şeyleri halletme, bu tür bunların yalan yanlışlarının doğrusunu yapma, o da yine bizim irademizdedir. Bunları yine biz çözer, biz hallederiz."
Gazeteci Banu El'in, Kılıçdaroğlu'nun "5 yılı ödemesiz, 20 yıl vadeli, çok düşük faizle uluslararası kredi için sözleşmeler yapılmış vaziyette" dediğini hatırlatması üzerine Erdoğan, "İnandınız mı? Ona sorarlar, senin ne sıfatın var? Uluslararası finans kuruluşlarından bir parayı alabilmek için önce bir sıfatının olması lazım. Öyle mi? Tabii sıfatının olması lazım. Eğer senin böyle bir sıfatın yoksa sana delikli kuruş vermezler." dedi.
Erdoğan, uluslararası para fonlarının böyle bir şey yapmayacağını, 21 yıldır bu ülkede yönetici olduğunu, hepsinin tüm detayını bildiğini söyledi.
-
Müderrisoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun Anayasa'nın ilk 4 maddesinin tartışmaya açılıp açılmayacağına ilişkin soruya "hayır" demediğini, DEVA Partisi'nin de "Türk" vatandaşlığı tanımının tartışmaya açılabileceğini ve burada başka bir tanımlamaya gidilebileceğini söylediğini belirterek, "Esasen bu altılı masa şeklindeyken HDP'yle birlikte yapılan bir anayasa taslağı çalışması da vardı. Orada da Anadolu Cumhuriyeti, mesela Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk vatandaşlığı tanımı bütünüyle ayıklanıyordu. Sonra bu metne sahip çıkmadılar. Siz bu çerçevedeki tartışmaları özellikle muhalefet cephesinde en uçlara kadar gidip gelen bu yaklaşımı nasıl yorumluyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Şimdi Kılıçdaroğlu, yani aklınıza gelebilecek her konuda yalan söyleyecek karakterde biri. Bir defa burada da yine yalan söylüyor. Böyle bir düşünce ne geçmişimizde vardır ne de şimdi var. Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilebileceğini söyleyen kendisidir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi yanındakilerdir. Üstelik bunu PKK kanalında katıldığı bir programda ifade etmiştir. Burası da çok enteresan, belli ki CHP Genel Başkanı'nın kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlığın bir parçası da Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilmesidir. İşte az önce de dinledik. Yine terör örgütünün uzantısı partiden bir tanesi ne diyor? 'Biz yüzyılı ne yapacağız, değiştireceğiz.' diyor."
'Cumhur İttifakı, cumhurun ve Cumhuriyet'in teminatıdır'
Erdoğan, aynı kişinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çok ağır sözleri olduğunu hatırlatarak, "Ben tabii burada bizim yargımıza da şaşıyorum. Yargımız burada daha neyi bekliyor? Bunların suç teşkil ettiği ortada değil mi? Apaçık ortada." diye konuştu.
Bu kişinin milletvekili olamadığını ve dokunulmazlığı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kaldı ki bize bakınca, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu bizim ciğerlerimize işlemiştir. Biz bayrağımıza böyle bakarız. Başkentimiz noktasında zaten en ufak bir sıkıntımız söz konusu değil. Diğer iki maddeyle ilgili en ufak bir sıkıntımız benim partimin, arkadaşlarımın böyle bir sıkıntısı söz konusu değil. Yani bunlar kendilerine göre bu işi alıp farklı yere gidiyor. Bunlar tartışılabilir, konuşulabilir. Kimse endişe etmesin, Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı cumhurun ve Cumhuriyet'in teminatıdır. Buralarda herhangi bir spekülasyona nasıl 21 yıldır biz fırsat vermediysek, bundan sonra da kesinlikle böyle bir spekülasyona, böyle bir yaklaşıma asla fırsat vermeyiz."