ABD’de temerrüt tehdidi sürerken 19 ülkenin daha katılması beklenen BRICS, doları tahtından eder mi?
© Sputnik / Grigoriy Sisoev
/ Abone ol
Özel
Yaşanan enflasyon karşısında doların değer kaybetmesi, banka krizi ve nakit sıkıntısı yaşayan ABD, şimdi de temerrüde düşme endişesi içinde. BRICS ülkeleri ise doları tahtından indirebilecek yeni bir ortak para birimi üzerinde çalışıyor. Konuyu Sputnik'e anlatan ekonomist Soral'a göre, BRICS ve Şangay 9’lusu küresel ekonomiye yön verebilecek güçte.
ABD, hükümetin borçlarını ödemek için ödünç alabileceği para miktarının üst sınırı olan ve temerrüde yol açabilecek 31.4 trilyon dolarlık borç limitine ulaştığını açıkladı. Daha önce yaptığı bir açıklamada, “ABD temerrüde düşerse, dünyanın başı derde girer” demesine rağmen ABD Başkanı Joe Biden, Kongre liderleri ile 12 Mayıs’ta gerçekleştirilmesi planlanan borç limitine ilişkin görüşmeyi de erteledi.
Halihazırda enflasyonun Nisan ayında yüzde 0.4 yükseldiği ülkede, ABD Merkez Bankası (FED), enflasyonla mücadele kapsamında faiz artışlarını sürdürüyor. Buna ek olarak ABD’de nakit sıkıntısı ve ülkenin 4 büyük bankasını iflasa sürükleyen kriz de devam ediyor. Financial Times'ta yer alan habere göre ise ilerleyen günlerde yaklaşık 113 bankanın daha Federal Mevduat Sigorta Kurumu'nun (FDIC) tarafından ‘özel değerlendirmeye’ alınması bekleniyor.
Dolara karşı yeni rezerv para çalışmalarına başlayan BRICS’e 19 yeni üye ülke
Öte yandan, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS ülkeleri de ‘doların yerine geçebilecek yeni bir rezerv para birimi’ üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. 22 Ağustos'ta Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'da gerçekleştirilecek olan zirvede, üye ülkeler ‘ortak para birimi kullanımına’ geçme konusunu masaya yatıracak. Son olarak 13 ülkenin daha resmi olarak BRICS’e katılmak için başvurduğu ve 6 ülkenin de gayri resmi olarak bu isteklerini dile getirdikleri ifade edilmişti. Bu ülkelerin üyeliklerinin ise ‘ortak para birimi’ oluşturma tartışmalarından önce 2-3 Haziran'da gerçekleştirilecek olan BRICS grubu toplantısında gündeme alınması planlanıyor.
Doların değer kaybetmesi ile ABD’de yaşanan ekonomik bunalımı Sputnik’e değerlendiren ekonomist Bartu Soral, ABD'de yaşananlara karşın BRICS ve Şangay 9’lusunun küresel ekonomiye yön verebilecek güçte olduğu görüşünde.
‘ABD’nin ekonomik verilerini incelediğimizde karşımıza batık bir ekonomi çıkıyor’
Biden’ın temerrüd ile ilgili sözleri için, “Dünyayı tehdit ediyor” değerlendirmesinde bulunan Soral, “‘Doları rezerv para tahtından indirmeye kalkarsanız rezerv para dolar üzerinden dönen sistemi kitlerim’ diyor. Zira Amerikan doları rezerv para olduğu sürece ABD temerrüde düşmez. Neden? Çünkü ABD’nin devasa dış borcu aslında iç borçtur. Basar doları öder borcunu. Örneğin Türkiye’nin 450 milyar dolar borcu vardır. Biz o borcu ödemek için dış dünyadan dolar bulmak zorundayız. ABD ise sadece matbaasını işleterek bu borcu ödeyebiliyor. Bu yüzden temerrüde düşmez. ABD’nin ekonomik verilerini incelediğimizde ise karşımıza batık bir ekonomi çıkıyor. ABD’nin borcu bugün itibariyle 31.5 trilyon dolara ulaştı. Artmaya da devam ediyor. Her bir Amerikan vatandaşı bugün ortalama 94.180 dolar borçlu demektir. Neden bur borç oluşuyor? Çünkü Amerikan hazinesi toplayabildiği vergiden çok daha fazla harcama yapıyor. Parasal işlemler üzerinden yaratılan geliri ve serveti yeterince vergilendiremiyor. Bu yüzden ABD hazinesinin geliri yetersiz kalıyor. Bakınız; 2022’de merkezi bütçe geliri 4.89 trilyon dolar olmuş. Giderler ise 6.27 trilyon dolar. Sadece bir yıllık açık 1.38 trilyon dolar” dedi ve ekledi:
‘Neo-liberalizm ABD’yi de bitirdi’
“Peki nerelere harcıyor? Küresel çapta kullandığı silahlanmaya, savaşlara, dünyanın her tarafına kurduğu üstlere para harcıyor. Büyük karlar elde etmek için her türlü riski alıp, sonra batan bankalarını kurtarmaya para harcıyor. Sağlık giderleri çok yüksek, sağlık sistemi verimsiz ve kötü çalışıyor. Örneğin kamunun kişi başı sağlık harcaması 12.318 dolar. Almanya’da bu rakam 7.383 dolar. Fransa’da ise 6.115 dolar. Bakınız, ABD’nin kamu borcu 2001 yılında milli gelirin sadece yüzde 32’siydi. Bugün ise bu oran yüzde 98’e ulaştı. Kendi uzmanlarının 2053 tahmini bu oranın yüzde 198 olacağı yönünde. Aslında bankalar, finansal kurumlar, ez cümle şirketler imparatorluğu olan neo-liberalizm ABD’yi de bitirdi. Ellerinde ekonomik olarak en güçlü silah şu anda rezerv para konumunda dolar.”
‘Rusya, Çin, İran, Hindistan ve Brezilya, küresel sanayi üretiminin yüzde 34’üne hakim’
Amerikan dolarını rezerv para konumundan indirmenin, strateji kuran ülkelerin ekonomik gücüne bağlı olduğuna dikkat çeken Soral, “Bu ülkeler küresel üretimin, ticaretin, nüfusun, teknolojisin ne kadarına sahiptir? Doğalgaz ve petrol gibi dünya ekonomisinin yüzde 80 oranda bağlı olduğu fosil yakıtta ne kadar zenginlerdir? Gelişmiş savaş teknolojisine ne kadar hakimdir? Donanma ve ordu güçleri nedir? Dolara savaş açan ülkeler bugün BRICS ve Şangay 9’lusunu oluşturan ülkelerdir. Ama başı çekenler Rusya ve Çin’dir. Kademe kademe bu kavgaya giren Brezilya ve Hindistan da önemli ekonomik güce sahip. Keza, İran, Venezuela ve Suudi Arabistan bile yerel para veya Çin Yuan’ı ile ticarete başladı. Salt Rusya, Çin, İran, Hindistan ve Brezilya’yı katarak baktığımız bu ittifak küresel sanayi üretiminin yüzde 34’üne hakim. ABD ise yüzde 17’sine. Almanya’da AB’nin üretim gücü olarak yüzde 5’lik bir paya sahip. Tabi Kuzey Akım boru hattının ABD tarafından havaya uçurulması sonucu ABD petrol ve kaya gazına mahkum kaldığı için sanayisi sıkışmış durumda. Sanayi üretiminde dikkat çeken veri; Çin toplamda yüzde 29 ile birinci sırada. Yani dünyada üretilen 10 birim ürünün 3 birimini Çin tek başına üretiyor” şeklinde konuştu.
‘Dünya Bankası verilerine göre Çin inanılmaz bir teknoloji devrimi başarmış görünüyor’
İhracatta bu BRICS ülkelerinin ABD karşısında iki katı güçlü göründüğünü belirten Soral şunları aktardı:
“Rusya, Çin, İran, Hindistan ve Brezilya’yı katarak baktığımız ittifak küresel ihracatın yüzde 17’sini yapıyor. ABD yüzde 9, Almanya ise yüzde 7 paya sahip. Dünya Bankası verilerine göre özellikle Çin inanılmaz bir teknoloji devrimi başarmış görünüyor. Yüksek teknolojiye dayalı sanayi mamulü ihracatı, Çin toplam ihracatının 27’sini oluşturuyor. Hemen buraya Çin’in dünya ihracatında birinci sırada olduğunu da ekleyelim. ABD’de bu oran yüzde 5, Almanya ise yüzde 6. Çin üretimini yüksek teknolojiye dayandırmayı başarmış ve bu alanda rakibi ABD’yi farklı biçimde geçmiş. Bu arada iç pazarın gücü açısından; Çin, Hindistan ve Rusya’nın dünya nüfusunun yüzde 39’unu oluşturduğunu belirtmeliyiz.”
‘BRICS ve Şangay 9’lusu, küresel ekonomiye yön verebilecek güçte’
BRICS ve Şangay 9’lusuna dahil olan ülkelerden Venezuela, İran, Rusya, Çin, Kazakistan ve Brezilya’nın dünyada kanıtlanmış petrol rezervleri içinde payının yüzde 40 olduğunun altını çizen Soral, “ABD’nin payı yüzde 2. AB ülkeleri toplamı ise yüzde 1 bile değildir. Dünyada kanıtlanmış doğalgaz rezervinde Rusya, İran ve Çin yüzde 42 paya sahip. Venezuela ve Türk cumhuriyetlerini ekleyince oran yüzde 50’ye çıkıyor. ABD’nin payı ise yüzde 6.7. AB ülkeleri toplamı yüzde 1 civarında. Ekonomik veriler BRICS ve Şangay 9’lusunun küresel ekonomiye yön verebilecek güçte olduğunu ortaya koyuyor. Savaş teknolojileri, silahlanma konusunda Rusya’nın dünyada en fazla nükleer başlık sayısına sahip ülke olduğunu belirtelim. Benim gördüğüm, ittifak içindeki ülkeler ortak akılla hareket eder, beraber bir gelecek stratejisinde anlaşabilirlerse dünyaya kaos, savaş, huzursuzluk, küçük azınlığı zengin eden ekonomik sistemi ihraç eden hegemon güç ABD’nin karşısında başarılı olup, yeni bir ekonomik modeli insanlığa hediye edebilirler” ifadelerini kullanarak şunları söyledi:
‘Yuan ile strateji oluşturmaktansa ortak bir para birimi ve uluslararası elektronik ödeme sistemi oluşturmak daha hızlı sonuç verir’
“Dolar ve euro karşısında, en az onlar kadar güçlü olacak para birimi, bu ülkelerin yaratacağı ortak bir para birimi olur. Çin Yuan’ı üzerinde strateji oluşturmaktansa dış ticarette kullanabilecekleri ortak bir para birimi ve bu para birimi ile ödeme yapılabilecek uluslararası elektronik ödeme sistemi oluşturmaları daha hızlı sonuç alınabilecek bir model gibi duruyor. Yerel para ile ticarette halen pek çok ülkenin konvertibilite sorunu var. Yani paraları dış dünyada değişim aracı olarak kabul görmüyor.”