AK Partili Çonkar’dan ABD’nin S-400’leri Ukrayna’ya verin çıkışına yanıt: Türkiye’de valiniz yok
© AA / Milli Savunma BakanlığıRusya'dan alınan S-400 hava savunma sisteminin ilk parçaları Mürted Hava Meydanı'na teslim edildi.
© AA / Milli Savunma Bakanlığı
Abone ol
Özel
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin Türkiye'den S-400'leri Ukrayna'ya göndermesini istediğini ancak bunu reddettiklerini açıkladı. AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türk-Rus Toplumsal Forumu Eş Başkanı Ahmet Berat Çonkar ise Sputnik’e yaptığı değerlendirmede “Türkiye’de ABD’nin valisi yok” yanıtını verdi.
Dışişleri Bakanı ve AK Parti Antalya milletvekili adayı Mevlüt Çavuşoğlu, Habertürk'te katıldığı canlı yayında S-400'lere ilişkin açıklamalarda bulundu.
S-400'lerle ilgili ABD'nin çeşitli teklifler sunduğunu aktaran Çavuşoğlu, "Bunun kontrolünü bize verin, başka yere verin gibi, doğrudan bizim egemenliğimizi ilgilendiren tekliflerde bulundu. Nerede kaldı bizim bağımsızlığımız, egemenliğimiz?" dedi.
ABD'nin Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400'leri Ukrayna'ya göndermesini teklif ettiğini aktaran Çavuşoğlu ayrıca, "ABD, S-400'leri Ukrayna'ya gönderir misiniz dedi, biz olmaz dedik" ifadelerini kullandı.
27. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türk-Rus Toplumsal Forumu Eş Başkanı Ahmet Berat Çonkar, bu konuda Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Egemenliğe müdahale boyutu var. Siz bir uydu devlet statüsüne indirgeniyorsunuz. Orada bir otorite devlet var ve Türkiye gibi bir ülkeye en stratejik ve önemli kararlarında yönetiyor. Bu bağımlılık ya da manda yönetimi altına girmiş olmak gibi bir şey olur. Türkiye’de ABD’nin valisi yok, burayı ABD’nin eyalet valisi yönetmiyor. Bu açından çok vahim bir teklif” ifadelerini kullandı. Çonkar, şunları ekledi:
‘Bizim milli güvenliğimiz her şeyin üzerindedir’
“Onun ötesinde bu bizim 85 milyon insanımızın hayati ve milli güvenliğiyle alakalı bir koruma sağlayacak bir sistemdir. Bu aynı zamanda böyle fütursuz, hesapsız, düşünülmeden söylenilmiş, gayri ciddi, basit bir yaklaşım tarzıdır. Devletlerarası ilişkiler için de yakışıksız bir yaklaşımdır. Bizim milli güvenliğimiz her şeyin üzerindedir. Hiçbir devletin menfaati, dış politikası pazarlık yapılacak konular olamaz. Biz milletimizin varlığını, güvenliğini birincil öncelik olarak gördüğümüz için zaten bu mücadeleleri veriyoruz. Teröre karşı mücadelede PKK/PYD ile zaman zaman ABD ve Batı ile karşı karşıya gelmemiz, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Libya ve Katar’da Türkiye’nin müdahalelerinin nedeni kendi milli güvenliği ve kendi çıkarları ile ilgili bir pozisyondur. Bu konu da onlardan biridir. ABD bir NATO müttefiki ise Türkiye’nin güvenliğinin kuvvetlendirilmesinden memnuniyet duymak durumunda, onu tahkim etmesi gerekir. Çünkü Türkiye NATO’nun güney doğu kanadı ile ilgili sorumlulukları zaten fazlasıyla yapıyor. Bu açından bakıldığında S-400 ile ilgili yaklaşımları gayriciddi görüyorum.”
‘Ülkelerin kendi aralarında verdikleri kararlar Türkiye’yi bağlamaz’
Bir yandan da ABD’nin Türkiye’nin Rusya’ya yönelik Batı tarafından uygulanan yaptırımlara katılması yönünde baskıları sürüyor. Çonkar, bu konuda ise şunları söyledi:
“Baskılar çok anlamsız ve yanlıştır. ABD ve Avrupa kendi dış politikalarını belirlerken Türkiye ile istişare etmeden belli kararlar alıyor. Doğal olarak Türkiye de kendisinin içinde bulunmadığı bir karara ortak olmaz. Kendi milli çıkarları, menfaatleri, milli güvenlik öncelikleri doğrultusunda değerlendirme yapar ve politikasını ona göre belirler. Ancak BM’de Türkiye’nin de söz hakkı olduğu için oradan bir karar çıkarsa prensip olarak Türkiye bu tür ambargolara uyum gösterir. Onun dışındaki ülkelerin kendi aralarında verdikleri kararlar Türkiye’yi bağlamaz. Türkiye kendi kararını kendisi verir.”
Ukrayna’na silah satışları: ‘Hassas bir politika anlaşılması zor’
Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında önemli bir arabulucu görevi üstleniyor. Bu süreçte önemli toplantılara ev sahipliği yapıldı ve her iki ülke ile de ilişkiler eşit temelde yürütülüyor. Ancak bir yandan da Türkiye’den bazı savunma sanayii şirketleri Ukrayna’ya çeşitli sistem ve silah satışlarını gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu durumun Türkiye’nin tarafsızlığını riske attığına dair değerlendirmeler yapılıyor.
AK Partili Çonkar, bu konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye öncelikle kendi güvenliğini ve milli çıkarlarını korumak zorunda. Bu süreçte iki komşumuzun ihtilafından rahatsızız. Bu bizi de olumsuz etkiliyor ama bu ilişkileri yürütürken hem Rusya hem de Ukrayna ile kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda da adımlar atabiliriz. Mesela Rusya ile nükleer santral projemiz var, buna çok önem vererek devam ettiriyoruz. Mesela Ukrayna ile savunma sanayi işbirliğimiz var bunun bozulmasını, Türkiye’yi olumsuz etkilemesini istemiyoruz” diyerek şunları ekledi:
“Keşke bu ihtilaf, savaş olmasaydı bir an önce barış sağlansaydı. Ukrayna da bu barışın ve bloğun içinde Karadeniz ve Avrasya’nın güvenliği için daha pozitif bir pozisyonda kalabilseydi. Rusya da bunu destekleyici adımlar atabilseydi. Ama bunun yanında iki ülke ile de önemli seviyede ilişkilerimiz var. Hem ticari hem ekonomik hem askeri-savunma hem de enerji işbirliği sürüyor. Bunu devam ettirmek istiyoruz ama iki ülkenin de bu ihtilafı Türkiye’nin de katkılarıyla aralarında çözüp hiç kimsenin zarar etmeyeceği çıkar yol bulmak istiyoruz. Bir taraf diğer ezsin, zulmetsin, üstünlük kursun gibi bir şey diyemeyiz. Çünkü bizim de bağlı olduğumuz uluslararası hukuk kuralları, NATO içindeki sorumluluklarımız var biz burada aklıselim bir politika ile iki tarafı da karşımıza almadan bir arabulucu rolünde bu işi çözme gayreti içindeyiz. Hassas bir politika anlaşılması zor olabilir ama burada Türkiye’nin iyi niyetini hem Ukrayna hem de Rusya yönetimleri bildiği için bizim bu tarz politikalarımıza ses çıkarmıyorlar veya bunu kabulleniyorlar. Belki hoşlanmadıkları noktaları vardır, olabilir, ama bizim de onların bazı hamlelerinden, politikalarından hoşlanmadığımız konular var. Bu Ukrayna açısından da olabilir Rusya açısından da, Suriye’de yaşanan süreçler olsun, Libya hadisesinde, Ermenistan-Azerbaycan meselinde olsun. Bunlar ülkeler arasında tam manasıyla elde edilemeyen neticeler ama karşılıklı olarak burada bir denge içinde, temel hassasiyetlerin gözetildiği bir süreç yürütülmeye çalışılıyor. Türkiye’nin de böyle davranması doğru politikadır yoksa dünya daha farklı daha farklı kırılmalara maruz kalır diye düşünüyorum.”