ABD'deki mahkeme dosyası: 11 Eylül saldırganları CIA için çalışıyordu
20:26 19.04.2023 (güncellendi: 20:28 19.04.2023)
© AP Photo / Carmen Taylor11 Eylül 2001’de çekilen bu fotoğraf, bir yolcu uçağının New York’taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerinden birine yaklaştığı anı gösteriyor.
© AP Photo / Carmen Taylor
Abone ol
Guantanamo Askeri Komisyonları'nın bir belgesi, 11 Eylül 2001 günü Pentagon'a çarpan uçaktaki Hazmi ile Mihdar'ın ve muhtemelen diğer hava korsanlarının fiilen CIA için çalıştıkları ihtimalini gündeme getirdi.
ABD'de 11 Eylül 2001 saldırılarıyla ilgili yıllardır bastırılmaya çalışılan komplo teorilerine destek veren bir mahkeme dosyasına erişim sağlandı.
Mahkeme dosyasından 11 Eylül hava korsanlarından ikisinin en üst düzeyde örtbas edilen bir CIA-Suudi ortak istihbarat operasyonuna dahil edildiği bilgisi çıktı.
Bombshell filing: 9/11 hijackers were CIA recruits
— The Grayzone (@TheGrayzoneNews) April 19, 2023
At least two 9/11 hijackers had been recruited into a joint CIA-Saudi intelligence operation that was covered up at the highest level, according to an explosive new court filing
By @KitKlarenberg https://t.co/ThNtwQ5sjh
SpyTalk tarafından elde edilen 20 Temmuz 2021 tarihli mahkeme dosyasının sansürlenmemiş orijinal hali, Guantanamo Askeri Komisyonları olarak da bilinen ve 11 Eylül 2001 saldırılarıyla ilgili sanıkların davalarını denetleyen organ olan Askeri Komisyonlar Ofisi'nin başmüfettişi Don Canestraro'nun 21 sayfalık beyanı.
Belge, Canestraro'nun sanıkların avukatlarının talebi üzerine 11 Eylül saldırılarında Suudi hükümetinin potansiyel rolüyle ilgili kişisel yürüttüğü soruşturmanın bulgularını içeriyor.
Canestraro'nun soruşturma kapsamında mülakat yaptığı ajanların çoğu, FBI'ın Suudi hükümetinin 11 Eylül saldırısıyla bağlantılarını soruşturduğu, ancak uzun süre devam ettikten sonra 2016'da aniden durdurulan Encore Operasyonu'nun yöneticileri.
Canestraro'nun soruşturması, en az iki 11 Eylül hava korsanının, ters gitmiş olabilecek bir CIA-Suudi ortak istihbarat operasyonuna bilerek veya bilmeyerek dahil edildiği sonucuna vardı.
RT International: ‘Special' service: Declassified Guantanamo court filing suggests some 9/11 hijackers were CIA agents
— Samirah (@SameeraKhan) April 13, 2023
This should be a much bigger story than it is.https://t.co/4XdZk55Yxz pic.twitter.com/uxqksnAXgm
CIA tarafından Kaide lideri Usame bin Ladin ve işbirlikçilerini takip için kurulan ve 1996-2005 arası faaliyet gösteren Alec İstasyonu'nun FBI ile ortak soruşturma çabası göstermesi gerekiyordu. Ancak birime atanan FBI ajanları, kısa süre sonra, CIA'in izni olmadan FBI genel merkezine herhangi bir bilgi iletmelerinin yasaklandığını fark etti ve böyle bir şey yaptıklarında ağır cezalarla karşılaştı. FBI'ın eşdeğer birimi olan New York merkezli I-49 birimiyle bilgi paylaşma çabaları defalarca engellendi.
1999'un sonlarında CIA ile NSA (Ulusal Güvenlik Teşkilatı), bir Kaide hücresindeki Suudi uyruklu Navaf el Hazmi ve Halid el Mihdar'ın da yer aldığı 'operasyonel kadroyu' yakından izliyordu.
9/11 Hijackers Given Bank Accounts, California Apartment at ‘Behest of the CIA’ – FBI Investigator https://t.co/UNaeyWjNND pic.twitter.com/AeqrpIaOcb
— Sputnik (@SputnikInt) April 14, 2023
11 Eylül 2001'de American Airlines'ın 77 sefer sayılı uçuşunu Pentagon binasına çarptıracak hava korsanlarından olan Hazmi ile Mihdar, 5-8 Ocak 2000 arasında Malezya'nın Kuala Lumpur kentinde düzenlenen bir Kaide zirvesine katıldı. Toplantı, Alec İstasyonu'nun talebi üzerine yerel yetkililer tarafından gizlice fotoğraflandı ve videoya kaydedildi, ancak görünüşe göre ses kaydı alınmadı. Mihdar'ın Dubai transiti sırasında CIA ajanlarının otel odasına girip çektiği fotokopiye göre pasaportunda ABD'ye çok girişli vize vardı.
CIA içi bir yazışmada bu bilgi daha fazla araştırma için derhal FBI'a iletilmiş gibi gösterilse de, gerçekte Alec İstasyonu, Mihdar'ın ABD vizesini FBI'a asla bildirmediği gibi birime atanan iki FBI ajanının bunu yapmasını da yasakladı.
15 Ocak'ta Hazmi ve Mihdar, Los Angeles Uluslararası Havaalanı'ndan ABD'ye giriş yaptı. Suudi ajanı Omar el Bayumi, hemen havaalanı restoranında bu ikiliyle karşılaştı, kısa bir sohbetten sonra onların San Diego'da kendi dairesine yakın bir daire bulmalarına yardım etti, kira kontratını onlarla birlikte imzaladı, onlara banka hesapları açtı ve kiralarını ödemeleri için 1500 dolar hediye etti. Üçünün ilerde daha birçok teması olacaktı.
Yıllar sonra FBI'ın Encore Operasyonu ajanlarının sorgu suale aldığı Bayumi, iki müstakbel hava korsanıyla 'karşılaşmasının tesadüften ibaret olduğunu, olağanüstü desteğinin, zar zor İngilizce konuşabilen ve Batı kültürüne aşina olmayan ikiliye duyduğu sempatiden kaynaklandığını' iddia etti.
İkna olmayan FBI, Bayumi'nin ABD'deki bir dizi Kaide ajanını idare eden bir Suudi casusu olduğu sonucuna vardı. Bayumi ve dolayısıyla Riyad'ın 11 Eylül saldırıları hakkında ayrıntılı önbilgiye sahip olması ihtimalinin de yüzde 50 olduğu çıkarımında bulundu. 20 yıl sonra Biden yönetiminin emriyle Encore Operasyonu belgelerinin bir bölümünün gizliliği kaldırıldı.
Canestraro'nun beyanı, FBI soruşturmacılarının değerlendirmelerinde daha da ileri gittiğini ortaya koydu. Belgede 'CS-3' olarak adlandırılan bir FBI özel ajanı, Bayumi'nin korsanlarla temasının ve bundan sonraki desteğinin 'Suudi istihbarat servisi aracılığıyla CIA'nın emriyle yapıldığını' söyledi. Buna göre CIA'in amacı, Riyad Genel İstihbarat Müdürlüğü'nün yardımıyla Hazmi ve Mihdar'ı bir irtibat ilişkisi üzerinden kendi hesabına çalıştırmaktı.
Belgede 'CS-10' olarak adlandırılan Alec İstasyonu'ndaki bir CIA vaka görevlisi, Hazmi ile Mihdar'ın Bayumi aracılığıyla CIA ile ilişki kurduğu önermesine katılırken, Alec İstasyonu'nun eylemlerinin CIA prosedürlerini sürekli ihlal ettiğini de aktardı. 11 Eylül saldırılarından önce Alec İstasyonu'na atanan bir CIA operasyon uzmanı olan 'CS-11' de seri halde ihlalleri doğruladı.
Haziran 2001'de Alec İstasyonu'ndan CIA ve FBI analistleri üst düzey FBI yetkilileriyle bir araya geldiğinde, CIA, 18 ay önceki Kuala Lumpur toplantısına katılan -Hazmi ve Mihdar'ın da bulunduğu- kişilerin üç fotoğrafını paylaştı, ama kimliklerini söylemedi, hatta kimlikleriyle ilgili yanlış yönlendirdi ve FBI'ın fotoğraflardaki kişilerin kimliklerini bilip bilmediğini sordu.
Hazmi ve Mihdar'ın şu veya bu düzeyde eşzamanlı olarak Alec İstasyonu için çalıştıkları göz önüne alındığında, Haziran 2001 toplantısında, CIA'in FBI'ın terörle mücadele ekibinin bu ikilinin kimliklerinden, fiziksel görünümlerinden ve ABD'deki varlıklarından haberdar olup olmadığını öğrenmek dışında bir amacı yoktu.
Canestraro'nun bir diğer kaynağı olan eski FBI ajanı 'CS-23', 11 Eylül saldırıları sonrası FBI genel merkeziyle San Diego saha ofisinin 'Bayumi'nin Suudi istihbaratıyla bağlantısını ve CIA'in Hazmi ile Mihdar'ı kendi hesabına çalıştırma operasyonunu' öğrendiğini belirtti.
Ancak 'FBI'ın üst düzey yetkililerinin bu konulardaki soruşturmaları bastırdığını' söyleyen CS-23, 11 Eylül Ortak Soruşturmasına ifade veren FBI ajanlarına 'Suudi Arabistan'ın Kaide ile olan ilişkisinin tüm boyutlarını ifşa etmemeleri talimatı verildiğini' iddia etti.
CIA'in hem ABD topraklarında operasyon yetkisi olmadığından Suudi ortaklığının paravanına ihtiyacı hem de o zamanlar en yakın müttefiklerden biri olan Riyad'ı 11 Eylül saldırılarındaki rolünün soruşturulmasından ve sonuçlarından korumak için her türlü nedeni vardı.
Ama FBI da masum değildi. Zira Haziran 2001 toplantısına katılan FBI ajanı CS-12, 23 Ağustos'ta FBI karargahının Hazmi ile Mihdar'ı tanımlayarak ABD'de olduklarını belirten elektronik iletişimini buldu. CS-12, iletişimi yazan Alec bünyesindeki FBI analisti Dina Corsi ile temasa girdiğinde, 'notu görüntülemeye yetkileri olmadığı için hemen silmeleri' emrini aldı. Ertesi gün, CS-12, Corsi ve FBI'ın bin Ladin birim şefi arasındaki konferans görüşmesinde, FBI karargahındaki yetkililer CS-12'ye 'Mihdhar'ın peşini bırakmasını' söyledi. İki gün sonra, 26 Ağustos'ta, Alec nihayet FBI'a Hazmi ile Mihdar'ın ABD'de olduğunu resmen bildirdi.
Ama o zamana kadar Hazmi ile Mihdar, yaklaşan 11 Eylül saldırılarının hazırlıklarının son aşamasına girmişti. Bir suç soruşturması açılmış olsaydı, anında durdurulabilirlerdi. Bunun yerine herhangi bir arama çabasını engelleyen istihbarat soruşturması başlatıldı.
11 Eylül saldırılarından hemen sonraki günlerde, CS-12 ve diğer New York merkezli FBI ajanları, FBI merkeziyle konferans görüşmesi yaparken, Hazmi ile Mihdar'ın 77 sefer sayılı uçuşun manifestosunda isimlerinin geçtiğini öğrendi Hattaki bir analist, ikilinin adlarını ticari veri tabanlarında araştırdı San Diego'nun yerel telefon rehberinde listelenen ev adreslerini çabucak buldu. Bir FBI muhbiriyle yaşadıkları ortaya çıktı.
Sonuç olarak CIA'in Alec İstasyonu'nun Kaide'deki kaynaklarını korumak için yorulmak bilmeyen çabaları, Hazmi ile Mihdar'ın ve muhtemelen diğer hava korsanlarının 11 Eylül 2001 günü fiilen CIA için çalışıp çalışmadıkları sorusunu gündeme getiriyor.
Ancak Alec İstasyonu'nun gizli istihbarat operasyonunun FBI tarafından bilinmesini veya müdahale edilmesini istemediği çok açık görünüyor. Birimin Hazmi ile Mihdar'ı işe alması, operasyonel yönlendirme yerine tamamen bilgi toplama amaçlı olsa bile, FBI'ın bundan haberdar edilmemesi ve bunun yerine aktif olarak yanlış yönlendirilmesini açıklamıyor.
Alec İstasyonu'nun hiçbir üyesi, 11 Eylül'ün gerçekleşmesine izin veren 'istihbarat başarısızlıkları' nedeniyle herhangi bir şekilde cezalandırılmadı. Aslında ödüllendirildiler. Saldırılar sırasında birimin şefi olan Richard Blee ve halefi Alfreda Frances Bikowsky, CIA'in operasyonlar bölümüne katıldı ve 'terörle savaşta' oldukça etkili figürler haline geldi. Corsi ise FBI'da terfi etti ve sonunda İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcılığı rütbesine yükseldi.
Senato İstihbarat Komitesi'nin CIA'nın işkence programı hakkındaki raporu da Bikowsky'nin programın ve kamuoyuna satılmasının mimarlarından biri olduğunu ortaya koydu. Programın, ABD'nin 'teröre karşı savaşını' haklı çıkarmak ve genişletmek için özellikle şüphelilerden yanlış ifadeler almakla ilgilendiği giderek daha açık hale geldi. Halkın 11 Eylül saldırılarına ilişkin anlayışı, CIA işkencesinin kurbanlarının o sırada zorlandıklarını söylemesiyle şekillendi. Ve 11 Eylül hava korsanlarının varlığını gizleyen Alec'in kıdemli üyesi Bikowsky, saldırıların faili olduğu iddia edilenleri işkenceyle sorgulamakla görevliydi.
Nitekim FBI'ın kıdemli çok gizli özel ajanı Aukai Collins de anılarını Canestraro'nun beyanıyla pekiştirilen tüyler ürpertici bir düşünceyle bitirmişti:
"(11 Eylül) Saldırıdan saatler sonra Bin Ladin'in adının geçmesi olgusu konusunda çok kuşkuluydum... Ne olduğu veya kimin yaptığı hakkında söylenen herhangi bir şey hakkında çok şüpheci oldum. Eskiden onlar adına çalıştığım ve Bin Ladin'in kampına girme fırsatı bulduğumuz zamanları düşündüm. Bir şeyler yolunda gitmemişti… Bugüne kadar 11 Eylül'ün arkasında kimin olduğundan emin değilim, tahminim bile yok… Bir gün gerçek ortaya çıkacak ve insanların duyduklarından hoşlanmayacaklarına dair bir his var içimde."