https://anlatilaninotesi.com.tr/20230410/1069485652.html
AK Partili Metiner’den aday belirleme sürecine tepki
AK Partili Metiner’den aday belirleme sürecine tepki
Sputnik Türkiye
AK Partili Metiner, milletvekili belirleme sürecine tepki gösterdi. CHP’li Ali Şeker de seçmenleri oy verdiği partiye üye olmaya çağırarak, “Oy verdikleri... 10.04.2023, Sputnik Türkiye
2023-04-10T20:33+0300
2023-04-10T20:33+0300
2023-04-11T19:01+0300
yolcu yolunda gerek
radyo
radyo
seçimler
genel seçimler
cumhurbaşkanlığı seçimleri
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e7/04/0b/1069526039_0:0:711:400_1920x0_80_0_0_1c644fc97970433b25662b3a60d95ec5.jpg
AK Partili Metiner’den aday belirleme sürecine tepki
Sputnik Türkiye
Siyasi partiler, milletvekili adaylığı listelerini kesinleştirerek Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) iletti. Listelerin belirlenme süreci kadar, açıklandıktan sonra da ortalık karıştı. Seçmenlerden ve siyasetçilerden, ittifak anlaşmaları sebebiyle partilerinden aday gösterilen isimlere tepkiler var.
Bu seçimde aday olmayacağını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve AK Partili Mehmet Metiner, Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programında değerlendiriyor...
Siyasi partiler, milletvekili adaylığı listelerini kesinleştirerek Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) iletti. Listelerin belirlenme süreci kadar, açıklandıktan sonra da ortalık karıştı. Seçmenlerden ve siyasetçilerden, ittifak anlaşmaları sebebiyle partilerinden aday gösterilen isimlere tepkiler var.Bu seçimde aday olmayacağını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker ve daha önce vekilliğini yaptığı Adıyaman’daki listeye tepki gösteren AK Partili Mehmet Metiner, Radyo Sputnik'te yayınlanan Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programına konuştu.Ali Şeker: Parlamentoda çoğunluğun sağlanması gerekiyor, kabul edilen kişilerin öne çıkması bunu kolaylaştırırÖn seçimin önemine vurgu yapan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, parlamentoda çoğunluğun sağlanmasının önemli olduğuna ve bu nedenle tabandan işaret edilenlerin aday gösterilmesi gerektiğine dikkat çekti:“Dönem zor bir dönem. Mutlaka gelecek arkadaşlar da mücadele edecekler. Parlamento çoğunluğunun çok önemli olduğu bir dönemdeyiz. O açıdan mutlaka 301’i almak gerekiyor. Mümkün olduğunca kabul edilen kişilerin öne çıkması, bunun başarılmasını kolaylaştıracaktır.”‘Ön seçimle gelen vekiller, daha kamucu bir anlayışta olurdu’Şeker, “Siz CHP içinden tasfiye edilen sosyalistlerden misiniz” sorusuna verdiği yanıtta ise isim vermedi fakat parti içinde kamucu anlayışın öne çıkması için verdikleri mücadeleyi anlattı:"O konuda kimseyi işaret etmek istemem ama kamucu anlayışın öne çıkması için bir mücadele yürüttük. Partinin daha solda olması gerektiğini söyledik. Diğerleriyle ittifakın, yüzde 50+1’in getirdiği bir zorunluluk olduğunun farkında olarak bizim sosyal demokrat bir parti olarak ilkelerimiz öne çıkarılması konusunda tutum aldık ve açıklıkla ifade etmekten çekinmedik. Bu kimsenin tekelinde değil. Bu anlayıştan insanların çok olmasının yolu da daha çok milletin seçtiği, ön seçimin yapıldığı vekillerin daha çok olmasıyla kolay oluyordu. Seçim süreçleri de daha önce başlamış oluyordu, bir hareketlilik getiriyordu. Demokrasinin işlemesi ve AK Parti'nin daha çabuk gitmesi açısından da önemli görüyorum."‘Seçmen oy verdiği partiye üye olmazsa, tepede başka bir şey gelişebiliyor’Kamuoyunda merak edilen bir başka mesele de CHP listelerinden aday gösterilen eski AK Partililerin Meclis’te takınacağı tutum. Çoğunluk sağlansa dahi, bazı konularda yaşanabilecek fikir ayrılıkları sonrası, partilerin istediği değişiklikleri yapamayacağına dair görüşler var. Bu konudaki fikirlerini de aktaran Şeker, şunları söyledi:“Bir partide tabandan geliyorsanız, geçmişiniz varsa, bir başka yöne gitmeniz çok mümkün değil. Bir partinin üyeleri vardır, onlar yöneticileri seçer, onlar da aday olur vs. Bu dışarıdan gelmeler, dışarıya gitmeleri de getiriyor. İYİ Parti’den seçilip MHP’ye geçenler, CHP’den seçilip AK Parti’ye gidenler oldu. Tabanla doğrudan ilişkisi olmayan, günübirlik popülerlikle gelip gitmiş insanlar bunlar. Dolayısıyla bireysel geldim, bireysel gittim anlayışında olabiliyorlar. Halbuki bu kamu adına yapılan bir iş. İlkeler bütünüyle insanlar bir araya geliyor, ülkenin yönetimine talip oluyor. Bağlayıcı bir parti programı var. Bununla ilgili olarak da insanlar sorumluluk duymadan ‘ben kendim geldim, istediğimi yaparım’ havasına girebiliyor. Bu doğru değil bir kere. Onun için seçmenler, hangi partiye oy veriyorsa o partinin üyesi olmalı ve partinin alacağı kararlarda etkili olmalılar. Tabandan AK Parti karşıtı bir tutum bekleyen insanlar partiye üye olmuyorlar, gidip o parti çok farklı birilerini yönetim ve milletvekili kademelerine yerleştirebiliyor. Bu bizim parti için değil, genel olarak söylediğim bir şey. Siyasetçi bir arkadaş istifa da etti hatta, tabandan aldığınız temsiliyeti Saray’a teslim etmek üzere değil, yüzde 90’ının Saray’a karşıt olduğu bir durumda onu hayata geçirmek için yetki aldınız. Partinin tabanı üye olmazsa tepede başka bir şey gelişebiliyor. Onun için üye olup mücadele etmeleri gerekiyor ki o düşünceler, programlar hayata geçebilsin.”Metiner: ‘Gücünü milletten değil, parti genel merkezlerinden alan bir parlamento oluşacağı kanaatindeyim’AK Partili Mehmet Metiner, bazı illerin aday listelerine tepkili. Bunun, mevcut sistemin bir sorunu olduğunu söyleyen Metiner’e göre, oluşacak parlamento da gücünü milletten değil, parti genel merkezlerinden alacak:“Milletvekili belirleme sistemine karşıyım. Doğrudan milletin seçmesinden yanayım. Bırakalım millet kendi vekilini kendi seçsin. Kendi cumhurbaşkanını belirliyor da, sandıkta kendi hükûmetini seçiyor da, Ankara’da partilerin siyasi oligarklarının kendi siyasi tercihlerine göre, anket yapıyoruz iddialarının arkasına sığınarak… Geçin bunları. Eş, dost, arkadaş ilişkileriyle yürüyen, kendi partilerinin gücüne inanarak nasıl olsa millet oy verir denilerek benimsenen bir sistem. Demokratik bir temsil sistemi oluştuğu kanaatinde değilim. Parlamentonun da bu anlamda gücünü doğrudan milletten alan, güçlü temsilcilerden oluşacak bir parlamento olacağı kanaatinde değilim. Bunu Siyasi Erdemler Risalesi kitabında yazmıştım. Siyasi istikrarsızlığın çok daha fazla olacağı, güçlü temsiller yerine kendi genel merkezlerine daha bağlı kişilerden oluşacak bir Meclis olacağı kanaatindeyim.”‘Başkanlık sisteminin pratiklerinin, parti devleti algısı yaratabileceğini yazdım’Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin yanlışlıklarına dikkat çeken Metiner, oluşan pratiklerin de bir parti devleti algısı yarattığını söyledi:“Yeni Şafak’taki köşe yazılarımda, uzun uzadıya bu sistemin yanlışlığına dikkat çektim. Hem parti genel başkanlığı hem cumhurbaşkanlığının aynı kişide olmasına karşıyım. Bunu bir yıldır yazıyorum. 50+1 denkleminin yanlış olduğunu, parti genel başkanlığıyla cumhurbaşkanlığının iç içe geçmesinden doğacak pratiklerin, parti devleti algısı oluşturacağını yazdım. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu da aday, ben onun yerinde olsaydım aday olduğum günden itibaren parti genel başkanlığından ayrılırdım.”‘AK Parti’den Kayseri’de MHP’ye, Adıyaman’da Yeniden Refah’a oy kayması olabilir’Erdoğan’ın seçimi ilk turda kazanacağını ama AK Parti için işlerin kolay olmayacağını söyleyen Metiner, bazı illerde AK Parti seçmeninin Yeniden Refah Partisi’ne veya MHP’ye oy verebileceğini ifade etti:“Reis’in ilk turda seçileceği kanaatindeyim. Onda hiçbir kuşku duymuyorum. Her şeye rağmen kazanır ama AK Parti’nin akıbeti ne olur, o konuda emin değilim. Çünkü ittifak partileri, aralarında oy kaymaları yaşayabilirler. Diyelim ki x ilinde AK Parti’nin listesini beğenmeyen bir AK Partili çok rahatlıkla Yeniden Refah Partisi’ne veya MHP’ye oy verebilir. Eğer onların listelerinde kendilerine uygun adaylar varsa… Bu ittifak sisteminin getirdiklerinden biri de bu. İttifak içinde geçişkenlik olacağını düşünüyorum. İttifaklar arası çok geçiş olacağını sanmıyorum. Kayseri’de AK Parti yerine MHP’ye oy verileceği, Adıyaman’da Yeniden Refah’a kayılacağı kanaatindeyim. Sahada gördüğüm bu. Yeniden Refah ve MHP hiç umulmadık oylar alabilir.”‘HÜDAPAR geçmişiyle yüzleşip özür dileyen bir anlayışın partisi, iyi anlatılabilirse sorun teşkil etmez’Kürtler için HÜDAPAR’ın ne anlama geldiği sorusuna “Hangi Kürtler?” diye yanıt veren Metiner, Kürtlerin bir kesimi için HÜDAPAR’ın ‘düşman’, bir kesimi içinse ‘desteklenen bir parti’ olduğunu söyledi:‘Hasan Cemal ve Cengiz Çandar, çözüm sürecini sabote ettiler’Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı olan ve seçilmesine kesin gözüyle bakılan Hasan Cemal ve Cengiz Çandar da kamuoyunda tartışılıyor. İki ismin ‘yanlış adreste olup olmadığına’ ilişkin soruyu da yanıtlayan Metiner, “Kendileri de yanlış düşünüyorlar, dolayısıyla doğru adresteler” dedi. Metiner, iki ismin çözüm sürecini sabote ettiğini iddia ederek şu ifadeleri kullandı:“Çözüm sürecinde, silahların bırakılma ihtimalinin belirdiği süreçte, Hasan Cemal neredeyse Kandil’e kadar, Suriye’nin kuzeyine kadar giderek “Aman ne yapıyorsunuz, silahlarınızı bırakmayın. Amerika size bir devlet kurduracak” gibi sürece karşı çıkan bir duruş sergiliyorlardı. Türkiye’de Kürtlere faydadan çok zarar getirecekleri kanaatindeyim. Gittiler “Kafasızlık yapmayın. Çözüm süreci bir aldatmacadır, Erdoğan sizi kullanmaya çalışıyor. Silahlar siyasi sonuç almak için bir tehdit unsurudur. Sonuç elde etmeden silah bırakmanız doğru değildir” dediler. O dönem yazdığı yazılara bakınız, yaptığı röportajlara bakınız. O dönem terör örgütü liderleriyle yaptıkları söyleşilere, neyi nasıl öne çıkardıklarına bakınız. Amerika’nın bir Kürtleri var, bir de Amerika’nın Beyaz Türkleri var. Dolayısıyla kol kola girerek çözüm sürecini sabote ettiler. Hasan Cemal de Cengiz Çandar da bence bu sürecin önemli aktörlerinden. Adreslerini bulmuşlar ama ben Kürtlere de Türkiye’ye de zarar verecekleri kanaatindeyim.”
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2023
Enver Aysever
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102547/47/1025474725_0:0:1000:999_100x100_80_0_0_c7dd406d618ff2bbc5709e8a27ab2ff5.jpg
Enver Aysever
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102547/47/1025474725_0:0:1000:999_100x100_80_0_0_c7dd406d618ff2bbc5709e8a27ab2ff5.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e7/04/0b/1069526039_178:0:711:400_1920x0_80_0_0_65c603842e949d4919c4d8e5e4991a22.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Enver Aysever
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102547/47/1025474725_0:0:1000:999_100x100_80_0_0_c7dd406d618ff2bbc5709e8a27ab2ff5.jpg
аудио, radyo, radyo, seçimler, genel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri
аудио, radyo, radyo, seçimler, genel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri
AK Partili Metiner’den aday belirleme sürecine tepki
20:33 10.04.2023 (güncellendi: 19:01 11.04.2023) AK Partili Metiner, milletvekili belirleme sürecine tepki gösterdi. CHP’li Ali Şeker de seçmenleri oy verdiği partiye üye olmaya çağırarak, “Oy verdikleri partiye üye olmazlarsa, tepede başka bir şey gelişebiliyor” ifadelerini kullandı.
Siyasi partiler, milletvekili adaylığı listelerini kesinleştirerek Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) iletti. Listelerin belirlenme süreci kadar, açıklandıktan sonra da ortalık karıştı. Seçmenlerden ve siyasetçilerden, ittifak anlaşmaları sebebiyle partilerinden aday gösterilen isimlere tepkiler var.
Bu seçimde aday olmayacağını açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker ve daha önce vekilliğini yaptığı Adıyaman’daki listeye tepki gösteren AK Partili Mehmet Metiner, Radyo Sputnik'te yayınlanan Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programına konuştu.
Ali Şeker: Parlamentoda çoğunluğun sağlanması gerekiyor, kabul edilen kişilerin öne çıkması bunu kolaylaştırır
Ön seçimin önemine vurgu yapan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, parlamentoda çoğunluğun sağlanmasının önemli olduğuna ve bu nedenle tabandan işaret edilenlerin aday gösterilmesi gerektiğine dikkat çekti:
“Dönem zor bir dönem. Mutlaka gelecek arkadaşlar da mücadele edecekler. Parlamento çoğunluğunun çok önemli olduğu bir dönemdeyiz. O açıdan mutlaka 301’i almak gerekiyor. Mümkün olduğunca kabul edilen kişilerin öne çıkması, bunun başarılmasını kolaylaştıracaktır.”
‘Ön seçimle gelen vekiller, daha kamucu bir anlayışta olurdu’
Şeker, “Siz CHP içinden tasfiye edilen sosyalistlerden misiniz” sorusuna verdiği yanıtta ise isim vermedi fakat parti içinde kamucu anlayışın öne çıkması için verdikleri mücadeleyi anlattı:
"O konuda kimseyi işaret etmek istemem ama kamucu anlayışın öne çıkması için bir mücadele yürüttük. Partinin daha solda olması gerektiğini söyledik. Diğerleriyle ittifakın, yüzde 50+1’in getirdiği bir zorunluluk olduğunun farkında olarak bizim sosyal demokrat bir parti olarak ilkelerimiz öne çıkarılması konusunda tutum aldık ve açıklıkla ifade etmekten çekinmedik. Bu kimsenin tekelinde değil. Bu anlayıştan insanların çok olmasının yolu da daha çok milletin seçtiği, ön seçimin yapıldığı vekillerin daha çok olmasıyla kolay oluyordu. Seçim süreçleri de daha önce başlamış oluyordu, bir hareketlilik getiriyordu. Demokrasinin işlemesi ve AK Parti'nin daha çabuk gitmesi açısından da önemli görüyorum."
‘Seçmen oy verdiği partiye üye olmazsa, tepede başka bir şey gelişebiliyor’
Kamuoyunda merak edilen bir başka mesele de CHP listelerinden aday gösterilen eski AK Partililerin Meclis’te takınacağı tutum. Çoğunluk sağlansa dahi, bazı konularda yaşanabilecek fikir ayrılıkları sonrası, partilerin istediği değişiklikleri yapamayacağına dair görüşler var. Bu konudaki fikirlerini de aktaran Şeker, şunları söyledi:
“Bir partide tabandan geliyorsanız, geçmişiniz varsa, bir başka yöne gitmeniz çok mümkün değil. Bir partinin üyeleri vardır, onlar yöneticileri seçer, onlar da aday olur vs. Bu dışarıdan gelmeler, dışarıya gitmeleri de getiriyor. İYİ Parti’den seçilip MHP’ye geçenler, CHP’den seçilip AK Parti’ye gidenler oldu. Tabanla doğrudan ilişkisi olmayan, günübirlik popülerlikle gelip gitmiş insanlar bunlar. Dolayısıyla bireysel geldim, bireysel gittim anlayışında olabiliyorlar. Halbuki bu kamu adına yapılan bir iş. İlkeler bütünüyle insanlar bir araya geliyor, ülkenin yönetimine talip oluyor. Bağlayıcı bir parti programı var. Bununla ilgili olarak da insanlar sorumluluk duymadan ‘ben kendim geldim, istediğimi yaparım’ havasına girebiliyor. Bu doğru değil bir kere. Onun için seçmenler, hangi partiye oy veriyorsa o partinin üyesi olmalı ve partinin alacağı kararlarda etkili olmalılar. Tabandan AK Parti karşıtı bir tutum bekleyen insanlar partiye üye olmuyorlar, gidip o parti çok farklı birilerini yönetim ve milletvekili kademelerine yerleştirebiliyor. Bu bizim parti için değil, genel olarak söylediğim bir şey. Siyasetçi bir arkadaş istifa da etti hatta, tabandan aldığınız temsiliyeti Saray’a teslim etmek üzere değil, yüzde 90’ının Saray’a karşıt olduğu bir durumda onu hayata geçirmek için yetki aldınız. Partinin tabanı üye olmazsa tepede başka bir şey gelişebiliyor. Onun için üye olup mücadele etmeleri gerekiyor ki o düşünceler, programlar hayata geçebilsin.”
Metiner: ‘Gücünü milletten değil, parti genel merkezlerinden alan bir parlamento oluşacağı kanaatindeyim’
AK Partili Mehmet Metiner, bazı illerin aday listelerine tepkili. Bunun, mevcut sistemin bir sorunu olduğunu söyleyen Metiner’e göre, oluşacak parlamento da gücünü milletten değil, parti genel merkezlerinden alacak:
“Milletvekili belirleme sistemine karşıyım. Doğrudan milletin seçmesinden yanayım. Bırakalım millet kendi vekilini kendi seçsin. Kendi cumhurbaşkanını belirliyor da, sandıkta kendi hükûmetini seçiyor da, Ankara’da partilerin siyasi oligarklarının kendi siyasi tercihlerine göre, anket yapıyoruz iddialarının arkasına sığınarak… Geçin bunları. Eş, dost, arkadaş ilişkileriyle yürüyen, kendi partilerinin gücüne inanarak nasıl olsa millet oy verir denilerek benimsenen bir sistem. Demokratik bir temsil sistemi oluştuğu kanaatinde değilim. Parlamentonun da bu anlamda gücünü doğrudan milletten alan, güçlü temsilcilerden oluşacak bir parlamento olacağı kanaatinde değilim. Bunu Siyasi Erdemler Risalesi kitabında yazmıştım. Siyasi istikrarsızlığın çok daha fazla olacağı, güçlü temsiller yerine kendi genel merkezlerine daha bağlı kişilerden oluşacak bir Meclis olacağı kanaatindeyim.”
‘Başkanlık sisteminin pratiklerinin, parti devleti algısı yaratabileceğini yazdım’
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin yanlışlıklarına dikkat çeken Metiner, oluşan pratiklerin de bir parti devleti algısı yarattığını söyledi:
“Yeni Şafak’taki köşe yazılarımda, uzun uzadıya bu sistemin yanlışlığına dikkat çektim. Hem parti genel başkanlığı hem cumhurbaşkanlığının aynı kişide olmasına karşıyım. Bunu bir yıldır yazıyorum. 50+1 denkleminin yanlış olduğunu, parti genel başkanlığıyla cumhurbaşkanlığının iç içe geçmesinden doğacak pratiklerin, parti devleti algısı oluşturacağını yazdım. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu da aday, ben onun yerinde olsaydım aday olduğum günden itibaren parti genel başkanlığından ayrılırdım.”
‘AK Parti’den Kayseri’de MHP’ye, Adıyaman’da Yeniden Refah’a oy kayması olabilir’
Erdoğan’ın seçimi ilk turda kazanacağını ama AK Parti için işlerin kolay olmayacağını söyleyen Metiner, bazı illerde AK Parti seçmeninin Yeniden Refah Partisi’ne veya MHP’ye oy verebileceğini ifade etti:
“Reis’in ilk turda seçileceği kanaatindeyim. Onda hiçbir kuşku duymuyorum. Her şeye rağmen kazanır ama AK Parti’nin akıbeti ne olur, o konuda emin değilim. Çünkü ittifak partileri, aralarında oy kaymaları yaşayabilirler. Diyelim ki x ilinde AK Parti’nin listesini beğenmeyen bir AK Partili çok rahatlıkla Yeniden Refah Partisi’ne veya MHP’ye oy verebilir. Eğer onların listelerinde kendilerine uygun adaylar varsa… Bu ittifak sisteminin getirdiklerinden biri de bu. İttifak içinde geçişkenlik olacağını düşünüyorum. İttifaklar arası çok geçiş olacağını sanmıyorum. Kayseri’de AK Parti yerine MHP’ye oy verileceği, Adıyaman’da Yeniden Refah’a kayılacağı kanaatindeyim. Sahada gördüğüm bu. Yeniden Refah ve MHP hiç umulmadık oylar alabilir.”
‘HÜDAPAR geçmişiyle yüzleşip özür dileyen bir anlayışın partisi, iyi anlatılabilirse sorun teşkil etmez’
Kürtler için HÜDAPAR’ın ne anlama geldiği sorusuna “Hangi Kürtler?” diye yanıt veren Metiner, Kürtlerin bir kesimi için HÜDAPAR’ın ‘düşman’, bir kesimi içinse ‘desteklenen bir parti’ olduğunu söyledi:
“HÜDAPAR var diye seçmende çok kopuş olacağını düşünmüyorum. Bazı Kürtler için HÜDAPAR imha edilmesi gereken bir düşmandır, İslamcı-dindar Kürtler için HÜDAPAR kısmi eleştirme tabi tutulsa da duruşu itibarıyla desteklenen bir partidir. PKK’yla olan savaşın mücadele sürecinde, sadece PKK’yla değil kendilerinden farklı düşünen birtakım dindar müslümanlara ve kanaat önderlerine yönelik baskı politikalarında zaman zaman şiddete varan, ölüme giden konjonkütrel hangi sebeple olursa olsun rol alması eleştirileri de beraberinde getiriyor. Ama HÜDAPAR, geçmişiyle yüzleşip yaptığı hataları kabul ederek özür dileyen, yeni başlangıç yapan bir anlayışın partisi olduğu için, iyi anlatılabilirse bunun da sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.”
‘Hasan Cemal ve Cengiz Çandar, çözüm sürecini sabote ettiler’
Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı olan ve seçilmesine kesin gözüyle bakılan Hasan Cemal ve Cengiz Çandar da kamuoyunda tartışılıyor. İki ismin ‘yanlış adreste olup olmadığına’ ilişkin soruyu da yanıtlayan Metiner, “Kendileri de yanlış düşünüyorlar, dolayısıyla doğru adresteler” dedi. Metiner, iki ismin çözüm sürecini sabote ettiğini iddia ederek şu ifadeleri kullandı:
“Çözüm sürecinde, silahların bırakılma ihtimalinin belirdiği süreçte, Hasan Cemal neredeyse Kandil’e kadar, Suriye’nin kuzeyine kadar giderek “Aman ne yapıyorsunuz, silahlarınızı bırakmayın. Amerika size bir devlet kurduracak” gibi sürece karşı çıkan bir duruş sergiliyorlardı. Türkiye’de Kürtlere faydadan çok zarar getirecekleri kanaatindeyim. Gittiler “Kafasızlık yapmayın. Çözüm süreci bir aldatmacadır, Erdoğan sizi kullanmaya çalışıyor. Silahlar siyasi sonuç almak için bir tehdit unsurudur. Sonuç elde etmeden silah bırakmanız doğru değildir” dediler. O dönem yazdığı yazılara bakınız, yaptığı röportajlara bakınız. O dönem terör örgütü liderleriyle yaptıkları söyleşilere, neyi nasıl öne çıkardıklarına bakınız. Amerika’nın bir Kürtleri var, bir de Amerika’nın Beyaz Türkleri var. Dolayısıyla kol kola girerek çözüm sürecini sabote ettiler. Hasan Cemal de Cengiz Çandar da bence bu sürecin önemli aktörlerinden. Adreslerini bulmuşlar ama ben Kürtlere de Türkiye’ye de zarar verecekleri kanaatindeyim.”