İki genç kadın girişimcinin kurduğu Plastic Move, atık ekmeklerden biyoplastik üretiyor
Hafta Sonu Halleri - 11 Mart
Abone ol
Plastic Move, yerli teknoloji girişimlerinden biri olarak atık ekmeklerden biyopolimer üretmeyi başaran ve bu şekilde plastik üretiminde kullanılan petrol oranını azaltmayı hedefleyen bir şirket. Girişimin kurucularından Büşra Köksal, Radyo Sputnik’te Hafta Sonu Halleri’ne konuk oldu.
Plastic Move, ilk olarak Mayıs 2020'de TÜSİAD'ın düzenlediği yarışmada beş finalistten biri olarak dikkat çekti. Bu başarılarının ardından Workup Girişimcilik Programı'nın yedinci dönemine de kabul edildi. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde plastik kullanımını azaltmaya çalışan firmalara yüksek değerli katkı hammaddeleri sunan Plastic Move, bu sayede şirketlerin plastik kullanım oranını yüzde 20 azaltmayı hedefliyor. Bu başarıyı, gıda ve tarım atıklarından üretilen düşük maliyetli biyopolimerler ile gerçekleştiriyorlar.
Yerli girişim Plastic Move, ilk ürün denemelerini Evyap ve Avrupa'nın en büyük plastik ambalaj üreticilerinden biri olan Sarten işbirliğiyle gerçekleştirdi. Bu işbirliği kapsamında, Plastic Move'un atık ekmeklerden ürettiği biyopolimer, yeni piyasaya sürülecek olan 2,5 litrelik ve 4 litrelik sabun şişelerinin orta kapak üretiminde kullanıldı.
Sürdürülebilirlik yolunda önemli bir adım
Röportajımızda, Büşra Köksal ile Plastic Move'un sürdürülebilirlik anlayışını, girişimin karşılaştığı zorlukları ve bu yenilikçi teknolojinin endüstriye ve çevreye sağlayacağı faydaları hakkında konuştuk. Köksal, Plastic Move'un temel amacının çevreye duyarlı bir anlayışla üretim süreçlerini ve ürünlerini geliştirmek olduğunu belirtti. Ayrıca, sürdürülebilirlik vizyonlarının atık azaltımı ve doğal kaynakların verimli kullanımına dayandığını vurguladı.
Köksal, girişimin başlangıcında bürokratik engeller, teknik zorluklar ve mali destek eksikliği gibi sorunlarla karşılaştıklarını anlattı. Ancak bu zorluklara rağmen, ekip olarak azimle çalıştıklarını ve başarılı işbirlikleri sayesinde piyasadaki yerlerini sağlamlaştırdıklarını ifade etti.
"İleri dönüşüm dünyada giderek yaygınlaşıyor"
Atıkların değerlendirilmesi, dünyada hızla gelişen bir alan. Hatta bir atık piyasası bulunuyor ve artık her türlü atık oldukça değerli hale gelmiş durumda. İleri dönüşüm, ülkemizde henüz çok yaygın olmasa da, dünyada giderek yaygınlaşıyor ve değer görüyor. Biz, nişasta bazlı atıkların ileri dönüşümünü sağlayarak onları bir biyoplastiğe dönüştürüyor ve sanayide petrol bazlı plastik kullanımını yüzde kırka kadar azaltıyoruz. Dünyada biyoplastikler bulunsa da, bunlar gıda kaynağı kullanılarak üretiliyor. Biz nişastayı atıktan elde ederken, diğerleri şeker pancarı tarımı yaparak nişasta elde ediyor. Bu sürdürülebilir olmayıp, karbon salınımı açısından aslında dünyaya fazla faydalı bir ürün haline gelmemekte. Bu ürünler genellikle sanayide tercih edilmiyor çünkü sanayinin üretim koşullarını karşılamıyorlar.
“Biyoplastik üretiminde yeni bir teknik geliştirdim”
Çevre kirliliği konusunda araştırma yaparken biyoplastikler konusu benim ilgimi çekti ve bu konuda çalışmaya karar verdim. Ardından, biyoplastiklerin ne kadar kusurlu olduğunu ve çevre sorunlarına çözüm olarak üretilemediğini gördüm. Biyoplastiklerin üretimini daha verimli hale getirmeye karar verdim ve biyoplastik üretiminde kullanılan tekniğin üzerinde yeni bir teknik geliştirdim. Dünyadaki biyoplastik üretiminde altı ton patatesin nişastasından sadece bir ton biyoplastik üretilebilmektedir. Gıda malzemesi kullanarak biyoplastik üretmenin mantıksız olduğunu düşündüm. Tarım alanlarının bu kadar değerli olması ve üretim sırasında bu kadar çok emek ve enerji harcanırken, sonunda verimsiz bir biyoplast elde etmek çok mantıklı gelmedi. Bu yüzden ben nişastayı atık ekmeklerden alabileceğimizi düşündüm.
“Kurumsal işbirlikler en büyük kaynağımız”
İstanbul Halk Ekmek başta olmak üzere, ekmek üreticileri, makarna üreticileri ve un üreticileriyle çalışıyoruz. Atık piyasasında zaten mevcut olan ıskarta ekmek ve fire makarna gibi atıkları alıyoruz. Düzenli bir atık teminimiz var; atıkları alıp işliyoruz. Türkiye, başlamak için harika bir ülke çünkü hem atık temini konusunda hem de Türkiye'deki ambalaj firmaları çok gelişmiş firmalar. Çalıştığımız firmaların hepsinin ihracat payı var ve bazıları da yurtdışı bazlı ambalaj firmaları. Şimdilik Türkiye'de kalmak ve buradaki üretime yoğunlaşmak önceliğimiz; yıl sonunda kapasitemizi artırdığımızda yurtdışına açılma hedefimiz var.
“Kadın girişimciliğin zorluklarını yaşadım”
Dünyada kadın girişimcilere büyük yatırımlar yapılmıyor. Ben yatırım alma konusunda sorun yaşamadım ama genel olarak kadın girişimcilere çok az yatırım yapılıyor. Kadınların evlenmesi ya da bebek sahibi olması durumunda işlerine daha az zaman harcayacakları konusundaki endişelerle yatırımlar yapılmadığını duyuyoruz. Sanayi sektörü, erkeklerin ağırlıkta olduğu bir sektör olduğu için kadınlara mesafeli bir yaklaşım bulunuyor. Sektörde kadın olarak kabul görmek biraz daha zor olabiliyor.