00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:07
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
16 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
4 dk
HABERLER
19:00
5 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:30
15 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
4 dk
HABERLER
12:01
5 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
3 dk
HABERLER
19:00
14 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Protestoların kansız bitmesi İsrail’in demokrasi hanesinde kocaman bir yıldız’

‘Protestoların kansız bitmesi İsrail’in demokrasi hanesinde kocaman bir yıldız’
Abone ol
Dr. Yanarocak’a göre, İsrail’deki ‘yargı reformu’ krizinde yüksek yargının 1980’den sonra geliştirdiği ‘siyasi aktivizmi’ etkili. Netanyahu’nun hakkındaki soruşturmalar varken reforma girişmesinin sorgulandığını belirten Yanarocak, başbakan ve bakanlarının da Aşkenaz olduklarını belirterek olayın köken ayrımıyla ilgisi olmadığını vurguladı.
İsrail’de Başbakan Benyamin Netanyahu’nun parlamentodan (Knesset) çıkarmaya çalıştığı ‘yargı reformu’ yasası, ülkede hayata durduran büyük protestoların ardından şimdilik ‘ertelendi’.
İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog’un ‘iç savaş tehlikesini’ andığı gösterilerin 13’üncü haftasında grevler eşliğinde sokaklar karışırken, yedek askerlerin de eşlik ettiği gösteriler nedeniyle sesini yükselten Savunma Bakanı Galant, Netanyahu tarafından görevden alındı. Netanyahu liberal isyan dalgası ile koalisyon ortağı dinci ve aşırı sağcı partilerin arasında sıkışıp kalmasının ardından ‘tasarıyı ertelemeyi’ seçti. Karşılığında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in ‘milis gücü’ planına destek verdiği belirtiliyor.
Netanyahu’nun erteleme kararını yeterli bulmayan bir kısım gruplar gösterilere devam kararı alsa da isyan dinmiş görünüyor.
Netanyahu hükümetinin 5 Ocak’ta sunduğu ‘yargı reformu’ anayasanın bulunmadığı ortamda yasaların ‘temel yasaya’ uygunluğunu denetleyen Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini tırpanladığı ve yargıç atamalarını ‘siyasileştireceği’ gerekçesiyle eleştiriliyordu. Kriz İsrail’deki liberal ve muhafazakar kanadı bugüne kadar görülmemiş düzeyde karşı karşıya getirdi.
Gelişmeleri Tel Aviv Üniversitesi Moşe Dayan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi ve Kudüs Güvenlik ve Strateji Araştırmaları Enstitüsü'nden Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak ile konuştuk.

‘İsrail yüksek yargısının 1980’den sonra siyasi aktivizme yönelmesi etkili oldu’

Hay Eytan Yanarocak’a göre İsrail solu ve sağı arasında çekişme öteden beri var. Özellikle kurucu elitlerin etkili olduğu yüksek yargının 1980’lerde ‘siyasal aktivizme’ yönelmesiyle sürtüşmelerin arttığını belirten Yanarocak, bundan en fazla nasibini alanın da farklı aralıklarla başbakanlık yapan Netanyahu olduğunu anımsattı:
“İsrail’in sağı ile solu arasında mütemadiyen bir çekişme var. yıllar içerisinde İsrail solu zayıfladıkça bir şekilde yargı mekanizmasının elitlerden, yargıçların da sol tandanslı kişilerden oluşmasından dolayı yıllar içerisinde sol ile İsrail yargısı iç içe geçmiş hale geldi. En büyük sürtüşmeler İsrail’in sağ tandanslı hükümetleriyle yargı sistemi arasında yaşandı. Bu olaylar silsilesi özellikle 1980’den sonra eski Yüksek Mahkeme başkanının geçirdiği yargı reform paketiyle başladı. Bu yargıya bir şekilde ‘siyasi aktivizm’ adını verdiğimiz, bazı değişik konularda yürütmenin kararlarına müdahil olup iptal etme olanağı sundu. 1980’den önce İsrail Yüksek Mahkemesi karar alma süreçlerine bu denli müdahil değildi. 1980’den sonra bu ayyuka çıktı. Özellikle de Netanyahu’nun son 15 senede değişik aralıklarla hükümette kaldığını hesap edersek, en çok nasibini alan da o oldu.”

‘Basit çoğunlukla ülkenin yasama, yürütme, yargı dengesini bozduğu için insanlar kendini dışarı attı’

Yanarocak, Netanyahu’nun da ‘sütten çıkmış ak kaşık’ olmadığını anımsatırken, İsrail liderinin özellikle yargı reformunu kendisi hakkında soruşturmaların bulunduğu bir ortamda yapmaya çalışmasının yarattığı soru işaretlerini vurguladı:
“Netanyahu da sütten çıkmış ak kaşık değil. Kendisi hakkında halihazırda yolsuzluk soruşturmaları devam ediyor. Belki de en önemli sorun. Netanyahu kendisi hakkında hiçbir soruşturma olmadan bu reformları yapmak isteseydi, birçok kişi bu reformların ahlaki boyutunu tartışamazdı. Ancak şu anda Netanyahu’nun kendi dosyasıyla ilgilenebilecek potansiyelde olan yargıçların atamasıyla alakalı kanunları geçirmesi, ‘acaba sorun Netanyahu’nun kendi kişisel davalarıyla alakalı olabilir mi’ gibi soru işaretleri uyandırıyor. Yargıç atamalarıyla alakalı bu yargı reformu. 120 sandalyeli İsrail parlamentosunda 64 sandalyesi var. Normal şartlarda bu ölçekte yapılan bir reformun çok daha nitelikli bir şekilde geçmesi uygun olur. Ama İsrail’de bir anayasa yok, bunun için basit bir çoğunlukla böylesine bir önemli yasa geçirilebiliyor. Dananın kuyruğu buradan kopuyor. Netanyahu eğer referanduma gitmiş olsaydı bu gösterileri görmeyecektik. Kendisi 64 oyla ülkenin yasama, yürütme, yargı arasındaki dengeyi bozucu bir kanuna el attığı için toplumda konsensüs oluşmadığı için insanlar kendilerini sokağa attılar. Havaalanı, okullar, üniversiteler kapandı.”

‘Netanyahu ve bakanları da Aşkenaz, burada Aşkenazlara darbe söz konusu değil’

Yanarocak, olayın Yüksek Mahkeme yargıçlarının Aşkenaz kökenleri üzerinden yansıtılmasının sağlıklı olmadığı görüşünde. İsrail’de demografik olarak Aşkenazlara karşı Seferad nüfusta sağ eğiliminin bulunduğunu teslim eden Yanarocak, ancak Netanyahu’nun ve yargı reformunu gündeme taşıyan bakanlarının da Aşkenaz kökenli olduğunu anımsattı:
“Bu olaya köken açısından yaklaşmanın sağlıklı olmayacağını düşünüyorum. Yüksek Mahkeme yargıçlar her ne kadar ezici çoğunlukla Aşkenaz Yahudilerinden oluşsa da yargı reformunun mecliste iki babası var. Biri Yariv Levin, diğeri Simcha Rotman. Her ikisi de Aşkenaz Yahudisi. Netanyahu’nun da sülalesinin Doğu Avrupa’dan gelmiş Yahudilerden olduğunu, yani bir şekilde Aşkenaz Yahudisi olduğunu söylersek, Aşkenazlara darbe yaptığı söz konusu değil. Ama İsrail sağı bugünlerde demografik olarak daha Doğulu diyebileceğimiz ülkelerden gelmiş olan Yahudilerin bir şekilde devam eden vatandaşlığından oluşuyor. Elit olarak baktığımız kesim devleti kuran Doğu Avrupalı Aşkenaz Yahudileri, doğru. Ama aynı şekilde hükümetin içinde şu anda çok fazla Aşkenaz Yahudisi var. Buna bu şekilde bakmak doğru olmayacak.”

‘Kan dökülmeden bitmesi İsrail demokrasi hanesine kocaman bir yıldız olarak yazılmalı’

Yanarocak Cumhurbaşkanı Herzog’un ‘iç savaş’ riski tespitinin yanlış olduğu görüşünü aktarırken, polisle gerilimlere rağmen meselenin kan dökülmeden sonuçlanmasının ise İsrail demokrasi hanesine kocaman bir yıldız olarak yazılması gerektiğini dile getirdi:
“Bu raddeye gelmeden kan dahi dökülmeden, birkaç itiş kakış ve polisle göstericiler arasında ufak çapta sürtüşmeleri kenara koyarsak, bu ölçekte yani, yüzbinlerce kişilik protestoların kansız bitmesinin İsrail’in demokrasi hanesine kocaman bir yıldız olarak yazılması gerektiğini düşünüyorum. Kan dökülebilirdi ama bunun bir iç savaşa mahal vereceğine hala inanmıyorum. Bunu ilk defa makam kürsüsünden belirten İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog’a da inanılmaz derecede sinirlendiğimi hatırlıyorum. İnsanların aklında yokken sanki insanların aklına sokarcasına… Bence çok yanlıştı. Ama çok şükür ki o noktalara gelmedik.”

‘Önümüzde bir bayram silsilesi var’

Yargı reformu yasası karşısında İsrail’in adeta ‘fişinin çekildiğini’ belirten Yanarocak, Netanyahu’nun şimdilik attığı geri adımında İsrail’in girdiği dini ve diğer bayramlar sürecinde krizin sürdürülebilir olmaması etkili:
“Dün ülkenin fişini çektiler. Havalimanı kapandı, okullar kapandı. AVM’ler dahi kapandı. Dolayısıyla bu sürdürülebilir bir inat olmaktan çıktı. Dolayısıyla toplumun gözünde artık yapıcı bir rol oynamak için erteleme yapıldı. Önümüzde bir bayram silsilesi var. Önce hamursuz bayramı geliyor, sonra Holokost’u anma günü, sonra şehitleri anma günü, bağımsızlık bayramı derken arka arkaya bu bayramlar önemli. İnsanların bir araya geldikleri, milli duyguların iç içe geçtiği bayramlar. Toplumun bu denli kutuplaşmış olduğu dönemde böyle resimlerin verilmesi kabul edilemez. Netanyahu üzerindeki en büyük baskı zaten bu bayram sürecinden en azından bir açıklama yaparak ara vermesi yönündeydi.”

‘Her iki tarafın da törpülenmesi gerektiğini düşünüyorum’

Ancak Yanarocak, Netanyahu’nun yargı reformunun bir şekilde yapılacağı görüşünde. Yüksek Mahkeme’nin karar alma mekanizmalarına müdahelesinin ‘başını alıp gittiğini’, buna karşı Netanyahu’nun da mahkemeye karşı tutumunun ‘şiddetli’ olduğunu belirten Yanarocak, iki tarafın da törpülenmesi gerektiğini söyledi:
“Bu yargı reformunun öyle veya böyle yapılacağını düşünüyorum. Çünkü artık Yüksek Mahkemenin karar alma mekanizmasına müdahil olma derecesi aldı başını gitti. Buna karşı Netanyahu’nun da Yüksek Mahkemeye karşı attığı adımların şiddeti oldukça fazla. İsrail’de çok popüler olmayan bir kesimi temsil ediyorum. Ben her iki tarafın da törpülenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda toplum Fenerbahçe ve Galatasaray gibi bir ayrışma yaşadığı için ben Beşiktaş oluyorum bu durumda, kimse yüzüme bakmıyor yani. Belli ki bu geçecek, sadece geçiş sırasında yasama, yürütme ve yargının minimum zarar görmesi lazım.”

‘Gezi olaylarından sonra Türkiye’ye benzetilmek iltifat algılanmıyor’

Yanarocak, şu durumda yargının Knesset’in atamalarını veto edebildiğini söylerken, İsrail’deki liberal kesimde ‘Polonya, Macaristan ve Türkiye’ ile kıyaslamalar yapıldığı ve Gezi olaylarından beri Türkiye’ye benzetilmenin iltifat olarak algılanmadığını aktardı:
“Mesela şu anda Knesset bir yargıç atamak istiyor. Yargıçlar, Knesset’in atamasını veto edebiliyor. Her iki ülkeye de hakim olduğum için aslında, Türkiye’deki gidişatın 2010’dan beri süregelen reformdan beri yargının bağımsızlığı soru işaretleriyle gündeme gelmeye başlamıştı. Burada İsrail basınında ‘Biz nereye gidiyoruz?’ diye üç ilke ön plana çıkıyor. Birinci ülke Polonya, ikincisi Macaristan, üçüncü ülke de Türkiye olarak zikrediliyor. Dolayısıyla şu anda Gezi Parkı’ndan sonraki Türkiye’ye baktığımızda Türkiye’ye benzetilmek iltifat olarak algılanmıyor.”

‘Ben hala Suudi Arabistan ve İsrail arasında gerçekleşebilecek yakınlaşma konusunda umutluyum’

Yanarocak, İsrail’de böyle bir kriz hali yaşanırken, İbrahim Anlaşmaları’nı genişletmenin umulduğu Suudilerin Çin aracılığıyla İran ile uzlaşmasını da değerlendirirken, bunda Biden yönetiminin etkisine atıf yaptı:
“’Balık baştan kokar’ diye bir söz var. Biden, Ortadoğu’ya, Suudi lider (Muhammed bin) Salman’a da Kaşıkçı suikastinden beri daha mesafeli yaklaştığı için Salman da kendi menfaatlerini maksimize etmek için değişik bir siyaset güdüp herkesle aynı anda ilişki kurmayı seçiyor. Kendi penceresinden haklı olabilir. Perde arkasında geliştirilmiş olan kazanımların çöpe atılacağı anlamına gelmez. Ben hala Suudi Arabistan ve İsrail arasında gerçekleşebilecek yakınlaşma konusunda umutluyum.”

‘İsrailliler kendi güvenliklerine bir halel geleceğini tespit ettikleri an faturayi kesiyorlar’

Yanarocak, Netanyahu’nun yargı reformu paketinin bir diğer sakıncasının da Yüksek Mahkeme’nin Batı dünyadaki imaj zedelenmesinin maliyetleri olduğunu söyledi. Yanarocak, İsraillilerin ve en başta asker kanadının, hükümetin atadığı yargıçların İsrail yargı sistemine bakışı değiştirmesinin askeri operasyonlardaki duruma etkileri nedeniyle ‘isyan bayrağı’ açtığını dile getirdi. Yanarocak’a göre bu konuyu dile getiren Savunma Bakanı Galant’ın görevden alınmasının rolünü vurguladı:
“Yargı reformu paketi ulusal güvenlik konusunda da önemli soru işaretleri doğuruyor. İsrail sık sık operasyon ve savaşlarla anılan bir ülke. Bu operasyonlar sırasında oluşabilecek bir hata durumunda askerlerin yargılanması söz konusu olduğu zaman İsrail yargısının bağımsızlığı tüm dünya tarafından bilindiği için İsrail askerleri bu zamana kadar hiçbir zaman Lahey’e sevk edilmedi. Ortaya bir sorunsal çıkıyor. Olur da Yüksek Mahkeme, hükümet tarafından atanan yargıçlar tarafından yönetilmeye başlarsa o zaman uluslararası mahkemeler İsrail yargı sistemine eskisi gibi bakmayabilir. O zaman ‘İsrail askerlerine uluslararası adalet divanları yolu mu gözükecek’ gibi bir soru işareti de var. Bu sebepten İsrail ordusunda özellikle yedek askerlik yapan birçok kişi genelkurmay başkanı ve savunma bakanına baskı yaptı. Bundan ötürü Savunma Bakanı Gallant, gidip Netanyahu’ya söylediği ve sonradan tüm bunları televizyonda da söylediği için görevden alındı. Görevden alınması İsrail’in kutsal ineğine dokunulmuş etkisi yarattı. Çünkü savunma bakanı, ulusal güvenlik konusunda önemli bir noktaya parmak basıyor, Başbakan bunu görmezden geliyor. Başbakanın görmezden geldiği görülünce herkes sokağa çıktı, havaalanı o zaman kapatıldı. Bir başka deyişle İsrailliler kendi güvenliklerine bir halel geleceğini tespit ettikleri an, orada bir sorumsuzluk gördükleri an faturasını ağır şekilde kesiyorlar. Bütün ülkenin şalteri indi. Bu herkese ders niteliğinde oldu. İsrail’de herkes kendi gücünün sınırlarını gördü.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала