‘Çin ve Rusya liderleri yeni çağın hedeflerini, ilkeleri ve araçlarını ortaya koydu’
22:35 23.03.2023 (güncellendi: 11:35 27.03.2023)
‘Çin ve Rusya liderleri yeni çağın hedeflerini, ilkeleri ve araçlarını ortaya koydu’
Abone ol
Mehmet Ali Güller’e göre, Şi ve Putin’in ortak bildirileri, salt Çin-Rusya ilişkileri açısından değil küresel sorunlara çözüm kararlılığının ilanı olarak da bir ‘yeni dünya düzeni bildirisi’. ABD ve müttefiklerine önemli uyarılara dikkat çeken Güller, artık ABD’nin neredeyse Avrupa ile sınırlı tahakküm alanına karşılık değişen dengelere atıf yaptı.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, üçüncü görev döneminin ilk yurtdışı ziyaretini 20-22 Mart tarihlerinde Rusya’ya gerçekleştirdi. Çin liderinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile zirvesi ve iki ülke heyetlerinin görüşmelerinin ardından yayınlanan iki ortak bildiri, sadece Rusya Federasyonu-Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ikili ilişkiler değil, küresel düzen bakımından da dikkatleri üzerinde topladı.
Şi ile Putin, Çin liderinin üç günlük ziyaretinde son 10 yıl içinde 40’ıncı görüşmelerini yaparken, iki güne yayılan gayrı resmi ve resmi temaslarda 7 saati aşkın bir mesai gerçekleştirildi. Şi Jinping pazartesi günü Putin ile Kremlin’de gayriresmi bir görüşme gerçekleştirirken, Salı sabahını Rusya Başbakanı Mihail Mişutsin ile buluşmasına ayırdı. Salı akşam üzeri de Kremlin Sarayı’nda resmi ziyaret ve ortak açıklamalar gerçekleşti
İki ülke liderlerinin yayınladığı ‘Kapsamlı ortaklık ve ve stratejik işbirliğinin derinleştirilmesi’ ve 'Ekonomik işbirliğinin temel alanlarına yönelik 2030 kalkınma planına’ ilişkin ortak bildirilerin detaylı içeriği dikkat çekti.
Bildirilerde iki ülke arasında enerjiden tarım ve gıdaya, bilişim teknolojisinden mali işbirliğine pek çok alanda ilişkilerin geliştirilmesi vurgulanırken, ABD'nin tek taraflı yaptırım mekanizmasına itiraz edildi. Yine pek çok küresel başlıkta yaşanan sorunlar karşısında ABD yönetimi ve NATO'ya önemli mesajlar yer aldı.
Çin liderinin ziyaretinin sonundaki veda yemeğinin ardından Putin'e veda ederken, "Şu anda 100 yıldır yaşanmamış değişimler yaşanıyor. Ve biz bu değişimleri birlikte gerçekleştiriyoruz” vurgusu da odak noktasını oluşturdu.
Çin-Rusya zirvesi ve yayınlanan ortak bildirileri Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve dış politika kitaplarıyla tanınan gazeteci Mehmet Ali Güller ile konuştuk.
‘4 Şubat 2022 bildirisiyle birlikte…’
Mehmet Ali Güller’e göre, 21 Mart’ta Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Jinping’in Moskova ziyaretinde yayınlanan Çin-Rusya ortak bildirisi, sadece iki ilişkileri bakımından değil, iki ülkenin önemli küresel meselelere birlikte çözüm bulma kararlılığının ilanı olması bakımından ‘yeni dünya düzeni bildirisi’:
“Bildiriyi hafife alanların ne kadar akıllıca olup olmadığını tarih gösterecektir. Nitekim Amerika’nın pek hafif akıllı olmayan kesimlerinin yaptığı analizler, bunun çok daha dikkate alınması gerektiğini ortaya koyuyor. 10 Mart’ta Çin arabuluculuğunda İran-Suudi barışı ile Amerika büyük bir şok yaşadı. Henüz daha Amerikan düşünce kuruluşları ‘Küresel düzen mi değişiyor?’ diye kafa patlatırken birden ortak bildiriyle karşılaşmış oldular. Rusya ve Çin’in imzaladığı ortak bildiri, 4 Şubat 2022 tarihli bildiriyle birlikte yeni dünya düzeni bildirisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Mesele sadece iki ülkenin enerjiden diğer alanlara ne büyük oranda işbirliği yaptıkları ya da kendilerini stratejik ortaklık içinde nasıl tanımladıklarından öte. Bu bildiri dünyanın en önemli küresel sorunlarına Çin ile Rusya’nın birlikte çözüm bulma kararlılığını ilan etmesi bakımından bir yeni dünya düzeni bildirisidir.”
‘Yeni çağın hedefleri, ilkeleri ve araçları ortaya konuldu’
Çin ve Rusya liderlerinin ziyaretten hemen önce iki ülke medyasında yayınlanan makalelerine atıf yapan Güller, görüşlerin ortak bildiride yerini aldığını anımsattı. Yeni çağın hedeflerinin çok kutupluluk, ekonomik küreselleşme ve uluslararası ilişkilerin demokratikleştirilmesi olarak belirtildiğini vurgulayan Güllerbunun yöntemlerinin de ortaya konulduğunun altını çizdi:
“Zaten iki liderin vedalaşmasında üç günlük ziyaretin tamamını da ortak bildiriyle özetler nitelikte 100 yıllık bir işin esprisiyle nihayetlendi. Ziyaretten hemen önce Putin nasıl Halkın Günlüğü’ne yazdıysa Şi Cinping de Rusya basınına makale yazdı. O makaledeki görüşlerin ortak bildiriye de girdiğini görüyoruz. Şi’nin bildirisinde çok önemli 3 hedef 3 ülke 4 yol 4 araç saptaması var. Yeni çağı tarif ediyor. 3 hedef; çok kutupluluk, ekonomik küreselleşme ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesi. Bunlar hangi ilkelerle gerçekleştirilecek? Bir, hiçbir ülke diğerinden üstün değildir. İki, hiçbir yönetim modeli evrensel değildir. Üç, hiçbir ülke uluslararası düzeni dikte edemez. Bu hedeflere hangi yollardan ulaşılacak? Kuşak ve Yol, Küresel Kalkınma İnisiyatifi, Küresel Güvenlik İnisiyatifi. Hangi araçlar kullanılacak? BM, ŞİÖ, BRICS ve G20. Bunların tamamının ortak bildiriye yerleştirildiği ve kapsamlı şekilde yeni çağa girildiğinin işaret edildiği oldukça köşeleri olan bir bildiri.”
‘Körfez bölgesinde kolektif güvenlik mimarisi oluşturmak bile önemli’
Çin ve Rusya diplomasisinin son dönemde bata Ortadoğu olmak üzere sorun çözücü görünümlerini, en başta Suudi-İran anlaşmasını anımsatan Güller, ABD’nin bu bölgedeki askeri varlığı ve hegemonyası düşünüldüğünde, sadece buradaki denklemin değişmesinin ile taşıdığı öneme dikkat çekti. Güller, ortak bildiride salt Ortadoğu değil Afrika’dan Latin Amerika’ya ve Kuzey Kutbuna uzanan istikrar ve yapıcı işbirliği vurgularının da altını çizdi:
“Temel mesele nedir? Ortadoğu başta olmak üzere küresel sorunlara çözüm içeren maddeler var. Suudi Arabistan-İran barışı zaten oldu, buna memnuniyet gösteriliyor. Filistin sorunu, Suriye meselesi, Libya meselesi, Basra Körfezi meselesi var. Bu dört meselede Çin ve Rusya çözüm kararlılığı işaretleri veriyor. Burada çok yeni bir durum olarak Basra bölgesi için kolektif güvenlik mimarisi oluşturulmasının savunulması var, bu çok önemli. Yani Körfezi bölgesi için kolektif güvenlik mimarisi oluşturmak demek, pratikte Amerikan filo karargahı da Doha’daki üsleri düşündüğünüzde terazinin bir tarafındaki yükün artmasıyla, diğerinin havaya kalkması demek olacaktır. Bu Basra Körfezi bölgesinin kolektif güvenlik mimarisi için de önümüzdeki aylarda Çin’in İran ile Körfez ülkelerini ortak konferansta toplayacağı basına yansımıştı. Sadece Ortadoğu ile ilgili değil, zaten Ukrayna konusunda 12 maddelik bir planı var. Ondan öte Afrika’dan Latin Amerika’ya, Karayipler’den Kuzey Kutbu’na kadar iki ülke ortak bildiride istikrar ve yapıcı işbirliği bölgesi olarak buraların korunabilmesi için birlikte ortak tutum alacaklarını ilan etmiş oluyorlar.”
‘ABD ve müttefiklerine uyarılar da içeriyor’
Güller, ortak bildirinin küresel sorunla çözüm kararlılığının ötesinde ABD ve müttefiklerine de uyarılar içerdiğini vurguladı. ABD’nin Ukrana’da Rusya’ya yaptığı gibi Çin’e karşı kışkırtmaya çalıştığı Tayvan meselesine atıfta bulunan Güller, bunun da dışında bildiride Kore’de meşru taleplere Washington’ın yanıt vermesi vurgusunun önemine dikkat çekti. Aynı şekilde Japonya ve AUKUS paktının yanında NATO’yu Asya-Pasifik’e genişletme planlarına dair uyarıların unutulmadığını anımsattı:
“Bildirinin bir bölümü küresel sorunlara çözüm kararlılığını ortaya koyarken bir bölümü Amerika ve müttefiklerine uyarı içeriyor. Ukrayna meselesi gibi Amerika’nın bir de Çin’e karşı kışkırtmaya çalıştığı Tayvan meselesi var. İki ülke ortak bildiride tutum belirtmiş oluyorlar ve Tayvan’ın Çin topraklarının devredilemez bir parçası olduğunu vurguluyorlar. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin meşru taleplerine Amerika yanıt vermeli ve yeniden diyaloğa başlamalı diye bir tutum var. Amerika’nın Asya-Pasifik’teki en önemli müttefiki Japonya’ya, ‘Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimini kabul et’ tavrı koyuluyor. Çünkü bir nükleer deniz kazası durumu var, bunun etkileri var. Bunlardan hareketle de ‘Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetimini kabul etmen gerekiyor’ diyerek Japonya’ya mesaj verilmiş oluyor. Avusturalya, İngiltere, Amerika üçlüsünün oluşturduğu AUKUS konusunda uyarıları var. Amerika’nın Ukrayna’da en son kapsamlı şekilde Rusya’nın askeri operasyonu sırasında ortaya çıkarılan biyolojik askeri programı vardı. Çin bunun sadece Ukrayna ile sınırlı olmadığını, dünyanın pek çok bölgesinde olduğunu sergileyen raporlar yayınlamıştı. Şimdi Çin ve Rusya bu ortak bildiriyle Amerika’ya, ‘Biyolojik askeri programların dünyayı tehdit ediyor, derhal buna son ver. Biyolojik silahlar sözleşmesini ihlal eden faaliyetlerini derhal durdur’ diye bir nevi ültimatom veriyorlar. Amerika’nın NATO’yu Asya-Pasifik’e doğru genişletme faaliyetlerinde AUKUS da alt ögesi. NATO’nun diğer ülke egemenliklerine saygılı olmak zorunda olduğunu, Asya-Pasifik ülkeleriyle askeri güvenlik bağlarını güçlendirmeye son vermesi gerektiğini de ortak bildiriye koydular.”
‘Turuncu darbelere karşı kararlılık ilan etmekten öte, bu kez bildiride bir yol haritası koyuluyor’
ABD’nin 21. Yüzyılda pek çok ülkeyi istikrarsızlaştırıcı ‘turuncu darbelerinin’ de bildiride yerini aldığını anımsatan Güller, bu kez bildiride bunlarla mücadele için yol haritası konulmasına vurgu yaptı:
“Diğer yandan 2002-03 yılından itibaren Amerika’nın yeni mücadele aracı olarak ortaya çıkmış turuncu darbeler var. Bunlarla ilgili ortak bildiride uyarılar var. Türkiye’de daha çok bilinen ismiyle ‘turuncu darbelere’ geçit verilmeyeceğinin işaretleri var. Bu sadece kararlılık ilan etmekten öte, bu kez bildiride bir yol haritası koyuluyor. Renkli devrimlere karşı ne yapılacak? Çin ve Rusya’nın kolluk kuvvetleri işbirliği yapacak. Orta Asya’ya renkli devrim ithal etme girişimlerine karşı yapılacaklar konusu da var. Hem içişleri hem de kamu güvenliği bakanlıkları yıllık toplantılara başlayarak bu konu da ayrılıkçı, bölücü hareketlere karşı birlikte mücade edecekler.”
‘Kuzey Akım sabotajını da bildiriye koydular’
Ortak bildiride olağan failinin ABD olduğu Kuzey Akım boru hattı sabotajının da eksik edilmediğini anımsatan Güller’e göre son derece detaylı çerçevesiyle bu metin yeni dünya düzeni bildirisi olarak değerlendirilebilir:
“Bir önemli mesaj Kuzey Akım sabotajı hakkında Seymour Hersh’ün kapsamlı habercilik başarısıyla ortaya çıkmış gerçekler var. Her ne kadar taraflar topu etraflarında dolandırmaya çalışıyorlarsa da bunun bir sabotaj olduğunun aşikar olduğu iyice belirginleşti. Bu konuda Çin ve Rusya, Kuzey Akım sabotajının tarafsız şekilde mutlaka soruşturulması gerektiğini de ortak bildiriye de mesaj olarak koydular. İki ülke arasında başta enerji olmak üzere hemen her alanda yoğun işbirliği kararının alındığı, olağanüstü çerçevesi olan ortak bir bildiriydi. Bu nedenle hem Amerika müttefiklerine uyarı hem renkli devrimlere karşı işbirliği hem küresel sorunlara karşı çözüm kararlılığı nedeniyle toplamda bu bildiriyi bir yeni dünya düzeni bildirisi olarak değerlendirmek gerekir.”
‘Amerika’nın neredeyse Avrupa ile sınırlı kalan bir tahakküm alanı kaldı’
ABD’nin küresel liderliğini sorgulayan gelişmelere seyirci kalmak istemeyeceğini söyleyen Güller, ancak bu ülkenin artık tahakkümünün giderek Avrupa ile sınırlı kalmaya başladığını anımsattı. Afrika’dan Latin Amerika’ya gelişmelere atıf yapan Güller, ABD’nin Ortadoğu’daki İbrahim/Abraham anlaşmalarıyla oluşturduğu görüntünün de artık sarsılmakta olduğunu vurguladı:
“Amerika kuşkusuz küresel liderliğini sorgulayan yeni gelişmelere seyirci kalmak istemeyecektir. Hegemonyasının elverdiği oranda bu gelişmeleri, uygun gördüğü yerlerde durdurmaya çalışacaktır. Amerika küresel liderliğinden bahsediliyor ama 10 yıldır böylesi bir küresel liderlikten söz etmek mümkün değil. Amerika’nın neredeyse Avrupa ile sınırlı kalan bir tahakküm alanı kaldı. Afrika artık Amerika ya da Batı’nın tahakkümü altında bölge olarak nitelendirilemez. En son Fransa da Afrika’da kovulmaya başlandı. Rusya ve Çin’in yeni tip uluslararası ilişkilerle Afrika’da ne kadar etkin olduğunu Amerika’da düşünce kuruluşları raporlaştırıyor. Benzeri Güney Amerika için de söz konusu. Burada kritik olan Ortadoğu’ydu. Amerika hegemonyasını sürdürebilmek için İbrahim anlaşmaları üzerinden bir Arap-İsrail barışına çalışıyordu, bu da değişiyor. O İbrahim anlaşmalarının bir kısmı yapıldı ama en önemlisi İsrail-Suudi Arabistan arasında yapılamadı. Tam tersine İran’a karşı Arap-İsrail barışının yerini, şimdi Suudi Arabistan ile İran’ın normalleşmesi aldı. İbrahim anlaşmalarının Arap ülkelerinde yeniden sorgulanmasını gündeme getirdi. Bu noktada Amerika’nın Ortadoğu’daki tahakkümünün de sorgulanmaya başlandığı, Amerika içinde de e ‘Ortadoğu’yu kaybediyoruz’ endişelerinin dile getirildiği raporların olduğunu söyleyelim. Asya’nın kendisinde, Orta Asya’da Amerika’nın varlığı büyük oranda çıkarılıp atılmış durumda. O yüzden böyle bir küresel liderlikten bahsedilemez.”
‘Suriye ve Libya’da Çin’in ağırlığını koymaya başlayacağına dair işaretler var’
Güller, ‘süper güç’ olma vasfının salt savaş çıkarmak değil tüm taraflı masaya oturtma ile bağını vurgularken, ABD’nin artık bunu yapamayan bir güç haline geldiğini, buna karşı Çin’in inisiyatif aldığı bir görüntü belirdiğini söyledi:
“Süper güç nasıl olunur? Bunun aslında iki fonksiyonu var. Birincisi, savaş çıkarabilmek ama ikincisi ise barış masası kurabilmek. Savaş çıkarabilmek tek başına büyük kuvvet olmaya yetmiyor. Savaşı bazen küçük kuvvetler de çıkarabilir. Siz barış masası kurup herkesi oturtup istediğiniz gibi bir barış yapıyorsanız süper güçsünüz. Amerika artık savaş çıkarabilen ama barışı kotaramayan bir güç. Son yıllarda hiçbir barışı inşa edemedi. Dünya, Amerika’nın 1979 Camp David, İsrail-Mısır anlaşması türünden yeni barışını göremedi. Tersine Amerika’nın savaş çıkardığı ama barış masasını kurma konusunda gittikçe Çin’in inisiyatif aldığı bir tablo görüyoruz. Ukrayna bir örnek. Suudi-İran barışıyla Körfez-İran güvenliği bir parçası. Suriye ve Libya’da Çin’in ağırlığını koymaya başlayacağına dair işaretler var. “
‘Kitabımda öngördüğüm bazı şeylerin daha hızlı geliştiğini görüyorum’
Güller’e göre ABD’nin 20 yıl önceki gibi küresel liderliğinin olmadığını dünya artık daha hızla görmeye başlayacak. Bu konuda 2019’da yazdığı kitabına atıf yapan Güller, durumun kendisini öngördüğünden bile daha hızlı geliştiğinin altını çizdi:
“Amerika’nın 20 yıl önceki gibi bir küresel liderliğinin olmadığını da dünya daha hızla görmeye başlayacak. 2019’da ‘Amerikan hegemonyasının sonu’ isimi kitabı yazdığımda öngördüğüm bazı şeylerin o zamandan daha hızlı geliştiğini görüyorum. Daha 20 yıl içinde olabileceğini düşündüklerimin birkaç yıl içinde olmaya başladığını görüyorum. Bunda pandemi, ekonomik kriz gibi etkenler de Amerikan hegemonyasının daha da zayıflamasına neden oldu. Diğer tarafta da pandemiye rağmen Çin ekonomisinin güçlenmeye devam ettiğini, özellikle Asya kıtasında G7’nin karşısında Güneydoğu dünyası olarak BRICS’in ekonomik faaliyetler olarak G7’yi aştığı yeni bir dünya var. Tüm bunlara baktığımızda yeni bir çağa girildiğini söyleyebiliriz. Amerika’nın bu gidişata karşı zaman zaman birtakım hamleleri olacaktır.”