Deprem bölgesinde inşası süren 16 bin binanın yüzde 98'i için yıkım kararı
© MÜSLÜM BALKO-AW834433deprem - yıkım - hasarlı bina
© MÜSLÜM BALKO-AW834433
Abone ol
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından ağır hasar alan çok sayıda bina yıkılacak. Yıkılacak yapılar arasında henüz inşası tamamlanmamış binalar da var. Hasar tespit çalışmaları kapsamında inşası tamamlanmamış 27 bin binanın 16 bini incelendi. Bunların yüzde 98'inin yıkılması kararı alındı.
Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Bütün Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen ardından hasar tespit çalışmasının başlatıldığını, 7 Şubat'ta 2 bin personelin tüm deprem bölgesinde konuşlandığını ifade etti.
Depremlerin ardından 11 ilde etkililik alanının ilan edildiğini belirten Aslan, 11 ilin yanı sıra talepte bulunan 9 ilde de hasar tespit çalışmasının yürütüldüğünü kaydetti.
Depremden etkilenen 11 ilin 6'sında hasar tespit çalışmasının tamamen bittiğini bildiren Aslan diğer illerde hasar tespit çalışma oranının yüzde 96'larda olduğunu söyledi.
Aslan, "Hatay'da beş bölgenin ikinci kez tamamının taranması dün itibarıyla bitti. Malatya'yı 5,7'lik depremden sonra tekrar inceleme ihtiyacı hissettik. Bu çalışmalar da şu anda yüzde 70 bandında. Onu da 5 gün içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz. Diyarbakır bugün bitiyor, Şanlıurfa ve Adana'yı da beş gün içerisinde tamamen bitiriyoruz." dedi.
Natamam yapılara da inceleme
Depremin hemen ardından bölgede yapım aşamasındaki binalara ilişkin de inceleme yaptıklarını dile getiren Aslan, normalde afetlerde hasar tespit çalışmalarında natamam yapıların incelemesinin yapılmadığını ancak bu afetin başka bir afet olduğunu, bu yüzden natamam binaların da incelendiğini aktardı.
Bu yapıların doktora ve üstü düzeyde uzman akademisyenlerce incelendiğini kaydeden Aslan, bütün illerde 27 bin natamam bina olduğunu belirterek "16 bin natamam yapı incelendi. Ruhsatı almış, hiç çalışmaya başlamamış, biz onları incelemiyoruz. Yaş beton çalışmaları başlamış, kimi birinci katta, kimi 10. katta ama iskan alamamış çalışmalar natamam olarak değerlendirildi. Bunların inceleme süreci başlatıldı. 27 bin natamam yapının 16 bininin incelemesi tamamlandı. Bunlardan 98'sinin hiçbir şekilde inşatına devam edilemeyeceğine karar verildi. Bunlar hakkında yıkım kararı alındı. Bin 132 yapının 'Tekrar gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi gerekiyor.' denildi. Başlangıç seviyesinde olan yapılar az hasarlı ya da hasarsız çıktı." ifadesini kullandı.
Milletvekillerinin sorusu üzerine Aslan, 2007 yılından bu yana kaynağında denetim yapıldığı, yapı malzemesi üretim tesislerinin yılda 4-5 kez denetime tabi tutulduğunun bilgisini verdi. Beton santrallerine yılda en az 8 kez ani denetimler yapıldığını söyleyen Aslan bu denetimlerin daha sıklaştırılması önerisine katıldığını bildirdi.
Milletvekillerinin, betonun takibinin yapılması için beton numunelerine yerleştirilen çiplerde istismar yaşandığını söylemesi üzerine Aslan, "Çipteki istismar şuydu: e-Devlet şifresiyle, T.C. kimlik numarasıyla giren denetçi ona göre bakardı. T.C. kimlik numarasının birbirlerine verildiğini duyduk. Bu hiç beklenmeyecek bir şeydir ama bunu duyduk. 5,5 ay öncesinin olayı. Buna ASELSAN ile birlikte farklı bir sistem getirdik, sadece koordinat atama değil, IP atama gibi. Kendi telefonu sisteme giriş yaptığında o nerede, bunu anlayacak bir sistem geliştirdik. 40 gün önceydi, bunu devreye koyduk. O istismarı kapattık." açıklamasında bulundu.
'5 yılda bir denetim zorunluluğu getirildi'
Taşıyıcı sistemlerin denetimine ilişkin kanun maddesinin 2022 yılında TBMM'de kabul edildiğini anımsatan Aslan, bina kimlik sitemiyle beraber, 5 yılda bir yapıların statik incelemesi sürecinin başlatıldığını söyledi. Aslan şunları kaydetti:
"Bina kimlik sistemini yönetmelikle başlatmıştık. Yapı denetimi başlayan, iskan alan yapılara bu takılıyor. Çip sistemiyle bu yapının içerisinde ne var ne yok bunun bilgisi içerisinde bulunuyor. 2021 yılının haziran ayında devreye girdi. Şu anda 81 ilde eş zamanlı olarak 130 binin üzerinde bina kimliklendirildi. 2022 yılında Meclis'ten çıkan kanun maddesiyle de bina kimlik belgesi olan tüm yapılara 5 yılda bir denetim zorunluluğu getirildi. Artık 'Kolonu kesti, balkonu salona kattı, bodrumda perdeyi deldi orayı pencere açıp eve çevirdi, üstüne kaçak kat attı.' gibi hiçbir istismar yapılamayacak. Bunu yapan varsa ciddi cezalandırılmayı da göze almış olacak. Hem savcılığa suç duyurusu hem anında belediyelerle, bakanlığımız eliyle yapılan manipülasyonun geriye çevrilmesi, gerekiyorsa binanın kitlenmesi, çok ciddi para cezaları gibi ceza sistemleri devreye konuldu."
Aslan, beş yılda bir uygulanacak denetim sisteminin de uygulanmakta olan yapı denetim sisteminde olduğu gibi elektronik dağıtım usulüyle gerçekleştirileceğinin bilgisini verdi. Bu konuyla ilgili İstanbul'da Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesinin ardından AR-GE çalışmasına başladıklarını bildiren Aslan, bina kimlik sistemi ile beş yılda bir denetim sisteminin pilot uygulandığını; basın tanıtımını 7 Şubat'ta yapmayı planladıklarını ancak 6 Şubat'ta depremin olduğunu aktardı.
2000 yılından önceki binaların bir çoğunun projelerini elde edemediklerini söyleyen Aslan, buna ilişkinde bir AR- GE çalışmasının başladığını duyurdu. Aslan, "Binada birtakım değişiklikler meydana gelmiş ama ruhsatsız meydana gelmiş. Bunlara ilişkin, nasıl çözeceğimize ilişkin bir AR-GE yapıyoruz. En kısa sürede hayata geçiririz." dedi.
Deprem bölgesinde, yapı denetimli olup orta ve üzeri yapısal hasar alan 216 bina bulunduğunu söyleyen Aslan, yapı denetimin 2001 yılında getirildiğini ancak 81 ilde eş zamanlı uygulanmadığını kaydetti. 19 pilot ilde yapı denetiminin uygulanmaya başlandığını ifade eden Aslan, "Depremden etkilenen 11 ilimizden Gaziantep, Adana ve Hatay bu illerdendi. Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi iller 2011'den itibaren yapı denetime geçti. Bunları '10-15 yaşında bir bina etkilendi, bu yapı denetimliydi neden böyle oldu?' sorusuna açıklık getirmek için söylüyorum." diye konuştu.
'Belediyeler dönüşüm için bütçelerinde para ayırmaları lazım'
Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu, binaların yapım aşamasında çalışan işçilerin durumuna dikkati çekerek elektrikçi, tesisatçı, mekanikçi, kalıpçı, demirci için sertifika sürecinin uygulanmasının elzem olduğunu vurguladı.
Eroğlu, "Riskli illerden ve riskli bölgelerden başlayarak kentsel dönüşüm çok önemli. Bu dönüşüm olmadan biz depreme karşı ciddi bir tedbir almış olamayız." dedi.
Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere belediyelerin riskli yapıların dönüşümü konusunda önünün açılması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, "Bütün belediyeler riskli binaların dönüşümü için bütçelerinde bir para ayırmaları lazım." uyarısında bulundu.
Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanı Serdar Cenikli da enkaz kaldırma çalışmalarında yüzde 20 seviyelerinde olduklarını bildirdi.
'Kentsel dönüşümde davalar uzun sürüyor'
Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Suna Kotan, riskli yapılarda dönüşümü aksatan konuların başında, dönüşümün yargıya taşınması olduğunu işaret etti.
"Kentsel dönüşümde davalar o kadar uzun sürüyor ki ciddi anlamda dönüşümü sekteye uğratıyor." diyen Kotan, kentsel dönüşüm konusunda ihtisaslaşmış mahkemelere ihtiyaç olduğunu, bu konunun acilen çözülmesi gerektiğini vurguladı. Bazı vatandaşların dönüşümden zengin olma gibi bir düşüncesinin olduğunun altını çizen Kotan bu konuda algının kırılması gerektiğini söyledi.
Kentsel dönüşümde kira yardımı, faiz desteği gibi desteklerin verildiğini anımsatan Kotan, sabit gelirli, emekli kesimin olduğu yerlerde yapılan yardımların yeterli olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Ekonomisi iyi olmadığı için gidip kredi çekemiyor. Verdiğimiz kira desteği yetmeyebiliyor. Dolayısıyla bir şekilde ekonomik bakımdan güçsüz olan kesimlerin olduğu yerlerdeki dönüşümlerde, yardımları artıracak finansman modeli oluşturmak lazım. Dolaylı kaynaklar bir yere kadar getiriyor işi. Doğrudan belki bir bütçe ayırarak yapmak lazım. Belki de maliyecilerle bunu konuşup kentsel dönüşümde yeni argümanlar nasıl yaratırız, asıl önemli konu bu. Kentsel dönüşümün finansman boyutunu çözdüğümüz zaman dönüşümün yapılmaması gibi bir şey olamaz."
Kotan, kentsel dönüşüme 12 yılda toplamda 32 milyar lira para harcandığını, 3 milyon konutun da dönüşümün sağlandığını söyledi. Kotan, "Bu elimizdeki kaynaklarla hiç fena rakamlar değil ama ülkemizde dönüştürülecek bina sayısına baktığımızda bu yeterli mi, değil." dedi.
Sadece kentsel dönüşümü yapacak bir kurum ve birime ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kotan, "Afet bakanlığı tartışılıyor, böyle bir bakanlık olacaksa mutlaka kentsel dönüşüm ve afet bakanlığı olmalı." ifadesini kullandı.