Depremlerle tekrar gündeme geldi: Crush sendromu nedir, nasıl önüne geçilir?
© İHA / RIDVAN BOSTANCIAdıyaman'da deprem sonrası enkaz altında kalan anne ve iki kızı 66 saat sonra Karabük UMKE ekipleri tarafından sağ olarak kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
© İHA / RIDVAN BOSTANCI
Abone ol
Özel
Enkazdan çıkarılanları yaşadığı bir sağlık sorunu olan Crush sendromunun ne olduğunu ve nasıl önlem alınması gerektiğini nefroloji uzmanı Prof. Dr. Aydın Türkmen anlattı. Hastaların tedavisine enkaz altında başlanması gerektiğine dikkat çeken Türkmen, hasarın geçici olduğunun da altını çizdi.
Türkiye’nin 11 ilinin yanı sıra Suriye’de de büyük yıkıma sebebiyet veren 7.7 ve 7.6’lık büyük depremlerden milyonlarca insan etkilendi. Türkiye’de bulunan enkazlardaki arama kurtarma çalışmalarına uluslararası ekiplerin de katıldığı depremlerde, resmi verilere göre 50 bin 96 kişi hayatını kaybetti. Arama kurtarma çalışmaları ise iki haftayı aşkın bir süre devam etti. Arama kurtarma çalışmaları devam ederken, enkazdan kurtarılanların yaşadığı bir sağlık problemi olan Crush sendromuna yönelik uzmanlardan uyarı da yapıldı. 1940 yılında bir nefrolog tarafından tanımlanan bu sendrom, enkazdan çıkarılan depremzedelerde görülüyor ve akut böbrek sorunlarına sebebiyet veriyor. Her yaşanan depremle tekrar gündeme gelen bu sendromu ve alınması gereken önlemleri, aynı zamanda enkazdan çıkarılanların yaşayabileceği sağlık sorunlarını İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı, Türk Böbrek Vakfı (TBV) Danışma Meclisi ve Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen, Sputnik’e değerlendirdi.
‘Hastaların tedavisine enkaz altında başlamak gerekiyor, bu sayede hayatta tutabilmemiz mümkün oluyor’
Enkazdan çıkarılan depremzedelerin yüzde 10 kadarında crush sendromuna rastlanılabildiğine dikkat çeken Türkmen “Depremler gibi büyük felaketler sonrasında enkaz altında kalan insanlar ile ilgili sonraki süreçte değişik senaryolar olabiliyor. Enkaz altında kalan insanların yüzde 80’i enkaz altında kaybediliyor. Bunlar ağır kafa, göğüs ve batın travmalı hastalar. Kurtarılanların da yüzde 10 kadarında hafif yaralanmalar oluyor, bir kısmı kendi çabalarıyla bir kısmı ise kurtarıcılar tarafından çıkarılıyor. Bunlarda çok majör, hayati tehlike oluşturan yaralanma ya da hastalık beklemiyoruz. Kalan yüzde 10’da hastada önemli yaralanmalar söz konusu oluyor. Crush sendromu dediğimiz tablo da bu hastalar içinden çıkıyor. Çizgili kasların ezilmesine bağlı olarak gelişen ve hayati tehlike oluşturabilen bir ciddi bir sorun bu tablo. Bu sendromdan bahsederken birçok bozukluğun bir araya gelmesiyle oluşan bir hastalık bütününden bahsetmiş oluyoruz. Kaslardaki bu ezilme bir süre sonra tüm vücudu etkileyebiliyor, hastaların hayatının kaybına yol açabiliyor. Bunun için enkaz alanındaki kurtarılma aşamasından itibaren çok ciddi tedbirler almak gerekiyor. Hastaların tedavisine enkaz altında başlamak gerekiyor. Özellikle enkaz altında hastalara damar yolu ile sıvı tedavisinin başlanması çok önemli. Bu sayede hastaları hayatta tutabilmemiz mümkün olabiliyor” diye konuştu.
Crush sendromunun sebebi ne?
Sendromun nedenleri anlatan Prof. Dr. Türkmen, bu durumun ezilmenin yaşandığı trafik kazalarında da görüldüğünü aktardı:
“Buradaki temel olay çizgili kasların baskı altında kalması ve ezilmesi. Sadece depremlerde değil, bazen trafik kazalarında da rastlıyoruz. Kaslar ezildiğinde; kaslarımızın içindeki depolanmış pek çok maddenin dolaşıma karışması gerçekleşiyor. Bunlardan bazıları toksik maddeler. Bunların aniden çok fazla miktarda dolaşıma karışması snrası Crush sendromu dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Bir de, bu ezilen kasların içerisinde tahmin edemeyeceğimiz kadar çok miktarda sıvı birikiyor. Bu iki bileşenle beraber crush sendromu tablosunda insanların genellikle böbrekleri bozuluyor. Böbrekleri bozan, böbrek yetersizliğine sokan iki neden var. Bunlardan bir tanesi, kaslarda biriken aşırı sıvı yüzünden hipovolemi dediğimiz durumun oluşumu, ki bu durumda böbreklerimizin beslenmesi bozuluyor. İkincisi ise kas hücrelerimizde bulunan bir pigment içeren bir protein olan miyoglobinin aşırı miktarda kana karışarak böbrek içindeki kanalcıklarda çökmesi. Bu madde de böbreklerimiz için toksik bir madde.”
‘Böbrek hasarı gelişen hastaları diyaliz makinesine almak gerekiyor, bu hasar geçici’
Kaslarda biriken sıvıların ve kana karışan toksik maddelerin böbreklerin işlevine olumsuz etki ettiğini söyleyen Türkmen “Bunlar, insanların böbreklerinin geçici olarak çalışmamasına sebebiyet veriyor. Buna akut böbrek hasarı diyoruz. Bu da tehlikeli bir durum. Bu tablo içerisinde insanlar günlerce yaşayamıyorlar. Mutlaka diyaliz yaparak bu insanlara böbreklerimizin yapmış olduğu vücudun metabolik temizliği görevini sunmak gerekiyor. Bunu diyaliz yöntemleri ile yapabiliyoruz. Bu tablodaki hastaları diyalize alamazsak kaybediyoruz. Crush sendromunun yarattığı akut böbrek hasarı tablosu geçici bir sorun. Enkazdan çıkarılan felaketzede başka enfeksiyonlar, kanamalar gibi önemli olaylara bağlı kayıp olmazsa bu hastaların böbrek fonksiyonları birkaç hafta içerisinde kendi kendine düzeliyor. Bunun için akut böbrek hasarı deniliyor, geriye dönebilen bir sorun. Önemli olan birkaç haftalık süre içerisinde hastayı diyaliz tedavileri ile hayatta tutmak” dedi.
‘Kurtuluş ölümünün’ önüne geçebilmek için enkaz altından başlayarak hastalara damardan sıvı vermek gerekiyor’
Enkaz altından kurtarılanların başına gelen ‘ani ölümlere’ de dikkat çeken Türkmen “Hastaları aniden kaybetmemize yol açabilen önemli bir sorun daha var. Kas hücreleri içerisinde yer alan potasyum dediğimiz bir tuz var. Kanda belli düzeylerde olduğunda sorun yaratmıyor. Ama aniden çok yoğun miktarda kana karışırsa kalbimizi birdenbire durdurabiliyor. Buna karşı önlem almak gerekiyor. Kurtulan insanların aniden ölmesi söz konusu olabiliyor. Bunu ‘kurtuluş ölümü’ olarak da tanımlıyoruz. Kaslar içerisinde hapsolan potasyum, kaslar üzerindeki kitlelerin kaldırılmasından sonra aniden dolaşıma karışıyor. Eğer böbrek yetersizliği de varsa potasyum kalbin aniden durmasına yol açabiliyor. Hastayı kurtardığımız için sevinirken bir anda kaybedebiliyoruz. Buna karşı tedbirli olmak gerekiyor. Yapılacak şeyler de çok net olarak biliniyor. Enkaz altında, hastalar daha kurtulmadan, herhangi bir uzvuna ulaşıldığı zaman damarlarından sıvı vermek gerekiyor. Uygun serumlarla enkaz altından itibaren destek sağlanırsa bu insanların hayatta kalma ve böbreklerinin zarar alma ihtimalleri çok daha aza iniyor. Crush sendromu dediğimiz tablo genel olarak bu” diye konuştu.
‘Uzuvlarda gerçekleşen nekrozu durdurabilmek için kaslardaki sıvıyı boşaltmak gerek’
Türkmen “Bunun dışında hastaların rehabilitasyon süreci devam ediyor. Hızla hastanelere alınıyorlar, hastanelerdeki süreç bazen birkaç hafta bazen de birkaç ay sürebiliyor. Kaslarda biriken sıvı kas kitlesinin içinden geçen damarlardaki akımı durdurabiliyor. Kompartman sendromu denilen bu sorunda, hastanın bacağında ezilen kol ya da bacağınınsorun varsa bacağının uç kısımlarına yeterince kan taşınamıyor ve nekroz gerçekleşiyor. Çok tehlikeli yaralanmalar oluyor. Bazen nekroza uğrayan bu uzuvların kesilmesi gerekiyor. Hastanın canını kurtarmak için bu ölü dokulardan kurtulmak gerekebiliyor. Bu tablonun oluşmaması için kaslardaki basıncın azaltılması, içlerindeki ödemin boşaltılması gerekiyor. Fasyotomi denilen bu girişimleri ortopedist ya da cerrah arkadaşlarımız yapıyorlar. Bunu zamanında ve etkin yaparsak hastaların kolları, bacakları kurtulabiliyor” diye konuştu ve ekledi:
Crush sendromu için enkaz altında kalmanın belli bir süresi var mı?
“Daha önceki felaketlerde en az 4 saat kasların ciddi basınca maruz kalması gerekir deniyordu ama Marmara depremi sırasında bizim farklı deneyimlerimiz oldu. Bazen yarım saatlik ciddi bir ezilmenin bile yeterli olabileceğini gördük. Net bir süre söylemek zor. Bası yapan kitlenin ağırlığına, basıncın derecesine bağlı.”
‘Enkaz altında geçirilen süre eğer çok uzunsa bu hastaların hayatta kalma şansı daha yüksek’
Türkmen sözlerini “İnsanlar enkaz altında kalınan süreyi çok merak ediyor. Yaşadığımız son felakette 13. günde bile çıkan felaketzedeler oldu. Enkaz altında geçirilen süre eğer çok uzunsa bu hastaların hayatta kalma şansı daha yüksek. Çünkü hayati yara almamış ve yaşam boşluklarında saklanmış oluyorlar. Dolayısıyla kas ezilmesi olmaksızın eğer enkaz altında uzun kalınmışsa crush sendromu oluşmama ihtimali yüksek” şeklinde sonlandırdı.