00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:35
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
115 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
7 dk
HABERLER
11:00
6 dk
HABERLER
12:00
6 dk
TARİHTE BUGÜN
12:11
3 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
12:29
19 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
6 dk
HABERLER
18:00
5 dk
TARİHTE BUGÜN
20:30
3 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'Çin, İran-Suudi anlaşması ile ABD'ye yüzyılın çalımını attı, benzeri girişim Kiev için gelebilir'

'Çin İran-Suudi anlaşması ile ABD'ye yüzyılın çalımını attı, benzeri girişim Kiev için gelebilir'
Abone ol
Dr. Adıbelli’ye göre, İran-Suudi anlaşmasıyla Çin, ABD’ye ‘yüzyılın diplomatik çalımını’ attı. Bunun bir gecede olmadığını belirten Adıbelli’ye göre Suudi veliaht prensi de ABD’nin İsrail’le normalleşme telkinleri karşısında ‘sağ gösterip sol vurdu’. Adıbelli, Şi’nin Moskova ziyareti vesilesiyle Kiev ile benzeri girişimde bulunabileceği görüşünde.
Çin Halk Cumhuriyeti, Devlet Başkanı Şi Cinping’i üçüncü başkanlık dönemiyle birlikte uluslararası sahnede daha bir görünür oluyor. Çin diplomasisi Ortadoğu’nun geleneksel rakipleri İran ile Suudi Arabistan’ı 2016’dan bu yana kopuk olan diplomatik ilişkilerini yeniden inşa etmek üzere barıştırmayı başardı. Anlaşmanın hızlıca uygulanıp uygulanmayacağı belirleyici olacak gibi görünürken, dikkatler Çin’in salt ekonomik değil diplomatik gücüyle küresel çapta çatışmalarda rol oynama kapasitesine çevrildi.
Çin lideri önümüzdeki hafta Moskova ziyaretine hazırlanırken, Pekin’in Rusya Federasyonu’nun Özel Askeri Harekat gerçekleştirdiği Ukrayna’daki banderist yönetimle Moskova’yı uzlaştırmak için atabileceği adımlar olduğu öne sürülüyor. ABD başta olmak üzere Batı liderleri Çin’in 12 maddelik tutum belgesi ile ortaya koyduğu barış girişimini ‘küçümsemişken’, Batı medyasında Moskova’ya giden Şi’nin Ukrayna’daki Zelenskiy ile de temas kurması gerektiği iddia edildi.
Gelişmeleri Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya çalışmaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli’yle konuştuk.

‘Çin’in diplomasi hamlesi sürpriz oldu’

Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Çin’in İran ile Suudi Arabistan’ı barıştırması sürpriz oldu. Bunun bir gecede olmadığını, arkasında Çin diplomasisinin bulunduğunu belirten Adıbelli, sonuçlarının birkaç ay içerisinde görüleceğini vurguladı:
“Sürpriz oldu, (basından öncesinde) duymadık. Ama Çin’in her zaman takip ettiği şey diplomasi ve barış. 1950’lerden beri söylüyorlar. Bu bir gecede olmadı. Şi’nin Ortadoğu kapsamında Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi ve görüşmelerde bulunması, ardından heyetlerin İran’a gitmesi ve Reisi’nin şubat ayında Pekin ziyaretiyle bu işlerin ayrıntıları sona bağlanacak şekilde görüldü ve nihayete erdirildi. İran, Suudiler ve Çin kendi açısından bakıyorlar. Bu ilişkilerin normalleşlemesine İran ve Suudi Arabistan’dan daha fazla Çin’in ihtiyacı vardı. Önemli bir diplomatik başarı. Birbirine benzemeyen iki ülkeyi bir araya getiriyorsunuz ve ilişkileri normalleştirme talebinde bulunuyorlar. Önümüzdeki birkaç ay içinde sonuçlarını göreceğiz. Yine de temkinli yaklaşmakta fayda var. Nasıl bir işbirliği öngörülüyor, çerçevesi nedir? NYT’de yazıyor, bir ucu başka bir yerde çıkıyor. Birleştirerek bir şeylere ulaşabiliyorsunuz.”

‘Örneğin Tayvan’da Suudilerin etkisi çok yüksek’

Adıbelli, İran’ın Şii dünyasının, Suudi Arabistan’ın da Sünni dünyasının önemli temsilcileri olduğunu vurgularken, özellikle Riyad’ın Pakistan ve Hindistan’dan Tayvan’a uzanan geniş bir coğrafyada medreseler ve dini eğitim üzerinden derin etkilerine atıfta bulundu:
“Biri Şii dünyasının önemli temsilcisi, öteki Sünni dünyanın özellikle Vahabi anlayışın önemli temsilcisi. İkisi de hem Avrasya hem Asya coğrafyasında önemli halk kitlelerinin mensubu olduğu ekoller. Örneğin Tayvan’da Suudilerin etkisi çok yüksek. Kendim de gözlemledim. Suudi bakanlık mensupları yaz dönemleri geziye öğrenci getiriyor. İlahiyatçılar geliyor. Özellikle Cuma namazları oluyor. Suudilerin Asya-Pasifik ülkelerdeki Müslüman toplumlar içinde hem siyasi hem dini anlamda oldukça etkisi var. Oradaki insanları Medine’ye, Riyad’a götürüyor, yetiştiriyor. Onun için Suudi Arabistan Asya-Pasifik’teki Sünni ülkelerde muazzam etkisi olan bir ülke. Bu işi sadece petrolle açıklamamak lazım. Keşmir’in alttaki finansmanını sağlayan Suudi Arabistan. Pakistan’da veya Belucistan’daki medreselerin tamamı Suudi Arabistan bağlantılı. Hindistan içindeki Sünni bütün medreselerin finansmanı da öyle. Çin bu iki ülkeyi bir araya getirerek her iki ülke üzerinde bir nüfus kurarak aslında çok büyük bir toplumsal etki şeyini de kontrol eder hale geliyor.”

‘Muhammed bin Salman sağ gösterip sol vurdu’

Çin’in Suudi Arabistan ve İran ile enerji ilişkilerine atıf yapan Adıbelli, ABD’deki Biden yönetiminin ise bir süredir Suudi Arabistan’ın genç veliaht prensine ‘söz geçiremediğini’ anımsattı. Ortadoğu’da yeni kuşak liderlerle ‘yeni bir dönem’ başladığı görüşünü dile getiren Adıbelli, ABD’nin İsrail ile normalleşmeyi telkin ettiği Muhammed bin Salman’ın Çin arabuluculuğundaki anlaşma ile ‘sağ gösterip sol vurduğu’ değerlendirmesinde bulundu. Adıbelli, İran-Suudi denkleminin ŞİÖ’deki yankılarına da bakılması gerektiğini vurguladı:
“Enerji noktası da önemli. İran da Suudi Arabistan da önemli enerji tedarikçileri. Çin ikisini de garantilemiş oldu. Suudi Arabistan ve İran’ı bir platforma bir araya getirdi. ABD’nin tam da Suudi Arabistan’ı silahlandırıp, Yemen üzerinden bir şekilde İran’ın karşısına dikmeye çalıştığı bir dönemde. Şu anda da yoğun bir baskı var. Suudi Arabistan’ın İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi üzerine... WSJ’de şöyle yer alıyordu; Suudiler ABD’den şu talepte bulunuyor, ‘Eğer İsrail ile ilişkilerimi düzeltmek istiyorsan benim güvenlik kaygılarımı gider. Nükleer programıma destek ver’. Artık Suudi Arabistan edilgen pozisyondan pazarlık yapabilen bir pozisyona gitmeye başladı. Jenerasyon değişiyor. Muhammed Bin Salman ile yeni bir dönem başladı. Genç nüfus ‘Ortadoğu bataklığında mı kalalım yoksa Avrasya coğrafyasına mı gidelim’ ayrımı içerisinde ki bunu ilk Kral Abdullah başlattı, Rusya ile Çin’le ilişkileri geliştir diye. Ardından Muhammed Bin Salman ‘sağ gösterdi sol vurdu’. Başından itibaren Amerika ile oldukça iyi, İsrail’e göz kırparken bir anda 2022’de ŞİÖ’nün diyalog ortaklığını imzaladı. Aynı ŞİÖ’de nisan ayında İran, 9. Tam üye olarak masaya oturacak. Suudi Arabistan’ın oy birliğiyle İran’ın onayını alabilmesi için ilişkilerinin normalleşmesi lazım. ŞİÖ içerisinde ilişkileri birbiriyle bozuk ülkeler yok. Pakistan-Hindistan anlaşmazlığı var ama diplomatik olarak ilişkileri var. İran ile Suudiler neredeyse savaşın eşiğinde bambaşka bir sarmal içinde. Çin, dolayısıyla bunu önleme adına adım attı. Bunun arkası da gelecek.”

‘AUKUS paktının SSN-AUKUS hamlesi’

Adıbelli, İran-Suudi anlaşmasının Çin’in yeni ‘Küresel Güvenlik Girişimi’nin ilk örneği olduğunu belirtirken, Biden yönetiminin ise en son AUKUS paktı içerisinde Avustralya’yı nükleer denizaltı sahibi kılma adımına dikkat çekti:
“Bunun ne tür tavizler verilerek yapıldığını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Çin bunu küresel güvenlik girişimi kapsamında gerçekleştirdiğini duyurdu. Çin’in duyurduğu yeni bir güvenlik konsepti vardı, aslında Kuşak ve Yol ile tamamlayıcı bir şey. Amerikalılar, ‘Bundan sonra Çin’in kendi dünya düzenini göreceğiz veya uluslararası sistem teklifini göreceğiz’ diyorlar. Çin ‘bütün meseleleri BM nezdinde daha güçlendirilmiş bir BM’nin, sadece bir iki devletin dayatmasıyla değil herkesin eşit şekilde temsil edildiği ve elini taşın altına koyduğu bir mekanizmayla yapalım’ diyor. Bunun ilk örneği olarak sundukları örnek olay İran- Suudi Arabistan normalleşmesi oldu. “Bu da ayrıca bir mesaj barındırıyor. ABD, Britanya ve Avustralya, AUKUS paktı ile ilgili bir karar aldılar. ‘Yeni nükleer bir denizaltı üreteceğiz, ismi de SSN-AUKUS olacak’ dediler.”

‘Şi’nin Kiev için barış teklifi yapma ihtimali olabilir’

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in üçüncü dönemiyle birlikte küresel olarak daha aktif bir rol oynayacağı görüşündeki Adıbelli, bu haftaki Moskova ziyaretiyle Ukrayna için de yeni bir ‘barış girişimi’ gelebileceğini savundu:
“Bir kulis bilgim var. Şi, Moskova’yı ziyaret edecek, daha önemlisi Kiev’e barış planı sunulacak. Bunun bir şekilde Ukrayna tarafıyla görüşülerek yapılacağı söyleniyor, bir iddia Şi, Kiev’e gidebilir. Kimi iddialara göre de video-konferans ile olacak deniyor. Ancak bugüne kadar Şi’nin Zelenskiy ile hiçbir teması olmadı. Bundan dolayı Moskova ziyaretinden sonra sanki bir Polonya, Ukrayna ziyareti yapacak gibi geliyor. Çünkü İran ve Suudi Arabistan ile ilgili bu barış planını Çinliler önemsiyor. Bu ciddi bir durum ise büyük ihtimal Kiev de tıpkı diğer devlet başkanlarının yaptığı gibi Şi’nin ziyaretiyle yüz yüze bir barış teklifi yapılma ihtimali olabilir. Küresel güvenlik girişimi demiştik. Moskova ziyaretinde anlaşılacak. Bunu resmi olarak duyuracaklar. Wang Yi bahsetmişti. Moskova’da yapar mı, ayrı bir tartışma. Moskova da çatışmanın bir tarafı olduğu için burada yapılacak şeyi ciddiye alırlar mı? Bu teklif başka bir yerde, belki Pekin’de yapılabilir ama sanki Kiev’e gidecek gibi gözküyor.”

‘Çin ABD’ye yüzyılın çalımını attı’

Çin’in ABD’ye diplomatik bir çalım attığını belirten Adıbelli, dünyada Asya Pasifik’ten Avrupa’ya kadar çok sayıda krize işaret etti. Adıbelli’ye göre; asıl merak konusu yönünü Asya’ya çevirmekte olan İsrail’e ABD’nin nasıl cevap vereceği:
“Çin’in etrafında sorunlar bitmiyor. Tayvan bir tarafta, Keşmir bir tarafta. Kore var. Bizim Kıbrıs sorunu var. Taşın altına elini sokmak istiyorsa, Asya-Pasifik’ten Avrupa’ya kadar krizler çok. Çin de buna hevesli gibi de gözüküyor. Şi’nin 3. Dönemi küresel dönem; istikrar, barış gibi konularla geçecek gibi gözüküyor. Çin zaten zaman dilimlerini belirlemişti. Birileri savaş peşinde, birileri barış peşinde koşuyor. İkisi arasında da başka bir dünya var, Türkiye’nin içinde bulunduğu. Biz de doğal felaketlerle uğraşıyoruz. Ukrayna, Rusya, Karadeniz... Basra Körfezi’nde istikrarın, barışın sağlanması enerji fiyatlarına da olumlu yansıyacak. Çin, ABD’ye yüzyılın çalımını attı. Biden, kasım seçimleri için Suudilerden petrol fiyatları konusunda ricacı olmuştu. Suudiler reddetmişti. Trump’tan bu yana Amerikan baskısını Suudi Arabistan savuşturmak adına Çin ile bir yeni yol yürüyecekmiş gibi gözüküyor. Ortadoğu’da dengelerin tamamen değişeceğini düşünüyorum. İsrail’in de bir Azerbaycan hamlesi var. İsrail de Asya’ya doğru gidiyor, o da Ortadoğu’dan çıkmaya çabalıyor. Tüm bunlara Amerika nasıl cevap verecek? Amerika şu anda Karadeniz’deki İHA ile uğraşıyor.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала