‘Rusya barış yapabilmek için hükümet binalarını bombalamıyor, yoksa indirirler’
17:30 23.02.2023 (güncellendi: 12:04 27.02.2023)
‘Rusya barış yapabilmek için hükümet binalarını bombalamıyor, yoksa indirirler’
Abone ol
Prof. Köni’ye göre ABD’de Ukrayna’ya akıtılan paralar tartışılırken, Demokratlar savaş üzerinden iç siyasete oynuyor. Ukrayna’nın NATO üyeliğinin güvenliğe faydası olmadığını belirten Köni, “Rusya barış yapabilmek için Kiev’deki hükümet binalarını vurmuyor, isteseler indirirler” dedi. Köni, Çin için ‘tehdit’ imajı yaratılmaya çalışıldığı görüşünde.
ABD yönetimi Ukrayna çatışmasını yeni silah tedarikiyle tırmandırma politikasından vazgeçmiyor. 2014’deki Kiev darbesinden sekiz yıl sonra gelen 24 Şubat 2022’deki Rusya müdahalesinin ilk yılı dolarken, ABD Başkanı Joe Biden, Kiev’e ‘sürpriz’ bir ziyaret düzenleyerek Zelenskiy yönetimine desteklerini vurguladı. Biden Kiev’e yeni askeri ve mali yardım paketi de duyurdu. Biden’ın ziyareti, NATO Genel Sekreterinin Kiev rejimine verilen silah stoklarıyla ilgili sorunlara işaret ederken, ABD’nin 113 milyar doları geçen toplam yardımlarının ülke içinde giderek sorgulandığı bir dönemde gerçekleşti.
2024’de başkan adaylığına soyunmuş eski ABD Başkanı Donald Trump, Biden’ın Ukrayna politikasını sert bir dille eleştirirken, kendisi başkan olsa savaşı bir günde durduracağını dile getirmiş durumda. Trump, ABD Dışişleri, Pentagon ve derin devletin neocon’lardan temizlenmesi gerektiğine de işaret etti.
Amerika’da elitler arasındaki tartışmalar, Biden yönetiminin Rusya’nın ardından Çin’i de giderek hedef tahtasına koyduğu bir ortamda uluslararası ilişkilerde durumu siyaset bilimci Prof. Hasan Köni ile konuştuk.
‘Temsilciler Meclisi Başkanı Ukrayna’ya yardımları durdurma sözü üzerine seçilebildi’
Prof. Hasan Köni’ye göre, ABD içinde artan hayat pahalılığı, göç gibi sorunlar eşliğinde Ukrayna savaşına aktarılan milyar dolarlar daha fazla tartışılır oldu. Köni, 8 Kasım ara seçimleri sonrasında Cumhuriyetçilerin yeni Temsilciler Başkanı’nı 15 turda ancak seçebilmesine atıf yaparken, bunun da Kevin McCarthy’nin savaşa aktarılan paraları durdurma vaadiyle gerçekleştiğini söyledi:
“Amerika’da Coca Cola’nın fiyatı 10 cent arttığında bile millet sokakta yürüyor. Böyle bir boyutları va. Bugün yaşanan epeyce yüksek bir enflasyon onlara göre. Enerji fiyatları da artıyor. İçeride de devamlı bir göç var, biliyorsunuz. Meksika’dan gruplar halinde geliyorlar. Zaten, bu Amerika içindeki çatışma gelen göçmenlerle Latinler, Zenciler, Müslümanlar ve diğerleriyle birlikte Amerika’nın ‘asıl sahibi’ ve fakirleşmeye başlayan beyazlar arasında. Şimdi, bu savaşa aktarılan milyarlarca dolar hem Amerikalıların bu tür yatırımlar yapmasını önlüyor ve uygulanan ekonomik müeyyideler Amerika içinde diğer ülkelerden gelen malları satan ve bunlardan para kazanan insanları da önlüyor. Çünkü ortak bir ekonomi boyutu var dünyada. Kendileri koydu bunu küreselleşme boyutu içinde. Şimdi buna kendileri çomak sokuyorlar. En çok mal satan da kendileriydi yine o malları alıp. Şimdi bunlarda bir zorluk var. Dikkat ederseniz ara seçimden sonra, Temsilciler Meclisi Başkanı epeyce süre seçilemedi. Niye seçilemedi? Dediler ki, ‘sana oy verirsek bu tür, Ukrayna’ya yapılacak yardımları durduracaksın’. Adam o sözü vererek seçildi. Sonra, Trump etkisi var. Biliyorsunuz, Trump ekonomiyi öne çıkaran diğer stratejik konuları, jeopolitik konuları pek kaale almayan bir adamdı. Şimdi ona karşı askeri güçleri kullanarak göz boyamaya çalıştılar. Yani silahlı güç, içerdeki milliyetçi duygular, işte ‘biz Avrupa’nın hepsini yanımıza alıyoruz’ gibi.”
‘ABD’deki Demokrat Parti, Trump’a karşı seçimleri kazansın diye…’
ABD’nin politikalarıyla Avrupa’yı da olumsuz etkilediğini belirten Prof. Köni, örneğin Almanya’nın ABD’nin çatışmacı politikaları yüzünden 100 milyar euro’yu savunmaya aktaracağını anımsattı. Köni, ABD’deki Demokratları, içeride kazanmak için savaşa oynadığı görüşünde:
“Avrupa’yı yanına alırken Avrupa’nın mal alamaz hale gelmesine yol açtınız. Derslerde yabancı subaylar da var. Orada mesela Alman ataşesi de vardı. Sordum ‘kaç tankınız var’ diye, ‘323’ dedi. Ki Türkiye gibi bir ülkenin 4 bin tankı var ki Almanya, Mercedes falan üreten bir ülke. Şimdi, nasıl kalkınıyordu bunlar? Askeri harcama yapmadan. Şimdi zorunlu olarak askeri harcama 100 milyar avro. Peşinden savaş nedeniyle göç alıyorlar. Başında çok seviniyorlardı, ‘kardeşlerimiz geliyor, Ukraynalı’ diye. Ama 3 milyon Ukraynalı Avrupa’ya girince dediler ki ‘yeter, artık alamayacağız’. Bizde de biliyorsunuz Bulgaristan sınırına birtakım şeyler diziyor. Bütün bu durumlar karşısında Amerika’daki Demokrat Parti, Trump’a karşı seçimleri kazansın diye, savaşı sürdürme, büyütme, daha fazla cephane verme politikası izliyor. Ölenler kim? Akrabaları mı yoksa Ukraynalılar mı? Bu nereye kadar gidecek?”
‘Muhalefetteyken herkes çok şeker, sonradan limonata oluyorlar’
Trump’ın Ukrayna çatışması üzerinden Üçüncü Dünya Savaşı çıkabileceği ikazı, Kiev darbesinin mimarı Victoria Nuland’a eleştirileri ve derin devletin neocon’lardan temizlenmesi gerektiği sözlerini değerlendiren Köni, ABD’nin 1945’ten bu yana 41 ülkeye müdahale ettiğini ancak dünya barışı ve ekonomiyi geliştirmeyi başaramadığını, yarattığı küreselleşmenin de tıkandığını belirtti:
“Bakın, 1945’ten günümüze kadar 41 ülkeye müdahale edilmiş, rejim değişikliği yapılmış. Yani tek başına bir güç olduğu halde dünya barışını, ekonomiyi geliştireceğine kendi sistemine uygun yapıları oluşturmak için müdahale etmiş. Yani, yoğun bir propaganda var. Şimdi, öyle bir hale geldik ki dünya her an, herhangi bir şoka hazır hale geldi. Yani yeni bir şok olabilir, yeni bir savaş daha çıkabilir, yeni bir boyut daha olabilir. Ve bu tırmandırmayla nükleer konulara da gelinebilecek. Bütün bunları ekonomik açıdan izleyen bir insan bakıyor: Silah fabrikalarının sahibi ki? Neoconlar. Kime karşı çıkıyorlar? İşte, bize karşı çıkıyorlar. Biz kimiz? Biz beyazlarız. Beyazların ekonomik gerekçelerinden biri de bu. Bütün bunları temizlemezse Amerika’nın bir numara olma politikasına gitmeleri mümkün değil. Tekrar küreselleşmenin açılması lazım. Tekrar dünya pazarlarının bütünleşmeye gitmesi lazım. Açıkça rekabet, mukayeseli maliyetleri teorilerini öne süren onlar. Onların ekonomi kitaplarını okuyoruz. Trump bunu açıkça söylüyor. Ha, muhalefetteyken söylüyor. İktidara gelirse o da su koyuverir mi, onu da bilemiyorum. Çünkü muhalefetteyken herkes çok şeker gibi, sonradan limonata oluyorlar. Ama bu bitmeyecek bir konuşmadır. Belki bundan sonra gelecek adam da, De Santis diye biri var Florida’dan, o bir numaraya doğru yükseliyor. Trump gelmese bile bunları biraz durdurabilecek.”
‘Maalesef bütün basınımız, biliyorsunuz, İngilizce’den tercüme ediyorlar’
Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin NATO stratejisi ya da Avrupa güvenliği için hiçbir faydası olmadığını belirten Köni, Amerika’nın asıl amacının küresel bir propaganda ve enformasyon savaşı olduğu kanaatinde:
“Ukrayna’nın, NATO’nun stratejisi ve Avrupa güvenliği açısından NATO’ya girmesinin hiçbir faydası yoktu. Yani, biz bunları hesaplıyoruz da Türkiye’den, bütün dünyada istihbarat yapan Amerika mı göremiyor? Biliyor, ne için? Bunlar iç politikaya yönelik bir hareketti. Fazladan İsveç ve Finlandiya’yı da içine alacak ve diyecek ki biz bütün Avrupa’yı, Batı’yı birleştirdik, demokrasiler gelişiyor dünyada. Öyle mi? Ben de tersini görüyorum. Ama propaganda, onu da söylüyorlar zaten. Diyorlar, ‘küresel bir propaganda savaşı, enformasyon savaşı başlattı’. Maalesef de bütün basınımız, biliyorsunuz, İngilizce’den tercüme ediyorlar yabancı gazeteleri, Amerikan gazetelerini… Öbür türlü diğer dilleri bilen kimse yok. O yüzden bambaşka bir imaj ortaya çıkıyor. Kaybediyorlar, mahvoluyorlar, o oluyorlar, şu oluyorlar. Zaten Ukrayna’nın nüfusu 23 milyon mu, 26 milyon mu bilmiyorum. 3 milyonu gitmiş, 10 milyonu içerde.”
‘Rusya barış yapabilmek için bombalamıyor, yoksa indirirler o hükümet binalarını’
Rusya ve Ukrayna’nın yakınlığına atıf yapan Köni’ye göre Rusya barış yapabilmek için devlet binalarını da bombalamıyor. Köne, “Yoksa indirirler oraları” vurgusu yaptı:
“Karşılıklı evlenmeler vardı Slav bunlar. Rusya barış yapabilmek için Kiev’deki hükümet binalarını, başkanlık binalarını bombalamıyor. Yoksa indirirler oraları. O yüzden, onu önleyen, barışı gidilmesi önleyen onlar (Batı) yani. Görüşmeler de oldu, olayı biliyorsunuz. Bu görüşmelerde Ukrayna tarafı ‘Kırım’ı da veririz siz iki otonom bölgeye dokunmayın, içinizde kalsın’ teklifi verdi. ‘Özerkliği verin, barış yapalım’ dediler. Zelensky de buna ‘evet’, diyor. Boris Johnson geliyor, ‘Amerika bunu kabul etmiyor’, diyor. Niye kabul etmiyor? Ama bütün dünyaya ekonomik konularda maliyetleri var.”
‘Çin’in tehdit olduğu imajını yaratmak zorundalar’
Yükselen Çin-ABD gerilimini de değerlendiren Prof. Köni, ABD’nin Asya-Pasifik’i kendi yanlarına çekmek için Çin’in ‘tehdit olduğu’ konusunda imaj yaratmaya çalıştıklarını söyledi. Köni, Japonya’nın militarize edilmesine dikkat çekti.
“Bütün güç aslında Avrupa değil. Güç dengeleri Asya-Pasifik’e kaydı. Şimdi, Asya-Pasifik’i canlandırmak ve kendi yanlarına çekmek için Çin’in bir tehdit olduğu konusunda imaj yaratmak zorundalar. Mesela Japonya’yı silahlandırıyorlar. Japonya’nın çok fazla savunma boyutu yok ki bir ada devleti, biliyorsunuz. Yani geriye çekilme diye bir boyutu yok. İşte, peşinden Güney Kore… Zengin ettikleri Güney Kore… Filipinler… Çocuk bakıcıları, toplu halde. Amerika’da çocuklara bakanlar hep Filipinliler. Onları tırstırıyorlar. Yalnız, Hindistan’ı yanlarına alamadılar. Bu imajı Çin’i bir takım hareketlere zorlayarak yapmaları gerekiyor. Çin, 2. Dünya Savaşı’nda Hitler’in yaptığı hataya düşmüyor. Yani, savaşa, belli bir boyuta gelmeden girmenin Hitler’e nelere mal olduğunu gördü: yani, dünya kaynaklarına erişmeden belli bir alanda. Şimdi, dünya kaynakları Asya’da. Ee, enerjiyi de Rusya’dan alabiliyor. Avantajlı durumda ama çok daha erken. Onlar da Biden’ın gitmesini bekleyecekler.”
‘Çin’in Tayvan’a müdahale etmesini istiyorlar, Çin’deki milliyetçiliği canlandırmaya çalışıyorlar’
Köni, ABD’nin Tayvan üzerinden amacının Çin’i kışkırtarak müdahalede bulunmasını sağlamak olduğu görüşünde. ABD’nin 1990’larda dünyada etnik milliyetçiliği canlandırmaya çalıştığını, pek çok ülkede etnik sorun yaratıldığını anımsatan Köni, Çin içindeki milliyetçi yapının da canlandırmaya çalışıldığını söyledi:
“İşte müdahale etmesini istiyorlar. Çünkü Çin’in içindeki milliyetçi yapıyı canlandırmaya çalışıyorlar. 1990’dan sonra etnik milliyetçiliği canlandırmaya çalıştılar dünyada. İşte Avrupa’daki turuncu devrimler falan… Türkiye’ye bu, PKK sorunu olarak patladı. Başka etnik sorunlar İspanya’da patladı, Fransa’da patladı, İtalya’da patladı. İngiltere’de bile İskoçya ayrılmak için uğraşıyor. Şimdi bir politika izlerken dünyaya yansımaları, sosyal alana yansımaları var. Kendi işlerine de ileride kim bilir nasıl yansıyacak. Aynı bu İslami örgütleri kullanırken yansıdıkları gibi, şimdi boğuşuyorlar hâlâ. Bunu yapmaya çalışıyorlar ki kendilerini herhangi bir çatışmada haklı çıkarabilsinler. Meşruiyet kazanmak, Çin’i bu konularda zorlamak… Tüm amaç psikolojik operasyonlar. Zaten Putin’in konuşmasında da var psikolojik, ekonomik bütün kuralları kullanıyorlar, diye. Biz de bunun farkındayız tabii.”