'Ne olursa olsun Lula’nın Brezilya’da iş başına gelmesi emperyalizmle mücadele için çok önemli'
23:45 11.01.2023 (güncellendi: 11:40 16.01.2023)
'Ne olursa olsun Lula’nın Brezilya’da iş başına gelmesi emperyalizmle mücadele için çok önemli'
Abone ol
Yiğit Günay'a göre Brezilya'da darbe girişimi sürpriz değil. Sermaye sınıfının ABD'deki bağları ve darbe girişiminin finansmanına dikkat çeken Günay, asıl sorunun solun toplumsal yapıda ciddi dönüşüm yaratamaması olduğunu belirtti. Yine de Günay, Lula'nın dönüşünün emperyalizmle mücadelede önemi ve Brezilya'dan Türkiye'ye çıkan derslere atıf yaptı.
Brezilya'yı 2000'lerin başlarında yönetmiş solcu lider Lula da Silva'nın binbir komplonun ardından tekrar seçilerek başa geçtiği Brezilya gergin. Güney Amerika'nın nüfus ve kaynaklarıyla en önemli ülkesi, 'küresel güney' diye anılan BRICS üyesi Brezilya'da ekim ayındaki seçimlerde ipi kılpayı göğüsleyen Lula 1 Ocak'ta yemin ederek göreve başladı. Ancak sandık yenilgisini açıkça kabul etmeyen, 1 Ocak'ta Lula'ya görevi devretmekten kaçınarak soluğu ABD'nin Florida eyaletinde alan neofaşist lider Jair Bolsonaro'nun destekçilerinin sokakları karıştırması gecikmedi.
İki aydır ordu üslerinin etrafında 'darbe' çağrıları yapan Bolsonaro destekçileri, 8 Ocakta başkanlık sarayı, Yüksek Mahkeme ve Kongre'yi işgal girişiminde bulundu. Brezilya güvenlik güçlerinin darbe kalkışmasında bulunanlara 'müsamahakar' tavrı dikkat çekerken, olaylar şimdilik Lula'nın sert açıklaması ve dünyadan kınamalar eşliğinnde en az 1500 kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanmış görünüyor.
Lula'nın halefi Dilma Rousseff'in hibrit darbe sonrası devrilmesiyle yeniden seçilme girişiminin önü yargı darbesi ve sahte iddialarla hapse gönderilerek kesilmişti. Dört yıllık Bolsonaro döneminde Brezilya'da neoliberal ekonomi modeli altında geniş emekçi sınıfların yoksullaşması ve Amazonların talanı eşliğinde kutuplaşma derinleşmişken, ABD ile bağlı oligarşinin bundan sonraki tutumu tartışılıyor.
Brezilya’daki gelişmeler, Latin Amerika ve dünyaya yansımalarını Jose Marti Küba Dostluk Derneği eski başkanı ve gazeteci Yiğit Günay’le konuştuk.
'Bunların yaşanacağı biliniyordu'
Yiğit Günay’a göre Brezilya'daki kalkışma sürpriz değil, ülkedeki herkesin beklediği bir gelişmeydi. Darbe kalkışmasının Lula'nın yemin töreniyle birlikte göstere göstere geldiğini belirten Günay, arka planda rol oynayan devlet içindeki Bolsonaro ekibine dikkat çekti:
"Türkiye’de, Brezilya’yı yakından takip etmediğimiz için beklenmiyordu. Brezilya’da durum öyle değildi. 30 Ekim’de Lula kazandı, Bolsonaro seçim sonuçlarını kabul etmediğini açıkladı. Ardından Lula’nın başkanlık yemin töreninde, başkanlığı teslim etmemek için ABD’ye gitti. Bu sırada Bolsonaro yanlıları, ülkedeki çeşitli şehirlerde kışlaların önünde kamp kurarak darbe çağrısı yapıyorlardı. Beklenmeyecek bir şey yok. 8 Ocak'taki eylem ve hareketlilik de herkesin bildiği şeyler. 1 Ocak itibarıyla Lula’nın yemin töreni de dahil olmak üzere başkentte güvenlik açısından hiçbir sıkıntı olmadan bunlar yaşandı. 2 Ocak’ta başkent Brasília’nın, eyaletin valisi yeni bir güvenlik şefi atadı. O da ülkeden kaçan, seçimi kaybeden aşırı sağcı Bolsonaro’nun adalet bakanıydı, eski emniyet müdürü. 2 Ocak’ta atandı. Sonra ailesiyle tatile gitmeye karar verdi. Bu arada sürekli örgütlenme başlandı. Yürüyüş için geldiler, cumartesiden itibaren toplanmaya başladılar, gidecekleri yer belli. Yürüyüş 4.5 km civarında idi. Yol boyunca askeri polis eşlik etti, hiç müdahale olmadı. Üç Kuvvet diye anılan meydana vardılar. Meydanın ismi şuradan geliyor; yasama, yürütme, yargı. Yüksek mahkeme, parlamento ve cumhurbaşkanlığı ofisi orada. Binaları yağmaladılar."
'Ordunun ne yapacağına dair kimsenin öngörüsü yok'
Lula'ya karşı ABD'deki muhafazakar örgütlenme ağının rolüne atıf yapan Günay, ancak asıl meselenin Brezilya'nın kendi iç dinamikleri olduğunu vurguladı. 2000'lerde Latin solu dalgasının yarattığı hayal kırıklığının altını çizen Günay bunda Brezilya'daki gelişmelerin rol oynadığı görüşünde. Günay, Lula solunun onca iktidar süresine rağmen toplumsal yapıda ciddi dönüşüm olamamasına dikkat çekti:
"Burada dış müdahaleler, kışkırtmalar, dış bağlantılar var. Amerika’daki muhafazakarların bir örgütlenmesi var. Onlar birkaç hafta önce bütün Latin Amerika ile birlikte bir zirve yaptılar, böyle bir ağ var. Ben işin başka bir yerindeyim; Brezilya’nın kendi iç dinamikleri. Çok az farkında olabilir ama 2000’lerde Latin Amerika’da birçok ülkede sol hükümetler iktidara geldi, pembe dalga denildi. Dünyada ve Türkiye’de çok tartışıldı. En son Peru’daki devlet başkanı darbe sonucu hapse atılmıştı. Fakat Lula’nın da seçimi kazandığı dönemde Latin Amerika haritasını önünüze koyduğunuzda şu anda 2000’lerde asla ulaşılmayan oranda sol hükümetler var. Bu hiç konuşulmuyor. Konuşulmamasının çeşitli sebepleri var. Ama en önemlisi 2000’lerde bu dalga alternatif olasılığı olarak görülüyordu, şimdi yok. Herkeste öyle bir hayal kırıklığı var ki... Geliyorlar, gidiyorlar havası var. Brezilya ile bunun bağlantılı olduğunu düşünüyorum. 2002’de Lula geldi, 2017’de Dilma Rousseff bir çeşit yargı darbesiyle görevden alındı. Sırf keyif için şunu yapmaya davet ederim. Oscar Niemeyer diye komünist bir Brezilyalı mimar var. Brasília şehrini büyük oranda o yarattı. Araştırıp baktığınızda binaların güzelliğini görebilirsiniz. Niemeyer’ın tanınmasının sebebi, hepimize çok soğuk gelen beton gibi bir malzemeden o kadar estetik, herkesin hoşuna giden eserler yaratması ki, hayran olursunuz. İşte bastıkları, zarar verdikleri binalar o binalar. Brasília’da bir komünist mimar bunları yarattı fakat sol Lula çizgisi Brezilya’da 15 yıl iktidarda kaldı. Geldiğimiz noktada ülkenin toplumsal yapısında gerçekten ciddi bir dönüşüm yok."
'2000'ler boyunca katılımcı bütçe konuşuldu. Bu dünya projesiydi'
Darbe girişiminin arkasındaki ciddi mali desteğe dikkat çeken
asıl Günay, kalkışma arkasında sermayenin gücünün bulunduğunu vurguladı. Lulalı iktidarlar döneminde bu gücün kırılamadığını anımsatan Günay, "2000'ler boyunca katılımcı bütçe konuşuldu. Bu dünya projesiydi. Sonuçta işe yaramadığını gördük" dedi. Günay daha ordunun ne yapacağının bile öngörülememesine dikkat çekti:
"Brezilya’da olanlara baktığımda şunu düşünüyorum. Türkiye’de hep konuştuğumuz bir şey; ‘Bu işler o kadar kolay olmayacak’. Lula seçimi kazandı tamam. Eyaletin valisi ihanet etmiş, bütün kolluk kuvvetleri böyle bir darbe girişimine kucak açmaya hazır, zaten polisler eylemcilerle fotoğraf çektirdiler. Bunların arkasında ciddi bir mali destek olduğu çok aşikar. Zaten tutuklamaların nereye gideceğine bakmak lazım. Bir finansman var. Çünkü bunlar aynı gün 100 otobüs kaldırdılar, bunlar para isteyen şeyler. Haftalardır çadırlarda kalıyorlar, bütün bunların finanse edilmesi lazım. Dolayısıyla arkasında bir sermaye gücü olduğu aşikar. Bunun etkisinin kırılması için devlet aygıtının yeniden yapılandırılması, kalıcı biçimde Brezilya’daki burjuvazinin birtakım kesimlerinin elinde oyuncak olmasının engellenmesi gerekirdi. Bunlara dair hiçbir adım atılmadı. 2000’ler boyunca Brezilya’da katılımcı bütçe konuşuldu. Bir dünya projesiydi bu. İnsanlar toplanıp paranın nereye harcanacağına karar verecekti. Sonuçta bir işe yaramadığını gördük. Siz ülkedeki bu gücü esas elinde tutan sermaye kesimlerinin güç kaynaklarını engellemedikçe, köklü dönüşüm sağlamadıkça o kadar kolay olmuyor. Seçim kazanırsınız meclisi basarlar. Belki ileride başka bir darbe olasılığı olacak. Çünkü şu an bir başka mesele de bu. Brezilya’daki ordunun ne yapacağına dair kimsenin öngörüsü yok. Daha doğrusu herkesin öngörüsü var ama öngörü her şey olabilir yönünde."
'Türkiye, tarihi açısından Brezilya ile benzerlikler taşır'
Her koşulda Brezilya’da Lula'nın gelişinin hem Latin Amerika'daki sol hükümetler hem de dünyanın kalanında emperyalizmle mücadelede önemini vurgulayan Günay, tek bir kişinin başkanlığa seçilmesiyle bir şeylerin değişeceği beklentisinin karşılığı bulunmadığını belirtti. Günay, yaşananlardan Türkiye için ders çıkarılması gerektiğinin altını çizdi:
"Ne olursa olsun Lula’nın Brezilya’da iş başına gelmesi çok önemli. Latin Amerika’daki sol hükümetler açısından, dünyanın geri kalanında bir şekilde emperyalizmle mücadele etmek durumunda kalan bütün uluslar açısından... Brezilya 200 milyon nüfusun üzerinde dünyanın en önemli ülkelerinden birisi. ABD açısından Biden’ın bir şekilde sosyal demokrat olduğuna inananlar var. ABD’nin dış politikasında da belli bir karmaşa olduğu kanaatindeyim. Orada birden fazla dinamik farklı adımlar atıyor. ABD sonuçta şu an için kazançlı oldu. Bolsonaro, ABD’de bütün gericilerin bulunduğu Florida’da. Her gün yandaşları ziyarete gidiyor. 'Brezilya’ya geri döneceğim' diyor. Ama döndüğü anda tutuklanması kaçınılmaz. Bizim bölgeye ne yansıması var? Temelde ders çıkarmamız lazım. Bu işlerin o kadar kolay olmadığını anlamak lazım. Herhangi bir devlet başkanı geldiğinde çok da bir şey değişmiyor, hiçbir şeyin garantisi olmuyor. Türkiye’deki ana muhalefet söylemleri bakımından Lula ile kıyaslanamaz, Lula solcu. Ona rağmen belli bir şey var. Türkiye’de işler belki seçimden sonra değişecek. Bence genel olarak Latin Amerika’da olan biten bu açıdan da çok açık bir şey söylüyor. Lula ucu ucuna kazandı. Türkiye’de muhtemel seçim sonuçları benzer çıkabilir. Çok bir şey ifade etmeyebilir. Bu düzende 'sandığa gidip oyumuzu verelim' diyerek işler değişmiyor. Seçim kaybettiler ama haftalardır örgütleniyorlar ve darbe yapmaya çalıştılar. Bu sadece Brezilya’da yaşanan bir şey değil. Dünyanın birçok yerinde benzer şeyler var. Şu an Peru’da onlarca ölü var. Devlet aygıtı var, ordu denklemi var. Bir de Türkiye, tarihi açısından da Brezilya ile benzerlikler taşır. Brezilya da ciddi darbe geçmişi olan bir ülke. Aslında doğal kaynakları açısından çok zengindir, aynı Türkiye gibi. Buna rağmen gelişme, kalkınma yolunda çok fazla tökezlemiştir. Uzun yıllar bir sürü insan ülke içinde silahlı mücadele vermek zorunda kaldı, yasadışı örgütler, dikta rejimleri... Oturup ders çıkarmak gerek. Bizim cephemizdeki sonucu budur.”