Türk-İş Genel Sekreteri Kavlak: Türkiye, asgari ücret ülkesi haline geldi
10:19 08.12.2022 (güncellendi: 13:11 08.12.2022)
© AAPevrul Kavlak
© AA
Abone ol
Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, asgari ücretle ilgili açıklamalarda bulundu. Son 20 yılda asgari ücretin 30 kat artmasına rağmen Türkiye'nin asgari ücreti konuşmaya devam ettiğine işaret eden Kavlak, "Türkiye, asgari ücret ülkesi haline geldi. Asgari ücretle çalışanların sayısı düşürülmeli" dedi.
TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, TÜRK-İŞ Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, milyonlarca çalışan ve ailelerinin yanı sıra toplumun geniş bir kesiminin, asgari ücret görüşmelerinin sonucunu umutla beklediğini söyledi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun alacağı kararın toplumun beklentilerini karşılamasını isteyen Kavlak, yeni asgari ücret rakamının çalışma barışına ve toplumsal huzura katkı sağlaması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin son yıllardaki büyüme rakamlarından örnekler veren Kavlak, şöyle konuştu:
"Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları, kendilerine işçi değil, köle aradıklarının belgesidir. Ekonomide makro dengelere dikkat edilmesi, elbette büyük önem taşımaktadır. Ancak hiçbir gerekçe, insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden daha önemli değildir. Asgari ücret çalışmalarında ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez."
'Asgari ücretli sayısının düşürülmesi, ücret kadar önemli'
Kavlak, ücretli çalışanların üzerinde ağır vergi yükü bulunduğuna dikkati çekerek, "Her geçen yıl işçinin ücretinden eksilmektedir. Ücretliler genellikle 'sabit gelirli' olarak tanımlanır. Oysa mevcut vergi yapısıyla 'azalan gelirli' olarak tanımlanması gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Asgari ücret ve civarında çalışanların oranının yüzde 50'lerde olması nedeniyle Türkiye'nin "asgari ücretliler ülkesi" haline geldiğini söyleyen Kavlak, "Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu, ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir. Asgari ücret kapsamının düşürülmesinin yolu ise sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılarak toplu pazarlık sisteminin geliştirilmesidir." diye konuştu.
'Tehdit savuruyorsa o kendine işçi değil köle arıyor demektir'
Kavlak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının asgari ücret anketine ilişkin sorusuna Kavlak, "Kamuoyu yoklamalarını falan bir kenara bırakın. Biz işçinin içerisindeyiz, milletin içerisindeyiz. Biz vatandaşın ne istediğini çok iyi biliyoruz. O istekleri de dikkate alarak, bu asgari ücrette gereğini yapacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." karşılığını verdi.
Kavlak, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe'nin asgari ücretle ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz işçi ve işverenleri elmanın iki yarısı olarak görüyoruz. Türkiye, bugün ihracatta bu rakamlara ulaştıysa bunda emekçinin, çalışanın büyük payı var. Asgari ücretle ilgili konuşmayan herhalde bir tek biziz. İhracatçılar Meclisi ayrı konuşuyor, TOBB'u başka konuşuyor, diğeri başka türlü konuşuyor. Herkes kendini, yerini bilecek. Onlar, bugün ihracat şampiyonu oldularsa bu, işletmelerde çalışan emekçiler sayesinde olmuştur. Eğer 'Asgari ücret, 400-500 dolar olursa biz ihracat yapamayız.' diye tehdit savuruyorsa o kendine işçi değil köle arıyor demektir."
'Matrah tutarının artırılması çözüm olabilir'
Vergi dilimlerinde düzenleme yapılması halinde kendilerinin asgari ücret pazarlığındaki başlangıç ücreti olan 7 bin 785 lirada bir değişiklik olup olmayacağıyla ilgili soruya Kavlak, "Bu ikisini aynı değerlendirmeyin. Girişimlerimiz sonucu, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı vergi dilimleriyle ilgili açıklama yaptı. O bize göre yeterli değil. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu'nda dün konuştuk. TÜRK-İŞ, yılbaşından sonra vergi dilimleriyle ilgili ciddi adımlar atacak." yanıtını verdi.
Kavlak, gelir vergisinde yapılmasını istedikleri düzenlemeye ilişkin soru üzerine, "Matrah tutarının artırılması çözüm olabilir. Ama bu şekilde olmaz. Yeniden güncellemeyle ilgili yüzde 123 gibi bir rakam bunu telafi etmez. Nasıl ki asgari ücretten vergi almıyorsan brüt 12 asgari ücret kadar olan kısımdan da vergi alınmaması gerekir. En azından bu bir başlangıçtır. Bunun altındaki verginin birinci matrahı işçilerin kayıplarını telafi etmeyecektir." dedi.
'Bu vergi yükü sürdürülebilir değil'
Kavlak, geçen yıl yapılan düzenlemeyle asgari ücretin ve asgari ücret kadar olan ücret gelirlerinin vergi dışı bırakıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Ücretler üzerinde yapılacak bir vergi düzenlemesi, yaklaşık 14 milyon çalışanı ilgilendiriyor. Asgari ücrette yapılan düzenleme, her çalışanın cebine 9 bin 200 lira ilave bir para bıraktı. Bunu çalışanlar cebinde hissetmedi. Çünkü gelir vergisinin birinci matrahındaki rakam gerektiği kadar yükseltilmediği için hissedilmedi. Brütü 16 bin lira olan bir çalışan yılbaşında net 13 bin 544 lira alıyorken, bu rakam 12. ayda 12 bin 100 liraya düşüyor, 1400 lira civarında bir kaybı oluyor. Temmuz ayında bir düzenleme yapıldığı halde bu kadar düşük, eğer asgari ücrete bu düzenleme yapılmasaydı bu 1400 civarındaki rakam kayıp net 1800 lira olacaktı. Asgari ücretlileri ayrı tutarsak işçilerin yıl başında aldığı ile yıl sonunda aldığının arasında yaklaşık 1500 lira fark ediyor. Onun için Türkiye'de vergi, çalışanların üzerinde inanılmaz bir yük. İnsanlar ücreti üzerinde vergisini ödüyor. Bir de çarşıda pazarda KDV ödüyor. İletişim Vergisi ödüyor, Emlak Vergisi ödüyor, Motorlu Taşıtlar Vergisi ödüyor, Özel Tüketim Vergisi ödüyor. Bunun mutlaka düzenlenmesi gerekiyor."
Asgari ücret gündemden kalktıktan sonra çalışanların vergiyle ilgili sorununu hızlıca gündemine taşıyacaklarını vurgulayan Kavlak, "TÜRK-İŞ'in bölge başkanlıkları aracılığıyla basın açıklamaları, daha sonra da TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu'nun aldığı eylem kararları neyse onların hepsini harekete geçireceğiz." bilgisini paylaştı.
'Örgütlenme olmadığı sürece hepimiz yoksullukta buluşuruz'
İstihdamı korumanın tek yolunun sendikal örgütlülükten geçtiğini vurgulayan Kavlak, şöyle devam etti:
"EYT'liler iyi bir örnektir. Sosyal medyadan örgütlendiler ve istediklerini alacaklar. Sendikasız yerde işten çıkma korkusu olanların, asgari ücrete zam geldiğinde 'beni işten atarlar' korkusu yaşayanların ilacı örgütlenmedir. Örgütlenme olmadığı sürece, Türkiye'de biz asgari ücreti de çok konuşuruz, asgari ücrete zam geldikten sonra işverenin tehditlerini de çok konuşuruz. Örgütlenme olmadığı sürece hepimiz yoksullukta buluşuruz."
Kavlak, TÜRK-İŞ'in yaklaşık 40 yıldır asgari ücret görüşmelerini yürüttüğüne işaret ederek, "Eğer içimize sinen, vicdanımızın kabul ettiği, 2022 yılının başında olduğu gibi toplumunun büyük kesimi tarafından kabul edilebilir bir ücret olursa elbette bunu seve seve imzalarız. Ama içimize sinmeyen bir şey olursa kesinlikle bunun altına imza atmayız." açıklamasını yaptı.
Kavlak'ın açıklamalarından diğer satır başları şöyle:
Anayasamızın 73. Maddesi gereğince yapılması gereken az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Türkiye’de verginin 3’te 2’si ücretliler tarafından ödenmektedir. Dolaylı vergilerin ağırlığı Türkiye'deki vergi sistemini daha adaletsiz hale getirmektedir. Toplam vergi içerisinde yüzde 70’e ulaşan dolaylı vergiler çalışanların yükünü artırmaktadır.
Ülkemizde sendikalaşmanın geliştirilmesi zorunludur. Ücretli çalışanlar sendika üyesi ise ve toplu iş sözleşmesi kapsamındaysa enflasyona karşı daha korunaklı olmaktadır.
OECD ülkelerinde bu oran yüzde 30 düzeyindir. Türkiye’de genel oran yüzde 7.5 civarındadır. Özel sektörde yüzde 6’ların altındadır. Türkiye asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Araştırmalar asgari ücret ve civarında çalışanların oranının yüzde 50’nin üzerinde gösteriyor. Asgari ücretle çalışanların sayısı düşürülmeli.
Sosyal adaletten, çalışma barışından söz edeceksek adil bölüşümden de söz etmeliyiz. Barıştan, özgürlükten söz edeceksek herkes için insan onuruna yakışacak bir yaşam isteyeceksek hakça bir paylaşımdan söz etmeliyiz.
Çarkların dönmesi olduğu kadar barış içerisinde mutlu insanların yaşadığı ülkede birlikte üretmek kazanmaktır. Alacağımız kararların asgari ücret için hayırlı olmasını diliyor hepinizi selamlıyorum.
Bugün ihracat rakamlarında bu rakamlara ulaştıysa bunda emekçinin büyük payı var. Asgari ücretle ilgili konuşmayan bir tek biziz. İhracatçılar Birliği ayrı konuşuyor. Herkes kendi yerini bilecek. Eğer onlar bugün ihracat şampiyonu oldularsa işletmelerde çalışan emekçiler sayesinde olmuştur. Bugün eğer asgari ücret 400-500 dolar olursa biz ihracat yapamayız diye bir tehdit savuruyorsa o kendine işçi değil köle arıyor demektir.
Bakanlığın anket çalışması: 20 yılda asgari ücrete 29.8 kat yani 30 kat zam yapılmış
Son 20 yılda asgari ücrete 29.8 kat yani 30 kat zam yapılmış. Aynı zaman diliminde ortalama memur maaşları 16 kat artmış, kamu işçisi maaşı 14 kat artmış, ortalama işçi emekli maaşları 16 kat artmış, memur emekli maaşları 13 kat artmış. Asgari ücreti çok artırmak, 30 kat artırmasına rağmen bugün Türkiye niye asgari ücreti konuşuyor. Yetmediği için konuşuyor.
Türkiye’de bu işin çözümü sendikalı olmaktır. Asgari ücreti artırıyorsunuz gelen zamlarla 2-3 sonra alım gücünü yitiriyor. Sendikalı örgütlerde böyle değil. TÜİK rakamlarının üzerine basılmasına rağmen bizim yaptığımız toplu sözleşmeyi biliyorsunuz. Bir yıl içerisinde yüzde 139 zam aldılar.
Vergi ücretleri hakkında
Vergi düzenlemesi yaklaşık 14 milyonu ilgilendiriyor. Biz geçen yıl asgari ücret kadar olanı vergi dışında bıraktık. Bunu bu sene hissedebildiniz mi? Hissedemediniz verginin birinci matrahı gerektiği kadar yükselmediği için hissedilmedi. Bu sene ortalama bir ücretten bahsedelim saatlik ücreti 50 lira brüt 16 bin lira olan birinin ücreti. Yılbaşında 13 bin 544 lira net alıyor. 12. Ayda 12 bin 100 liraya düşüyor 1400 lira kaybı oluyor. Netten bahsediyorum.
Üstelik 6. ayda asgari ücrete düzenleme yapıldığı için bu kadar düşük. Asgari ücrete düzenleme yapılmamış olsaydı bu 1450 lira 1800 lira net olacaktı. Brütü 2 bin 700 liradır. 14 milyon insan 1. ayda aldığı ile yılsonunda aldığı arasında 1500 lira fark ediyor.
Vergi çalışanların üzerinde inanılmaz bir yük. Çalışan vergi ödüyor birde pazarda vergi ödüyor, taşıt vergisi ödüyor. Bunun mutlaka düzenlenmesi gerekir. Bu vergi yükü sürdürülebilir değildir. Ergün başkanın söylemek istediği budur. Bunu TÜRK İŞ yönetim kurulu olarak gündeme getirdik. Meclis’teki tüm yetkililere kapsamlı bir mektup yazacağız. Dar ve sabit gelirli kesimlerin beklentisi, ücretliler lehine vergi diliminde ayrım yapılmasıdır.