Manhattan Bölge Savcılığı, Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Antalya ve Burdur Müze Müdürlükleri, New York Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ve Tanıtma Genel Müdürlüğünün ortak çalışmalarıyla, Türkiye'deki antik kentlerden yıllar önce yağmalanarak ABD'ye kaçırılan Lucius Verus Heykeli, Attis Heykelciği, Apollon Heykelciği, Kusura Tipi, Düver Pişmiş Toprak levhası ve 4 adet sütunlu lahit parçaları yeniden Türkiye'ye getirildi.
Manhattan Bölge Savcılığı, Amerikan İç Güvenlik ve İstihbarat Birimi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Antalya ve Burdur Müze Müdürlükleri, New York Kültür ve Tanıtma Müşavirliği ve Tanıtma Genel Müdürlüğünün ortak çalışmalarıyla, Türkiye'deki antik kentlerden yıllar önce yağmalanarak ABD'ye kaçırılan Lucius Verus Heykeli, Attis Heykelciği, Apollon Heykelciği, Kusura Tipi, Düver Pişmiş Toprak levhası ve 4 adet sütunlu lahit parçaları yeniden Türkiye'ye getirildi.
9 parçadan oluştan 6 eser Antalya Müze Müdürlüğünde gerçekleştirilen törenin ardından tanıtıldı. Roma İmparatoru Lucius Verus’un insan boyutundaki bronz heykeli ve Antalya’daki Perge Antik Kenti’nden Roma Dönemi’ne ait dört parçadan oluşan sütunlu lahit boyut anlamında en çok dikkat çeken iki eser oldu. Verus’un heykelinin ise, günümüze ulaşabilen insan boyutundaki nadir bronz heykellerden biri olduğu belirtildi.
9 parçadan oluştan 6 eser Antalya Müze Müdürlüğünde gerçekleştirilen törenin ardından tanıtıldı. Roma İmparatoru Lucius Verus’un insan boyutundaki bronz heykeli ve Antalya’daki Perge Antik Kenti’nden Roma Dönemi’ne ait dört parçadan oluşan sütunlu lahit boyut anlamında en çok dikkat çeken iki eser oldu. Verus’un heykelinin ise, günümüze ulaşabilen insan boyutundaki nadir bronz heykellerden biri olduğu belirtildi.
Eserlerin lansman toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bugün yıllarca önce bulunduğu topraklardan ayrılan eserlerin, ‘önemli emekler’ ve ‘hukukun üstünlüğü ilkesi’ çerçevesinde yeniden ait olduğu yere iade edilmesi için bir araya gelmiş bulunuyoruz. İadesi sağlanan eserlerin her birisinin seyri farklı. Ama ortak noktaları, ait oldukları topraklardan koparılmış olmaları ve bakanlığımızın yarım asırdır onların peşini bırakmaması 1967 yılında ABD’de açılan sergide yer alan bir grup bronz heykelin, Türkiye kökenli olduğu değerlendiriliyor ancak nereye ait olduğu bilinmiyordu.
Eserlerin lansman toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bugün yıllarca önce bulunduğu topraklardan ayrılan eserlerin, ‘önemli emekler’ ve ‘hukukun üstünlüğü ilkesi’ çerçevesinde yeniden ait olduğu yere iade edilmesi için bir araya gelmiş bulunuyoruz. İadesi sağlanan eserlerin her birisinin seyri farklı. Ama ortak noktaları, ait oldukları topraklardan koparılmış olmaları ve bakanlığımızın yarım asırdır onların peşini bırakmaması 1967 yılında ABD’de açılan sergide yer alan bir grup bronz heykelin, Türkiye kökenli olduğu değerlendiriliyor ancak nereye ait olduğu bilinmiyordu.
Bu eserlerin nereye ait olduğunu ispatlamak için büyük bir mücadeleye giren Jale İnan Hoca, 1970’li yıllarda Burdur’da yer alan başka bir bronz heykel buluntusundan haberdar oluyor. Söz konusu heykeli, ABD’de gördüğü örneklerle karşılaştırdığı zaman, kökenlerinin Burdur ilimizin sınırları içinde yer alan Bubon Antik Kenti olduğunu anlıyor. Bunun üzerine alanda kazılara başlıyor ve sergide yer alan heykeller ile alanda bulduğu heykel kaidelerinin üstündeki yazıtları eşleştiriyor. Bu çalışması dünya çapında kabul görüyor. Ama bütün bu çabalar, eserlerin ülkemize iadesi için yeterli olmuyor” dedi.
Bu eserlerin nereye ait olduğunu ispatlamak için büyük bir mücadeleye giren Jale İnan Hoca, 1970’li yıllarda Burdur’da yer alan başka bir bronz heykel buluntusundan haberdar oluyor. Söz konusu heykeli, ABD’de gördüğü örneklerle karşılaştırdığı zaman, kökenlerinin Burdur ilimizin sınırları içinde yer alan Bubon Antik Kenti olduğunu anlıyor. Bunun üzerine alanda kazılara başlıyor ve sergide yer alan heykeller ile alanda bulduğu heykel kaidelerinin üstündeki yazıtları eşleştiriyor. Bu çalışması dünya çapında kabul görüyor. Ama bütün bu çabalar, eserlerin ülkemize iadesi için yeterli olmuyor” dedi.
“Yasadışı olarak yerlerinden edilmiş kültür varlıklarının tespiti için önemli çalışmalara imza atmış bir araştırmacı olan Gazeteci Yazar Özgen Acar ise Jale Hoca’nın bilimsel çalışmalarına kriminolojik denebilecek delillerle katılıyor” ifadelerine yer veren Bakan Ersoy konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yasadışı olarak yerlerinden edilmiş kültür varlıklarının tespiti için önemli çalışmalara imza atmış bir araştırmacı olan Gazeteci Yazar Özgen Acar ise Jale Hoca’nın bilimsel çalışmalarına kriminolojik denebilecek delillerle katılıyor” ifadelerine yer veren Bakan Ersoy konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ancak, bu net veriler Türkiye’nin sonuç almasına yetmiyor. Çünkü o dönemde gerekli uluslararası işbirliğine ulaşamıyoruz. Milattan sonra 1. ve 2. yüzyıllara ait olan ve İmparator Lucius Verus’un tasvir edildiği heykel, sanatsal özellikleri açısından son derece etkileyici bir eser. Bubon dosyalarının yıllar içindeki olumsuz dönüşlere rağmen yeniden açılmasına karar verdiğimiz bir dönemde; Manhattan Bölge Savcılığı’nın Amerikan İç güvenlik ve İstihbarat Birimi’nin (HSI) işbirliğiyle bir soruşturma yaptığını öğrendik. Bir yılı aşkın süreyle tüm enerjimizi bu konuya yoğunlaştırdık.
“Ancak, bu net veriler Türkiye’nin sonuç almasına yetmiyor. Çünkü o dönemde gerekli uluslararası işbirliğine ulaşamıyoruz. Milattan sonra 1. ve 2. yüzyıllara ait olan ve İmparator Lucius Verus’un tasvir edildiği heykel, sanatsal özellikleri açısından son derece etkileyici bir eser. Bubon dosyalarının yıllar içindeki olumsuz dönüşlere rağmen yeniden açılmasına karar verdiğimiz bir dönemde; Manhattan Bölge Savcılığı’nın Amerikan İç güvenlik ve İstihbarat Birimi’nin (HSI) işbirliğiyle bir soruşturma yaptığını öğrendik. Bir yılı aşkın süreyle tüm enerjimizi bu konuya yoğunlaştırdık.
Hem Jale İnan’ın hem Özgen Acar’ın yaptıkları araştırmalar sonucunda zamanında elde edilmiş verileri kullandık, köy sakinleriyle görüşmeler yaptık, eski ve orijinal fotoğraflar bulduk, kolluk arşivindeki belgeleri kullandık. Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı tarafından hazırlanan dosya ile bilimsel argümanlarımızı güçlendirdik. Çok tiziz bir çalışma yürüttük ve yüzlerce sayfalık klasör oluşturduk. Bizden heykelin kaidesi üzerinde kalan ayak izleri ile heykelin ayak uzunluğunu kıyaslamamız istendi. Kaçakçılık Dairemizle iç içe çalışan Burdur Müzesi uzmanlarımız ölçümleri yeniledi ve çalışmaları fotoğraflarla belgeledi. Heykelin ayak ölçüsüyle bizim alanda aldığımız ölçünün tuttuğunu teyit ettik. Bu haberin ardından eserin ait olduğu topraklara geri dönmesinin önünde bir engel kalmadı.”
Hem Jale İnan’ın hem Özgen Acar’ın yaptıkları araştırmalar sonucunda zamanında elde edilmiş verileri kullandık, köy sakinleriyle görüşmeler yaptık, eski ve orijinal fotoğraflar bulduk, kolluk arşivindeki belgeleri kullandık. Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı tarafından hazırlanan dosya ile bilimsel argümanlarımızı güçlendirdik. Çok tiziz bir çalışma yürüttük ve yüzlerce sayfalık klasör oluşturduk. Bizden heykelin kaidesi üzerinde kalan ayak izleri ile heykelin ayak uzunluğunu kıyaslamamız istendi. Kaçakçılık Dairemizle iç içe çalışan Burdur Müzesi uzmanlarımız ölçümleri yeniledi ve çalışmaları fotoğraflarla belgeledi. Heykelin ayak ölçüsüyle bizim alanda aldığımız ölçünün tuttuğunu teyit ettik. Bu haberin ardından eserin ait olduğu topraklara geri dönmesinin önünde bir engel kalmadı.”
ABD'nin Manhattan Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew Bogdanus ise eserlerin Türkiye’ye kazandırılması konusunda elinden geleni yaptıklarını ifade ederek, “Aslında bizler bir çalışmanın eseri olarak buradayız. Bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. Ben birlikte çalışmak derken gerçekten telefonun ucunda bütün yeteneklerimizi ortaya koyarak karşılıklı çalışmaktan bahsediyorum. Dostluk, kararlılıkla ve titizlikle bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. 9 önemli hazine ülkesine geri döndü. Kültür varlıkları ait olduğu yere döndü. Biz bunun gururunu yaşıyoruz. Biz yarın ve sonraki günlerde bu işe baş koymaya devam edeceğiz. İşimizi en iyi şekilde yapacağız. Kaçakçıların peşinde olarak masaya yumruğumuzu vuracağız. Bu yağmayı durdurmak zorundayız. Bu eserler olağanüstü eserlerdir” diye konuştu.
ABD'nin Manhattan Bölge Savcı Yardımcısı Albay Matthew Bogdanus ise eserlerin Türkiye’ye kazandırılması konusunda elinden geleni yaptıklarını ifade ederek, “Aslında bizler bir çalışmanın eseri olarak buradayız. Bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. Ben birlikte çalışmak derken gerçekten telefonun ucunda bütün yeteneklerimizi ortaya koyarak karşılıklı çalışmaktan bahsediyorum. Dostluk, kararlılıkla ve titizlikle bir işin nasıl yapılabileceğini gösterdik. 9 önemli hazine ülkesine geri döndü. Kültür varlıkları ait olduğu yere döndü. Biz bunun gururunu yaşıyoruz. Biz yarın ve sonraki günlerde bu işe baş koymaya devam edeceğiz. İşimizi en iyi şekilde yapacağız. Kaçakçıların peşinde olarak masaya yumruğumuzu vuracağız. Bu yağmayı durdurmak zorundayız. Bu eserler olağanüstü eserlerdir” diye konuştu.
ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ise konuşmasında şunları kaydetti:
“Çok etkileyici bir kültür mirasınız var. Bu eserlerin yurduna dönüyor olmasından son derece gurur duyuyoruz. Daha önce İstanbul’da 16 tane eserin yurduna dönmesini kutlamıştık. Burada şimdi daha büyük boyuttaki eserlerin geri dönmesini kutluyoruz."
ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake ise konuşmasında şunları kaydetti:
“Çok etkileyici bir kültür mirasınız var. Bu eserlerin yurduna dönüyor olmasından son derece gurur duyuyoruz. Daha önce İstanbul’da 16 tane eserin yurduna dönmesini kutlamıştık. Burada şimdi daha büyük boyuttaki eserlerin geri dönmesini kutluyoruz."