'Scholz'un Çin ziyaretiyle buzların eridiğini, yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum’
22:22 07.11.2022 (güncellendi: 11:46 09.11.2022)
07112022-Eksen.mp3
Abone ol
Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Scholz’un Pekin ziyareti Avrupa ile Çin arasında ‘buzların eridiğine' işaret. ABD’nin Asya-Pasifik politikası için yeni oyuncusunun Japonya olduğunu söyleyen Adıbelli, Britanya'nın da bölgeye dönüş yaptığı görüşünde. Adıbelli Pakistan'da ise 'görünmeyen bir elin' İmran Han'ın yıldızını parlattığı değerlendirmesini yaptı.
Batı, Biden yönetiminin Ukrayna'da tetiklediği çatışmayla sarsılırken Asya'da ve Avrupa-Asya ekseninde dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor.
Almanya'da Ukrayna çatımasında koalisyon ortakları Yeşiller ve Hür Demokratlarla aynı pozisyonu alan Sosyal Demokrat Başbakan Olaf Scholz, Çin'e yönelik siyasette ayrışmış görüntüsü sergiliyor. Scholz, geçen hafta sonu Pekin'ii ziyaret ederek, Washington'ın hem ekonomik olarak hedef aldığı hem de Tayvan, Hong Kong ve Sincan üzerinden baskı uyguladığı Şi Jinping yönetimiyle görüştü. Çin Komünist Partisi'nin 20. Ulusal Kongresi'nin hemen sonrasına denk gelen ziyarette, yeni liderlik Avrupa'dan pandemi sonrası ilk kez bir konuk ağırladı. Scholz da önde gelen Alman şirketlerinin bir kısmının CEO'larını beraberinde götürdü. Almanya ile Çin arasında BioNtech aşısının Çin'de kullanımından, geçen yaz kotarılmış Airbus alımına uzanan anlaşmalar duyuruldu. Ziyaretin öncesinde de Alman siyasetinde tartışma yaratacak şekilde Hamburg limanının hisselerinin, oranı azaltılmakla birlikte Çinli şirket Cosco'ya devrinin onaylanması dikkat çekti. Scholz'un Rusya'ya açılan ekonomik savaş yüzünden kontak kapatma noktasına giden Alman sanayi için arayışta olduğu değerlendirmeleri yapılıyor.
Scholz Çin'i ziyaret ederken, Asya'da gerilim ABD'nin Güney Kore ile tatbikatları nedeniyle yükseldi. Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti) Güney Kore ile sınır hattı ve Japonya üzerinden geçen füze denemelerine yenilerini ekledi. Pasifist siyasetten çoktan çıkarak Anglo-Amerikan hattıyla hizalanan Japonya'nın gelecek ay da Britanya ile savunma anlaşması ile AUKUS paktına eklemleneceği değerlendirmeleri yapılıyor.
Diğer yandan Çin'in Asya'da önemli ortağı Pakistan'da da nisanda ABD yönetimi tarafından hibrit darbe ile devrildiğini söyleyen eski Başbakan İmran Han'ın hareketlendirdiği siyasi iklim ısınıyor. İmran Han, başkent İslamabad'a düzenlediği yürüyüşte Vezirabad'da bir suikastın hedefi oldu. İmran Han saldırıdan yaralı kurtulurken, meclisin yerine seçtiği Şahbaz Şerif ile istihbarat servisini sorumlu tuttu.
Asya siyasetindeki gelişmeleri Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.
‘Avrupa ile Çin arasında buzların eridiğini, yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum’
Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Scholz’un Çin ziyaretini ‘Avrupa’nın Çin’e, Çin’in Avrupa’ya dönüşü’ anlamına geliyor. Adıbelli, bu ziyaretin aynı zamanda Rusya ile masaya oturma hamleleri olarak değerlendirilebileceği görüşünde:
“Burada önemli başlık 20. Parti kongresinin düzenlenmiş olması ve Şi Cinping’in 3. dönemi olması. Bu Batı’da çok tartışıldı. Böyle bir olayın üzerine Alman Başbakanı’nın Çin’i ziyaret ederek Şi’nin 3. dönemini tebrik etmesi, pandemiden sonra yaşanan o yavaşlama, tedarik zincirindeki bozulma ve özellikle Ukrayna savaşında Çin’in Rusya tarafında yer alması ve bir şekilde Batı ile köprüleri atması düşünüldüğünde, Çin’in yeniden Avrupa’ya dönüşü, Avrupa’nın da yeniden Çin’e dönüşünü gösteren önemli bir ziyaret oldu. Başka boyutu da var. Sürmekte olan olan bir savaş var, Rusya ile sürmekte olan bir anlaşmazlık var, özellikle Almanya çok sert tutum takınmıştı. Ancak şimdi gelinen noktada görünmeyen, kapalı kapılar arkasında konuşulan gündem 'acaba Almanya, Rusya’ya yönelik Çin üzerinden bir hamleyi mi hazırlanıyor? Çin’in arabuluculuğu üzerinden Rusya ile bir şekilde masaya mı oturacak?' Son haftanın en önemli gündem maddesi herkesin Ukrayna ile bir şekilde masaya oturmaya hazırlandığı şeklinde. Amerikalılar, Ukraynalılara Rusya ile masaya oturun telkinlerinde bulunuyor. Bir taraftan Almanya’da bunlar tartışılıyor ve Çin ziyareti var. Almanya, Çin’in Avrupa’daki en önemli ticaret partneri. Her iki ülkenin de birbirine ihtiyacı var, hele de ticaretin iç içe geçmesinden dolayı ama Almanya’da ekonomi de Avrupa’da süren krizden dolayı işler iyi gitmiyor. Pandeminin zaten yavaşlatıcı etkisi vardı. Hiçbir ülke yavaşlamadan tek başına sağlıklı çıkamadı, el ele vermeleri gerekiyor. Bu noktada da Avrupa ile Çin arasında buzların eridiğini, yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum. Sanki 20. Parti kongresi bekleniyordu, oradan bir pürüz beklentisi vardı, bu olmadı. Şi güçlenerek çıktı. Artık Avrupa 'işimize, ticaretimize bakalım' diyor. Avrupa adına da bu işi konuşabilecek en önemli ülke Almanya.”
‘Kuzey Kore'nin Trump siyasetinin yokluğuna tepkisi var'
Adıbelli, Kuzey Kore’nin ABD tatbikatlarına füze denemeleriyle yanıt vermesini daha ziyade Trump'ın başlattığı 'barış çabalarının' durmasından kaynaklı tepki olarak görüyor:
“Kuzey Kore bir savaş çığırtkanlığından çok Trump ile yakalanan barış rüzgarını devam ettirmek istemesinden kaynaklı bir tepki olarak görüyorum bugünkü davranışlarını. Biden’ın bunu bir şekilde devam ettirebileceğini düşünüyorlardı. Fakat burada parametreler değişti, Güney Kore’deki yönetim değişti. Daha şahin bir yönetim geldi. Ama buna rağmen Abe gibi bir faktör de Japonya siyasetinden çekildi, daha güvercin kanat olduğu söyleniyor."
‘Japonya’nın Tayvan özlemi tehlikeli’
Japonya'nın Britanya ile aralıkta yapacağı belirtilen savunma anlaşmasının Çin ve Tayvan'dan ziyade Rusya'ya karşı olduğu görüşünü dile getiren Adıbelli, diğer yandan Tokyo'da Tayvan'a yönelik hamilik hayallerinin belirdiğini söyledi. Adıbelli'ye göre, bu tehlikeli ve Asya-Pasifik'te farklı yönlere çekilebilecek bir durum yaratıyor:
"Britanya ile yapılacak anlaşma tarih tekerrürden ibaret, 1904-05 Rusya ile Japonya savaşında yine İngiltere ile bir ittifak anlaşması yapmıştı. Yorumcular Çin-Tayvan diyor, buna az da olsa katılıyorum. Ama esas Japonya’nın Britanya ile anlaşması daha çok Rusya’ya yönelik diye düşünüyorum. Çünkü son dönemde Japonya, Rusya tehdidini Tayvan veya Çin tehdidinden daha fazla görüyor. Onun için Çin ile son dönemde bir yumuşama sinyalleri var, Kişida ile Şi’nin arasındaki mesajlara baktığınızda. Japonya’nın acil tehdit olarak görmesi son dönemde Rusya ile yaşadığı gerginlik. Japonya o bölgede hemen her meselede öncü rol oynamak istiyor. Japonlar Tayvan meselesiyle ilgilenirken sanki buradaki halkın özgürlüğünden çok Japonlarda şöyle bir hayal ortaya çıktı. Tekrar Tayvan’ın Japonya’ya dönme ihtimali. Burada başka bir şey var. Bu adadan gelen değil de özellikle Tayvan’daki yerli kuşak Çinlilerin Japon sömürge dönemini özellikle iyi anmaları, Demokratik İlerleme Partisi’nin o döneme önemli atıflarda bulunması gibi. Japonya’da başka hayallerin ortaya çıkmasını bu egemenlik değil ama himaye, etkinlik, nüfuz anlamında bir Tayvan özlemi var. Bu esas tehlikeli, bu Asya-Pasifik’te farklı yönlere çekilebilecek bir durum.”
‘ABD 2023 için Asya-Pasifik’te kendisi için yeni oyuncu olarak Japonya’yı görüyor’
ABD’nin AUKUS ve QUAD üyelerini entegre etmeye çalışacağını söyleyen Adıbelli, Güney Kore ile Japonya’nın tarihsel sorunlarına dikkat çekti. Hindistan’ın Rusya, Çin düzlemine daha yakın ve bağımsız politika takip etmeye başladığına işaret eden Adıbelli, ABD’nin Asya-Pasifik politikası için Japonya’yı ‘yeni oyuncu’ olarak gördüğü görüşünde:
“Aralık ayında karşılıklı erişim anlaşması adı verilen bir anlaşmanın yapılacağı, bunun da Japonya’nın İngiliz ekipmanına daha net şekilde ulaşmasını sağlayacağını, bir şekilde de AUKUS ile Japonya’nın entegre edilmesi gündemde. AUKUS kuruldu ama Japonya ile Güney Kore, Hindistan dışında QUAD’ın üyeleri. Şimdi Amerika bir şekilde entegre edecek. Japonya entegre olacak. Avustralya ile de anlaşma yapıldı. Fakat Güney Kore’de hala tarihsel sorunlar var. Güney Kore, Japonya ile aynı güvenlik düzleminde yer alıp almayacağı belli değil. Bu noktada Güney Kore, Kuzey Kore, Çin aynı düzlemdeler. Hindistan artık bu yapıdan ayrıldı. Daha çok Asya’da daha bağlantısız demeyelim ama ona yakın bir politika, Rusya, Çin düzlemine daha yakın bir politika takip etmeye başladı. Hindistan AUKUS’un dışında. Ama Japonya çok hevesli. ABD 2023 için yeni politikasında Asya-Pasifik’te kendisi için yeni oyuncu olarak Japonya’yı görüyor. İngiltere’nin Asya-Pasifik’e girmesi açısından da Japonya ile böyle bir anlaşma yapılmasını da önemsiyorum. Rishi Sunak bu noktada ne kadar adım atar bilinmez ama İngiltere’de bir seçim olur da güçlü bir iktidar gelirse o zaman Asya-Pasifik politikalarını daha sağlıklı görebiliriz.”
‘2024’te Trump gelirse Asya’da işin rengi değişir'
Britanya’nın geleneksel olarak yüzyıllardır sürdürdüğü bir Asya-Pasifik politikası olduğunu söyleyen Adıbelli, “Eğer Trump gelirse 2024’te o zaman Asya’da işin rengi değişir” vurgusu yaptı:
“Britanya’nın genel politik çizgilerinde sapma olmaz ama hiçbir zaman da ABD’nin dümeni suyuna gitmez. Çünkü Britanya’nın geleneksel olarak yüzyıllardır sürdürdüğü bir Asya-Pasifik politikası var, emperyal siyasetinin bir parçası ve muazzam bir datası var. Dolayısıyla orada bir nüfuzu var. Amerikan kongresi seçimleri de önemli bir başlangıç. Ama şuna katılmıyorum. Cumhuriyetçiler gelirse iş daha mı şiddetlenir? Eğer Trump gelirse 2024’te o zaman Asya’da işin rengi değişir. Bence Biden’ın bu ılımlı, ürkek hali Asya’daki işleri arada bırakıyor. Ama Cumhuriyetçiler gelir üzerine Trump ile bu işi taçlandırırlarsa Asya’da Trump yarıda kalan meseleye devam edecek. Japonlar zaten Britanya ile yapacakları anlaşmayı önemsemelerinin nedeni Trump'ın ‘Japonya’dan askerlerimi çekeceğim, kendi ücretlerini ödesinler, artık onları korumayacağız’ demiş olması. Japonlar oldukça kırılmışlardı. Hala bu hafızalarında duruyor. Yani Trump’ı istemiyorlar. Dolayısıyla Britanya’yı Amerika’ya karşı bir güvence olarak görüyorlar. Britanya ile yüzyıl öncesinden zaten böyle bir ittifakları vardı.”
'Görünmeyen bir el İmran Han'ın yıldızını parlatıyor, öksürseniz İmran Han’a puan yazılıyor'
Pakistan siyasetinde İmran Han'ın yeni hamleleriyle yaşanan hareketliliğe dikkat çeken Dr. Adıbelli, devrik liderin yıldızının yeniden parladığını söyledi. Adıbelli, bu durumda Britanya'nın rol oynuyor olabileceği görüşünde. Ancak Pakistan'daki İslamcı gruplar ve ordunun rolünü de anımsatan Adıbelli, ülkenin Butto dahil suikastlar tarihine atıfta bulundu:
“İmran Han son dönemde bir devrimden bahsediyor. Önce bir itibar suikastı yapıldı. Şimdi görünmeyen bir el İmran Han’ın yıldızını parlatmaya başladı, karizmasına güç katıyor. Bu suikast bile İmran Han’a artı puan yazıldı, konuşmasını yasakladılar, daha da artı puan yazıldı. Yani bugün İmran Han’a öksürseniz puan yazılıyor. İmran Han 2018’de göreve Batı’nın dostu olarak geldi. Bir zamanlar İngiliz sosyetesinin önemli bir üyesiydi. Eski dosttan düşman olmaz minvalinde sanki ibre yeniden İmran Han’a dönüyor. Amerika devirdi, İngiltere tekrar ayağa kaldıracak. Britanya döndü artık Asya’ya. Şahbaz Şerif hemen 20. Parti kongresinden sonra Çin’e gitti, iyi karşılandı. ŞİÖ zirvesinde de Putin ile görüştüler. Putin’e ‘Siz bir süper güçsünüz’ dedi. Amerika bir baktı ki bir tarafta Rusya ile ilişkileri geliştiriyor, bir tarafta Çin ile mevcut ilişkilerini daha güçlendiriyor. Şahbaz Şerif rüştünü ispat edemedi gibi gözüküyor. Ancak başka bir sorun da var. Bu meşru düzlem, bunun dışında bir düzlem daha var; Pakistan Talibanı, IŞİD Horasanı, El Kaide ve öteki radikal gruplar. Benazir Butto’yu öldüren ekip bunlar. Pakistan’da bir de bu var. Bunların da sürece dahil olması büyük bir kaos yaratıyor. Burada bir denge unsuru olarak Pakistan ordusu öne çıkıyor. Onlar geleneksel olarak Batı yanlısıdır. İmran Han, savaş başladığında Moskova’dayken Pakistan Genelkurmay Başkanı, Rusya’yı Ukrayna’dan çıkması konusunda uyardı. Yani hükümetle ayrı düştüler. Bu noktada Pakistan ordusu devreye girebilir. Çünkü Pakistan siyasi tarihi darbeler tarihidir. Ordunun darbe ihtimali, orduyu göreve çağırma veya tam tersi insanların tepki göstermesi ordunun yavaş yavaş sahneye çıktığının göstergesi. Ordunun oraya gelmesi en yakın olarak Amerika’yı memnun eder."
'Jeopolitik fay hattında enerji muazzam birikmiş durumda'
Pakistan'da ortaya çıkabilecek bir istikrarsızlığın bölgeye etkileri olacağını da vurgulayan Adıbelli, Hindistan, Afganistan ve İran'ı da kapsayan bir zeminde jeopolitik fay hattında muazzam enerji birikimi yaşandığı değerlendirmesinde bulundu:
"Bir başka seçenek de siyasi sistemin değişmesi. İmran Han’ın başkanlık sistemini getirme ihtimali de var. koalisyon, başbakanlık derken Pakistan siyasetini oldukça zayıflatıyor. Güçlü bir liderlikle güçlü bir sistem bu da tartışılıyor. Dolayısıyla burada her seçenek orduya doğru çıkıyor. Ordu bir şey yaparsa bu ABD’nin hanesine artı puan yazar. Pakistan sıradan bir ülke değil nükleer gücü olan bir ülke. Burada ortaya çıkacak bir istikrarsızlığın hemen yanı başında Hindistan’a yansıyacağını unutmayalım. Burada en çok yakından takip eden de Modi hükümeti, çünkü nihayetinde Pakistan öyle böyle ama Afganistan gibi bir istikrarsızlık merkezi ile Hindistan arasında önemli bir bariyer görevi görüyor. Dolayısıyla İran’daki gelişmeleri de bununla beraber anlıyorum. Bu bölgedeki jeopolitik fay hattında enerji muazzam birikmiş durumda. Herhangi bir depremde muazzam kayıp olur.”