Ankara-Kahire arasındaki normalleşme köprüsü yıkıldı: ‘Türkiye’den çok Mısır’a zarar verir’
© DHATürkiye Mısır bayrakları
© DHA
Abone ol
Mısır’ın Türkiye ile normalleşme sürecini durdurması kararını değerlendiren ORSAM Körfez Çalışmaları Koordinatörü Gökhan Ereli, “Normalleşme sürecinin kesilmesi Türkiye’nin beklediği veya istediği bir sonuç değil. Kahire’de Türkiye karşıtı iklime girilmesi Mısır’a daha çok zarar verir” dedi.
Türkiye ve Mısır arasındaki normalleşme köprüsü Kahire’den gelen açıklamayla yıkıldı.
Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şukri, Mısır ile Türkiye arasındaki normalleşme görüşmelerinin Ankara'nın Libya politikalarını değiştirmeye dair hiçbir işaret göstermemesi nedeniyle durduğunu söyledi.
Türkiye ile Libya arasında 3 Ekim'de imzalanan hidrokarbon anlaşmasıyla ilgili açıklama geldi. Daha önce Trablus hükümetinin böyle bir anlaşmayı imzalama yetkisi bulunmadığını söyleyen Şükrü, Libya politikaları nedeniyle ülkesinin Türkiye'yle temaslara son verdiğini açıkladı.
Şukri’nin bu açıklaması Türkiye’nin Libya’daki BM tarafından tanınan Ulusal Birlik Hükümeti ile 3 Ekim'de imzaladığı “hidrokarbon anlaşması”nın ardından geldi.
Türkiye ve Libya, 27 Kasım 2019’da da Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’na imza atmıştı. Mısır ise 2020'de Yunanistan’la aynı anlaşmayı imzalamıştı.
Mısırlı mevkidaşı Semih Şukri'nin Türkiye'yle ilişkileri normalleşme sürecini durdurduklarını açıklamasına yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin normalleşme sürecine girdiği başka ülkeler de bulunduğunu ancak bu sürecin Mısır'la daha yavaş ilerlediğini ifade etti.
"Bunun sebebi biz değiliz" diyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'yla imzaladığı anlaşmalara değinerek "Libya ile yaptığımız deniz yetki alanları anlaşması ya da en son imzaladığımız hidrokarbon anlaşması Mısır’ın aleyhine değil ki. Mısır bizimle anlaşma imzalarsa Yunanistan’la yaptığı anlaşmadan çok daha fazla deniz yetki alanı elde edecek. 40 bin kilometrekareden bahsediyoruz” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Libya'daki hükümetin meşru olmadığı iddialarına da yanıt vererek BM'nin şu anki yönetimi meşru gördüğünü belirterek "Libya ile yaptığımız daha önceki güvenlik anlaşmasının bugüne uyarlanması da Mısır’ın aleyhine değil. Mısır’a yönelik bir hamle değil. Biz olmasaydık Libya bugün Suriye olacaktı. Yani Trablus'a yönelik saldırıyı durdurmasaydık biz bugün sokak savaşına dönecekti. Bizim burada mevcudiyetimiz aslında barış ve istikrarın teminatı. Bu, Mısır'a yönelik bir hamle değil” ifadelerini kullandı.
Mısır ile normalleşme süreci
Arap Baharı döneminde gerilen Türkiye-Mısır ilişkileri 2013 yılında karşılıklı büyükelçilerin çekilmesiyle durma noktasına gelmişti. Maslahatgüzar düzeyine inen ilişkilerde 2021 yılından itibaren yeni bir normalleşme dönemi başladı.
Türkiye'nin Mısır’ın talepleri doğrultusunda Müslüman Kardeşler’e bağlı kişiler tarafından işletilen bazı televizyon kanallarının çalışmalarının durdurması bir jest oldu.
Mayıs 2021'de, Mısır ve Türkiye'de iki ülke arasında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde ikili düzeyde ve bölgesel bağlamda ilişkileri normalleştirmek için gerekli adımları görüşmek üzere iki tur keşif görüşmeleri yapıldı. Dışişleri Bakanları telefon diplomasi kurdu. Ancak bu görüşmeler sonuçlanmadı.
‘Libya’da uzun süredir devam eden bir şiddet sarmalı mevcut’
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Körfez Çalışmaları Koordinatörü Gökhan Ereli, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Ortadoğu’da 2021’den beri hakim olan bir normalleşme dönemi var. Bu dönemde Türkiye de Suudi Arabistan, BAE ve İsrail ile ilişkilerde normalleşme sağladı. Ancak Mısır ile bu istenilen seviyede olamadı” dedi ve şunları söyledi:
“Türkiye de Mısır da ilişkilerin düzeltilmesi taraftarıydı. İki ülke arasındaki görüşmeler belirli bir seviyeye kadar ilerledi fakat halen ciddi bir düzeyde yol alınabilmiş değil. Mısır ve Türkiye ilişkilerindeki sorunlar arasında Müslüman Kardeşler gibi meseleler olsa da en önemlisi Libya konusudur. Libya’da uzun süredir devam eden bir şiddet sarmalı mevcut. Türkiye ve Mısır’ın Libya’da önemli siyasi ve askeri pozisyonları mevcut. Mısır burada Türkiye’nin karşısında Körfez ülkeleri, Yunanistan ve Fransa gibi diğer aktörlerle birlikte yer aldı. Türkiye’nin Libya’da meşru aktörlerin dışlanmadığı, BM’deki süreçlerin işletildiği ve meşru hükûmetin seçilmesine yönelik talebi var. Bu seçimler birkaç defa çeşitli sebeplerle ertelendi. Nitekim bunun sonucunda Libya’daki çift başlılık devam ediyor.”
Türkiye’nin Libya’nın BM nezdindeki resmi hükümeti ile imzaladığı hidrokarbon anlaşmasının Türkiye ve Libya’nın daha önce yaptığı Deniz Yetki Sınırlarının Belirlenmesi anlaşmasının bir eki olduğunu ifade eden Ereli, “Türkiye bu anlaşmayla birlikte sadece bir ekonomik aktör haline gelmiyor aynı zamanda hukuki anlamda meşru taleplerini gerçekleştirebilecek daha güçlü ve jeopolitik siyasi bir aktör haline geliyor. Bu yüzden anlaşmaya Yunanistan ve Mısır’dan tepkiler geldi. Mısır normalleşme sürecini durdurma kararı aldı” dedi.
‘Türkiye’nin beklediği veya istediği bir sonuç değil’
“Türkiye, Doğu Akdeniz, Yunanistan ve Kuzey Afrika’ya yönelik politikalarında diyalog ve diplomasiye önem veriyor. Söylemsel anlamda olumsuz, sert hale gelmeden bu meselelerin oturulup konuşulmasından yana bir tutum alıyor” diyen Ereli, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler Mısır-Yunanistan ilişkilerinden çok daha geriye dayanıyor. Özellikle hem Türkiye hem de Mısır bölgenin önemli iki ekonomik, siyasi ve askeri gücü olarak öne çıkıyor. Mısır’ın Yunanistan’la ilişki kurması da Türkiye ile ilişkisi kurması da elbette doğal ama tamamen Türkiye karşıtı iklime girilmesi Türkiye’den çok Mısır’a zarar verir. Normalleşme sürecinin kesilmesi Türkiye’nin beklediği veya istediği bir sonuç değil. Mısır’ın Türkiye’yi elimine ederek sadece Yunanistan gibi ülkelerle ilişki kurması Türkiye ile mesele bazlı sorun çözümünü bile engelleyebilir. Bu sonuçta Mısır’ın dış politikasına, ekonomisine ve toplumuna zarar verecek sonuçları meydana getirebilir.”