© PixabayMikroplastik, ‘5 mm'den daha küçük olan ve çoğunlukla petrol türevli olup suda çözünmeyen, düzgün şekilli veya şekilsiz parçacıklar’ şeklinde tanımlanıyor.
Hollanda'da yapılan ve sonucu bu yılın mart ayında açıklanan araştırmada, ilk kez insan kanında mikroplastik tespit edildiği duyuruldu. İtalyan bilim insanlarının yaptığı ve sonuçları bu yılın ekim ayı başında açıklanan bir başka araştırmada ise anne sütünde mikroplastiklere rastlandığı belirtildi. Araştırmada, İtalya'nın başkenti Roma'da doğum yaptıktan bir hafta sonra 34 sağlıklı anneden alınan anne sütü örneklerinin yüzde 75'inde mikroplastik bulunduğu aktarıldı.
Mikroplastiklerin insan vücuduna girme yolları hakkındaki araştırmalar son yıllarda artarken bunlardan biri de YTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Törnük ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yetim'in danışmanlığında Üsküdar Üniversitesi doktora öğrencisi Selen Akbulut tarafından yapıldı. Çalışmada, kağıt bardaklardan sıcak içeceklere ve suya mikroplastik geçip geçmediği araştırıldı.
1/5
© Pixabay
Mikroplastik, ‘5 mm'den daha küçük olan ve çoğunlukla petrol türevli olup suda çözünmeyen, düzgün şekilli veya şekilsiz parçacıklar’ şeklinde tanımlanıyor.
Hollanda'da yapılan ve sonucu bu yılın mart ayında açıklanan araştırmada, ilk kez insan kanında mikroplastik tespit edildiği duyuruldu. İtalyan bilim insanlarının yaptığı ve sonuçları bu yılın ekim ayı başında açıklanan bir başka araştırmada ise anne sütünde mikroplastiklere rastlandığı belirtildi. Araştırmada, İtalya'nın başkenti Roma'da doğum yaptıktan bir hafta sonra 34 sağlıklı anneden alınan anne sütü örneklerinin yüzde 75'inde mikroplastik bulunduğu aktarıldı.
Mikroplastiklerin insan vücuduna girme yolları hakkındaki araştırmalar son yıllarda artarken bunlardan biri de YTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Törnük ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yetim'in danışmanlığında Üsküdar Üniversitesi doktora öğrencisi Selen Akbulut tarafından yapıldı. Çalışmada, kağıt bardaklardan sıcak içeceklere ve suya mikroplastik geçip geçmediği araştırıldı.
© AAAraştırmanın sonuçlarına ilişkin konuşan Doç. Dr. Törnük, restoran ya da kafelerde kullanılan tek kullanımlık, kağıt sanılan bardakların genellikle yüzde 90'ının kağıt, yüzde 10'unun ise plastik içerdiğini söyledi.
Araştırmaları sonunda kağıt bardakta mikroplastiğe rastladıklarını belirten Törnük, şu bilgileri verdi:
"Kağıt suyu seven bir malzemedir. Kağıdı tek başına direkt bir sıvı içecek için kullanamayız, o yüzden kağıtların yüzey kısımları gözle göremediğimiz bir plastik malzemeyle daha çok polietilen olarak bildiğimiz bir malzemeyle ince bir katman halinde kaplanıyor. Araştırmamızda günlük hayatta çay, kahve tüketmekte olduğumuz sıcaklıkları esas alarak, genellikle bu içecekleri 80-90 santigrat derece civarında içtiğimizi varsayarak ve yine soğuk içecek olarak da suyu tüketilmiş olduğu sıcaklığı ortalama 20 santigrat derece olarak esas alarak, bu kağıt bardakların içerisine farklı sıcaklıklarda sular ilave edip farklı sürelerde beklettik ve daha sonra bu bardaklardan sıvılara geçen mikroplastikleri filtreledik ve bunların sayımını mikroskop vasıtasıyla yaptık."
2/5
© AA
Araştırmanın sonuçlarına ilişkin konuşan Doç. Dr. Törnük, restoran ya da kafelerde kullanılan tek kullanımlık, kağıt sanılan bardakların genellikle yüzde 90'ının kağıt, yüzde 10'unun ise plastik içerdiğini söyledi.
Araştırmaları sonunda kağıt bardakta mikroplastiğe rastladıklarını belirten Törnük, şu bilgileri verdi:
"Kağıt suyu seven bir malzemedir. Kağıdı tek başına direkt bir sıvı içecek için kullanamayız, o yüzden kağıtların yüzey kısımları gözle göremediğimiz bir plastik malzemeyle daha çok polietilen olarak bildiğimiz bir malzemeyle ince bir katman halinde kaplanıyor. Araştırmamızda günlük hayatta çay, kahve tüketmekte olduğumuz sıcaklıkları esas alarak, genellikle bu içecekleri 80-90 santigrat derece civarında içtiğimizi varsayarak ve yine soğuk içecek olarak da suyu tüketilmiş olduğu sıcaklığı ortalama 20 santigrat derece olarak esas alarak, bu kağıt bardakların içerisine farklı sıcaklıklarda sular ilave edip farklı sürelerde beklettik ve daha sonra bu bardaklardan sıvılara geçen mikroplastikleri filtreledik ve bunların sayımını mikroskop vasıtasıyla yaptık."
© AAAraştırmada, bardak yıkanıp içine içecek konulduğunda suya daha az mikroplastik geçtiğini saptadıklarını bildiren Törnük, "Bardağı yıkamamışsak 350 mililitrelik bir kahve tükettiğimiz zaman vücudumuza 850 adede varan mikroplastik girişi söz konusu olabiliyor. Tabii ki bardağı yıkadığımız zaman sayı biraz daha azalıyor ve bu sayı 200 ile 240 adet arasına düşüyor" ifadelerini kullandı.
Mikroplastiklerin solunum, derideki gözenekler veya tüketilen gıdalar aracılığıyla insan vücuduna girebildiğine dikkati çeken Törnük, araştırmada tespit edilen mikroplastiklerin kaynağının bardağın içindeki plastik katman olduğunu düşündüklerini aktardı.
3/5
© AA
Araştırmada, bardak yıkanıp içine içecek konulduğunda suya daha az mikroplastik geçtiğini saptadıklarını bildiren Törnük, "Bardağı yıkamamışsak 350 mililitrelik bir kahve tükettiğimiz zaman vücudumuza 850 adede varan mikroplastik girişi söz konusu olabiliyor. Tabii ki bardağı yıkadığımız zaman sayı biraz daha azalıyor ve bu sayı 200 ile 240 adet arasına düşüyor" ifadelerini kullandı.
Mikroplastiklerin solunum, derideki gözenekler veya tüketilen gıdalar aracılığıyla insan vücuduna girebildiğine dikkati çeken Törnük, araştırmada tespit edilen mikroplastiklerin kaynağının bardağın içindeki plastik katman olduğunu düşündüklerini aktardı.
© AAMikroplastiklerle birlikte ağır metallerin de insan vücuduna girdiği uyarısında bulunan Törnük, "Özellikle kurşun, kadmiyum gibi ağır metallerin de mikroplastikler vasıtasıyla vücudumuza girebileceği söyleniyor. Aynı zamanda plastik üretiminde kullanılan katkı maddeleri var. Monomerler ve diğer katkı maddeleri var. Bunların da vücudumuza girmesi sakıncalı olabiliyor. Bunlar da mikroplastikler vasıtasıyla vücudumuza girmekte" değerlendirmesinde bulundu.
Kağıt ve tek kullanımlık bardaklara alternatifler hakkında tavsiyelerde de bulunan Törnük, "Plastik bardakları, plastikle kaplanmış olan kağıt bardaklar dahil olmak üzere diğer plastik bardakları günlük hayatımızda yoğun olarak kullanmaktayız. Buna oldukça alıştık. Günlük hayatımızda kolaylık açısından bunun alternatifi olarak tabii cam ve termos bardakları önerebiliriz" görüşünü paylaştı.
4/5
© AA
Mikroplastiklerle birlikte ağır metallerin de insan vücuduna girdiği uyarısında bulunan Törnük, "Özellikle kurşun, kadmiyum gibi ağır metallerin de mikroplastikler vasıtasıyla vücudumuza girebileceği söyleniyor. Aynı zamanda plastik üretiminde kullanılan katkı maddeleri var. Monomerler ve diğer katkı maddeleri var. Bunların da vücudumuza girmesi sakıncalı olabiliyor. Bunlar da mikroplastikler vasıtasıyla vücudumuza girmekte" değerlendirmesinde bulundu.
Kağıt ve tek kullanımlık bardaklara alternatifler hakkında tavsiyelerde de bulunan Törnük, "Plastik bardakları, plastikle kaplanmış olan kağıt bardaklar dahil olmak üzere diğer plastik bardakları günlük hayatımızda yoğun olarak kullanmaktayız. Buna oldukça alıştık. Günlük hayatımızda kolaylık açısından bunun alternatifi olarak tabii cam ve termos bardakları önerebiliriz" görüşünü paylaştı.
© AADünyada yıllık 380-400 milyon ton civarında plastik üretimi yapıldığını ve bunların yaklaşık beşte birinin geri dönüştürülüp geri kalanının atılmasından kaynaklı dünyada sürekli plastik kirliliği söz konusu olduğunu kaydeden Törnük, insanlığın geleceği için plastik kullanımının azaltılması gerektiğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Fatih Törnük, sözlerini şöyle tamamladı: "Mikroplastiklerle sadece insanlar muhatap değil, doğadaki tüm canlılar mikroplastiklere maruz kalıyorlar. Özellikle bu plastikler, denizlerde ve okyanuslarda biriktiği için özellikle balıklar ve diğer deniz canlılar bunları besin zannedip yutmakta ve onların vücutlarında birikmekte. Bu canlı ekosistemini, özellikle sucul ekosistemi tehdit eden bir boyuta ulaşmakta. Hatta çok vurucu bir cümle var, The Guardian tarafından yapılmış bir haberde şöyle deniyor; 2050 yılında denizlerimizde ve okyanuslarımızda balıktan çok plastik göreceğiz."
5/5
© AA
Dünyada yıllık 380-400 milyon ton civarında plastik üretimi yapıldığını ve bunların yaklaşık beşte birinin geri dönüştürülüp geri kalanının atılmasından kaynaklı dünyada sürekli plastik kirliliği söz konusu olduğunu kaydeden Törnük, insanlığın geleceği için plastik kullanımının azaltılması gerektiğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Fatih Törnük, sözlerini şöyle tamamladı: "Mikroplastiklerle sadece insanlar muhatap değil, doğadaki tüm canlılar mikroplastiklere maruz kalıyorlar. Özellikle bu plastikler, denizlerde ve okyanuslarda biriktiği için özellikle balıklar ve diğer deniz canlılar bunları besin zannedip yutmakta ve onların vücutlarında birikmekte. Bu canlı ekosistemini, özellikle sucul ekosistemi tehdit eden bir boyuta ulaşmakta. Hatta çok vurucu bir cümle var, The Guardian tarafından yapılmış bir haberde şöyle deniyor; 2050 yılında denizlerimizde ve okyanuslarımızda balıktan çok plastik göreceğiz."