'Meloni ve hükümetinin faşist etiketi bir anda kalktı, medya merkez sağ tanımı yapıyor'
22:17 24.10.2022 (güncellendi: 11:56 26.10.2022)
'Meloni ve hükümetinin faşist etiketi bir anda kalktı, medya merkez sağ tanımı yapıyor'
Abone ol
Birgül Göker Perdisa’ya göre, pandeminin ardından ekonomik krizin vurduğu İtalya'da 'Meloni coşkusu' yok. Meloni'nin savunma lobisi temsilcisini savunma bakanı, eniştesini tarım bakanı yaptığını aktaran Perdisa, kadın liderin düzen siyasetine ve NATO'ya bağlılık vurgulamasıyla 'faşist' etiketinin de ortadan kalktığını vurguladı.
İtalya'da, 25 Eylül'deki seçimlerden birinci parti olarak çıkan İtalya'nın Kardeşleri Partisi'nin (FdI) lideri Giorgia Meloni, Silvio Berlusconi'nin Forza İtalyası ve Matteo Salvini'nin Kuzey Ligi ile birlikte aşırı sağcı koalisyon hükümetini kurdu. Gençliğinde faşist harekette yer almış Meloni, Benito Mussolini'nin kara gömleklileriyle Roma'ya yürüyüşünün 100'ün yılında İtalya'nın ilk kadın başbakanı olarak ipleri eline aldı. Meloni'nin sağ koalisyonundaki bakanlarıyla İtalya'nın ekonomik krize battığı koşullarda neler yapabileceği tartışılıyor.
Meloni hakkında Batı liberal medyasının 'faşist' nitelemeleri Ukrayna çatışmasındaki tercihleriyle kısa sürede gömülmüş görünüyor. Meloni NATO'ya bağlılıklarını beyan ederken, kısa süre içinde Avrupa karar organlarının temsilcileri, NATO Genel Sekreteri ve ABD Başkanı'ndan gelen tebrikleri de kabul etti. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in sosyal medya hesabından yaptığı kutlama mesajına da yanıt vererek, "İtalya, özgürlüğü ve hak edilmiş barış için savaşan Ukrayna'nın cesur halkının yanındadır ve her zaman da olacaktır. Yalnız değilsiniz!" vurgusu yaptı
Meloni hükümeti, İtalya'daki ekonomik krizi İtalya'da yaşayan gazeteci Birgül Göker Perdisa ile konuştuk.
'Bir kadının başa geçmesi halk tarafından seviçle karşılanmadı'
Birgül Göker Perdisa’ya göre, bir kadın liderin İtalya’nın başına geçmiş olması halk tarafından sevinçle karşılanmış görünmüyor. İtalya'daki seçimlerin katılım oranı yüzde 63 olsa da bunun yüzde 8'in protesto oyu olduğunu anımsatan Perdisa, düzen karşıtı partilerin oyları da eklendiğinde Meloni'nin halk desteğinin düşük olduğunu kaydetti:
“Meloni’nin kazanması ve bir kadın liderin İtalya’nın başına geçmesi halk tarafından sevinç gösterileriyle karşılanmadı. Çünkü halk bazında da Meloni ile birlikte pek bir şeyin değişmeyeceği, Draghi politikalarının devam edeceği biliniyordu. Bu seçimlere de yansıdı. Seçime giden halk oranı yüzde 63 ama bunun yüzde 8’i oylarını iptal etti. Normalde oy kullanan kitle yüzde 55, bunların yüzde 20’sinin de düzen karşıtı partilere oy verdiğini düşünürsek sağ partiler veya düzen partilerin aldığı oy oranı yüzde 35, yani bunun yüzde 25’ini alarak Meloni aslında iktidar. Halkın oyunu, desteğini arkasında hissetmiyor. Bu nedenle büyük bir mutluluk yok."
'Devlet içinde devlet bakanlar'
Meloni'nin savunma bakanı Guido Crosetto'nun İtalyan silah ve savunma sanayinin temsilcisi olduğunu belirten Perdisa, önemli makamlara getirilenlerin 'devlet içinde devlet' diye anılabilecek güçlü kişilikler olduğuna dikkat çekti:
"İlginç bir hükümet kurdu. Önemli makamlara getirdiği kişiler devlet içinde devlet gibi güçler insanlar. Meloni iktidarında kendi başına ya da NATO/Atlantik bağlantısı dolayısıyla böyle hareket edeceği çok belli. Örneğin Savunma Bakanı çok ilginç, Guido Crosetto. İtalya silah üretiminde etkin bir ülke. Leonardo’nun temsilcisi. Yani bugüne kadar silah sanayinin temsilcisi, düne kadar da önemli bir derneğin başkanıydı. Bu dernek askeri sektörde faaliyet gösteren firmaların oluşturduğu bir dernek yani sektörün de başkanı. Dolayısıyla bu kişinin savaşı barışa doğru götürecek bir desteği mayısa kadar destek vermesi mümkün değil. Aynı zamanda bu kişilerin Meloni’nin istediği politikaları uygulaması, olur da başka politikalar isterse, aksini pek mümkün değil çünkü devlet içinde devlet söz konusu.”
'Ejderin inine Meloni girmiş oldu, vitrinden Draghi kalktı, İtalya’nın NATO bağları güçlenmiş oldu’
Yeni dışişleri bakanının NATO ve AB destekçisi, ekonomi bakanının ise Draghi ile de çalışmış isim olduğunu anımsatan Perdisa, tarım bakanının ise bizzat Meloni’nin eniştesi olduğunu aktardı. Perdisa'ya göre, vitrinden sadece Draghi kalktı ve İtalya’nın NATO bağları güçlendi:
“Bir önemli isim de Dışişleri Bakanı Antonio Tajani. O da subay bir aileden geliyor. Babası NATO kuvvetlerinde, kendi de İtalyan hava kuvvetlerinde çalışmış bir subay. O da çok güçlü NATO ve AB destekçisi. Ekonomi Bakanı Giancarlo Giorgetti, Draghi’nin sağ koluydu, yeniden seçildi. Sağlık Bakanı çok ilginç. Kovid’den çıktık, sağlık politikaları çok önemli. Orazio Schillaci bir önceki iktidarın teknik uzman kadrosunda yer alan, bütün DSÖ politikalarına destek vermiş önemli biri, aynı politikanın güçlü şekilde devam edeceğinin sinyalini veriyor. Tarım Bakanı Francesco Lollobrigida aslında İtalyanların yeni eniştesi. Meloni’nin gerçek eniştesi, ablasının eşi. Tarım ve gıda önemli bir sektör, bu bakanlık da eniştesine gitmiş bulunuyor. Çevre Bakanlığında bir önceki ekip devam ediyor. Dolayısıyla vitrinden sadece Draghi kalktı. İtalya’da bir gazeteci, ‘Ejderin inine Meloni girmiş oldu’ dedi, aslında hiçbir şey değişmedi. Ejder demesinin nedeni Draghi’nin soyadı. Hiçbir şey değişmedi, hatta daha güçlü bir şekilde İtalya’nın NATO bağları güçlenmiş oldu. Ne savaş ne sağlık ne tarım politikası İtalya’da AB’nin ya da NATO-Atlantik isteği dışında gerçekleşmeyeceği görülüyor.”
‘Berlusconi, Ukrayna işinin içyüzünü iyi bilen biri ama o da kapana kısılmış durumda'
Partisi koalisyon ortağı olan Berlusconi'nin Ukrayna çatışmasından Minsk anlaşmasını uygulamayanların sorumlu olduğunu anlatan konuşma kayıtlarının gerçeği bildiğini ortaya koyduğunu belirten Perdisa, ancak onun da 'kapana kısılmış halde' olduğunu aktardı. Perdisa'ya göre, Meloni, düzenin istediği politikaları İtalya’da sürdürecek:
“Berlusconi gibiler gerçekleri bilen politikacılar. NATO politikalarını takip ediyor, AB’yi izliyor ama gerçekte ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Ara ara gerçekleri vurguladığı ses kayıtları çıkıyor. Berlusconi’nin Putin ve Rusya ile yakın ilişkileri var. İtalya’nın tarihten gelen ilişkileri var Rusya ile komünizm döneminden. Komünizm sonrasında da ticari ilişkileri çok güçlü. Çok büyük kaybı var bu yüzden AB ekonomik kısıtlamalarından dolayı. Berlusconi de Putin ilişkilerini hep güçlü tutmuş bir lider, bu yüzden işin iç yüzünü çok iyi bilen bir insan. Birkaç çıkışı oldu, aslında sorunun Putin’den değil Zelenskiy’den olduğunu, Ukrayna’da NATO politikaları olduğunu söyledi ama hemen geri adım atmak zorunda kaldı. Çünkü Berlusconi kapana kısılmış durumda. Çünkü hem özel hayatındaki skandallar gündeme getirildi, mahkemeler sürüyor hem de aile şirketlerinin üzerinde büyük baskılar var. Dolayısıyla Berlusconi ne zaman farklı çıkış yapsa davalar tekrar gündeme taşınıyor. Berlusconi’nin bir şey yapması mümkün değil, kapanında kalacak görünüyor. Meloni, düzenin istediği politikaları İtalya’da yapmayı sürdürecek.”
'Faşizm etiketi bir anda yok oldu'
Perdisa, Meloni’ye yönelik ‘faşizm’ etiketinin de hemen kalkmasına dikkat çekti. İtalya'da ana akım medyanın Meloni hükümeti için 'merkez sağ' tanımı yaptığını aktaran Perdisa, İtalya'daki hakiki solun ise tepkili olduğunu dile getirdi. Perdisa'ya göre İtalya önümüzdeki dönemde aynı politikaların devam ettiği ortamda toplumsal hareketlerin artışına tanıklık edecek:
“İtalya’nın ana akım medyada da yeni iktidarın faşizm etiketi bir anda yok oldu. Hükümetin merkez sağda olduğu daha fazla gündeme getiriliyor. Halk bazında daha kabul edilebilmesi için bu yönde haberler yapılıyor. Bağımsız medyada ‘bu iktidarın faşist yanı ortadan kalktı, hem Batı dünyasında hem İtalyan medyasında’ diye tespitler var. İtalya’da solun tutumuna gelince... 'Hangi sol?' diye sormak gerek. Demokratik Parti, sol etikette olduğunu iddia ediyor. Onlar yeni hükümete başarı dileklerini sundular. Gerçek sol ise tepkili. İtalya muhtemelen çok büyük protestolara gidecek. Çünkü aynı politikalar devam edecek."
‘Halk yorgun, tepkili. Salgından sonra ekonomik sıkıntılar yaşıyor '
Perdisa, İtalya’da üç yıllık Kovid-19 salgının ardından halkın yorgun ve bezgin olduğunu, faturalarının arttığını ve küçük firmaların kapanma tehlikesi altında olduğunu vurguladı. Sendikaların tıpkı Türkiye'de olduğu gibi iktidarın kontrolünde olduğunu belirten Perdisa, ekonomik krizde halk hareketlerine etkilerinin boyutlarının görülmesi gerektiğini vurguladı:
"Halk yorgun ve üç yıllık salgın dönemi politikalarından sonra bezgin. Şimdi de ekonomik sıkıntılar yaşıyor. İtalya’da enerji krizinden en fazla etkilenen ülkelerden biri. Scholz, Almanya’da ABD-NATO politikalarına bir şekilde fren koymaya çalışırken, İtalya’da yeni iktidarla böyle bir durum olmayacak. Dolayısıyla İtalya’daki enerji krizinden etkilenen yerler bunu daha fazla hissettiğinde meydanları hareketli göreceğiz. Parlamentoya giremeyen düzen karşıtı sol muhalefeti sürdürecek, muhtemelen protestolara liderlik edecekler. Bu isim ve partiler ortaya çıkmış durumda. Bu kadronun içinde parlamentoda kendisine tepki verecek ve hükümeti zor durumda bırakacak bir ekip yok. Halk protestoları güçlü olursa böyle bir şey olabilir. Öfke çok büyürse olabilir. İtalya’da faturalar arttı, kafe, bar gibi küçük ticari işletmeler ‘böyle giderse birkaç ay sonra kapatacağız’ diyorlar. 2022’nin ilk üç ayında küçüklü büyüklü kapanan şirket 110 bin, bu az bir sayı değil. İnsanlar önlerini göremiyor. Ufak işletmeler kapanmaya başladı bile. İtalya’nın karşısında iyi bir görünüm yok. İşçi sendikaları bir süredir iktidarın kontrolünde. Türkiye’de de böyle bir durum yaşandı, iktidar ilk geldiğinde bütün kurumlara sızdı, böl-yönet taktiğini uyguladılar, İtalya’da da öyle. Sendikalara güven yok, özellikle büyük sendikalar iktidarın kontrolünde, sadece ufak tefek birkaç sendika hareketliliği götürüyor.”