Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Zirvemizin ve yapacağımız istişarelerin ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Kurucularından olduğumuz konferansın genişletilmesine başından beri güçlü destek verdik. Bugünkü Astana Zirvesi de konferansın uluslararası teşkilata dönüşümü sürecinin ilan edildiği zirve olarak tarihe geçecektir.
Ekonomiden güvenliğe, enerjiden uluslararası ilişkilere ciddi imtihanlarla karşılaştığımız bir dönemden geçiyoruz. Terörizm, ırkçılık, göç gibi aşina olduğumuz sorunlara iklim değişikliği, İslam ve yabancı düşmanlığı gibi sorunlar ekleniyor. Bir elin beş parmağını geçmeyen ülkelerin çıkarlarını gözeten ancak Dünya nüfusunun kahir ekseriyetini görmezden gelen mevcut sistemin yapısal sorunları giderek kendisini daha fazla hissettiriyor. Türkiye olarak uzun bir süredir "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek buna dikkat çekiyoruz.
Küresel güvenlik mimarisinin daha adaletli, hakkaniyetli, temsil kabiliyeti yüksek yeni bir anlayışla şekillendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünyanın neresinde olursak olalım, büyük insanlık ailesinin üyeleri olarak hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz. Salgın sürecinde yaşadıklarımız bu gerçeği bize tekrar hatırlatmıştır. Sorunlarımız nasıl müşterekse, çözüm yollarını da ortak akılla beraber aramalı, beraber bulmalıyız.
Türkiye olarak dostlarımızın fikirlerine büyük kıymet verirken, tecrübe ve birikimlerimizi paylaşmaya da hassasiyet gösteriyoruz. Konferans bünyesinde yeni sınamalar ve tehditler öncelik alanının koordinatörlüğünü bu anlayışla yürütüyoruz.
Öte yandan, terör örgütleri terörle mücadele tedbirleri kapsamında asimetrik tehdit unsurlarını geliştirme çabalarını sürdürüyorlar. FETÖ, DEAŞ, PKK gibi terör örgütleri eylemlerini organize suç faaliyetleriyle destekliyorlar.
Bugün kabul edeceğimiz konferansın, BM Küresel Terörizmle Mücadele Stratejisi'nin uygulanmasına ilişkin eylem planını da bu açıdan önemli bir kazanım olarak görüyorum.
Kıymetli katılımcılar Afganistan'da barış ve istikrarın tesisi, Afgan kardeşlerimize karşı insani görevimizin yanı sıra, düzensiz göç hareketleri ve artan terör faaliyetlerinin önlenmesi bakımından da büyük önem taşıyor. Afganistan'ı kendi kaderine terk etmemeli, insani yardım konusunda uluslararası camia olarak desteğimizi sürdürmeliyiz. Türkiye olarak dış politikamızda öncelik verdiğimiz insani yardımlarımızı 2021 yılında 120 ülkeye ulaştırdık. Toplam 5.6 milyar dolarlık insani yardımla bu alanda dünyada milli gelire oranla ilk sıradayız. 3.7 milyonu geçici koruma altındaki Suriyeliler olmak üzere 4 milyondan fazla yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapmayı sürdürüyoruz.
Ukrayna'daki krizin bölgesel ve küresel ölçekteki etkilerini hepimiz yakından hissediyoruz. Adil bir barışın diplomasi yoluyla sağlanabileceğini; savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmayacağını hep söylüyorum. Diğer yandan, savaşın olumsuz etkilerinin giderilmesi için BM ve taraflarla sarf ettiğimiz yoğun çabalar tüm dünyanın takdirini kazanmıştır. Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracına yönelik İstanbul mıtabakatı ve geçen ay gerçekleştirilen esir takası bu yönde kaydedilmiş somut birer başarıdır. Hedefimiz sahadaki zorluklara rağmen yakalanan ivmeyi devam ettirmek, bir an önce akan kanın durmasını sağlamaktır.
Değerli dostlar, Orta Asya ülkelerinin çevre coğrafyalarla ulaşım bağlantılarının güçlendirilmesi ortak menfaatimizedir. Türkiye olarak çok nodlu ulaştırma koridorlarını teşvik ediyor, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan modern İpek Yolu'nun canlandırılmasını destekliyoruz. Bu bağlamda Hazar geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişimimize ve Orta Koridor'un bel kemiği olan Bakü-Tiflis-Kars demiryoluna büyük önem veriyorum.
Uluslararası bağlantıları pekiştirmek amacıyla son 15 yılda 100 milyar dolar değerinde 100'den fazla büyük altyapı projesini hayata geçirdik. Bu yıl ayrıca konferansın ticaret ve yatırımlar öncelik alanının eş koordinatörlüğünü de üstlendik.
Sürdürülebilir enerji konusu ve enerji güvenliğinin temini tüm dünyada yeniden gündemin üst sıralarına yerleşti. Kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi enerji politikamızın temel hedeflerindendir.