https://anlatilaninotesi.com.tr/20220808/tusiad-baskani-orhan-turan-enflasyonla-dogru-yontemlerle-mucadele-etmiyoruz-1059641799.html
TÜSİAD Başkanı Turan: Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmiyoruz
TÜSİAD Başkanı Turan: Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmiyoruz
Sputnik Türkiye
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele edilmediğini söyledi ve “Ekonomik göstergelerin istenilen çerçeveden uzaklaştığı bu ortamda... 08.08.2022, Sputnik Türkiye
2022-08-08T10:17+0300
2022-08-08T10:17+0300
2022-08-08T10:17+0300
ekonomi
tüsiad
orhan turan
enflasyon
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/03/1d/1055135780_0:0:864:486_1920x0_80_0_0_e9fb32f19a87bc94e0d5a4abec40fcd3.jpg
Sözcü’den Sayime Başçı’ya konuşan Orhan Turan, “Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmiyoruz. Bu yüzden sürekli olarak kamu kurumlarının tahminlerinin yukarı revize edildiğine şahit oluyoruz. İster enflasyon ve cari açık olsun ister CDS ve kur olsun en başta hedeflediğimiz yerlerden çok uzağız. Bu politikalarda ısrar ettikçe zaman kaybediyoruz. Her kaybedilen zamanın ekonomik açıdan bir maliyeti oluyor. Ekonomik göstergelerin istenilen çerçeveden uzaklaştığı bu ortamda reel sektör olarak sormamız gereken şu; bu politikalar belli ki sonuç vermedi. Ekonomi yönetiminin B planı nedir?” diye konuştu."Yabancı yatırımcıların belirsizliklerden dolayı çok da istekli olmadıklarını duymaktayız"Turan, “Globaldeki ve Türkiye'deki gelişmeler doğrultusunda sonbaharda bir ani duruş öngörüyor musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:“Finansal açıdan takip ettiğimiz iki mühim konu var. Bunlardan ilki Kur Korumalı Mevduat'ta ağustos ortası ile vade sonuna geliniyor. Şirketlerin KKM'yi ne kadar döndüreceği önemli. İkincisi sonbahardaki eurobond, sendikasyon dönüşleri. Yabancı yatırımcıların belirsizliklerden dolayı çok da istekli olmadıklarını duymaktayız. Döviz arzında yaşadığımız her sorun TL'de değer kaybı anlamına geliyor. Dolayısıyla bu iki dönem TL açısından riskler barındırıyor. Öte yandan hem yüksek enflasyon hem de finansal koşulların sıkılaşması sonucunda, son dönemde ekonomideki yavaşlamanın şiddetli olduğunu analiz ediyoruz. Bu hem iç talepteki yavaşlama ile ilgili, hem de ihracat ve dış talepten kaynaklanmakta. Özetle, önümüzdeki dönem hem TL'nin seyri, hem enflasyon ve finansal koşullar ekonomik büyüme üzerinde risk oluşturuyor.”"Kaçınılmaz sonuç, finansal koşulların sıkılaşması ve krediye erişimin daha da zor hale gelmesidir"“Türkiye enflasyon hızlanmışken, düşük faiz politikası tercihi yaptı. Bu tercihin bugün sonuçlarını yaşıyoruz. Bunlar yüksek enflasyon ve artan döviz talebi. İkinci aşaması da yüksek kredi faizi, yükselen risk primi ve yabancı sermayeye erişimin yani döviz kaynağına erişimin zorlaşması” diyen Turan, bunlar olurken, kuru kontrol edebilmek adına Merkez Bankası rezervlerinn harcandandığını belirterek şöyle konuştu:“Kaçınılmaz sonuç, finansal koşulların sıkılaşması ve krediye erişimin daha da zor hale gelmesidir. Günün sonunda hem yüksek enflasyon hem yüksek kredi faizi hem de değer kaybeden bir TL ile karşı karşıyayız. En başta doğru bir çerçevede ilerlesek muhtemelen ne enflasyon ne de kredi faizleri bugün bu denli yüksek olacaktı. Ekim-kasımdan bu yana aslında yatırım kredilerinde bir arz sıkıntısı olduğunu biliyoruz çünkü bankacılık sistemi de ticari bir yapı ve bu krediler tanımı gereği uzun vadeli. Uzun vadeli kredi fiyatlaması yapabilmek için maliyetlerinizi hesaplayabilmeniz, öngörebilmeniz gerekir. Her maliyet artışı da daha yüksek kredi faizi anlamına gelmekte. Yüksek enflasyon ortamında, sürekli regülasyon değişikliğine tabi olan ve maliyetleri artan, bu öngörülemeyen süreçte doğru bilanço ve nakit yönetimi yapmaya çabalayan bir bankacılık sektörü var. Bu reel kesim için de geçerli. Tüm bunların sonucunda da krediye erişim pahalı hale geliyor, yatırım ortamı zayıflıyor.”“Bu politikalarda ısrar ettikçe zaman kaybediyoruz” diyen Turan, “Türkiye'nin tarihsel tecrübesi ve toplumsal yapısı, katılımcı demokrasinin güçlü olduğu çoğulcu bir sistemi gerektiriyor” görüşünü aktardı.
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2022
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/03/1d/1055135780_113:0:761:486_1920x0_80_0_0_5ac8c5d6ca5b76f2f12b5180de3ebe1e.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
tüsiad, orhan turan, enflasyon
tüsiad, orhan turan, enflasyon
TÜSİAD Başkanı Turan: Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmiyoruz
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele edilmediğini söyledi ve “Ekonomik göstergelerin istenilen çerçeveden uzaklaştığı bu ortamda reel sektör olarak sormamız gereken şu; ekonomi yönetiminin B planı nedir?” diye sordu.
Sözcü’den Sayime Başçı’ya konuşan Orhan Turan, “Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmiyoruz. Bu yüzden sürekli olarak kamu kurumlarının tahminlerinin yukarı revize edildiğine şahit oluyoruz. İster enflasyon ve cari açık olsun ister CDS ve kur olsun en başta hedeflediğimiz yerlerden çok uzağız. Bu politikalarda ısrar ettikçe zaman kaybediyoruz. Her kaybedilen zamanın ekonomik açıdan bir maliyeti oluyor. Ekonomik göstergelerin istenilen çerçeveden uzaklaştığı bu ortamda reel sektör olarak sormamız gereken şu; bu politikalar belli ki sonuç vermedi. Ekonomi yönetiminin B planı nedir?” diye konuştu.
"Yabancı yatırımcıların belirsizliklerden dolayı çok da istekli olmadıklarını duymaktayız"
Turan, “Globaldeki ve Türkiye'deki gelişmeler doğrultusunda sonbaharda bir ani duruş öngörüyor musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Finansal açıdan takip ettiğimiz iki mühim konu var. Bunlardan ilki Kur Korumalı Mevduat'ta ağustos ortası ile vade sonuna geliniyor. Şirketlerin KKM'yi ne kadar döndüreceği önemli. İkincisi sonbahardaki eurobond, sendikasyon dönüşleri. Yabancı yatırımcıların belirsizliklerden dolayı çok da istekli olmadıklarını duymaktayız. Döviz arzında yaşadığımız her sorun TL'de değer kaybı anlamına geliyor. Dolayısıyla bu iki dönem TL açısından riskler barındırıyor. Öte yandan hem yüksek enflasyon hem de finansal koşulların sıkılaşması sonucunda, son dönemde ekonomideki yavaşlamanın şiddetli olduğunu analiz ediyoruz. Bu hem iç talepteki yavaşlama ile ilgili, hem de ihracat ve dış talepten kaynaklanmakta. Özetle, önümüzdeki dönem hem TL'nin seyri, hem enflasyon ve finansal koşullar ekonomik büyüme üzerinde risk oluşturuyor.”
"Kaçınılmaz sonuç, finansal koşulların sıkılaşması ve krediye erişimin daha da zor hale gelmesidir"
“Türkiye enflasyon hızlanmışken, düşük faiz politikası tercihi yaptı. Bu tercihin bugün sonuçlarını yaşıyoruz. Bunlar yüksek enflasyon ve artan döviz talebi. İkinci aşaması da yüksek kredi faizi, yükselen risk primi ve yabancı sermayeye erişimin yani döviz kaynağına erişimin zorlaşması” diyen Turan, bunlar olurken, kuru kontrol edebilmek adına Merkez Bankası rezervlerinn harcandandığını belirterek şöyle konuştu:
“Kaçınılmaz sonuç, finansal koşulların sıkılaşması ve krediye erişimin daha da zor hale gelmesidir. Günün sonunda hem yüksek enflasyon hem yüksek kredi faizi hem de değer kaybeden bir TL ile karşı karşıyayız. En başta doğru bir çerçevede ilerlesek muhtemelen ne enflasyon ne de kredi faizleri bugün bu denli yüksek olacaktı. Ekim-kasımdan bu yana aslında yatırım kredilerinde bir arz sıkıntısı olduğunu biliyoruz çünkü bankacılık sistemi de ticari bir yapı ve bu krediler tanımı gereği uzun vadeli. Uzun vadeli kredi fiyatlaması yapabilmek için maliyetlerinizi hesaplayabilmeniz, öngörebilmeniz gerekir. Her maliyet artışı da daha yüksek kredi faizi anlamına gelmekte. Yüksek enflasyon ortamında, sürekli regülasyon değişikliğine tabi olan ve maliyetleri artan, bu öngörülemeyen süreçte doğru bilanço ve nakit yönetimi yapmaya çabalayan bir bankacılık sektörü var. Bu reel kesim için de geçerli. Tüm bunların sonucunda da krediye erişim pahalı hale geliyor, yatırım ortamı zayıflıyor.”
“Bu politikalarda ısrar ettikçe zaman kaybediyoruz” diyen Turan, “Türkiye'nin tarihsel tecrübesi ve toplumsal yapısı, katılımcı demokrasinin güçlü olduğu çoğulcu bir sistemi gerektiriyor” görüşünü aktardı.