Pelosi’nin Tayvan ziyareti fay hatlarını gerdi: ‘Bölge yeni bir Soğuk Savaş’ın başlama alanı oldu’
16:50 03.08.2022 (güncellendi: 17:25 03.08.2022)
Abone ol
Özel
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin tüm uyarılara rağmen Tayvan’a yaptığı ziyaret Asya-Pasifik’te fay hatlarını gerdi. Çin, "Ateşle oynayan kendini yakar" açıklaması yaptı Tayvan adasının etrafında füze tatbikatı başlattı. Uzmanlar, Pelosi’nin ziyareti ve sonuçlarının neler olabileceğini Sputnik’e değerlendirdi.
ABD diplomasi hiyerarşisinin Başkan ve Başkan Yardımcısı'ndan sonraki üçüncü sırasında yer alan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Pekin'den gelen uyarılara rağmen Tayvan'a yaptığı ziyarette, "Tayvan'ı yalnız bırakmayacağız" mesajı verdi. 1997 yılından beri ABD’den Tayvan’a yapılan en üst düzeyli ziyaret Çin tarafından sert tepkiyle karşılandı.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Pelosi'nin bu ziyaretini 'ateşle' oynamaya benzeterek, "Ateşle oynayan kendini yakar" dedi.
Bakanlık, Pelosi'yi taşıyan uçağın Tayvan'a ulaşmasının hemen ardından yayımladığı açıklamada, Çin muhalefetine ve protestolarına rağmen yapılan ziyaretin "tek Çin" ilkesinin ve Çin-ABD diplomatik ilişkilerinin temelini oluşturan Üç Ortak Bildiri'deki taahhütleri ciddi şekilde ihlal ettiğini ifade etti.
Açıklamada, Pelosi'nin ziyaretinin Çin'in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal ettiği, Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrarın altını oyduğu, Tayvan bağımsızlığını savunan ayrılıkçı güçlere yanlış mesaj verdiği belirtilerek "Dünyada yalnızca tek Çin vardır ve Tayvan onun topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) hükümeti tüm Çin'in tek meşru temsilcisidir. Tek Çin ilkesi uluslararası toplumun evrensel kabul görmüş mutabakatı, uluslararası ilişkilerin temel normudur" ifadeleri kullanıldı.
Askeri gerilim: Savaş uçakları havalandı
Pelosi’nin ziyareti askeri gerginliğe de sebep oldu. Kara kuvvetleri ve füzeler Çin’in doğusundaki bölgelere intikal ettirildi, Çin Halk Kurtuluş Ordusu uçakları Pelosi’nin uçağı Tayvan’a yaklaşırken aynı anda havalandı, Tayvan boğazı üzerinde uçuş gerçekleştirdi. Tayvan Savunma Bakanlığı, Çin ordusuna ait 21 savaş uçağının Tayvan hava savunmasının kontrol bölgesine girdiğini belirtti.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Pelosi henüz ülkeden ayrılmadan Tayvan çevresindeki 6 bölgede gerçek mühimmatla askeri atış tatbikatları düzenleyeceğini duyurdu. Çin’den tatbikata dair görüntüler de yayınlandı.
Rusya: Açık bir provokasyon olarak değerlendiriyoruz
Gerçekleştirdiği Myanmar ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Pelosi'nin ziyaretiyle ilgili sorular karşısında "ABD'nin yaptığını değerlendirmeye bile değmez fakat bunun Washington'un Ukrayna'daki durumla ilgili çizgisini yansıttığı konusunda hiçbir şüphem yok" yanıtını verdi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “Bu ziyareti, ABD'nin Çin'i kapsamlı çevrelemeye yönelik saldırgan çizgisinin ruhuna uygun açık bir provokasyon olarak değerlendiriyoruz” ifadelere yer verildi.
Rusya’nın ABD'ye bölgede ve dünyada istikrarı baltalayan eylemlerden kaçınma çağrısı yaptığına dikkat çekilen açıklamada, “Washington'u bölgesel istikrarı ve uluslararası güvenliği baltalayan eylemlerden kaçınmaya ve artık Amerikan hegemonyasına yer olmayan yeni jeopolitik gerçekliği tanımaya çağırıyoruz” denildi.
Beyaz Saray’dan ‘ilginç’ açıklama
Beyaz Saray'dan da 'Pelosi'nin Tayvan ziyaretinin Çin'in egemenliğinin ihlali anlamına gelmediği' savunması geldi. Hatta Beyaz Saray, daha da ileri gidip "Pelosi'nin Taipei ziyareti 'Tek Çin' politikasıyla yüzde 100 tutarlıdır. Pelosi'nin ziyaretini Çin'in herhangi bir tür eylemi için bahane etmesine hiçbir sebep yok" dedi.
‘ABD, Çin konusunda çok büyük bir hata yapıyor’
Peki, Pelosi’nin ziyareti Asya-Pasifik’te neleri değiştirecek? Çin, bu ziyarete cevap olarak hangi adımları atabilir? Uzmanlar Sputnik’e değerlendirdi.
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, bu konuda yaptığı değerlendirmede, “ABD, Çin konusunda çok büyük bir hata yapıyor. Orada bir denge politikası vardı. Taraflar kendi aralarında konuşuyor, tehditler de olsa geçip gidiyordu. Hiç kimse bunu operasyonel hale getirmeyeceğini biliyordu. Pelosi oraya gittiği andan itibaren Çin çok net bir biçimde tehditte bulundu. Bu, ABD’deki aşırıların, sertlik yanlılarının neocon felsefesini sonuna kadar savunanların bir eseri oldu. Bu adım da sonuç itibarıyla dünyada karışıklığı artıracak ve Avrupa bu konuda da çok ciddi sıkıntıya girecek. Dolayısıyla büyün bu gelişmelerle birlikte ABD-Avrupa ilişkilerinin nereye gideceğini de yakında göreceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Biden ve Pentagon’un açıklamaları bir taktik olabilir’
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Asya-Pasifik Uzmanı Mustafa Cem Koyuncu, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Amerika Birleşik Devletleri, Hint-Pasifik olarak adlandırdığı bölgeyi Çin’i çevrelemenin ana hattı olarak belirledi” diyerek şunları söyledi:
“Joe Biden Yönetimi tarafından açıklanan son Hint-Pasifik Raporu’nda da Washington, bölgenin her köşesinde etkin olacağını açıklayarak bölge ülkeleriyle işbirliğine dayanan bir caydırıcılık geliştireceğinin sinyalini vermişti. Bu sebeple ABD, statükonun değişmediğini göstermek için güçlü bir görüntü sergilemek istedi. Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin ana hedefi budur. Biden ve Pentagon’un ziyaretin zamanlamasının yanlış olduğuna dikkat çekmesi ise bir taktik olabilir. ABD, Çin’in Tayvan’a bir müdahalede bulunmasını kendi çıkarı için de görüyor olabilir. Zira böyle bir müdahale üzerinden Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımların daha büyüğünü Çin’e uygulama şansı yakalayacaktır.”
‘Çin’in ABD ve Tayvan’a vereceği cevaplar ilk aşamada ekonomik ve diplomatik olacaktır’
Bu ziyarete Çin’in nasıl cevap verebileceğini de değerlendiren Koyuncu, “Çin’in Tayvan’a yönelik bir askeri saldırı başlatacağına ihtimal vermiyorum” dedi. Koyuncu’nun bu konudaki değerlendirmeleri şöyle oldu:
“Çin’in ABD ve Tayvan’a vereceği cevaplar ilk aşamada ekonomik ve diplomatik olacaktır. Nitekim Tayvan’a karşı yaklaşık 100 ürünü kapsayan bir ambargo uygulanmaya başladı. Çin, teknoloji üretimi için gerekli olan nadir metaller rezervlerine en çok sahip olan devlet. Bazı metallerde tekel konumunda. Pekin’in söz konusu ham maddelerin ihracına da bir kısıtlama getirebileceği öngörülebilir. Lakin bu kısıtlamanın Çin’e de olumsuz dönüşleri olacaktır. Zira Çin ekonomik yaptırım siyasetine karşı olduğunu birkaç kez beyan etmişti. Bu durum Çin açısından bir çelişki doğuracaktır. Aynı zamanda geçmişte nadir metaller ihracatını sınırlama kararı alan Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) şikâyet edilmişti ve uyguladığı kotayı kaldırmak zorunda kalmıştı. Yakın vadede Çin; Pasifik Ada ülkeleri, Latin Amerika ve Afrika gibi bölgeler üzerinden ABD’ye mesaj verebilir. BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü gibi kurumların etkinliğinin arttırarak ABD’ye karşı yeni nüfuz alanları kazanma çabasına da girecektir. Orta vadede ise Çin, belki de ABD’yi en çok rahatsız edecek olan yeni bir denizaşırı askeri üs açma hamlesi yapabilir.”
‘Çin ve ABD arasındaki rekabetin kızışacağı kesin’
ANKASAM’dan Koyuncu, bölgenin geleceğine dair ise “1945 yılından itibaren ABD’nin Hint-Pasifik üzerinde kurmuş olduğu hegemonyanın zayıfladığı bir gerçek. Özellikle Çin Donanmasının modernizasyon süreci ve Kuşak-Yol Girişiminin başarısı, bu süreci hızlandırdı. Çin’in son dönemde başlattığı Pasifik Ada Ülkeleri açılımı ve Solomon Adasıyla yaptığı güvenlik anlaşması, ABD’nin dokunulmaz olarak gördüğü bölgenin bile Pekin etkisine açık olduğunu gösteriyor. Bu tarihten itibaren ABD, bölgeye yönelik diplomatik ziyaretlerini arttırdı ve geleneksel müttefikleriyle beraber olduğunu gösterme çabası içine girdi. Gelecek dönemde Çin ve ABD arasındaki rekabetin kızışacağı kesin. Bölge yeni bir Soğuk Savaş’ın başlama alanı oldu. Bu yeni durum bölge ülkelerini de bir seçim yapmaya zorlayacak, Güneydoğu Asya ülkelerinin vereceği kararlar, güç dengesinin değişiminde etki yapacaktır. Çin daha fazla agresifleşecektir lakin bölge ülkelerinden Pekin’e gelen tepkinin dozu da artacaktır. ABD ise QUAD’ı daha etkin kullanacak ve belki de yeni üyelerin katılımını destekleyecek diyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Tayvan sorunu nedir?
Tayvan sorununun temelleri 1950’lere dayanıyor.
Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele alması ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kay Şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan'a kaçtı. Çan Kay Şek liderliğindeki kişiler, 1912'de kurulan 'Çin Cumhuriyeti'nin bağımsız olarak adada devam edeceğini savundu.
1971 yılına kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Çin’i temsil eden yapı Pekin yönetimi tarafından en başından beri reddedildi. 1949’dan itibaren birçok ülkenin Çin olarak Pekin merkezli Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanımasının ardından 1971’deki BM’de yapılan oylamada Pekin merkezli Çin Halk Cumhuriyeti, Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edildi.
Pekin, 'Tek Çin' ilkesini benimseyerek Çin'i uluslararası toplumda sadece kendilerinin temsil ettiğini ifade ediyor ve Tayvan'ın dünya ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor. Pekin, Tayvan'ı diplomatik olarak tanıyan ülkelerle ilişkilerini donduruyor.
Tek Çin politikasını tanıyan ülkelerden biri olan ABD ise uzun yıllardır Çin’e karşı Tayvan’ı silahlandırıyor ve bölgedeki bir üssü gibi kullanıyor.