Enerji uzmanı Karbuz: Batı’nın petrol söylemleri fiyatları etkiliyor, yalnız kaldılar
Abone ol
Özel
Rusya’ya yaptırım uygulamasıyla enerji çıkmazına giren Batılı ülkeler, petrol konusundaki ambargo kararlarına yenilerini ekliyor. G7 ülkelerinin Rus petrolüne ‘tavan fiyat’ getirme planı ile ABD’nin Çin’i 'tehdit' etmesini Sputnik’e değerlendiren enerji uzmanı Sohbet Karbuz, “Batı’nın planlarını, işleyecek bir mekanizma olarak görmüyorum” dedi.
Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırım kararları devam ederken, Rusya'nın petrol ve gaz ihracatından elde ettiği geliri sınırlamak için çeşitli önlemler tartışılmaya devam ediyor. Son olarak G7 ülkelerinin, aktif olarak Rus petrol fiyatlarına üretim maliyetinden daha yüksek, ancak mevcut piyasa fiyatından çok daha düşük olacak şekilde ‘tavan fiyatlar’ belirleme olasılıklarını araştırdığı, ayrıca Moskova'nın ihracat gelirlerini sınırlamak için başka önlemlerin de 5 Aralık’a kadar getirileceği gündeme geldi. Batılı uzmanlar, ABD ve AB ülkelerini yakıt krizini daha da kötüleştirme tehdidinde bulundukları gerekçesi ile uyarmayı sürdürürken, ABD'nin Rus petrolüne bir fiyat sınırı getirme fikrinin tüm dünyayı ‘hoş olmayan sonuçlarla tehdit ettiğini’ belirtiyor. Halihazırda ABD'de, petrol fiyatları 2008'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış durumda.
ABD diğer bir yandan Çin’i, Rusya’dan petrol almaması konusunda ‘tehdit’ ediyor. ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio'nun Rusya'dan Çin'e petrol ve LNG taşınmasına yönelik yaptırımlarla ilgili bir yasa tasarısı hazırladığı bildirildi. Senatör yaptığı açıklamada, "Çin devletine ait şirketler de dahil olmak üzere, Ruslara yardım eden herhangi bir kuruluş ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalmalıdır" dedi. Buna karşılık Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zhao Lijian, ülkesinin tek taraflı yaptırımları asla desteklemediğini, Pekin ile Moskova arasındaki işbirliğinin üçüncü şahıslara yönelik olmadığını ve dış etkenlerden etkilenmediğini ifade etti.
Tüm bunlara rağmen mevcut durumda, Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi'ne (CRECA) göre yaptırımlara rağmen Rusya, Avrupa'ya sattığı yakıtlardan elde ettiği kazancı neredeyse ikiye katladı. Konuyla ilgili 20 Temmuz’da açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı'nın politikaları nedeniyle enerji fiyatlarının yükseldiğine dikkat çekerek, Rusya'dan petrol ihracatını sınırlama önerilerinin doğalgazdakine benzer bir durumla sonuçlanacağını ve fiyatların ‘fırlayacağını’ belirtmişti.
Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği Petrol ve Gaz Direktörü Sohbet Karbuz, güncel veriler çerçevesinde, Batılı ülkelerin petrol piyasasına yaptığı ‘baskıyı’ ve ABD’nin Rusya karşısındaki Çin planını, olası sonuçlarıyla birlikte Sputnik’e değerlendirdi.
‘Batı’nın planlarını, işleyecek bir mekanizma olarak görmüyorum’
Batı’nın Rusya’ya yönelik olası petrol planları ile ilgili konuşan Karbuz şu ifadeleri kullandı:
“Bu planlara karşı Putin cevabını verdi. Dedi ki, ‘Benim sattığım petrole sen sınır getirirsen, ben de satacağım petrole minimum satış sınırı getiririm’ dedi. O yüzden ABD’nin planlarını işleyecek bir mekanizma olarak görmüyorum. Sen petrole sınır getireceksin, farz edelim diyeceksin ki, ‘Brent eksi 40, 45, 50 dolardan alacağım’ Rusya bunu satacak mı? Satmaz. Çünkü zaten Asya piyasasına bunu satıyor. Asya piyasasına sattığı petrol fiyatından daha aşağıya niçin Avrupa'ya veya Amerika'ya satsın ki? Çünkü Avrupa'nın biliyorsunuz taahhüdü var; bu sene sonunda Rusya’dan petrol alımını kesecekler. Putin de diyor ki, ‘Hem alımı keseceksin hem de o zamana kadar ben sana ucuz petrol mu vereceğim?. Batı’nın tek yaptığı ortalıktaki bu laf kavgasını bir üst düzeye çıkarmak. Yoksa ben Rusya’ya yönelik bu tehditleri, somut anlamda gerçekleşebilecek bir şey olarak görmüyorum.”
‘Batı’nın petrol konusundaki söylemleri fiyatları etkiliyor’
Batı’nın petrol konusundaki söylemlerinin somut bir hale dönüşmese bile petrol fiyatlarını etkilediğini belirten Karbuz, “Etkiler, çünkü petrol vadeli işlemler piyasasını hesaba kattığınız zaman dünyanın en çok işlem gören ürünü. Petrol fiyatını sadece arz talep değil, gelecekteki arz talep konusundaki beklentiler de etkiliyor. Bir tarafta mevcut arz talep dengeleri bir de ileride olması beklenen arz talep dengeleri var. Burada eğer beklentiler ön plana çıkarsa, sınırlamalar getirilmesi ve yaptırımların yürürlüğe alınması bu beklentileri tetikliyor. Tetiklediği zamanda da petrol fiyatlarında aşırı volatilite görüyoruz. Aşırı volatilite yukarı yönlü de olabiliyor, Aşağı yönlü de olabiliyor. Her gün liderlerden yapılan açıklamalar bunu tetikliyor” dedi.
‘Fiyatlar bu kadar yüksek olduğu halde, talep kısmında ciddi bir daralma görmüyoruz’
Piyasadaki tüm beklentilerin üretimden ziyade ‘talebin ne olacağı’ konusunda odaklandığını belirten Karbuz, “Resesyon olacak mı, olacaksa ne zaman etkisini gösterecek, fiyatların yukarı çıkması talebi ne kadar törpüleyecek? Bunun gibi sorular hakim piyasada. İşin ilginç tarafı, fiyatlar bu kadar yüksek olduğu halde bile talep kısmında ciddi bir daralma görmüyoruz. Çünkü 2 senedir kimse bir yere gidemiyordu, kapanmalar vardı. Şimdi millet kendisini dışarı attı. Benzer şekilde bu petrol talebinde de yaşanıyor. Fakat bu resesyon kendisini henüz göstermedi. O yüzden fiyat ne kadar yüksek olsa da talepte önemli miktarda bir azalış göremedik. Eğer bu talep törpülenmezse, yakın bir zamanda arzda bir açıklık meydana gelebilir. Bu açığı kim tamamlayacak, kim kapatabilecek işte bütün soru bu. Rusya en son petrol ihracatını, ham petrolü Asya’ya kanalize etti. Asya'daki rafinerilerde işlenen Rus petrolü, Avrupa piyasasına ürün olarak gidiyor. Yani böyle de komik bir durum var ortada” şeklinde konuştu.
‘Çin’de talep eski seviyesine geldiğinde, Avrupa'da şu anda pahalı olan doğalgaz fiyatları gelecek zamana göre çok ucuz kalacak’
Beklentilerdeki soru işaretlerinin azalmaması sebebiyle petrol fiyatlarının yön bulunamadığını aktaran Karbuz, “Yön bulunamadığı için de küresel çapta etkisi olacak en küçük bir haber, fiyatlarda ani iniş çıkışlara neden olabiliyor. Ama yönüne baksanız, bir kısım diyor ki ‘Petrol fiyatları son çeyrekte azalmaya başlayabilir’, bazıları da diyor ki ‘Her şey aslında Çin'in kapanma olayının ne olacağına bağlı’. Çünkü eğer Çin'deki kapanmalar yerini açılmalara bırakırsa, Çin ciddi miktarda petrol çekecektir. Petrolden de daha önemlisi doğalgaz çekecektir. Şu anda Avrupa'da doğalgaz fiyatları korkutucu fiyatlarda ama Çin’de talep eski seviyesine geldiğinde Avrupa'daki pahalı olan bu fiyatlar aslında çok ucuz kalacak. Dolayısıyla şu anda herkesin merak ettiği son çeyrekte arz talep dengelerini özellikle Asya kısmında ne olacağı. Bunu kimse bilemediği için en küçük habere piyasalar tepki veriyor. Kağıt varil piyasasında günlük 10 dolarlık iniş çıkışları artık makul karşılamaya başladık. Kimse bir yön tahmin edemiyor. Çünkü çok fazla belirsizlik var ortada” dedi.
‘ABD’nin tehditleri Çin’e işlemez, tam tersine Çin ile Rusya arasındaki işbirliğinin artmasına sebep olur’
Beyaz Saray’ın, Çin’i Rusya’dan petrol almaması için bloke etmeye çalışmasıyla ilgili planlarına da değinen Karbuz, “Böyle bir olasılık olamaz. Avrupa'da onu yapmaya çalışmıştı. Beyaz Saray’ın Çin’i karşısına alması küresel piyasalar açısından çok kötü olur. Çünkü Biden Çin’i tehdit ettiğinde Çin, ‘Tabii ağabey sen nasıl emrediyorsan’ demeyecek. Karşısında çocuk yok. Avrupa'dakiler gibi öyle bir şehir ülkesi yok, karşısında koskoca Çin var ve bu tehditler Çin’e işlemez. Hatta tam tersine Çin ile Rusya arasındaki işbirliğinin daha da artmasına sebep olur. Amerika'daki bu ara seçimlerde enerji çok büyük rol oynayacak. O yüzden Biden son çırpınışlarını yapıyor ama karşısına ama karşısına Rusya’dan sonra Çin'i alması, Amerika için çok kötü olacak” şeklinde konuştu.
‘Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, ne petrol ne gazda etkisini gösterdi, Batı yalnız kaldı’
Karbuz, ABD’nin Rusya hamlelerini değerlendirerek şu ifadeleri kullandı:
“Şu ana kadar Rusya'yı karşısına aldı da ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, fiyatlar arttığı için ne petrol, ne gazda etkisini gösterdi. Batılı ülkeler, ‘Rus petrolünün üçüncü ülkelere satılmasını belki önleyebiliriz’ şeklinde yaptırımlar getirmeyi düşündüler ama dünya haritasını açtıkları zaman Batı ittifakı (Avrupa Birliği ile Amerika) gördü ki, Ukrayna savaşında yanlarında yer alıp sözlerini dinleyen ülke pek yok. Çünkü ne Asya ne Ortadoğu ne de Afrika’da önemli gördüğümüz ülkelerin hiçbir tanesi Rusya-Ukrayna krizinde Batı ittifakı lehine açık bir onayda bulunmadı. Batı ittifakı, ‘Dünyanın bütün bölgelerini yanımıza çekeriz, Rusya'yı inim inim inletiriz’ diye düşünüyordu ama o da gerçekleşmedi çünkü yalnız kaldı. Batı ittifakı başka bir yola gitti. Dediler ki, ‘Biz petrol ve gaz ticaretinde kullanılan tankerlerin, Batılı şirketler tarafından sigorta edilmesini engelleyelim’ dediler. Sigorta yapılmayan gemi normalde mal taşınmaz, sigorta önemlidir fakat bunun da işlemeyeceğini anladıkları için işte iki gün önce bu yaptırımı da ortadan kaldırdılar. Yani yaptırımlar işlemiyor.”