Çin Devlet Başkanı Şi, Biden'ı uyardı: Ateşle oynayan kendini yakar
21:44 28.07.2022 (güncellendi: 00:01 29.07.2022)
Abone ol
Çin Devlet Başkanı Şi, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan konusunda yabancı müdahalesinin kabul edilmeyeceğini belirterek, "Ateşle oynayan kendini yakar." dedi.
ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, ekonomik ve jeopolitik gerilimler de dahil olmak üzere ikili ilişkileri ele almak üzere telefonda görüştü. Liderler arasındaki 5’inci görüşme iki saatten fazla sürerken, Çin Dışişleri Bakanlığı görüşmeye ilişkin yazılı açıklama yayınladı. İki liderin arasındaki görüşme, 2 saat 17 dakika sürdü.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Biden, Şi Cinping ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan'a yönelik politikalarının değişmediğini aktardı.
Pekin'den yapılan açıklamada ise Çin Devlet Başkanı Şi Çinping, ABD'yi Tayvan politikaları konusunda bir kez daha uyardı. Çin Devlet Başkanı Şi, Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan konusunda yabancı müdahalesinin kabul edilmeyeceğini belirterek, "Çin hükümeti ve halkının Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar." dedi.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada Biden, Şi Cinping ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan'a yönelik politikalarının değişmediğini aktardı.
Pekin'den yapılan açıklamada ise Çin Devlet Başkanı Şi Çinping, ABD'yi Tayvan politikaları konusunda bir kez daha uyardı. Çin Devlet Başkanı Şi, Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan konusunda yabancı müdahalesinin kabul edilmeyeceğini belirterek, "Çin hükümeti ve halkının Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar." dedi.
Çin Devlet Başkanı, ABD'ye "tek Çin" ilkesine ve ABD-Çin diplomatik ilişkilerinin temelini oluşturan Üç Ortak Bildiri'deki taahhütlerine, hem sözde hem de eylemde bağlı kalma çağrısında bulundu.
Çin-ABD ilişkilerini "stratejik rekabet" kavramıyla tanımlamanın ve Çin'i "en büyük rakip" ve "uzun vadeli en büyük tehdit" olarak yorumlamanın, Çin-ABD ilişkilerini yanlış anlamak ve Çin'in kalkınmasını yanlış okumak anlamına geleceğini vurgulayan Şi, "Değişim ve düzensizlikle karlı karşıya olan dünyada, uluslararası toplum ve dünya halkları Çin ve ABD'den, dünya barışını ve istikrarını korumayı, küresel kalkınmayı ve refahı teşvik etmesini bekliyor. Çin ve ABD'nin iki büyük güç olarak sorumluluğu bu olmalı." ifadelerini kullandı.
Çin ve ABD'nin; makro ekonomi politikalarının eş güdümü, küresel sanayi ve tedarik zincirlerinin istikrarının sağlanması ve küresel enerji ile gıda güvenliğinin korunması gibi önemli konularda iletişimi sürdürmesi gerektiğine dikkati çeken Şi, "Tedarik zincirlerini kesmek ve ekonomik bağları koparmak gibi ekonominin yasalarına aykırı hareketler, ABD ekonomisini güçlendirmeyeceği gibi dünya ekonomisini daha kırılgan hale getirecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Biden ve Şi'nin görüşmesi, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Tayvan'ı ziyaret edeceğine dair haberler nedeniyle gerilimin yüksek olduğu bir dönemde yapıldı.
Çin Savunma Bakanlığı, önceki gün yaptığı açıklamada, Pelosi'nin ziyaretinin gerçekleşmesi halinde askeri karşılık verebileceği uyarısında bulunmuş ve "Pelosi Tayvan'ı ziyaret ederse, Çin ordusu boş durmayacak." ifadesini kullanmıştı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien de Pelosi'nin olası ziyaretiyle ilgili, "Her tür olasılığa hazırlıklıyız. Eğer ABD tarafı ziyarette ısrar ederse, egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü korumak için güçlü ve kararlı tedbirler alacağız." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Beyaz Saray güvenlik yetkililerinin, ziyaret ile ilgili kaygıları olduğu, uluslararası basındaki haberler yansımıştı. Biden, Pelosi'nin ziyaretiyle ilgili, "Ordu, iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor." ifadesini kullanmıştı. ABD ordusunun, Pelosi'nin ziyarete karar vermesi halinde bölgedeki askeri hareketliliğini artırmayı planladığı iddia edilmişti.