Ankara-Riyad arasındaki kapıları yeniden açan etkenler neler oldu?
14:36 28.04.2022 (güncellendi: 15:07 28.04.2022)
© AASuudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu
© AA
Abone ol
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şubat ayında beklenen Suudi Arabistan ziyareti bugün ve yarın gerçekleştirilecek. Kral Selman bin Abdülaziz El Suud'un davetlisi olarak Suudi Arabistan'ı ziyaret edecek olan Erdoğan’ın gündeminde bölgesel ve ikili ilişkilerden ekonomi ve ticarete kadar birçok başlık bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022’nin Ocak ayında yaptığı açıklamada, “Şubat’ta Suudi Arabistan’a ziyaretimi yapacağım” ifadelerini kullanmıştı. Şubat ayında gerçekleşmeyen ziyaretin gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesine ilişkin 26 sanıklı davanın 7 Nisan’da Suudi Arabistan'a devrine karar verilmesinin hemen ardından gerçekleştirilmesi dikkat çekiyor.
Erdoğan, Kaşıkçı cinayetinin sorumlusu olarak üst düzey Suudi yetkilileri suçlamıştı ve uluslararası mecralarda bu tepkisini dile getirmişti. Suudi Arabistan da karşılık olarak Türkiye’ye karşı gayri resmi bir boykota başlamış ve bazı Türk ürünlerinin alınmamasına yönelik uyarılar medyaya yansımıştı. Bunun dışında Türkiye’ye seyahat etmeme ve Türkiye’den gayrimenkul almama çağrıları da gelmişti. Aynı zamanda Türk ihracatçılara yönelik gümrükte zorluklar da çıkarılmıştı.
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerindeki en temel gerginlik ise 2011’de başlayan Arap Baharı sürecine dayanıyor. Bu dönemde Mısır’da Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütünü destekleyen Türkiye, Suudilerle ters düşmüştü. Ancak son dönemde Türkiye’nin Körfez bölgesinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İsrail ve Mısır’la girdiği normalleşme sürecinde Suudi Arabistan’la da temaslar başladı. Türkiye’nin Mısır’a Müslüman Kardeşler’den desteğini çekme yönünde mesaj vermesi de bu süreçte etkili oldu.
Öte yandan BAE ve Suudi Arabistan ortaklığının Türkiye’nin yakın dostu Katar ambargosunu sonlandırması, bölgede ABD güvenlik şemsiyesinin zayıflaması, ekonomi, enerji ve bölgesel güvenlik sorunları bu yeni normalleşme sürecinin kapılarını araladı.
Türkiye-Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde uzun dönem sonra ilk üst düzey temas 21 Kasım 2020’de Erdoğan ile Kral Selman arasındaki telefon görüşmesi olmuştu. Erdoğan’ın Riyad ziyaretinin ise yüzeysel olan normalleşme sürecine adını koyacak gibi görünüyor. İki liderin Riyad’dan vereceği fotoğraf ve açıklamalar ise ABD’den Çin’e ve Avrupa’dan Körfez’e ilgiyle takip edilecek.
‘Asıl gündem ekonomi, ticaret ve yatırımlar’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretini değerlendiren Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Körfez Çalışmaları Koordinatörü Gökhan Ereli, “Suudi Arabistan ziyareti her şeyden önce Türk dış politikası ve Suudi Arabistan dış politikası açısından önemli bir eşiği temsil ediyor” dedi. Ereli, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:
“Bu ziyaret Türkiye ve Suudi Arabistan ikili ilişkileri ve bölgesel siyaset açısından da önemli sonuçları meydana getirecek. Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde yaşanan dönemsel gerginlikler 2017 yılından itibaren had safhaya ulaşmıştı. Bununla birlikte 2021 yılı itibarıyla her iki ülke de dış politikalarında farklı kararlar aldı ve daha esnek tutumlar içerisine girdiler. Türk dış politikasında BAE, İsrail, Mısır ve Ermenistan gibi geçmişte sorun olan ülkelerle rasyonel, esnek ve koşullara uygun şekilde hamleler atıldı ve bunların sonuçları alınmaya başladı. Tabii burada Suudi Arabistan’ın dış politikasında da Katar ile sağlanan normalleşme, İran ile görüşmelerin gerçekleştirilmesi, Lübnan ile son dönemde yaşanan gerginliğin düzelmesi gibi konularda da daha esnek dış politika izlemeye başladığını görüyoruz. Aynı zamanda Suudi Arabistan’la Türkiye’nin ikili ilişkilerinde siyasi düşmanlıkların ve gerginliğin yaşandığı dönemde dahi ticaret hacminin ciddi oranda düşmediğini gözlemliyoruz. Bu görüşmenin asıl sebebinin de ekonomi, ticaret ve yatırımlar üzerine olduğunu söylemeliyiz.”
‘ABD’ye güvensizlik bölgesel normalleşmeye katkı sundu’
Ereli, ABD’nin Körfez bölgesinde güvensizlik yarattığını ve bölgenin bu durumdan etkilenerek yeni bir sürece girdiğini değerlendiriyor:
“Bölgesel normalleşme olarak bahsettiğimiz süreçlerin başlamasındaki en önemli etkenlerden birisi de ABD'de Joe Biden yönetiminin göreve gelmesiydi. Çünkü Biden yönetimi Ortadoğu'da İran ve Yemen sorunlarını odaklandı. İran ile nükleer anlaşmanın yeniden imzalanması Yemen'de de savaşı bitirecek faaliyetlerin gerçekleştirmesine yönelik bir politika izlemeye başladı. Bu demektir ki, ABD; Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn gibi ortaklarını Trump döneminde olduğu gibi desteklemedi. Dolayısıyla bu aktörler temelde Rusya, Çin, Hindistan gibi hatta bunun yanında bölgesel aktörler olarak da İran, Türkiye, Katar gibi ülkeleri de ekleyerek bölgesel anlamda işbirliğinin ve ortaklık kurmanın önemini anladılar. Tabii ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi Suudi Arabistan’da ve BAE’de endişeye neden oldu. Çünkü bu ülkeler ABD’nin güvenlik garantörlüğüne dayanan ülkelerdi. ABD’nin Suudi Arabistan’dan Patriot hava savunma sistemlerini çekmesi ve Suriye politikası da güvensizliğe katkı sundu. Tabii ki bütün ülkelerin pragmatik ilişkiler kurduğunu düşünürsek, ilişkiler ekonomik yatırım, ticari ilişkiler gibi konularla başlayacak ve ardından siyasi ilişkilere, siyasi ortaklıklara evrilecektir.”
‘Kaşıkçı davasının devrinin normalleşmeye olumlu etkisi olmuştur’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat ayında gerçekleşmesi beklenen ziyaretinin ertelenerek Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesinden sonra gerçekleşmesi de dikkatlerden kaçmadı. Ereli bu konuya ilişkin değerlendirmesinde davanın devrinin hukuki bir karar olduğunu ancak normalleşmeye olumlu yansımaları olduğunu ifade etti:
“Türkiye’nin Suudi Arabistan ve BAE ile kurduğu ilişkilerde ülkelerin adım adım belirli kararlar aldığını gördük. Mesela Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye yönelik boykotu kaldırdı. Tabii ki bu bağlamda Kaşıkçı davasının da gerek faillerinin Türkiye'de olmaması, gerek Suudi Arabistan'da tamamen ayrı bir davanın bununla ilgili sonuçlandırılmış olması sebebiyle Türk makamları böyle bir karar aldılar. Tabi ki bu hukuki bir karar. Ancak Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinde iki ülkenin birbirlerini egemen birer devlet olarak haklarını ve hukuklarını yeniden tanımalarına da öncülük etmiştir diyebiliriz. Yani bir şekilde normalleşme bağlamında bu kararın da tabii ki etkisi olmuştur.”
‘BAE ve Suudi Arabistan’la normalleşme Mısır’a örnek olabilir’
Türkiye, bölgedeki birçok ülke ile normalleşmesini hızlı bir şekilde sürdürürken Mısır konusunda süreç diğerlerine göre daha yavaş ilerliyor. Henüz liderler düzeyinde bir temas bulunmazken, büyükelçilerin karşılıklı ataması da yapılmadı.
Bu konuda Türkiye’nin BAE ve Suudi Arabistan’la normalleşme sürecinin Mısır ile ilerleyen sürece de bir örnek teşkil edebileceğini ifade eden Ereli, “Fakat Türkiye ve Mısır ilişkilerinde de BAE ya da Suudi Arabistan'ın doğrudan bir arabuluculuk ihtimali şu aşamada çok ciddi ve çok güçlü olmayabilir” diye de ekledi. Ereli, şunları söyledi:
“İkili ilişkilerde ülke liderlerinin siyasi söylemleri ilişkilerin direkt, doğrudan en üst düzeyde kurulmasını çoğu dönem engelliyor. Fakat tabii ki bu anlamda Türkiye'nin Suudi Arabistan'la ve BAE ile de direkt doğrudan lider düzeyinde ilişki kurmadığını biliyoruz. Mısır’la da farklı kuruluşlar üzerinden ilişkiler kurulabilir. Bu alt düzey ilişkilerle ülkelerin birbirlerini hissettiği güveni, tarihi ortaklıklarını, bölgedeki ortaklıklarını, kültürel ortaklıklarını canlandırması sağlanabilir. Önemli olan somut ilerleme sağlamaya çalışmak, siyasi iradeyi güçlendirip ekonomi, yatırım ve ticaret alanlarını yönelmek olacaktır.”
Türkiye-Suudi Arabistan arasındaki dış ticaret verileri
Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki dış ticaret rakamları da dikkat çekiyor. Sputnik’in TÜİK verilerinden derlediği bilgilere göre iki ülke arasındaki 2013-2021 yıllarına ait ithalat ve ihracat rakamları şöyle sıralanıyor:
Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan ithalatı
2013 – 1,9 milyar dolar
2014 – 2,4 milyar dolar
2015 – 2,1 milyar dolar
2016 – 1,8 milyar dolar
2017 – 2,2 milyar dolar
2018 – 2,5 milyar dolar
2019 – 2 milyar dolar
2020 – 1,7 milyar dolar
2021 – 3 milyar dolar
Türkiye’nin Suudi Arabistan’a ihracatı
2013 – 3,2 milyar dolar
2014 – 3,1 milyar dolar
2015 – 3,5 milyar dolar
2016 – 3,2 milyar dolar
2017 – 2,8 milyar dolar
2018 – 2,7 milyar dolar
2019 – 3,2 milyar dolar
2020- 2,5 milyar dolar
2021 – 235 milyon dolar
Burada dikkat çeken durum ise 2020’de uygulanan boykot kararlarından sonra 2021 rakamlarındaki değişiklik olması. 2021’de Türkiye, Suudi Arabistan’dan 3 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirirken Türkiye’nin ülkeye ihracatı yalnızca 235 milyon dolar oldu. Buna göre Türkiye, ihracat rakamları önceki dönemlerde yüksekken 2021’de Suudi Arabistan’a karşı yüksek dış ticaret açığı verdi.