'Neonazi grupları Kiev'de 2014 darbesinden bu yana güvenlik aygıtlarına monte edildiler'
22:43 17.03.2022 (güncellendi: 09:11 20.03.2022)
'Neonazi grupları Kiev'de 2014 darbesinden bu yana güvenlik aygıtlarına monte edildiler'
Abone ol
Emre Köse'ye göre Ukrayna'da 2014 darbesinden bu yana güvenlik aygıtlarına monte edilen Azak, Aydar taburları, Praviy Sektör gibi neonazi gruplar, Kiev'deki politik yönelimi sergiliyor. Bunların Doğu Avrupa'dan ABD ve Kanada'ya uzanan bağlantılarına yapan Köse, "Yeni Zelanda cami saldırısının faili eğitimi Azakçılardan almıştı" dedi.
Ukrayna'nın güneydoğusundaki Donbass bölgesinde 2014'ten bu yana devam eden savaş, ABD destekli Kiev yönetiminin Minsk anlaşmalarını çöpe atmasıyla Rusya müdahalesine dönüşürken, Maydan darbesi ile aşırı sağcı ideolojinin yükselişinin ulaştığı aşama tartışılıyor.
Kiev'de 2014'te ABD destekli hibrit darbenin sonucu olarak yükselen aşırı milliyetçilik, o dönemde başa geçen Petro Poroşenko'nun Donetsk ve Lugansk'taki halk cumhuriyetlerindeki Ruslar ve Rusça konuşanlar için "Bizim çocuklarımız okula gidecek, onların çocukları sığınaklarda yaşayacak" ifadelerinde somutlanabilir. Bu yaklaşım Ukrayna'da İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler Nazizmi'nin işbirlikçiliğini yapmış Stepan Bandera'nın Banderist mirasını benimseyen neonazi unsurları güçlendirmekle kalmadı, devlet kademelerinin içine taşıdı. Azak (Azov) taburu, Aydar Taburu, Tornado taburu, Praviy Sektör, Dinyeper taburu, Donbas taburu, Meryem Ana taburu, Ukrayna Milliyetçileri Örgütü (OUN), Teni taburu gibi gruplar, ordu, polis ve güvenlik servislerinin parçası kılındı. Son dönemlerdeki örneği Praviy Sektör'ün lideri Dimitri Yaroş'un geçen kasımda savunma bakanlığının başdanışmanı atanması olarak verilebilir.
Rusya Federasyonu, Minsk anlaşmalarını çöpe atan Kiev yönetiminin Donetsk ve Lugansk cumhuriyetlerine yönelik hazırlığı karşısında 'önleyici saldırı' düzenlediğini dile getirirken, Ukrayna'nın Rusya'ya tehdit teşkil eden militarizasyonun yanı sıra 'denazifikasyonunu' hedef aldığını söylüyor.
Ukrayna'daki 8 yıllık savaşta giderek güçlenen neonazi olgusunu araştırmacı gazeteci Emre Köse ile konuştuk.
‘Neonazi varlığı sokak çeteleriyle sınırlı olmadı'
Emre Köse'ye göre, Ukrayna'daki neonazi gruplar sokak çetelerine indirgenemez. Köse sekiz yıllık süreçte Kiev'deki politik yönelimlere dikkat çekti:
“Neonazi unsurların küçümsenmesi bana kalırsa bir kısmı bilgi eksikliğinden, bir kısmı art niyetle alakalıydı. Çünkü Putin’in Donbass'taki cumhuriyetleri tanıdığını söylediği konuşmasındaki Ukrayna’nın nazi rejimi olduğunu iddia etmesi hamasi bir şey değildi. Ukrayna’daki neonazi varlığı sadece sokak çeteleriyle sınırlı değildi, bu çok boyutlu gelişen bir süreçti. Bunun yansımalarını 2018-19 Poroşenko döneminde Rusça’nın yasaklanması, sonra dil yasasının çıkartılmasında görebiliriz. Bundan daha önce Rusya, Maydan’dan sonra Doğu Galiçya bölgesinde yasaklanmaya başlamıştı. Nazifikasyon mefhumu sadece sokak gruplarından ibaret değildi."
'Yeni Zelanda cami saldırısının faili silahlı eğitimi Azakçılardan almıştı'
Rusya'nın müdahalesiyle en çetin çatışmalar güneyde nüfusunun yarısını Rusların oluşturduğu Mariupol'de yaşanırken, Köse, bu kentin Azak taburunun merkez üssü olmasına dikkat çekti. Köse Azakçıların uluslararası bağlantılarına da atıfta bulundu:
"Şu an en çetin muharebenin Mariupol’de yaşandığını görüyoruz. Mariupol, Azak taburunun merkez üssüdür. Açıktan Neonazi olduğunu söyleyen bir grup. Sadece Ukrayna ile sınırlı olmayan bağlantıları var. Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinde çeşitli neonazi gruplarla bağlantılar geliştiren, ABD’den Kanada’ya kadar uluslararası bir ağ kurmuş bir örgütten bahsediyoruz. Bu sadece Ukrayna’yı ilgilendiren bir sorun değil. Yeni Zelanda’daki cami saldırısı failinin Ukrayna’dan yolunun geçtiğini biliyoruz. Azak taburundan silahlı eğitim aldığını kendi manifestosunda belirtmişti. Bunların dışında bu grupların neredeyse tamamı işkence, yağma gibi bir ton suça karışmış kriminal gruplar aslında.”
'Zelenskiy, Aydar komutanını Odesa'ya vali atadı'
Köse, Azak ve Aydar gibi taburların Poroşenko zamanında güvenlik aygıtına monte edildiğini belirtirken, Zelenskiy'nin de Yahudi asıllı olmasına rağmen attığı adımlara dikkat çekti. Köse bugün Avrupa'dan gelen silah yardımlarının da 2014'ten beri güvenlik aygıtının parçası kılınmış bu neonazi gruplarına gittiğini belirtti:
“Bunlardan en tartışmalısı Aydar taburuydu, rapor tutulmuş bir gruptur. Yahudi asıllı devlet başkanı Zelenskiy’nin eski Aydar komutanını, Odessa’ya vali olarak atadığını gördük. Daha iki gün önce de Odessa’yı ziyaret eden Bernard Henry Levy ve yanında yürüyen Marçenko’ydu. Bu gruplar Maydan’dan sonra Poroşenko döneminde içişleri bakanlığı bünyesinde güvenlik aygıtına monte edildiler. Çünkü Donbass’taki savaşın ilk başladığı 2014'lerde bu grupların kararlı piyadeler olduklarını gördüler. Baktılar ki direniyorlar, kuşatma altında beyaz bayrak çekmiyorlar, bunlara bir statü verelim denildi. Bu grupların yasaklı oldukları ülkeler vardır, Avrupa’dan gelen silah yardımı şimdi doğrudan onlara gidiyor. Çünkü zaten kolluk kuvvetinin bir parçası. Bunlar Maydan darbesini gerçekleştiren kadro aslında. En önemlilerinden eski meclis başkanı Andrey Parubiy, neonazi nasyonal sosyal partinin eski kurucu liderlerinden. Naziliğin, Kiev’deki yönetimin karakteri haline gelmiş olması çok boyutlu gelişen bir süreçtir. Bu, Putin’in söylediğinin çok hamasi olmadığını, gerçek dışı olmadığını gösteriyor.”
‘Yaroş'un başdanışman atanması yönetimin gerçek kimliğini sergiliyor'
Köse, neonazi Dimitri Yaroş'un artık Ukrayna ordusuna başdanışman yapılmış olunmasının ülke yönetiminin gerçek kimliğini sergilediği görüşünde:
“Azak'ın hem dış bağlantılarıyla hem kalabalık olmasıyla hem içişleri bakanlığına bağlanan bir grup olmasıyla, propaganda faaliyetlerini profesyonelce yürütmesinin etkisi var. Ama onun dışında Aydar taburu var. Polis birimi gibi hareket ederler. Köken olarak da aynıdır. Praviy Sektör var. Bir yeraltı örgütü olarak başlıyorlar. Kurucusu Dmitriy Yaroş, şu anda Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı danışmanı. Yani ordunun en kıdemli kurmaylarından birisi. Bu aslında Ukrayna yönetiminin gerçek kimliği haline geldiğinin göstergesidir.”