Üniversitelere girişte baraj puanının kaldırılmasının sonuçları ne olur?
© AAYKS, ÖSYM, sınav
© AA
Abone ol
Özel
Üniversite tercihlerinde baraj puanı devri bitti. Bu uygulamanın öğrencilere ve eğitim sistemine etkisi ne olacak? ODTÜ eski rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut ve CHP milletvekili Lale Karabıyık Sputnik’e değerlendirdi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) önlisans ve lisans programlarını tercihte uygulanan baraj puanlarını kaldırdığını duyurdu. Bu uygulamaya göre, 0.5 veya daha fazla ham puan almış öğrencilerin tercih yapma hakkı olacak. Kararı, eğitim sendikaları ‘umut tacirliği’ diye nitelendirirken, ‘daha fazla diplomalı işsiz’ yaratacağı konusunda eleştiriler de getirdi. Öğrencilerin üzerindeki psikolojik baskıyı kaldırabilme gerekçesiyle bu uygulamaya geçtiklerini söyleyen YÖK Başkanı Dr. Erol Özvar da, yeni sistemin temel amacının daha fazla adayın tercih yapabilmesi üzerine kurulu olduğunu belirtti ve bunun ‘sınavsız üniversite anlamına gelmediğini’ söyledi.
Alınan kararla neler değişti?
Yeni kararlara göre, SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türlerinde sınav puanı hesaplanması için uygulanmakta olan TYT puan türünde 150 puan alma şartı kaldırıldı. Sınav puanına ortaöğretim başarı puanını ekleyerek yerleşecek olan adaylara süre konusunda da değişiklik yapıldı. Yeni düzene göre Temel Yeterlilik Testi’nin 135 dakika olan sınav süresi, 30 dakika artırılarak 165 dakika olarak uygulanacak. 2021’deki TYT'de alınan 200 ve üzeri puanlar 2022 YKS'de dönüştürülerek kullanılabilecek. 2022'den itibaren ise puanların bir sonraki yıl kullanılamayacağına karar verildi.
2021’de yaklaşık 1 milyon öğrenci TYT’de barajı geçemedi
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından hazırlanan 2021 yılı YKS verilerine göre 2 milyon 416 bin 974 aday sınava girdi. TYT oturumunda sınava giren yaklaşık 1 milyon öğrenci ise barajı geçemedi. Alan Yeterlilik Testi’nin (AYT) sayısal puan türünde adayların yüzde 42.85'i, eşit ağırlıkta yüzde 48.04'ü, sözelde yüzde 60.09'u barajı geçebildi. Yabancı Dil Testi’ne (YDT) katılan adaylar ise baraj konusunda en başarılı oranı yakalayan adaylar oldu, yüzde 80.68'i 180 ve üzerinde puan aldı. YÖK Başkanı Özvar, geçen senenin Kasım ayında yaptığı açıklamada, ek yerleştirmelere rağmen boşta kalan kısmın, toplam kontenjanın yüzde 14’ü olduğunu duyurmuştu.
Peki, bu sistem neden uygulanmaya başlandı? Öğrencilere ve eğitim sistemine etkisi ne olacak? Yeni sistemin uzun vadedeki etkileri neler olacak? Baraj puanının kaldırılmasına ilişkin alınan kararı Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin eski rektörlerinden Prof. Dr. Ural Akbulut ve CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili Lale Karabıyık Sputnik’e değerlendirdi.
‘Türkiye'nin temel sorunu barajdan ziyade eğitimin niteliği’
Kararın duyurulmasından birkaç gün öncesinde barajın kaldırılacağı ile ilgili bir duyum aldığını belirten Karabıyık, “İnanmak istemedim, inanmadım da. Çünkü bir şeye fayda sağlamaz. Tamam baraj kaldırılsın sorun değil ama kaldırıldığında bir artısı olmayacak. Barajın kaldırılmasından önce yapılması gereken o kadar çok şey var ki. Yükseköğretimde de, ortaöğretimde de Türkiye'nin temel sorunu barajdan ziyade bir nitelik tartışması. Yani biz eğitimin niteliğini tartışmak zorundayız. Mezunların istihdamını tartışmak ve bunun üzerine neler yapılabilir, buna yoğunlaşmak gerekiyor” dedi.
‘YÖK Yürütme Kurulu üyeleri ile bu konu müzakereye açılmamış’
Barajı kaldırılmadan önce bir etkinlik analizi ile geleceğe yönelik projeksiyon yapılması gerektiğini vurgulayan Karabıyık, “Ancak bunun üstüne bir karara varılır. Projeksiyonu ve etkinlik analizini bu hafta sunuyorlarsa benim için bu makbul değil. Çünkü karar almadan önce bunun yapılması ve YÖK üyeleriyle paylaşılması gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir çalışma yapmadan bir karar almışlar. Aldığımız duyumlara göre YÖK Yürütme Kurulu üyeleri ile bu konu müzakereye açılmamış. Toplantı yapılmış ve bu konuya çok kısa değinilmiş ama görüş alınmamış, karar verilmiş, çıkılmış. Çocukların geleceği ile ilgili önemli bir karar böyle alınmaz” şeklinde konuştu.
‘Ataması yapılmadan bekleyen 700 binin üstünde öğretmen var, bu karar ataması yapılmayan öğretmenler havuzuna çarpan etkisi yaratacak’
Karabıyık, konuya dair örnek vererek şunları ifade etti:
“Tıp, diş hekimliği, hukuk, öğretmenlik, mühendislik gibi alanlar yine eskisi gibi başarı sıralamasına bakılan alanlar. Ama iktisadi idari, fen edebiyat gibi fakülteler başarı sıralamasının artık geçerli olmadığı alanlar, barajın kalkmasının tam olarak etki edeceği alanlar. Baktığınızda ataması yapılmadan bekleyen 700 binin üstünde öğretmen var. O başarı sıralaması halen devam eden öğretmenlik alanından da öğretmen yetişiyor. Ama başarı sıralaması şu anda olmayan fen-edebiyatın bölümlerinden de öğretmen yetişiyor. Dolayısıyla iki farklı uygulamadan da öğretmen gelecek. Bu da ataması yapılmayan öğretmenler havuzuna çarpan etkisi yaratacak. Barajı kaldırmaya çalışırken bunları hesapladınız mı? Bunların cevabı yok. Milletin Bakanlığı’nın bilgisi var mıydı, yorumu ne oldu? Ben bunları soru önergesi olarak verdim.”
‘Her yere açtıkları üniversiteler tercih edilmeyince öğrenci gitsin diye barajı düşürdüler’
Barajın kaldırılmasıyla ilgili kararı 4 nedene bağladığını aktaran Karabıyık, “Birincisi, hiç bir meslek envanteri ihtiyacına bakmadan ‘bir dekan bir mekan’ anlayışı ile her yerde üniversite açtılar. Bunları akademik kadro ile dolu durmadılar, imkanları da zaten yeterli değil ve bu üniversiteler şu anda tercih edilmiyor. Bu tercih edilmeyen üniversiteler için ne yapmak lazımdı? İyileştirme ve niteliğini artırma çalışması yapılması, kadrolarının doldurulması lazımdı. Bunu hiç yapmadan barajı düşürerek ‘Oralara da öğrenci gitsin’ dediler ve bunu sağlamaya çalışıyorlar” dedi.
‘Vakıf üniversitelerinin ticarethane gibi çalışanlarına daha çok ‘müşteri’ geldi’
Konunun vakıf üniversitelerine bağlandığını söyleyen Karabıyık, “Çok iyi eğitim vererek gerçek amacına, hedefine riayet edenleri hariç vakıf üniversitelerinin çoğunluğu sadece üniversite görünümünde. Bir ticarethane gibi çalışan üniversitelerin olduğunu biliyoruz. Bunlar da maalesef ‘sokak’ üniversiteleri olarak öğrenciyi müşteri gibi görüyorlar. Baraj kaldırılınca ne oldu? Bu vakıf üniversitelerine daha çok müşteri geldi. Oralara öğrenci gitsin, boş kalmasınlar diye de bu iş yapıldı” açıklamasında bulundu.
‘Öğrencilerin psikolojisini düşünüyorsanız, 345 lira olan sınavın ücretlerini kaldırın, mezun olunca nasıl iş bulacaklarının sıkıntısını çözün’
Üçüncü nedenin ise bunun bir seçim yatırımı hamlesi olmasından kaynaklandığını ifade eden Karabıyık şunları aktardı:
“Z kuşağına iyi bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek amacı var. Ama Z kuşağı çok zeki. Mesela ‘Neden barajı kaldırdınız?’ dedikleri zaman Sayın YÖK Başkanı ‘Öğrenciler üstünde psikolojik bir baskı yaratıyordu’ dedi. Öğrencilerin psikolojisini düşünüyorsanız şu anda 345 lira verilen üniversite sınavının ücretlerini kaldırın. O kadar yoksul aile var. Yine öğrencinin psikolojisini düşünüyoruz, mezun olunca nasıl iş bulacağının sıkıntısını, karamsarlığını ve umutsuzluğunu yaşayan gençlerin psikolojisini düşünün. Öğrencilerin barınma sorunu var oraya kafa yorun ya da seçilmeyen devlet üniversiteleri niye tercih edilmiyor? Bunlara kafa yorun. Akademisyenler, bilim insanları niye bu ülkeyi terk ediyor? Ülkemizde onları tutmak için ne yapabiliriz? Bunları düşünün. Z kuşağı çok zeki, bunu yutmaz. Baraj kalkmış tamam ama siz bunun dışındaki çalışmalara kafa yorun. Türkiye'nin şu anda esas sorunu, eğitimin niteliğinin her geçen gün kaybediliyor olması. Türkiye'de maddi imkanları iyi olan küçük bir azınlığın, nitelikli eğitime erişebilirken, maddi imkanı yeterli olmayan büyük bir çoğunluğun da nitelikli eğitime erişemediği gerçeğine kafa yorun. Türkiye’nin asıl gündemi açığı kapatarak fırsat eşitsizliğini gidermek ve eğitimin niteliğini, kalitesini artırmaktır.”
‘Eğitim sistemi o kadar kötü ki çocuklar barajı aşamıyordu, öğretimin başarısızlığını tartışmak yerine barajı kaldılar’
Baraj puanının kaldırılmasına ilişkin düşündüğü son nedeni söyleyen Karabıyık, “Eğitim sistemi ilköğretimden yükseköğretime kadar o kadar kötü ki. LGS’de de YKS’de de öğrencilerin başarısı düştü. Çocuklar barajı aşamayarak başarısız oluyorlardı. Ama bizim çocuklarımızın zekasında sorun yok, kötü olan eğitim sistemi. Barajı kaldırarak ‘Eğitim sistemini tartıştırmayalım’ dediler. Öğretimin başarısızlığını tartışmak yerine barajı kaldılar böylece biz de tartışmaktan uzak tutuluyoruz. Yoksa rekabet avantajı yaratmak gibi bir şey yok. Çocukların psikolojisini düşünmek için yapılacak şeyler çok farklı” şeklinde konuştu.
‘Bu sistem eğitimli işsizliğe sebebiyet verir’
Yeni sistemde mezuniyet puanın ön plana çıkarak daha etkin hale geldiğini hatırlatan Karabıyık, “Bu da aynı zamanda özel okulların daha fazla ön planda olmasını sağlıyor. Böyle bir durum da var. Bu sistem eğitimli işsizliğe sebebiyet verir. Eğer baraj düşürülüyorsa yanında başka çalışmalar da düşünülmeli. Aynı anda uygulamaya alınması gereken önerilerle gelinmeli. Sadece ‘barajı düşürüyoruz’ diyerek bu sorunların hiçbiri çözülmüyor” dedi.
‘Barajın kaldırılması ne üniversiteler ne de Türkiye için iyi olur’
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin eski rektörlerinden Prof. Dr. Ural Akbulut, barajların kaldırılmasının ‘hiçbir yararı olmayacağı’ görüşünde.
Akbulut, zaman içerisinde üniversitelerdeki öğrencilerin kalitesinin düştüğünü belirterek “Maalesef lisede yeterince kaliteli öğretmen bulunamadığı ve tabii nüfus arttıkça daha düşük kalitede öğrenciler gelmeye başlamıştı. Fakat baraj hiç olmazsa onların önemli bir bölümünü dışarıda tutuyordu. Bu öğrencilerin üniversitelere kayıt yaptırması üniversitelerdeki eğitimin kalitesini düşürecek. Çünkü öğretim üyesi sıkıntısı bütün üniversitelerde var. Kolay kolay devlet üniversiteleri kadro bulamıyorlar. Vakıf üniversiteleri de ellerinden geldiği kadar minimum öğretim üyesi üniversiteyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla hem vakıflarda hem devlette öğretim üyesi eksikliği nedeniyle sınırda eğitim veriyoruz, bütün üniversitelerde elden geldiği kadar. Şimdi birdenbire yoğun bir öğrenci grubu gelince tabii eğitim kalitesi düşecek. Böyle olduğunda ise yetişmiş işgücü yani üniversite mezunları kalitesiz bir eğitim almış olacak ve bu eğitimi alanlar devlette ve özel sektörde işe girecek” dedi ve Türk basınına yansıyan devlet kurumları için yapılan mülakatlardaki sorunlara da dikkat çekti.
‘Küçük kentler üniversitelere kaliteli eğitim olsun diye değil de şehrin geliri artsın, halk biraz daha refaha kavuşsun diye bakıyorlar’
Küçük şehirlerde öğrencilerin bir ‘gelir kapısı’ olarak görüldüğüne işaret eden Akbulut “Küçük şehirlerde üniversiteler, bu şehirlerin zaten nüfusu yetersiz üniversite doldurmaya, dışarıdan gelenler de orada fazla kalmak istemiyorlar. Büyük şehirlere gidiyorlar, iyi üniversitelere gitmeye çalışıyorlar. Maalesef bazı küçük kentlerde öğrenciye böyle maddi gelir kapısı olarak bakılır. ‘Evimizi kiralayalım, esnaf satışı artsın’ gibi. Küçük kentler üniversitelere kaliteli eğitim olsun diye değil de maalesef bir kısmı, şehrin geliri artsın, halk biraz daha refaha kavuşsun diye bakıyorlar. Halbuki belki onların gelir düzeyi artar ama ülkemiz için kalitesiz öğrenci gelir. Bu sayılar artsın diye bir baskı yapılmıştır diye düşünüyorum. Bu öğrencileri almak geleceğimiz açısından çok çok tehlikeli. Çünkü devletimizin kadroları arasında bu tip insanların olması devletin yönetiminde zorluklar çıkaracaktır. Vatandaşın işlerini aksatacaktır” diye konuştu.
‘Çocukları üniversiteye göndereceksiniz ki 4 yılda bitirmeleri de çok zor, çıktıkları zaman da iş bulma şansları çok düşük’
Bu kararın, herkesi üniversiteye gitmeye teşvik edeceğini söyleyen Akbulut “Sanayi Bakanlığı’nın çok güzel hizmetleri var, OSTİM’lerde eğitiyorlar, iş sahibi yapıyor, meslek sahibi yapıyorlar. Bu çocuklar 17-18 yaşlarındayken meslek edinip, kendi istikballerini kurtaracaklardı. Kendi işlerini de kurabileceklerdi. O zaman hem iş kurup hem istihdam yaratacaklardı. Yani bir çocuk meslek sahibi olursa yetenekliyse ülke ekonomisi için çok faydalı olacak. Ayrıca fabrikalarada da işe girebilir, iyi ustanın yanında yetişmiş bir elemanı el üstünde tutarlar. Böylece üretim artacak, üretimin kalitesi artacak. Ama maalesef şimdi, siz o çocukları üniversiteye göndereceksiniz ki 4 yılda bitirmeleri de çok zor. Çıktıkları zaman da iş bulma şansları çok düşük. İte kaka mezun olanlar ne iş kurabilir ve istihdam yaratabilir. Bu karar olmasaydı ülkeye faydalı bir şekilde ara eleman olarak yetişebileceklerdi” dedi.
‘Ok yaydan çıktı, aileler gereksiz bir ümide kaptırıldı’
Akbulut “İşin acı tarafı, ok yaydan çıktı bir kere. Şimdi aileler çok seviyorlar. Çünkü hiçbir aile kendi çocuğunun yeteneğinin sınırlı olduğunu kabul etmez. Bu da çok normal bir şey. Böyle olmasaydı bazı insanlara dahi demezdik. Hepimizin ortalama bir zekası var. Herkesin kendi yeteneğine göre yönelmesi gerekiyor. Zeka derken hep matematik zekası olarak düşünüyoruz. Matematik, fen zekası uygun olmayan bir çocuk belki de müzikte, resim süperdir, bilmiyoruz. Üniversiteye girmese bile müzisyen olur, tiyatroya katılır, ressam olur ya da elektronik kurslarına katılır, ülke ekonomisine katkı yapar, kendi de mutlu olur. Aileler, herkes gereksiz bir ümide kaptırıldı. Şimdi herkes düşünüyor ki ‘benim çocuğum üniversiteye girecek’” ifadelerini kullandı.
‘Üniversiteye girenler başaramadıkça, bütün derslerden kaldıkça daha mı az strese girecekler’
Üniversite hayatının, sınava girmekten çok daha stresli olduğunun altının çizen Akbulut, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın YÖK Başkanı ne dedi, ‘çocuklar strese giriyor’ dedi. Strese birkaç saat giriyorsunuz. Şimdi bu çocukların bir kısmı üniversiteye girecek, bir kısmı giremeyecek. Giremeyenler daha büyük bir strese kapılmayacak mı? Üniversiteye girenler başaramadıkça, bütün derslerden kaldıkça daha mı az strese girecekler? Bu çocuklar yıllarca stres yaşayacaklar. Çünkü üniversitede başarmaları, iyi not almaları mümkün değil. Sayın YÖK Başkanı çocukların birkaç saatlik stresini engellemek için bunu yapıyor. Ama bu çocuklar bu stresi ömür boyu yaşayacaklar. Çocuk üniversiteden 24-25 yaşında atılsa hangi mesleği edinebilir.”
‘Boş kontenjanlara yönelinecek, tüm üniversitelerin itibarı sarsılacak’
Akbulut, barajın kaldırılmasının üniversitelerin itibarını da etkileyeceğini belirterek “Bu öğrenciler boş kontenjanlara yöneleceklerdir. Bu sefer de bu mesleklerin itibarı Türkiye’de sıfır olacak. Bizim bu durumumuz dünya basınına da yansıyor. ‘Türkiye'de üniversite giriş sınavında baraj kaldırıldı’. Bunu duyduğunuzda şok geçirirsiniz zaten. Türk üniversiteleri yurt dışındaki üniversitelere öğrenci gönderemeyecekler. Tüm üniversitelerimizin genel itibarı sarsılacak. Onlar Türkiye’nin 10-15 en iyi üniversitesi var diye bakarken, bu üniversitelere de, hepsine bir yeteneksiz öğrenci akımı başlayacak ve bütün üniversitelerimize şüpheyle bakacaklar” diye ekledi.