Alevi derneklerinden elektrik faturası davası: ‘Eşit yurttaşlık istiyoruz’
16:38 09.02.2022 (güncellendi: 16:45 09.02.2022)
© Sputnik / Burcu OkutanAlevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat
© Sputnik / Burcu Okutan
Abone ol
Alevi dernekleri elektrik faturaları hakkında bir menfi tespit davası açtı. Basın açıklamasında konuşan Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Fırat “Eşit yurttaşlık istiyoruz. Cemevlerimize ibadethane statüsü tanınmıyor. Türkiye artık bizleri ikinci sınıf vatandaş olarak görmekten vazgeçmeli. Aleviler ülkenin asli unsurudur, azınlık değildir” dedi.
Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE) bileşenleri ve bağımsız Alevi kurumları cemevlerine gelen elektrik faturaları hakkında bir tespit davası açtı. Dava başvurusu öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, aslında bu faturaların bir ‘Türkiye meselesi’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Her evde adeta yangın var, bu yangını hepimiz hissediyoruz. Ama bu faturalar cemevlerimizin canını yakmaya başladı. 2022 yılında bu sorunların yaşanması, dillendirilmesi; verilen hukuksal kararlara karşı bunları hukuksuz bir biçimde gören bir mantığa karşı dava açmamız bize zül geliyor. Biz bu ülkede eşit yurttaşlık istiyoruz. Türkiye’nin her alanında bizden eşit yurttaşlık hizmetleri alınıyor, ama gelin görün ki, cemevlerimize ibadethane statüsü tanınmıyor. Bu anlamda Türkiye’deki her yurttaşın vicdanının sesini dinlemelerini arzuluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti artık bizleri ikinci sınıf vatandaş olarak görmekten vazgeçmeli. Aleviler bu ülkenin asli vatandaşıdır, unsurudur, azınlık değildir. Cemevlerinin hukuksal statüsünü Aleviler tanımlar, devlet de bunu kabul etmeli.”
‘Eğer devlet bizi gerçekten vatandaş olarak görmüyorsa vergi almasın, elektrik faturaları kesmesin, bizi askere göndermesin’
Tüm Alevi örgütlerinin cuma günü mahkeme kapısına gideceğini belirten Fırat “Türkiye’de tüm kurumsal kimliği olan kurumlarımızın hiçbiri faturalarını ödemeyecek. Devlet sorumluluğundan kaçmamalı, sorumluluklarını yerine getirmelidir. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Cemevlerimizin hukuksal anlamdaki statülerinin mahkeme kapılarına gelmesi bile bu devlet için utançtır. Ne demek bir ibadethanenin, ibadethane olup olmadığını belirlemek için mahkeme kapılarına sürükleyeceksiniz? Biz artık bu meselelerin bu ülkede tartışılmasını bile zül görüyoruz. Yapılması gereken ibadethane statüsünü kabul etmeleri; bu statüyü cemevlerine verecek olan Alevi vatandaşlardır. Alevilerin ibadethanesi cemevidir, ticarethane değildir. Bizi bu mantıkla gören zihniyeti kınıyorum. Bundan sonra Türkiye’nin her yerinde cemevleri fiili hizmetlerini yürütmeyecektir. Gelsin elektrikleri kessinler. Eğer devlet bizi gerçekten vatandaş olarak görmüyorsa vergi almasın, elektrik faturaları kesmesin, bizi askere göndermesin. 2022 yılında bu hakları bize tanımaması devlet için bir utançtır” dedi.
‘Daha önce cemevlerinin ibadethane olarak statülerinin tanınmamasının Alevi vatandaşlar için ciddi bir ayrımcılık sonucu doğurduğu kararları mevcut’
Davanın avukatı Nuran Aslaner ise açılan davanın bir menfi tespit davası olduğuna dikkat çekerek “Şubat ayı itibari ile tahakkuk ettirilmiş olan elektrik faturalarından dolayı cemevlerimizin borçlu olmadığının tespiti ve dolayısı ile bu faturaların ödenmemesi gerektiğinin tespiti için. Akabinde, ibadethane statüsündeki hiçbir cemevinin fatura ödemek zorunda kalmaması yönünde genel bir karar için tespit talebimiz var. Daha önce bu taleple yapılmış olan başvurular var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin cemevleri hakkında oybirliği ile vermiş olduğu bir karar var. Cemevlerinin ibadethane olarak statülerinin tanınmamasının Alevi vatandaşlar için ciddi bir ayrımcılık sonucu doğurduğu, inanç ve örgütlenme özgürlüğü gibi konularda ciddi bir ayrımcılığın söz konusu olduğu yönünde verilmiş bir karar var” diye konuştu.
‘Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin cemevlerinin ibadethane statüsünün tartışmadan vareste olduğu yönünde kesinleşmiş kararı var’
Aslaner “Türkiye 5. Asli Hukuk Mahkemesi, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun çeşitli sebeplerle vermiş olduğu kararlar var. Bu kararlarda ‘bir cemevinin ibadethane olup olmadığını, statüsünün belirlenmesi devlete düşmez, bu yetki, karar, hak devletin değildir, ancak oraya ibadete giden vatandaşların, orayı ibadethane olarak görüp görmediği konusunda dikkate alınması gerekir’ der. Bugün açacağımız dava ile neredeyse birebir aynı olan bir dosyada Cem Vakfı’nın ibadethane statüsünün tartışmadan vareste olduğu yönünde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kesinleşmiş kararlar söz konusu” dedi.
‘Tüm cemevleri adına tek tek başvurular yaparak faturaların ödenmemesi yönünde kararlar alınması için elimizden geleni yapacağız’
“Esasında idarenin tüm cemevlerinin statüsünün ibadethane olduğunu kabul ile elektrik faturalarının idarenin bütçesinden ödenmesi yönünde genel bir uygulamaya gitmesi gerekirken, tüm cemevlerine ayrı ayrı başvuru yapmak zorunda bırakmaktadır” diyen Aslaner “Şu aşamada bize kalan başka bir hukuki uygulama yok. Tüm cemevleri adına tek tek başvurular yaparak faturaların ödenmemesi yönünde kararlar alınması için elimizden geleni yapacağız” diye ekledi.
‘Eşit yurttaşlık bağlamında cemevlerimizin ibadethane sayılmasını talep ediyoruz’
Arif Sağ’ın oğlu ve kendisi de Türk halk müziği sanatçısı Tolga Sağ ise tüm cemevleri adına basın açıklamasını okudu. Sağ “Mecliste demokrasi gereği bir Anayasa uzlaşma komisyonu kurulmuş, siyasi partilerden eşit sayıda temsilci ‘Yeni Anayasa’ yapım çalışmaları için yıllarca çalışmışlardır. Bizleri temsil eden bu siyasi partilerin uzlaşma komisyonuna sunduğu anayasa taslaklarında vatandaşın siyasi kimliği, hukuki statüsü, hak sahipliği, inancı, sosyal ve kültürel kimliği katılımcılık boyutuyla ele alınmıştır. Alevilerin haklarını da kapsayan bu çalışmaların Anayasa komisyonu tarafından tekrar değerlendirilmesini eşit yurttaşlık bağlamında cemevlerimizin ibadethane sayılmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Alevileri ideolojik, siyasi, idari, ekonomik tüm alanlarda yok sayıp varlıklarını Sünniliğe hizmetle ilişkilendirmek, fetihçi halifelerin adalet düşüncesidir’
“Bu anlayış Selçuklu- Osmanlı ve de ne yazık ki günümüz Cumhuriyetinde Sünni İslam anlayışındaki ‘zimmetli vatandaş’ anlayışının bir tezahürüdür” diyen Sağ “Bu anlayış Alevilerin inançlarından vazgeçerek Sünni İslam’ın gölgesinde cemaat, tebaa ya da grup olarak kalmasını ve vatandaşlık aidiyetlerinin de Sünni kimliğe hizmet derecesinde olmasını isteyen bir anlayıştır. İşte bu yapay faşist idealde Sünni çoğunluğa hizmet eden himaye bir toplum vardır. Alevileri ideolojik, siyasi, idari, ekonomik tüm alanlarda yok sayıp varlıklarını Sünniliğe hizmetle ilişkilendirmek, fetihçi halifelerin adalet düşüncesidir. Bu Nas, sünnet ya da töre gereğidir; yani ‘Sünniliği yay ve genişlet ideolojisidir’” diye konuştu.
‘Vergilerimizi Sünni vatandaşların dini gereksinimleri için rahatça ve helalmiş gibi kullanmaktadır’
“Alevilerden vergi adı altında ‘karşılıksız para’ alan devlet bu parayı gelir dağılımını kontrol etmek amacıyla aldığını beyan etmektedir ancak harcamaları ve finansı taraflı yaparak, vergilerimizi Sünni vatandaşların dini gereksinimleri için rahatça ve helalmiş gibi kullanmaktadır” ifadelerini kullanan Sağ, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bizler yüzyıllardır ibadetimizin cem olduğunu, bunun yerinin de cemevi olduğunu, orucumuzun Hızır ve Muharrem orucu olduğunu, kendi inançsal ilkelerimizin Sünnilik veya Şiilikle hiçbir bağının olmadığını vurguluyoruz. Devlet bir inancın safiyetine, gerçekliğine ve sahihliğine dokunamaz, onu tarif edemez, o inancın mensuplarını çeşitli maddi ve manevi baskılarla tehdit edemez çünkü aynı havayı, suyu ve aynı toprağı kardeşçe paylaşan bir toplumu tehdit etmek, aslında özünü tehdit etmek demektir. Bizler, halkımızla paylaştığımız milyar TL’lik elektrik, doğalgaz ya da su faturalarını ödemeyeceğiz. Bu bir haktır ve verdiğimiz özgürlük mücadelesinin bir sembolüdür diyor, saygılarımızı sunuyoruz.”